Başkaları İçin Yaşamak Allah İçin yaşamaktır. 7-Kâinattaki her şey bizim için, biz de çevremizdeki mahlûkata hizmet için yaratıldık. Yüce rabbimiz göklerde ve yerde yarattığı her şeyi çok sevdiği insan için yarattığını bildiriyor. Casiye-13.ayet, “Ve göklerde ve yerde olanların hepsini kendinden (bir lütuf olarak) size musahhar (emre amade) kıldı. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için mutlaka âyetler (ibretler) vardır.” Bakara-29.ayette de, “O (Allah) ki, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yarattı.” Buyurulmaktadır. Buradan Allah’ın bizi çok sevdiğini anlıyoruz. Allah bizden ne istiyor sorusunun kutsal kitabımızda cevabını arıyoruz. Zariyat suresi-56. Ayette, aradığımızı buluyoruz. “Ve Ben, insanları ve cinleri (başka bir şey için değil, sadece) Bana kul olsunlar diye yarattım.” Denilmektedir. Allah’a kul olmak, onun emir ve yasaklarına uymaktır. Bu emir ve yasaklar da bizim mutluluğumuz içindir. Allahû Tealâ bizim dünya ve ahirette mutlu olmamızı istiyor. Yanlış anlaşılmasın. Allah’a kul olmak en büyük özgürlüktür. İnsanlar ise mutluluğu, Nasrettin Hocanın ahırda kaybettiği anahtarını aydınlık diye dışarıda araması gibi, olması gereken yerin dışında arıyor. Mutluluğun mal, para, eş ve çocuklarda olduğu sanılıyor. Hâlbuki Allahû Tealâ, Tegabün-15 ve Enfal suresi-28. Ayette,” Oysa sizin mallarınız ve evlâtlarınız fitnedir.” Yani intihandır. Mutluluk Allah’ın emirlerinin yerine getirilmesindedir. Allah bizim dışımızdaki insanlara yardım etmemizi istiyor. Bir karşılık beklemeden başkalarına hizmet Allah’a hizmettir. Allah kullarına verdiği nimetlerinin başkaları ile paylaşılması istiyor. Zariyat-19. Ayette, “Ve onların mallarında isteyenlerin ve mahrum olanların (isteyemeyenlerin) hakkı vardır.” Buyurmaktadır. Başkaların hakkını bize veriyor ki, biz o nimeti onlarla paylaşalım ve hayır kazanalım. İstiyor ki, diğer insanlarla aramızda bir sıcaklık, sevgi oluşsun, nimetlerden mahrum olanların bizim malımızda, mülkümüzde gözü kalmasın. Görüldüğü gibi Allah’ın tüm emirlerinde bizim için bir maddi fayda ve manevi olarak pozitif derecat vardır. A.İmran suresi-92. Ayette, “Sevdiğiniz şeylerden infâk etmedikçe (Allah için vermedikçe), asla Birr'e nail olamazsınız. (Allah'ın size verdiklerinden, Allah için) bir şey infâk ettiğiniz zaman muhakkak ki Allah, onu en iyi bilendir.” İfadesinde Ebrar olmanın nimetlerin paylaşılması ile mümkün olduğunu anlıyoruz. Bu nimetler, mal, para, boş vakit, ilim gibi şeyler olabilir. Allahû Tealâ, nimetlerini başkaları ile paylaşan mutlu kişiler için bakın ne buyuruyor. A.İmran suresi-134. Ayet, “Onlar (muttekîler),bollukta ve darlıkta (Allah için) infâk ederler (verirler) ve onlar öfkelerini yutanlardır (tutanlardır) ve insanları affedenlerdir. Ve Allah, muhsinleri sever.” Bu ayetten infak müessesesinin sadece bollukta olmadığını anlıyoruz. Allah, ne kadar nimet verdi ise bir kısmını başkaları ile paylaşmak durumundayız. Mutluluğun yolu budur. Allah rızası için başkalarının ihtiyacını görmek işlemini (Karz-ı Hasen) kendisine verilmiş “güzel borç” kabul etmektedir. Bu husus, Hadid suresi-18. Ayette anlatılmaktadır. “Muhakkak ki, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar ve Allah'a (Allah için) güzel borç verenler (sadakalar ve borçlar) onlara kat kat ödenir. Ve onlar için kerim ecir vardır.”Bu mübarek Ayette Allahû Tealâ, Karz-ı Hasen yapanlara kat kat ödediğini ifade ediyor. Sonuç olarak Allah verdiği nimetleri başkaları ile paylaşmamızı böylece mutlu olmamızı istiyor. Fakat nefsimiz mallarımızın azalması ile, bizi korkutur. Hâlbuki Allah kat kat artırdığını ifade ediyor. Allah’a kul olan kişi Allah’ın emirlerini yerine getirir. Şeytana kul olan kişi de nefsinin emirlerini tatbik eder. Nefsimize uymak. Yani onun emirlerini tercih etmek. Allah’a şirk koşmaktır. Şirkten kurtulmanın yolu Allah’a yönelmek ve dünya hayatında Allaha ulaşmayı dilemektir. (Rum-31) O zaman hemen hiç vakit kaybetmeden, Hemen, Allaha ulaşmayı dileyip, takva sahibi olalım.İns.aro.
|