BAKARA-10

Anasayfa » BAKARA Suresi » BAKARA-10
share on facebook  tweet  share on google  print  

BAKARA-10

"BAKARA Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<2/BAKARA-10>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ فَزَادَهُمُ اللّهُ مَرَضاً وَلَهُم عَذَابٌ أَلِيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ

Fî kulûbihim maradun, fe zâdehumullâhu maradâ(maradan) ve lehum azâbun elîmun bi mâ kânû yekzibûn(yekzibûne).

Onların kalplerinde maraz (hastalık) vardır. Allah da bu sebeple onların hastalığını arttırdı. Tekzip etmiş olmaları (Allah’a ulaşmayı yalanlamaları) sebebiyle onlar için elîm bir azap vardır. 
1. : içinde, vardır
2. kulûbi-him : onların kalpleri
3. maradun : maraz, hastalık
4. fe : o zaman, böylece
5. zâde : artırdı
6. hum : onlar, onlara, onların
7. allâhu : Allah
8. maradan : maraz, hastalık
9. ve : ve
10. lehum : onlar için vardır, onlara vardır
11. azâbun : bir azap
12. elîmun : elîm, acıklı
13. bi mâ : sebebiyle
14. kânû : oldular
15. yekzibûne : yalanlıyorlar

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Kalplerinde maraz olan insanların kalplerinde hastalık vardır. Kalbin kasiyet bağlaması bu hastalığın sebebidir. Kasiyet, hem kararmayı hem de sertleşmeyi ifade eder. Kalpleri yumuşamış ve aydınlanmış olanların kalbi marazdan kurtulur.

22/HACC-53: Li yec’ale mâ yulkış şeytânu fitneten lillezîne fî kulûbihim maradun vel kâsiyeti kulûbuhum, ve innez zâlimîne le fî şikâkın baîd(baîdin).

Kalplerinde maraz (hastalık) olan ve kalpleri kasiyet bağlamış (kararmış ve sertleşmiş) olanlara, şeytanın ilka ettiği (ulaştırdığı) şeyi fitne (imtihan) kılmak içindir. Ve muhakkak ki zalimler, elbette uzak bir ayrılık içindedirler (Sıratı Mustakîm'den uzaklaşmışlardır, ayrılmışlardır).

57/HADÎD-16: E lem ye’ni lillezîne âmenû en tahşea kulûbuhum li zikrillâhi ve mâ nezele minel hakkı ve lâ yekûnû kellezîne ûtûl kitâbe min kablu fe tâle aleyhimul emedu fe kaset kulûbuhum, ve kesîrun minhum fâsikûn(fâsikûne).

Allah'ın zikri ile ve Hakk'tan inen şeyle (Allah'ın nurları ile), âmenû olanların (Allah'a ulaşmayı dileyenlerin) kalplerinin huşû duyma zamanı gelmedi mi? Kendilerine daha önce kitap verilip de böylece üzerinden uzun zaman geçince, artık (zikri unuttukları için) kalpleri katılaşan kimseler gibi olmasınlar. Onlardan çoğu fasıklardır.

Kararmış, sertleşmiş, hasta ve maraz kalplerin şifası Allah'a ulaşmayı diledikten sonra zikir yapmaktır. kişi zikir yaparsa nefs tezkiyesini gerçekleştirebilecek yani kalbindeki marazdan kurtulabilecek hale gelir.

Allah'a ulaşmayı dileyen bir kişi mürşidine tâbî olduktan sonra zikir yapınca, "Allah, Allah, Allah" diye Allah'ın ismini tekrar etmeye başlayınca bu kişinin kalbine Allahû Tealâ katından rahmet ve fazl, rahmet ve salâvât isimli iki grup nur gönderilir. Bu nurlar göğse gelirler, gögüsten kalbe açılan yolu takip ederler.

Kalbin mührü açılmış olan kapısına ulaşırlar ve mührün üzerine baskı yaparak mührü kalbin dibine doğru iterler. Ve kalbin içindeki zulmanî kapıya ulaşan mühür, dört tane nurun baskısıyla o kapıyı kilitler ve kilitli tutar. Bu zikir süreci içerisinde o kişinin nefsinin kalbine karanlıkların girmesi mümkün değildir. Buna karşılık bir muhteşem olay tahakkuk eder. Rabbanî kapının üzerindeki mühür aşağı indiği için Rabbanî kapı açılmıştır ve oraya ulaşan rahmet-fazl ve rahmet-salâvât partikülleri kalbin içine dolar. Kalbin içindeki îmân kelimesi bir çekim gücünün sahibidir. Bu çekim gücü kalbe ulaşan fazılları nefsin kalbinin içinde biriktirmeye başlar. Ve bu nurlar îmân kelimesine yapışırlar. Zikir bittiği zaman mühür tekrar Rabbanî kapıya geri döner, zulmanî kapı açılır. Şeytanın karanlıkları kalbe hücum ederler. Ama îmân kelimesinin etrafına yerleşmiş olan fazılları oradan atamazlar. Onlar sağlam bir şekilde bir cazibe merkezine dayalı olarak orada kalacaklardır.

İşte bu, nefsin kalbinin yavaş yavaş fazıllar tarafından işgali demektir. Bunun adı nefs tezkiyesidir. Kalpteki karanlıkların ve sertleşmenin standartlarının yok olması, buradan itibaren nefsin kalbinin kasiyetten ve marazdan korunması bu şartlarda tahakkuk eder. Yerine nur gelir ve yumuşama söz konusu olur.

Ama bir insan Allah'ın yoluna girmedikten başka şeytanın emrettiği istikamette bir ilmin sahibiyse yani insan nefsinin afetlerden temizlenmesi diye bir şeye inanmıyorsa, Allah'ın Zat'ına ruhunu göndermeyi dilemiyorsa o zaman şeytanın dediklerine tâbî olmuş olan bir insandır. Hiçbir zaman cennete ulaşması mümkün değildir. Kalbindeki maraz giderek artacaktır. Kalbi daha çok, daha çok kesif karanlıkları ve sertliği toplayacaktır. Çünkü kalbine şeytan devamlı açık olan kapıdan karanlıkları gönderir ama Rabbanî kapı kapalıdır. Hiçbir zaman kalbin aydınlanması söz konusu değildir. Onun için Allahû Tealâ diyor ki: "Onların kalbindeki karanlıkların ve marazı artırırız ve onlar için cehennemde elim bir azap hazırladık." Sebebi de onlar Allah'a ulaşmayı dilemeyi tekzip etmişlerdir. Allah'a insan ruhunun ölmeden evvel ulaşmasını tekzip etmişler, ahiret gününü yalanlamışlardır.

İşte bu insanlar için tekzip ettikleri, yalanladıkları âyetlerden dolayı Allahû Tealâ onları cehenneme gönderecek ve orada azaplandıracaktır.


 

2/BAKARA-10

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Onların kalplerinde maraz (hastalık) vardır. Allah da bu sebeple onların hastalığını arttırdı. Tekzip etmiş olmaları (Allah'a ulaşmayı yalanlamaları) sebebiyle onlar için elîm bir azap vardır.
Diyanet İşleri : Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır. Söyledikleri yalana karşılık da onlara elem dolu bir azap vardır.
Abdulbaki Gölpınarlı : Kalplerinde hastalık var, Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylediklerinden dolayı onlara elemli bir azap var.
Adem Uğur : Onların kalblerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elîm bir azap vardır.
Ahmed Hulusi : Onların şuurlarında (hakikati hissetme işlevinde) sağlıklı düşünememe hâli vardır; Allâh da bunu arttırmıştır. Yalanladıkları hakikatleri yüzünden feci bir azap yaşayacaklardır.
Ahmet Tekin : Kalpleri kararmış, akıllarından zorları var, hasta ruhludurlar. Allah da indirdiği âyetlerle kalplerindeki şüpheyi, nifakı, inkârı arttırmaktadır. Onlara, söyleye geldikleri yalanlar sebebiyle, can yakıp inleten müthiş bir azap vardır.
Ahmet Varol : Bunların kalplerinde hastalık vardır; Allah da hastalıklarını artırdı. Yalan söylemelerinden dolayı kendilerine çok acıklı bir azap vardır.
Ali Bulaç : Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azab vardır.
Ali Fikri Yavuz : Onların kalblerinde nifak ve hased marazı vardır. Cenâb’ı Allah, (Kur’an âyetlerini inzal ile onların şüphe, kin ve nifak) marazlarını artırmıştır. Yalan söylemeleri sebebiyle onlar için şiddetli bir azab vardır.
Bekir Sadak : Kalblerinde hastalik vardir, Allah hastaliklarini artirmistir. Yalan soyleye geldikleri icin onlara elem verici azab vardir.
Celal Yıldırım : Kalblerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını artırmıştır.. Yalan söylemelerine karşılık onlara elem verici bir azâb vardır.
Diyanet İşleri (eski) : Kalblerinde hastalık vardır, Allah hastalıklarını artırmıştır. Yalan söyleye geldikleri için onlara elem verici azab vardır.
Diyanet Vakfi : Onların kalblerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elîm bir azap vardır.
Edip Yüksel : Kalplerinde hastalık var. ALLAH da hastalıklarını arttırır. Yalanları yüzünden acı bir azabı hakkederler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Kalblerinde bir maraz vardır da Allah marazlarını artırmıştır, ve yalancılık ettikleri için bunlara elîm bir azab vardır
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Kalplerinde bir hastalık vardır. Allah hastalıklarını artırmıştır ve yalancılık ettikleri için bunlara pek acı bir azap vardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını arttırmıştır. Yalan söylemelerine karşılık onlara elem verici bir azab vardır.
Fizilal-il Kuran : Onların kalplerinde hastalık vardır, Allah da bu hastalıklarını arttırmıştır, bu yalancılıkları yüzünden onları acı bir azab beklemektedir.
Gültekin Onan : Kalplerinde hastalık (maraz) vardır. Tanrı da hastalıklarını arttırmıştır. Yalanlarından / yalanlamalarından dolayı onlar için acı bir azab vardır.
Hasan Basri Çantay : Kalblerinde bir maraz vardır onların. Allah da marazlarını artırdı. Yalan söylemekde oldukları için de onlara acıklı bir azâb vardır.
Hayrat Neşriyat : Kalblerinde bir hastalık (nifak) vardır, Allah da hastalıklarını artırmıştır. Ve (îmanları hakkında) yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için (pek) elemli bir azab vardır.
İbni Kesir : Kalblerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını artırdı. Yalan söylemekte olduklarından dolayı onlara elem verici bir azab vardır.
Muhammed Esed : Kalpleri hastalıklıdır, Allah hastalıklarını daha da artırmıştır ve ısrarlı yalanlarından dolayı onları şiddetli bir azap beklemektedir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Onların kalplerinde bir hastalık vardır. Allah Teâlâ da onlar için hastalığı artırmıştır. Ve onlar için yalan söylemeleri sebebiyle gâyet acı bir azap vardır.
Ömer Öngüt : Onların kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle onlara elem verici bir azap vardır.
Şaban Piriş : Onların kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını artırmıştır. Onlara, yalan söylemelerinden dolayı acı veren bir azap vardır.
Suat Yıldırım : Kalplerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını daha da ilerletti. Bu yalancılık (ve samimiyetsizlikleri) sebebiyle bunlara gayet acı bir ceza vardır.
Süleyman Ateş : Onların kablerinde hastalık vardır. Allâh da hastalıklarını artırmıştır. Yalan söylemelerinden ötürü onlara acı bir azâb vardır.
Tefhim-ul Kuran : Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acıklı bir azab vardır.
Ümit Şimşek : Onların kalplerinde hastalık vardır; Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söyleyip durmaları yüzünden onlar için acı bir azap vardır.
Yaşar Nuri Öztürk : Kalplerinde bir hastalık vardır da Allah onları hastalık yönünden daha ileri götürmüştür. Ve onlar için, yalancılık etmiş olmaları yüzünden acıklı bir azap öngörülmüştür.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 30.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223, 224, 225, 226, 227, 228, 229, 230, 231, 232, 233, 234, 235, 236, 237, 238, 239, 240, 241, 242, 243, 244, 245, 246, 247, 248, 249, 250, 251, 252, 253, 254, 255, 256, 257, 258, 259, 260, 261, 262, 263, 264, 265, 266, 267, 268, 269, 270, 271, 272, 273, 274, 275, 276, 277, 278, 279, 280, 281, 282, 283, 284, 285, 286

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
391.065