ÂLİ İMRÂN-198

Anasayfa » ÂLİ İMRÂN Suresi » ÂLİ İMRÂN-198
share on facebook  tweet  share on google  print  

ÂLİ İMRÂN-198

"ÂLİ İMRÂN Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<3/ÂLİ İMRÂN-198>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

لَكِنِ الَّذِينَ اتَّقَوْاْ رَبَّهُمْ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا نُزُلاً مِّنْ عِندِ اللّهِ وَمَا عِندَ اللّهِ خَيْرٌ لِّلأَبْرَارِ

Lâkinillezînettekav rabbehum lehum cennâtun tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ nuzulen min indillâh(indillâhi), ve mâ indallâhi hayrun lil ebrâr(ebrâri).

Fakat Rab'lerine karşı takva sahibi olanlar...Onlar için altlarından nehirler akan, içinde ebediyen kalacakları cennetler, Allah tarafından ziyafet sofraları vardır.Ve Allah’ın katında olan şeyler, ebrar kullar için daha hayırlıdır. 
1. lâkin ellezîne : lâkin, fakat onlar, ... olanlar
2. ittekav : takva sahibi oldular
3. rabbe-hum : Rab'lerine
4. lehum : onlar için, onlara
5. cennâtun : cennetler
6. tecrî : akar
7. min tahti-hâ : onun altından
8. el enhâru : nehirler
9. hâlidîne fî-hâ : onun içinde ebedîyyen kalacak olanlar
10. nuzulen : ağırlama, ziyafet sofraları var
11. min indi allâhi : Allah'ın katından
12. ve mâ inde allâhi : ve Allah'ın katındaki şeyler
13. hayrun : daha hayırlı
14. li el ebrâri : (cennete ehil olan) ebrar kullar için

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Burada Allahû Tealâ takva sahibi olanlardan bahsediyor. Takva müessesesine baktığımız zaman Allahû Tealâ'nın çok mükâfatı olduğunu görüyoruz. Onlar için, altlarından ırmaklar akan cennetler söz konusu.

İslam'ın 7 safhasına paralel olarak 7 safha da takva vardır.

1. takva: (Âmenûlar takvası) 3. basamakta Allah'a ulaşmayı dilediğimiz zaman gerçekleşir.

8/ENFÂL-29: Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).

Ey âmenû olanlar! Allah'a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).

O'na (Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.

2. takva: (Mü'minler takvası) 14. basamakta mürşidimize ulaşıp ihsanla tâbî olduğumuz zaman gerçekleşir.

5/MÂİDE-35: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).

Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler); Allah'a karşı takva sahibi olun ve O'na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O'nun yolunda cihad edin. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz.

57/HADÎD-28: Yâ eyyuhellezîne âmenût tekûllâhe ve âminû bi resûlihî yû’tikum kifleyni min rahmetihî ve yec’al lekum nûren temşûne bihî ve yagfir lekum, vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun).

Ey âmenû olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler), Allah'a karşı takva sahibi olun. Ve O'nun Resûl'üne îmân edin ki, size rahmetinden iki kat versin. Ve sizin için, onunla beraber yürüyeceğiniz nur kılsın (versin). Ve sizi mağfiret etsin (günahlarınızı sevaba çevirsin). Ve Allah; Gafur'dur, Rahîm'dir.

3. takva: (Ebrar takva) 21. basamakta ruhumuzu Allah'a ulaştırdığımız zaman gerçekleşir.

50/KAF-31: Ve uzlifetil cennetu lil muttekîne gayre baîdin.

Ve cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaştırıldı.

50/KAF-32: Hâzâ mâ tûadûne li kulli evvâbin hafîz(hafîzin).

İşte size vaadolunan şey budur (cennettir). Bütün evvab (ruhu Allah'a ulaşarak sığınmış), ve hafîz olanlar (başlarının üzerine devrin imamının ruhu ulaşmış olanlar) için.

4. takva: (Muhsinler takvası) 25. basamakta fizik vücudumuzu Allah'a kul etmek suretiyle fizik vücudumuzu Allah'a kul ettiğimiz zaman gerçekleşir.

3/ÂLİ İMRÂN-133: Ve sâriû ilâ magfiretin min rabbikum ve cennetin arduhâs semâvâtu vel ardu, uiddet lil muttekîn(muttekîne).

Ve Rabbiniz'den olan mağfirete ve genişliği yerler ve gökler kadar olan, muttekîler için hazırlanmış olan cennete koşun!

3/ÂLİ İMRÂN-134: Ellezîne yunfikûne fîs serrâi ved darrâi vel kâzımînel gayza vel âfîne anin nâs(nâsi), vallâhu yuhibbul muhsinîn(muhsinîne).

Onlar (muttekîler), bollukta ve darlıkta (Allah için) infâk ederler (verirler) ve onlar öfkelerini yutanlardır (tutanlardır) ve insanları affedenlerdir. Ve Allah, muhsinleri sever.

5/MÂİDE-93: Leyse alellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti cunâhun fîmâ taimû izâ mettekav ve âmenû ve amilûs sâlihâti summettekav ve âmenû summettekav ve ahsenû vallâhu yuhibbul muhsinîn(muhsinîne).

Âmenû olanlar ve salih amel yapanlar (ıslâh edici amel, nefs tezkiyesi yapanlar) üzerine, takva (1. takva) sahibi olmadıkları zaman yediklerinden dolayı bir günah yoktur. Âmenû olun ve amilûssâlihat yapın! Sonra da takva sahibi olun (3. takvaya ulaşın)! Âmenû olun sonra da takva sahibi olun (4. takvaya ulaşın) ve ahsen olun! Allah muhsinleri (ahsen olanları, 4. takvaya ulaşanları) sever.

16/NAHL-128: İnnallâhe meallezînettekav vellezîne hum muhsinûn(muhsinûne).

Muhakkak ki Allah, takva sahipleri ile beraberdir. Ve onlar, muhsinlerdir.

5. takva: (Ulûl'elbab takvası) 26. basamakta daimî zikre ulaştığımız zaman gerçekleşir.

7/A'RÂF-201: İnnellezînettekav izâ messehum tâifun mineş şeytâni tezekkerû fe izâhum mubsırûn(mubsırûne).

Muhakkak ki; takva sahibi kimseler şeytandan onlara gözü bürüyen bir vesvese dokunduğu zaman (Allah'ı) tezekkür ederler (Allah'la tezekkür ederler). İşte o zaman onlar, basar edenlerdir (kalp gözlerinin basar hassası ile görürler: Casiye-23).

6. takva: (Muhlisler takvası) 27. basamakta ihlasa ulaştığımız zaman gerçekleşir.

2/BAKARA-179: Ve lekum fîl kısâsı hayâtun yâ ulîl elbâbi leallekum tettekûn(tettekûne).

Ey ulûl elbab! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur böylece ki siz, takva sahibi olursunuz.

2/BAKARA-197: El haccu eşhurun ma’lûmât(ma’lûmâtun), fe men farada fîhinnel hacca fe lâ refese ve lâ fusûka ve lâ cidâle fîl hacc(haccı), ve mâ tef’alû min hayrın ya’lemhullâh(ya’lemhullâhu), ve tezevvedû fe inne hayraz zâdit takvâ, vettekûni yâ ulîl elbâb(elbâbi).

Hac, bilinen aylardır. İşte kim onlarda (o aylarda), (ihrama girerek) haccı (kendine) farz edinirse, artık hacta kadına yaklaşmak (ve benzeri davranışlar), fâsıklık (günaha sapmak), cedelleşmek (sürtüşmek, kavga etmek) yoktur. Siz hayırdan ne yaparsanız Allah onu bilir. Ve (hayırlarla) (kendinize) azık hazırlayın. Fakat azığın en hayırlısı muhakkak ki takva sahibi olmaktır. Ve ey ulûl elbab! Bana karşı takva sahibi olun.

5/MÂİDE-100: Kul lâ yestevîl habîsu vet tayyibu ve lev a’cebeke kesretul habîs(habîsi), fettekullâhe yâ ulîl elbâbi leallekum tuflihûn(tuflihûne).

De ki; "Habisin (haram, murdar ve fesadın...) çokluğu senin hoşuna gitse bile, habis (haram ve kötü olan) ile tayyib (helâl ve temiz olan) bir değildir. Ey Ulûl Elbâb! Artık Allah'a karşı takva sahibi olun! Umulur ki böylece siz felâha erersiniz.

7. takva: (Hakkatukatihi takva) 28. basamağın 4. kademesinde irademizi de Allah'a teslim ettiğimiz zaman gerçekleşir.

3/ÂLİ İMRÂN-76: Belâ men evfâ bi ahdihî vettekâ fe innallâhe yuhibbul muttekîn(muttekîne).

Hayır, (öyle değil)! Kim (Allah ile olan) ahdini yerine getirir ve takva sahibi olursa, o taktirde muhakkak ki Allah, takva sahiplerini sever.

3/ÂLİ İMRÂN-102: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekullâhe hakka tukâtihî ve lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn(muslimûne).

Ey âmenû olanlar, Allah'a karşı “O'nun hak takvası” ile (bi hakkın takva, en üst derece takva ile) takva sahibi olun! Ve sakın siz, (Allah'a) teslim olmadan ölmeyin!

6/EN'ÂM-153: Ve enne hâzâ sırâtî mustekîmen fettebiûh(fettebiûhu), ve lâ tettebiûs subule fe teferreka bikum an sebîlih(sebîlihi), zâlikum vassâkum bihî leallekum tettekûn(tettekûne).

Ve muhakkak ki; bu, Benim mustakîm olan yolumdur. Öyleyse ona tâbî olun. Ve (başka) yollara tâbî olmayın ki; o taktirde sizi, onun yolundan ayırır. İşte böyle size onunla vasiyet etti(emretti). Umulur ki böylece siz takva sahibi olursunuz.

Ebrar, birr'in sahipleridir. Birr, zamanımızda unutulmuş bir müessesedir. İnsanlar zekât veriyorlar Allahû Tealâ'ya. Aradan bir sene geçecek, elinizde ne kadar mal varsa, o varlıklara göre zekâtınızı hesap edeceksiniz ve ona göre zekâtınızı vereceksiniz. Bu zekâtın ötesi birr'dir.

2/BAKARA-177: Leysel birre en tuvellû vucûhekum kıbelel maşrıkı vel magrıbi ve lâkinnel birre men âmene billâhi vel yevmil âhırı vel melâiketi vel kitâbi ven nebiyyîn(nebiyyîne), ve âtel mâle alâ hubbihî zevil kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîne vebnes sebîli, ves sâilîne ve fîr rıkâb(rıkâbi), ve ekâmes salâte ve âtez zekât(zekâte), vel mûfûne bi ahdihim izâ âhed(âhedû), ves sâbirîne fîl be’sâi ved darrâi ve hînel be’s(be’si) ulâikellezîne sadakû, ve ulâike humul muttekûn(muttekûne).

Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz (hakiki îmânı yansıtan) BİRR (ebrar kılacak davranış biçimi) değildir. Lâkin birr, kişinin, Allah'a, yevm'il âhire (Allah'a ulaşılan sonraki güne, hidayet gününe, vuslat gününe) meleklere, Kitab'a ve peygamberlere îmân etmesi ve sevdiği maldan, akrabalara (yakınlık sahiplerine) yetimlere, miskinlere (çalışamaz durumda olan ihtiyarlara), yolda kalmış yolculara, isteyen (muhtaçlara), köle ve (kurtulmaları için) esirlere vermesi ve namazı kılması, zekâtı vermesidir. Ve (Allah'a ve insanlara) ahd verdikleri zaman ahdlerine vefa edenler (yerine getirenler), zorlukta ve darlıkta ve şiddetli savaş halinde sabredenler, işte onlar sadık olanlardır. İşte onlar muttekilerdir (takva sahibi olanlardır).

Zekâtın ötesinde Allahû Tealâ, birr'in sadece zekâttan oluşmadığını, onun ötesinde de Allah'ın bir talebi olduğunu görüyoruz. İki zekât nisabı kadar bir para bize helâl değildir. Mutlaka çıkması lâzımdır. İşte bunlar, ebrardır. Mutlaka mürşidlerine tâbî olmak için yaşayanlar, Allah'a mutlaka ulaşmak için yaşayanlardır. Bunun altında bir ebrar kademesi yoktur. Ebrar, Allah'ın cennetine girecek olandır. Mutaffifin Suresi'nin 7 ve 18. âyetleri gereğince ebrarın kader hücreleri, zemin kattan 7 kat yukarıda, illiyyin'de; şeytanın dostlarının kader hücreleri ise zemin kattan 7 kat aşağıda Siccîn'de. Allahû Tealâ, 7 kat yukarıda olanlara ebrar; 7 kat aşağıda olanlara da füccar diyor:

83/MUTAFFİFÎN-7: Kellâ inne kitâbel fuccâri le fî siccîn(siccînin).

Hayır, muhakkak ki, füccarın (şeytanın fücuruna tâbî olan kâfirlerin) kitapları (kayıtları, hayat filmleri) elbette siccîndedir (zemin kattan 7 kat aşağıda olan zülmanî kader hücrelerindedir).

83/MUTAFFİFÎN-18: Kellâ inne kitâbel ebrâri lefî illiyyîn(illiyyîne).

Hayır, muhakkak ki ebrar olanların (Allah'a ulaşmayı dileyenlerin, hidayette olanların) kitapları (kayıtları, hayat filmleri) elbette illiyyin'dedir (zemin kattan 7 kat yukarıda olan birinci âlemdeki kader hücrelerindedir).

 

3/ÂLİ İMRÂN-198

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Fakat Rab'lerine karşı takva sahibi olanlar...Onlar için altlarından nehirler akan, içinde ebediyen kalacakları cennetler, Allah tarafından ziyafet sofraları vardır.Ve Allah'ın katında olan şeyler, ebrar kullar için daha hayırlıdır.
Diyanet İşleri : Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, Allah katından bir konaklama yeri olarak, içinde ebedî kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah katında olan şeyler iyiler için daha hayırlıdır.
Abdulbaki Gölpınarlı : Fakat Rablerinden çekinenleredir kıyılarından ırmaklar akan cennetler, orada ebedî kalış, Allah katından ziyâfetler ve Allah katında, iyi kişilere daha da hayırlı şeyler var.
Adem Uğur : Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, Allah tarafından bir ikram olarak, altlarından ırmaklar akan, ebedî olarak kalacakları cennetler vardır. İyi kişiler için Allah katındaki (nimetler) daha hayırlıdır.
Ahmed Hulusi : Fakat Rablerinden korunanlara gelince, onlara altlarında nehirler akan cennetler vardır. Orada sonsuza dek yaşarlar Allâh indînden inzâl olan ile (hakikatleri olan Allâh Esmâ'sının bilinçlerine inzâl {boyutsal geçiş} ettiği kuvveler ile). Allâh indînde olanlar, Ebrâr (Allâh'a ermişler) için daha hayırlıdır.
Ahmet Tekin : Fakat Rablerine sığınıp, emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, azaptan korunanlara, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davrananlara, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü’minlere, altlarından ırmaklar akan cennet konakları vardır. Orada ebedî yaşarlar. Allah tarafından ağırlanırlar, misafir edilirler. İyiler, kâmil insanlar, müslümanlar için Allah katındakiler daha hayırlıdır.
Ahmet Varol : Ancak Rablerine karşı gelmekten sakınanlara, Allah tarafından bir ağırlama, bir ihsan olarak, içerisinde sonsuza kadar kalacakları altından ırmaklar akan cennetler vardır. İyiler için Allah katında olanlar daha hayırlıdır.
Ali Bulaç : Ama Rablerinden korkup sakınanlar; onlar için Allah katında -bir şölen olarak- altlarından ırmaklar akan -içinde ebedi kalacakları- cennetler vardır. İyilik yapanlar için, Allah'ın katında olanlar daha hayırlıdır.
Ali Fikri Yavuz : Fakat Rablerinden korkanlar (var ya), onlar için altlarından ırmaklar akar cennetler var; orada ebedî olarak kalıcıdırlar, Allah tarafından hediyelerle konukludurlar. Allah’ın katındaki nimetler ise iyi kimseler için daha hayırlıdır.
Bekir Sadak : Fakat Rablerinden sakinanlara, Allah katindan konukluklar bulunan, iclerinden irmaklar akan, icinde temelli kalacaklari cennetler vardir. Allah katindaki seyler, iyi olanlar icin daha hayirlidir.
Celal Yıldırım : Ama Rablerinden (üstün saygı ile) korkanlar için altlarından ırmaklar akan, ebedî kalacakları Cennetler, Allah tarafından konaklar vardır. Allah katındaki (nimetler), iyi ve temiz bir hayat yaşayanlar için daha hayırlıdır.
Diyanet İşleri (eski) : Fakat Rablerinden sakınanlara, Allah katından konukluklar bulunan, içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetler vardır. Allah katındaki şeyler, iyi olanlar için daha hayırlıdır.
Diyanet Vakfi : Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, Allah tarafından bir ikram olarak, altlarından ırmaklar akan, ebedî olarak kalacakları cennetler vardır. İyi kişiler için Allah katındaki (nimetler) daha hayırlıdır.
Edip Yüksel : Rab'lerini dinleyenler için içlerinde ırmaklar akan cennetler var. ALLAH tarafından bir konut olarak orada ebedi kalacaklar. İyiler için ALLAH'ın yanında bulunanlar daha hayırlıdır
Elmalılı Hamdi Yazır : Lâkin o Allahdan korkan, korunan kullar, onlar için cennetler var altından ırmaklar akar, içlerinde kalmak üzere onlar, Allah tarafından konukluklar, Allah yanındaki ise ermişler için daha hayırlıdır
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Fakat o Allah'tan korkan, korunan kullar için; içlerinde ebedi kalmak ve Allah tarafından konuk edilmek üzere, altından ırmaklar akan cennetler var. Allah katındaki ise ermişler için daha hayırlıdır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Fakat Rablerinden gereğince korkanlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Onlar orada ebedî olarak kalacaklar, Allah katından ağırlanacaklardır. İyiler için Allah katındakiler daha hayırlıdır.
Fizilal-il Kuran : Fakat Rabblerinden korkanlar için altlarından ırmaklar akan Cennetler vardır. Onlar Allah'ın konukları olarak orada süresiz kalacaklardır. Allah'ın iyi kullara yönelik mükafatı daha hayırlıdır.
Gültekin Onan : Ama rablerinden korkup sakınanlar; onlar için Tanrı katında -bir şölen olarak- altlarından ırmaklar akan -içinde ebedi kalacakları- cennetler vardır. İyilik yapanlar için, Tanrı'nın katında olanlar daha hayırlıdır.
Hasan Basri Çantay : Fakat Rablerinden korkanlar (öyle mi ya)? Altlarından ırmaklar akan cennetler — kendileri içinde ebedî kalmak, Rableri katından verilecek nice ziyafetlere de konmak üzere — hep onların. Allahın nezdinde olan (ni'metler) iyiler için daha hayırlıdır.
Hayrat Neşriyat : Fakat Rablerinden sakınanlar var ya, onlar için, Allah katından bir ağırlama olarak, altlarından ırmaklar akan Cennetler vardır; orada ebedî olarak kalıcıdırlar. Allah katında olan(ni'metler) ise, ebrâr (özü sözü tertemiz olan sâlih kullar) için daha hayırlıdır.
İbni Kesir : Fakat Rabblarından korkanlar için; altlarından ırmaklar akan cennetler var. Orada temelli kalacaklar. Allah tarafından ağırlanacaklar. Allah katında olanlar kendileri için daha hayırlıdır.
Muhammed Esed : Ama Rablerine karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar, içinden ırmaklar akan hasbahçelere kavuşacaklardır: Allah'tan ne güzel bir karşılama! Ve Allah katında olan, gerçek erdem sahipleri için en hayırlı olandır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Fakat o kimseler ki, Rablerinden korkmuşlardır, onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. Orada ebedîyyen kalacaklardır, taraf-ı ilâhî'den verilecek nice ziyafetler olduğu halde. Ve Allah Teâlâ'nın indinde olanlar ise sâlih kullar için daha hayırlıdır.
Ömer Öngüt : Fakat Rablerinden korkanlar için, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler vardır. Allah tarafından ağırlanırlar. Ebrâr (iyiler) için Allah katındakiler ise daha hayırlıdır.
Şaban Piriş : Rab’lerinden korkanlara da altlarından ırmaklar akan ve içinde temelli kalacakları cennetler vardır. Allah katından bir ağırlanmadır / ikramdır. Allah katında olanlar, iyi kimseler için daha hayırlıdır.
Suat Yıldırım : Lâkin Rabbine karşı gelmekten sakınanlara Allah tarafından bir ikram olarak içinden ırmaklar akan cennetler var. Onlar orada ebedî kalacaklardır. Allah’ın yanında olan mükâfatlar, elbette o hayırlı ve iyi insanlar için daha hayırlıdır.
Süleyman Ateş : Fakat Rablerinden korkanlar için, altlarından ırmaklar akan cennetler var. Orada ebedi kalacaklar, Allâh tarafından ağırlanacaklardır. İyiler için Allâh yanında bulunan ödüller ise (dünyâ varlığından) daha hayırlıdır.
Tefhim-ul Kuran : Ama Rablerinden korkup sakınanlar; onlar için Allah katında -bir şölen olarak- altlarından ırmaklar akan -içinde ebedi kalacakları- cennetler vardır. İyilik yapanlar için, Allah'ın katında olanlar daha hayırlıdır.
Ümit Şimşek : Rablerinden sakınanlara gelince, Allah katından bir ikram olarak, onlara altlarından ırmaklar akan Cennetler vardır. Allah'ın katındaki ise, iyiler zümresinden olanlar için daha hayırlıdır.
Yaşar Nuri Öztürk : Ama Rablerinden korkanlar için altlarından ırmaklar akan cennetler var. Allah katından bir konukseverlikle sürekli kalıcıdırlar orada. Allah katındaki ödüller iyiler için daha hayırlıdır.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 30.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199200

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
118.870