ÂLİ İMRÂN-8

Anasayfa » ÂLİ İMRÂN Suresi » ÂLİ İMRÂN-8
share on facebook  tweet  share on google  print  

ÂLİ İMRÂN-8

"ÂLİ İMRÂN Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<3/ÂLİ İMRÂN-8>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

رَبَّنَا لاَ تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنتَ الْوَهَّابُ

Rabbenâ lâ tuziğ kulûbenâ ba’de iz hedeytenâ veheb lenâ min ledunke rahmeh(rahmeten), inneke entel vehhâb(vehhâbu).

Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, kalplerimizi saptırma. Senin katından bize vehbi olarak rahmet bağışla. Muhakkak ki sen, Vehhab'sın (vehbi olarak bağışlayansın). 
1. rabbe-nâ : Rabbimiz
2. lâ tuzig : saptırma, kaydırma
3. kulûbe-nâ : kalplerimizi
4. ba'de : sonra
5. iz hedeyte-nâ : bizi hidayete erdirdiğin zaman
6. veheb lenâ : bize vehbi olarak ihsan et, bağışla
7. min ledun-ke : senin katından
8. rahmeten : rahmet
9. inne-ke : muhakkak ki sen
10. ente : sen
11. el vehhâbu : ihsan eden, bağışlayan, hak kazanmadan veren, karşılıksız veren

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Kişi mürşidine ulaştığı zaman Allahû Tealâ kalbinin içine îmân kelimesini yazar. Îmân kelimesiyle kalbi muhkem kılar, sağlamlaştırır.

Bir insan düşünelim ki Allah ile olan ilişkilerinde en güzeli yapmaya çalışsın. Önce Allah'a ulaşmayı dileyecek. Allah ona 12 tane ihsanda bulunacak. Ona mürşidini gösterecek, kişi mürşidine ulaşacak, önünde diz çöküp tövbe ettiği an kalbine îmân yazılacaktır. Allah'a ulaşmayı dileyen kişinin vuslatına hiç kimse engel olamaz. Ruhunu mutlaka Allah'a ulaştırır. Ama ulaştırma işleminden sonra irşad makamından şüpheye düşen insan fıska düşer. Ayrıca kişi hidayete erdikten sonra Allah'ın koruyucu kalkanı yokolacağı için şeytan kişiyi yavaş yavaş tesir ederek tekrar dalâlete düşürebilir. Allah ona verdiği herşeyi geri alır. Kalbin içindeki îmân kelimesini alır. Kalbin içine küfür kelimesini tekrar yazar, kalbi tekrar mühürler. Ruhu Allahû Tealâ'nın katından tekrar vücuda geri gönderilir. Devrin imamının ruhu derhal kişinin başının üzerinden alınır.

Böyle bir durumda kişi tekrar kâfir olur, dalâlete düşer. İşte bu, kalbin kaydırılmasıdır. Kişi daimî zikrin sahibi olduğu noktaya kadar bu ihtimal vardır. Daimî zikirden sonra hiç kimsenin ayağının kayması söz konusu değildir.

Bir evliyanın velâyeti iktisabı, elde etmesi, kesbetmesi kesbî bir olaydır. Kendi iradî yapısının, kendi gayretinin semeresidir. Ama peygamberlerin ne resûllüğü ne nebîliği kendilerine aittir. Allah'tan vehbî olarak alırlar. Her devirde her kavim içerisinde yer alan kavim resûlleri ve kavim resûllerinin içinden seçilmiş olan devrin imamı da vehbî olarak Allah'tan alırlar. Allahû Tealâ'nın vehbî olarak da ihsanda bulunması için herkes Allah'tan talepte bulunabilir. Allahû Tealâ dilerse vehbî olarak da yani insanlar kesbetmeden de verebilir. Kanunlarını kesbîyet esasına göre koymuştur.

3/ÂLİ İMRÂN-8

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, kalplerimizi saptırma. Senin katından bize vehbi olarak rahmet bağışla. Muhakkak ki sen, Vehhab'sın (vehbi olarak bağışlayansın).
Diyanet İşleri : (Onlar şöyle yakarırlar): “Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin.”
Abdulbaki Gölpınarlı : Rabbimiz, bizi doğru yola sevk ettikten sonra kalplerimizi saptırma ve kendi katından bize rahmet bağışla, şüphe yok ki sen, fazlasıyla bağışlayansın.
Adem Uğur : (Onlar şöyle yakarırlar:) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.
Ahmed Hulusi : Rabbimiz, bize hidâyet ettikten (hakikati gösterip idrak ettirdikten) sonra şuurumuzu (nefsaniyete - egoya) döndürme ve bize ledünnünden bir rahmet bağışla. Muhakkak sen Vehhab'sın.
Ahmet Tekin : 'Ey Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra, akıllarımızı, gönüllerimizi haktan ayırma. Bize kendi katından rahmet ihsan eyle. Şüphesiz Sen, bol ihsan sahibi Sensin'
Ahmet Varol : 'Ey Rabbimiz bizi hidayete eriştirdikten sonra kalplerimizi saptırma ve bize kendi katından bir rahmet ver. Şüphesiz ki, sen pek çok ihsan sahibi olansın.'
Ali Bulaç : "Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen."
Ali Fikri Yavuz : Rabbimiz! Bize hidayet verdikten sonra kalblerimizi saptırma; katından bize bir rahmet ihsan et! Şüphesiz ki sen, çok çok bağışlayansın.
Bekir Sadak : Rabbimiz! Bizi dogru yola erdirdikten sonra kalblerimizi egriltme, katindan bize rahmet bagisla; suphesiz Sen sonsuz bagista bulunansin.
Celal Yıldırım : Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalblerimizi meylettirip saptırma. Kendi katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz ki Sen (evet) Sen çokça bağışta bulunansın.
Diyanet İşleri (eski) : Rabbimiz! Bizi doğru yola erdirdikten sonra kalblerimizi eğriltme, katından bize rahmet bağışla; şüphesiz Sen sonsuz bağışta bulunansın.
Diyanet Vakfi : (Onlar şöyle yakarırlar:) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.
Edip Yüksel : 'Rabbimiz, bizi doğruya ulaştırdıktan sonra kalplerimizin eğrilmesine izin verme. Üzerimize rahmetini yağdır; kuşkusuz sen Bağışta Bulunansın.'
Elmalılı Hamdi Yazır : Ya rabbena bizleri hidayetine irdirdikten sonra kalblerimizi yamıltma da ledünnünden bize bir rahmet ihsan eyle, şüphesiz sensin bütün dilekleri veren vehhab sen.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ey Rabbimiz, bizleri doğru yoluna erdirdikten sonra kalplerimizi yamultma ve bize katından bir rahmet ihsan et. Şüphesiz, çok bağış yapan yalnız sensin.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey Rabbimiz! Bize ihsan ettiğin hidayetten sonra kalblerimizi haktan saptırma, bize kendi katından rahmet ihsan eyle! Şüphesiz ki, Sen bol ihsan sahibisin.
Fizilal-il Kuran : (Böyleleri şöyle der): «Ey Rabbimiz, bizleri doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi kaydırma, bize katından rahmet bağışla, kuşkusuz sen bağışı bol olansın.
Gültekin Onan : "Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan sensin sen."
Hasan Basri Çantay : Ey Rabbimiz, bizi doğru yola iletdikden sonra kalblerimizi (Hakdan) sapdırma. Bize kendi canibinden bir rahmet ver. Şübhesiz bağışı en çok olan Sensin Sen.
Hayrat Neşriyat : (Hem onlar derler ki:) 'Rabbimiz! Bizi hidâyete erdirdikten sonra kalblerimizi(haktan) eğriltme! Ve bize, tarafından bir rahmet ihsân eyle! Şübhesiz ki Vehhâb (çok ihsân edici) olan, ancak sensin!'
İbni Kesir : Ey Rabbımız; bizi, hidayetine erdirdikten sonra kalblerimizi eğriltme. Katında bize rehmet lutfet. Şüphesiz en çok lütfeden Sen'sin Sen.
Muhammed Esed : "Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi hakikatten (bir daha) saptırma ve bize rahmetini bağışla: Sensin (hakiki) Lütuf Sahibi."
Ömer Nasuhi Bilmen : Ey Rabbimiz! Bizlere hidâyet buyurduktan sonra kalplerimizi (haktan) saptırma ve kendi cânib-i izzetinden bizlere bir rahmet bağışla. Şüphe yok ki vehhâb olan ancak Sen'sin.
Ömer Öngüt : (Onlar şöyle yalvarırlar): “Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola hidayet ettikten sonra kalplerimizi saptırıp döndürme. Bize kendi nezdinden bir rahmet ver. Şüphesiz ki bağışı en bol olan sensin. ”
Şaban Piriş : Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra, kalplerimizi eğriltme. Bize katından rahmet bahşet, şüphesiz sen, bol bol bağışlayansın.
Suat Yıldırım : (ve şöyle yalvarırlar:) "Ey bizim kerîm Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi saptırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz bağışı bol olan vehhab Sensin Sen!"
Süleyman Ateş : (Onlar derler ki): "Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalblerimizi eğriltme, bize katından bir rahmet ver, kuşkusuz sen çok bağış yapansın."
Tefhim-ul Kuran : «Rabbimiz, bizi hidayete eriştirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve yanından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen.»
Ümit Şimşek : Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi tekrar sapıklığa meylettirme. Bize yüce katından bir rahmet bağışla. İstediklerimizi bize bağışlayan Sensin.
Yaşar Nuri Öztürk : Ey Rabbimiz! Bizi doğruya ve güzele yönelttikten sonra kalplerimizi bozup eğriltme ve bize katından bir rahmet bağışla. Sen, yalnız sen Vahhâb'sın, bol bol bağışta bulunansın.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 30.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199200

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
118.789