MÂİDE-71

Anasayfa » MÂİDE Suresi » MÂİDE-71
share on facebook  tweet  share on google  print  

MÂİDE-71

"MÂİDE Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<5/MÂİDE-71>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَحَسِبُواْ أَلاَّ تَكُونَ فِتْنَةٌ فَعَمُواْ وَصَمُّواْ ثُمَّ تَابَ اللّهُ عَلَيْهِمْ ثُمَّ عَمُواْ وَصَمُّواْ كَثِيرٌ مِّنْهُمْ وَاللّهُ بَصِيرٌ بِمَا يَعْمَلُونَ

Ve hasibû ellâ tekûne fitnetun fe amû ve sammû summe tâballâhu aleyhim summe amû ve sammû kesîrun minhum vallâhu basîrun bimâ ya’melûn(ya’melûne).

Ve yaptıklarının bir fitne olmayacağını sandılar böylece kör ve sağır (hakkı görmez ve işitmez) oldular. Sonra, Allah onların tövbesini kabul etti. Sonra yine onlardan bir çoğu kör ve sağır oldular. Ve Allah, onların yaptıklarını en iyi görendir. 
1. ve hasibû : ve hesab ettiler, sandılar
2. ellâ tekûne fitnetun : bir fitne olmayacağını
3. fe : böylece
4. amû ve sammû : kör oldular ve sağır oldular
5. summe tâbe allâhu : sonra Allâh (cc.) tövbelerini kabul etti
6. aleyhim : onların
7. summe : sonra
8. amû ve sammû : kör oldular ve sağır oldular
9. kesîrun min-hum : onlardan bir çoğu
10. ve allâhu basîrun : ve Allâh (cc.) en iyi gören
11. bi-mâ : şeyleri
12. ya'melûne : onlar yapıyorlar

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Doğuştan hiç kimse sağır ve kör değildir. Kişi tebliğe muhatap olduktan sonra eğer tebliğe ilgisiz kalırsa Allahû Tealâ, Bakara-7'ye göre hassalarına, şâyet tebliğciye karşı çıkar yalanlarsa, nefretle uzaklaşırsa İsrâ-45, 46'ya göre uzuvlarına engeller koyar.

2/BAKARA-7: Hatemallâhu alâ kulûbihim ve alâ sem’ıhim, ve alâ ebsârihim gışâveh(gışâvetun), ve lehum azâbun azîm(azîmun).

Allah onların kalplerinin üzerini ve işitme (sem'î) hassasının üzerini mühürledi ve görme (basar) hassasının üzerine gışavet (perde) çekti. Onlar için azîm (büyük) azap vardır.

17/İSRÂ-45: Ve izâ kara’tel kur’âne cealnâ beyneke ve beynellezîne lâ yu’minûne bil âhıreti hicâben mestûrâ(mestûren).

Sen Kur'ân'ı kıraat ettiğin (okuduğun) zaman, seninle ahirete (ölmeden evvel Allah'a ulaşmaya ve kıyâmet gününe) inanmayanlar arasına hicab-ı mesture kıldık (gözlerinin üzerine, seni peygamber olarak görmelerini engelleyen bir perde koyduk).

17/İSRÂ-46: Ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakran), ve izâ zekerte rabbeke fîl kur’âni vahdehu vellev alâ edbârihim nufûrâ(nufûren).

O'nu (Kur'ân'ı), fıkıh (idrak) etmelerine karşı, (fıkıh edemesinler diye) kalplerinin üzerine ekinnet ve onların kulaklarına vakra (işitme engeli) kıldık. Ve sen, Kur'ân'da Rabbinin tekliğini zikrettiğin zaman nefretle arkalarına döndüler.

Yaptıklarının kendileri için fitne olduğu bu engelli insanlar da Tevbe-126'ya göre senede iki kere imtihan edilirler.

9/TEVBE-126: E ve lâ yerevne ennehum yuftenûne fî kulli âmin merreten ev merreteyni summe lâ yetûbûne ve lâ hum yezzekkerûn(yezzekkerûne).

Ve onlar, senede bir veya iki kere imtihan edildiklerini görmüyorlar mı? Sonra tövbe etmiyorlar (Allah'a yönelmiyorlar) ve onlar zikir yapmıyorlar (Allah'ın ismini ardarda tekrar etmiyorlar).

Allahû Tealâ, bu âyette (Mâide-71) tövbe eden, Allahû Tealâ'nın tövbelerini kabul ettiği, ama sonra fıska düşerek yeniden kör ve sağır olan insanlardan bahsediyor.

Bütün kavimler için, her zaman kurtuluşun var olduğunu, bütün mukaddes kitaplarda Allah'ın bütün kavimlere emrettiği, 7 safha ve 4 teslimin esaslarının dikkate alınması halinde, Allahû Tealâ'nın bütün kavimleri affedeceğini, onları kurtuluşa ulaştıracağını ifade ettiğini görüyoruz. Ama ne yazık ki İsrail kavmi böyle bir kurtuluşu başarmış olmalarına rağmen ilerleyen devrelerde gelen tebliğcilere yeniden ilgisiz kalmış ve yalanlamış olmalarından dolayı yeniden sağır ve dilsiz olmuşlar.

Allahû Tealâ, tebliğe muhatap olduktan sonra Allah'a ulaşmayı dilemeyen insanları mezarlardaki ölüler olarak vasıflandırıyor. Böyle bir dileği olmayan bütün insanlar, Allahû Tealâ'nın Kur'ân-ı Kerimi'nde kör, sağır ve dilsizler olarak ifade ediliyor. Allahû Tealâ “Onların sana baktıklarını görürsün ama seni görmezler, onlar ölülerdir, sen ölülere işittiremezsin, onlar seni duymazlar.” diyor.

Öyleyse Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in etrafındaki insanlardan bir kısmı muhakkak ki kitap sahipleri idi, öbürleri putperestlerdi. Her türden insan vardı.

Tabii bu arada aynı toplumun içinde Allah'ın güzelliklerini yaşamakta olan hanif hüviyetinde; tek Allah'a inanan, Allah'a ulaşmayı dileyen ve Allah'a teslim olmuş insanlar da vardı. Yahudilerin arasında, hristiyanların arasında, onların dışında yaşayan diğer insanların arasında, insanlık tarihi boyunca hanif dinini yaşayanlar hep mevcut olmuştur. Bunlar hangi peygamberden gelen bir statü üzerine oldularsa o peygambere ve Allah'ın indirdiklerini kendilerine tebliğ eden mürşidlerine tâbî olmak suretiyle, binlerce yıldan beri bu nakil keyfiyetinin insanların arasında hep devam ettiğini görüyorüz. Herkes kendi mürşidine tâbî oldu. Zaman içerisinde tâbî olanlar, irşad makamına geldiler, onlar başkalarını irşada ulaştırdılar. İrşada ulaşanlar mürşid oldu. Asırlar, nesiller böyle geçti. Ama her kavmin içinde bütün devirlerde Allah'ın güzelliklerini tebliğ eden, yaşayan, 7 safha ve 4 teslimi kendisine hedef edinmiş olan insanlar hep oldu ve kıyâmete kadar da olmakta devam edecektir. Bu yedi hedef;

  1. Allah'a ulaşmayı dilemek
  2. Mürşide ihsanla tâbî olmak
  3. Ruhun Allah'a teslimi
  4. Fizik vücudun Allah'a teslimi
  5. Nefsin Allah'a teslimi
  6. İrşada ulaşmak
  7. İradenin Allah'a teslimidir.

7 safha ve 4 teslim, insanlık tarihi boyunca hep Allah'ı sevenlerin parolası olmuştur. Bu parolanın sahiplerini Allahû Tealâ çok sevmiştir, onları kurtuluşa ulaştırmıştır. Ne yazık ki böyle olan insanlar, tarihin bütün devrelerinde hep küçük bir azınlık oluşturabilmişlerdir.

 

5/MÂİDE-71

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve yaptıklarının bir fitne olmayacağını sandılar böylece kör ve sağır (hakkı görmez ve işitmez) oldular. Sonra, Allah onların tövbesini kabul etti. Sonra yine onlardan bir çoğu kör ve sağır oldular. Ve Allah, onların yaptıklarını en iyi görendir.
Diyanet İşleri : (Bu yaptıklarında) bir belâ olmayacağını sandılar da kör ve sağır kesildiler. Sonra (tövbe ettiler), Allah da onların tövbesini kabul etti. Sonra yine onlardan çoğu kör ve sağır kesildiler. Allah, onların yaptıklarını hakkıyla görendir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve sandılar ki bir cezaya uğramayacaklar. Kör oldular âdeta, sağır kesildiler, sonra tövbe ettiler, Allah kabul etti, sonra gene de çoğu körleşti, sağır oldu ve Allah, onların yaptıklarını tamamıyla görür.
Adem Uğur : Bir belâ olmayacak zannettiler de kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah tevbelerini kabul etti. Sonra içlerinden çoğu yine kör ve sağır oldu. Allah onların yaptıklarını görmektedir.
Ahmed Hulusi : Bir zararı olmayacak zannettiler de (hakikate) kör oldular, (hakikatin seslenişine) sağır kesildiler! Sonra Allâh onların tövbelerini kabul etti. . . Sonra onlardan çoğu (yine) kör (hakikati değerlendirememek) ve sağır (anlatılanı algılayamamak) kesildiler! Allâh onların yapmakta olduklarına (yaptıklarının yaratanı olarak) Basıyr'dir.
Ahmet Tekin : Yahudiler, bir fitne kopmayacağını, belâlara, sıkıntılara, imtihanlara maruz kalmayacaklarını sandılar, doğru yolu görmemek için kör kesildiler. Peygamberlerin tebliğini, hak ve hakikati duymamak için kulaklarını tıkadılar. Sonra Allah, onların tevbelerini, günah işlemekten vazgeçip itaatle kendisine yönelişlerini kabul etti. Daha sonra içlerinden çoğu yine daha önce yaptıkları gibi, Muhammed’in peygamberliği ve tebliği ile ortaya çıkan hak dine karşı da kör ve sağır kesildiler. Allah onların işledikleri amelleri biliyor, görüyor.
Ahmet Varol : (Yaptıklarından dolayı) başlarına bir bela gelmeyeceğini sandılar, kör ve sağır oldular. Sonra Allah onların tevbelerini kabul etti. Sonra onların çoğu yine kör ve sağır oldu. Allah onların yaptıklarını görmektedir.
Ali Bulaç : Bir fitne olmayacak sandılar, körleştiler, sağırlaştılar. Sonra Allah, tevbelerini kabul etti, (yine) onlardan çoğunluğu körleştiler, sağırlaştılar. Allah yapmakta olduklarını görendir.
Ali Fikri Yavuz : Hem sandılar ki, peygamberleri yalanlayıp öldürme belâsı başlarına kopmıyacaktır. Onlar, kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah tevbelerini kabul etti. Arkasından yine onların çoğu hakkı görmez ve işitmez oldular. Allah, bütün yaptıklarını görücüdür.
Bekir Sadak : Bir fitne kopmayacagini sandilar, korlestiler, sagirlastilar; sonra Allah tevbelerini kabul etti, yine de cogu korlestiler ve sagirlastilar. Allah, islediklerini gorur.
Celal Yıldırım : Hem (yapageldiklerinden dolayı) bir fitne olmayacağını sandılar da körleşip sağırlaştılar. Allah onların ne yaptığını görmektedir.
Diyanet İşleri (eski) : Bir fitne kopmayacağını sandılar, körleştiler, sağırlaştılar; sonra Allah tevbelerini kabul etti, yine de çoğu körleştiler ve sağırlaştılar. Allah, işlediklerini görür.
Diyanet Vakfi : Bir belâ olmayacak zannettiler de kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah tevbelerini kabul etti. Sonra içlerinden çoğu yine kör ve sağır oldu. Allah onların yaptıklarını görmektedir.
Edip Yüksel : Test edilmeyeceklerini sandılar, körleşip sağırlaştılar. Sonra ALLAH yönelişlerini kabul etti; fakat buna rağmen çoğu yine körleşip sağırlaştı. ALLAH Yaptıklarını görmekte.
Elmalılı Hamdi Yazır : Hem başlarına bir fitne kopmayacak sandılar da kör ve sağır kesildiler, sonra Allah tevbelerini kabul buyurdu, sonra içlerinden bir çoğu yine kör ve sağır kesildiler, şimdi de Allah görüyor ne yapıyorlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve başlarına bir fitne kopmayacak sandılar da kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah, tevbelerini kabul buyurdu, sonra içlerinden birçoğu tekrar kör ve sağır kesildiler. Şimdi de Allah, ne yapıyorlar görüyor.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar, bir fitne kopmayacak sandılar, kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah onların tevbesini kabul etti. Sonra yine onların çoğu kör, sağır kesildiler. Allah, onların yaptıklarını görüyor.
Fizilal-il Kuran : Bu cinayetleri hiçbir fitneye, hiçbir kargaşaya yol açmayacak sandılar. Gözleri kör ve kulakları sağır oldu. Sonra Allah tevbelerini kabul etti, fakat arkasından çoğu yine kör ve sağır oldu. Hiç şüphesiz Allah onların ne yaptıklarını görüyor.
Gültekin Onan : Bir fitne olmayacak sandılar, körleştiler, sağırlaştılar. Sonra Tanrı, tevbelerini kabul etti, (yine) onlardan çoğunluğu körleştiler, sağırlaştılar. Tanrı yapmakta olduklarını görendir.
Hasan Basri Çantay : Ve öyle sandılar ki (o yapdıkları, başlarına) bir belâ olmayacakdır. Kör kesildiler, sağır kesildiler onlar. Sonra Allah kendilerine tevbe nasıyb etdi (amma) sonra yine içlerinden bir çoğu kör ve sağır oldular. Allah, ne yaparlarsa hakkıyle görücüdür.
Hayrat Neşriyat : Ve (yapmakta oldukları şeyler, kendileri için) bir musîbet olmayacak sandılar da(hakka karşı) kör oldular, sağır oldular; sonra Allah tevbelerini kabûl etti; sonra içlerinden birçoğu (yine) kör ve sağır kesildiler. Hâlbuki Allah, ne yaparlarsa hakkıyla görendir.
İbni Kesir : Bir fitne olmayacağını sandılar da körleştiler, sağırlaştılar. Sonra Allah kendilerine tevbe nasib etti. Sonra yine içlerinden bir çoğu, körleştiler ve sağırlaştılar. Allah, işlediklerini hakkıyla görücüdür.
Muhammed Esed : (bunu yapmakla) kendilerine bir zarar gelmeyeceğini düşünüyorlardı; böylece (kalben) kör ve sağır oldular. Sonra Allah onların tevbesini kabul etti: (ama sonra) onların çoğu yine körleşti, sağırlaştı. Allah onların bütün yaptıklarını görür.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve sandılar ki bir fitne olmayacaktır. Artık onlar kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah Teâlâ tevbelerini kabul buyurdu, sonra onlardan birçoğu yine kör ve sağır kesildiler. Allah Teâlâ ise ne yaptıklarını bihakkın görücüdür.
Ömer Öngüt : Onlar (yapageldiklerinden dolayı) bir fitne kopmayacağını sandılar, kör oldular sağır kesildiler. Sonra Allah tevbelerini kabul etti. Sonra yine de içlerinden bir çoğu kör oldular, sağır kesildiler. Allah onların yaptıklarını görmektedir.
Şaban Piriş : Bir fitnenin olmayacağını zannederek körleştiler, sağırlaştılar. Sonra Allah onların tevbesini kabul etti. Ardından yine onların çoğu körleşip, sağır oldular. Allah, yaptıklarını çok iyi görmektedir.
Suat Yıldırım : Başlarına bir bela gelmeyeceğini sandıkları için, kör ve sağır kesildiler. Sonra tövbe ettiklerinde Allah da tövbelerini kabul buyurdu. Sonra içlerinden birçoğu yine kör ve sağır kesildiler. Allah yaptıklarını hakkıyla görüyor.
Süleyman Ateş : Bir fitne kopmayacak sandılar, kör oldular, sağır kesildiler. Sonra Allâh onların tevbesini kabul etti. Sonra yine çokları kör, sağır kesildiler. Allâh yaptıklarını görüyor.
Tefhim-ul Kuran : Bir fitne olmayacak sandılar, körleştiler, sağırlaştılar. Sonra Allah, tevbelerini kabul etti, (yine) onlardan çoğunluğu körleştiler, sağırlaştılar. Allah yapmakta olduklarını görendir.
Ümit Şimşek : Onlar başlarına bir belâ gelmeyecek sandılar da körleşip sağırlaştılar. Sonra Allah onların tevbelerini kabul etti. Sonra da birçokları yine körleşip sağırlaştı. Allah ise onların yapmakta olduklarını görüyor.
Yaşar Nuri Öztürk : Bir fitne kopmayacak sandılar. Kör oldular, sağır kesildiler. Derken Allah tövbelerini kabul etti. Sonra yine birçokları körleştiler, sağırlaştılar. Allah, onların yaptıklarını ayan-beyan görür.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 31.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119120

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
68.834