MÂİDE-12

Anasayfa » MÂİDE Suresi » MÂİDE-12
share on facebook  tweet  share on google  print  

MÂİDE-12

"MÂİDE Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<5/MÂİDE-12>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَلَقَدْ أَخَذَ اللّهُ مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَآئِيلَ وَبَعَثْنَا مِنهُمُ اثْنَيْ عَشَرَ نَقِيبًا وَقَالَ اللّهُ إِنِّي مَعَكُمْ لَئِنْ أَقَمْتُمُ الصَّلاَةَ وَآتَيْتُمُ الزَّكَاةَ وَآمَنتُم بِرُسُلِي وَعَزَّرْتُمُوهُمْ وَأَقْرَضْتُمُ اللّهَ قَرْضًا حَسَنًا لَّأُكَفِّرَنَّ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَلأُدْخِلَنَّكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ فَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ مِنكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاء السَّبِيلِ

Ve lekad ehazallâhu mîsâka benî isrâîl(isrâîle), ve beasnâ minhumusney aşera nakîbâ(nakîben) ve kâlellâhu innî meakum le in ekamtumus salâte ve âteytumuz zekâte ve âmentum bi rusulî ve azzertumûhum ve akradtumullâhe kardan hasenen le ukeffirenne ankum seyyiâtikum ve le udhılennekum cennâtin tecrî min tahtıhâl enhâr(enhâru), fe men kefere ba’de zâlike minkum fe kad dalle sevâes sebîl(sebîli).

Ve andolsun ki Allah, İsrailoğulları’ndan misak almıştı. Ve onlardan on iki nâzır görevlendirdik. Ve Allahû Teâla: “Eğer namazı mutlaka ikâme ederseniz, zekât verirseniz ve resûllerime îmân edip onlara yardım ederseniz ve Allah’a (Allah için) güzel bir borç verirseniz, muhakkak ki ben sizinle beraberim ve de mutlaka sizin günahlarınızı örterim ve sizi, mutlaka altından ırmaklar akan cennetlere koyarım.” dedi. Artık, bundan sonra sizden kim inkâr ederse mutlaka sevvâ edilmiş (Allah’a ulaştırmak üzere dizayn edilmiş) yoldan sapmış olur. 
1. ve lekad : ve andolsun
2. ehaze allâhu : Allâh (c.c.) aldı
3. mîsâka : mîsâk
4. benî isrâîle : İsrailoğulları
5. ve beas-nâ : ve gönderdik, görevlendirdik
6. min-hum(u) : onlardan
7. isney aşera : on iki
8. nakîben : vekil, nâzır, bir topluluğu gözeten, koruyan
9. ve kâle allâhu : ve Allâh (c.c.) dedi (buyurdu)
10. innî mea-kum : muhakkak ki ben sizinle beraberim
11. le in ekamtum(u) : eğer siz mutlaka ikame ederseniz
12. es salâte : namaz
13. ve âteytum(u) : ve verirsiniz
14. ez zekâte : zekât
15. ve âmentum : ve iman ettiniz
16. bi rusulî : Resul'lerime
17. ve azzertumû-hum : ve onlara yardım ettiniz
18. ve akradtumu allâhe : ve Allâh'a (c.c.) borç verdiniz
19. kardan hasenen : güzel borç
20. le ukeffirenne : ben mutlaka örterim
21. an-kum : sizden
22. seyyiâti-kum : sizin günahlarınız
23. ve le udhılenne-kum : ve mutlaka sizi dahil ederim
24. cennâtin : cennetler
25. tecrî min tahtı-hâ : onun altından akar
26. el enhâru : nehirler
27. fe men kefere : artık kim inkar eder
28. ba'de zâlike : bundan sonra
29. min-kum : sizden
30. fe kad dalle : artık sapmış olur
31. sevâe es sebîli : (Allâh'a ulaştırmak üzere) dizayn edilmiş yol

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ İsrailoğulları'ndan misak (ruhun dünya hayatında Allah'a ulaşmasını) aldığını söylüyor. “Ve namazı kılarsanız, zekâtı verirseniz, resûllerime îmân edip (devrin imamlarına biat edip) onlara yardım ederseniz, Allah için borç verirseniz Ben, sizinle beraberim.” buyuruyor.

Her devirde hidayete erdiren devrin imamları Allah'ın ya nebî veya velî resûlleridir. Ruh dünya hayatındayken Allah'a ulaşmalıdır.

Allahû Tealâ, bu âyette, Hz. Musa zamanında da İsrailoğulları'nda var olan hedef emirlerden, tâbiiyetten ve vasıta emirlerden olan namazdan, zekâttan bahsediyor. Kısaca Allahû Tealâ âyette, namazı, zekâtı, tâbiiyeti ve Sıratı Mustakîm'i misal vererek Hz. Musa zamanında yaşanan hanif dînin aynı hedef ve vasıta emirleri muhtevi olduğunu bize bildiriyor. Allahû Tealâ'nın sevva edilmiş yol (Allah'a ulaştıran yol) demekten muradı Sıratı Mustakîm'dir.

5/MÂİDE-12

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve andolsun ki Allah, İsrailoğulları'ndan misak almıştı. Ve onlardan on iki nâzır görevlendirdik. Ve Allahû Teâla: “Eğer namazı mutlaka ikâme ederseniz, zekât verirseniz ve Resûllerim'e îmân edip onlara yardım ederseniz ve Allah'a (Allah için) güzel bir borç verirseniz, muhakkak ki ben sizinle beraberim ve de mutlaka sizin günahlarınızı örterim ve sizi, mutlaka altından ırmaklar akan cennetlere koyarım.” dedi. Artık, bundan sonra sizden kim inkâr ederse mutlaka sevvâ edilmiş (Allah'a ulaştırmak üzere dizayn edilmiş) yoldan sapmış olur.
Diyanet İşleri : Andolsun, Allah İsrailoğullarından sağlam söz almıştı. Onlardan on iki temsilci -başkan- seçmiştik. Allah, şöyle demişti: “Sizinle beraberim. Andolsun eğer namazı kılar, zekâtı verir ve elçilerime inanır, onları desteklerseniz, (fakirlere gönülden yardımda bulunarak) Allah’a güzel bir borç verirseniz, elbette sizin kötülüklerinizi örterim ve andolsun sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyarım. Ama bundan sonra sizden kim inkâr ederse, mutlaka o, dümdüz yoldan sapmıştır.”
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve Allah İsrailoğullarından kuvvetli söz almıştı ve onlardan on iki emin adam göndermiştik ve Allah demişti ki: Ben, sizinleyim, namaz kılarsanız, zekât verirseniz, peygamberlerime inanır, onlara yardım edip ulularsanız ve Allah'a borç verircesine onun yolunda yoksulları doyurur, iyilik eder, para harcarsanız mutlaka kusurlarınızı örter ve mutlaka sizi, kıyılarından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Fakat bundan sonra içinizden kâfir olan, şüphe yok ki doğru yoldan sapmıştır artık.
Adem Uğur : Andolsun ki Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. (Kefil olarak) içlerinden on iki de başkan göndermiştik. Allah onlara şöyle demişti: Ben sizinle beraberim. Eğer namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel borç verirseniz (ihtiyacı olanlara Allah rızası için faizsiz borç verirseniz) andolsun ki sizin günahlarınızı örterim ve sizi, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkâr yolunu tutarsa doğru yoldan sapmış olur.
Ahmed Hulusi : Andolsun ki Allâh, İsrailoğullarının sözünü aldı. . . Onlardan on iki temsilci bâ'settik. . . Allâh şöyle buyurmuştu: "Ben muhakkak sizinleyim. . . Salâtı ikame ettiğiniz, zekâtı verdiğiniz, Rasûllerime iman edip onlara yardımcı olduğunuz; Allâh'a karz-ı hasen ile borç verdiğiniz takdirde, kötülüklerinizi sizden silerim; elbette sizi altlarından nehirler akan cennetlere koyarım. . . Bundan sonra sizden kim hakikati inkâr ederse, gerçekten yolun ortasından sapmıştır. "
Ahmet Tekin : Andolsun ki, Allah İsrâiloğulları’nın, kesin sözünü, taahhüdünü almıştı.
İçlerinden on iki dinî lider görevlendirmiştik.
Allah onlara:
'Ben sizlerle beraberim. Namazları âdâbına riayet ederek, aksatmadan kılarsanız, vicdanınızı, servetinizi, sosyal bünyenizi arındıran, berekete vesile olan zekâtı verirseniz, Rasullerime iman ederseniz, onlara yardımda bulunursanız, Allah’a karz-ı hasen olarak borç verirseniz, mâli mükellefiyetlerin dışında, Allah rızası için, Allah yolunda cihad edenlerin masraflarını karşılarsanız, Allah’ın kullarına güzel ödünç verirseniz, sizin kusurlarınızı silerim, bağışlarım. Sizi altlarından ırmaklar akan cennet konaklarına koyarım. Sizden kim bu taahhütten sonra inkârda ısrar ederse, doğru, dengeli bir yoldan uzaklaşır, başına buyruk hareket ederek, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih etmiş olur.' buyurdu.
Ahmet Varol : Andolsun ki, Allah İsrailoğullarından kesin söz almıştı ve içlerinden oniki gözetleyici (nakib, kefil) göndermiştik. Allah: 'Ben sizinleyim. Eğer namazı kılar, zekatı verir, peygamberlerime iman eder, onlara destek olur ve Allah'a güzel bir ödünç verirseniz [3] şüphesiz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim küfre düşerse doğru yoldan sapmış olur' demişti.
Ali Bulaç : Andolsun, Allah İsrailoğullarından kesin söz (misak) almıştı. Onlardan oniki güvenilir- gözetleyici göndermiştik. Ve Allah onlara: "Gerçekten ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekatı verir, elçilerime inanır, onları savunup desteklerseniz ve Allah'a güzel bir borç verirseniz, şüphesiz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi gerçekten, altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse, cidden dümdüz bir yoldan sapmıştır."
Ali Fikri Yavuz : Andolsun ki, Allah, İsrâiloğullarından misak (ahd ve söz ) almıştı. İçlerinden on iki nazır (kavimlerinin hallerini bildirecek kulağı delik kimseler) bulundurmuştuk. Allah onlara şöyle demişti: “- Muhakkak ben sizinle beraberim. And olsun ki, eğer namazı kılar, zekâtı verir, Peygamberlerime iman eder, kendilerine kuvvetle yardım eder, Allah yolunda güzel nafaka verirseniz mutlaka sizden, günahlarınızı örterim. Gerçekten sizi, (ağaçları) altından ırmaklar akar cennetlere koyarım. Artık bundan sonra da içinizden kim nankörlük eder, kâfir olursa o, muhakkak dosdoğru yolun ortasından sapmıştır.”
Bekir Sadak : And olsun ki, Allah, Israilogullarindan soz almisti. Onlardan oniki reis sectik. Allah: «Ben suphesiz sizinleyim, namaz kilarsaniz, zekat verirseniz, peygamberlerime inanir ve onlara yardim ederseniz, Allah ugrunda guzel bir takdimede bulunursaniz, and olsun ki kotuluklerinizi orterim. And olsun ki, sizi iclerinden irmaklar akan cennetlere koyarim. Bundan sonra sizden kim inkar ederse suphesiz dogru yoldan sapmis olur» dedi.
Celal Yıldırım : And olsun ki Allah İsrail oğullarından kesin bir söz almıştı; onlardan oniki tane ileri gelen söz sahiplerini görevlendirip göndermiştik. Allah onlara, «eğer namaz kılar, zekât verir, Peygamberlerime inanır da kendilerine yeterince yardım ederseniz ve Allah'a faizsiz güzel bir ödünç verirseniz, and olsun ki kusur ve günahlarınızı elbette bağışlarım ve altlarından ırmaklar akan Cennetlere sizi yerleştiririm» demişti. Bu kesin sözden sonra sizden kim nankörlük edip inkâra saparsa, gerçekten o düz ve doğru yoldan sapmış olur.
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki, Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. Onlardan oniki reis seçtik. Allah: 'Ben şüphesiz sizinleyim, namaz kılarsanız, zekat verirseniz, peygamberlerime inanır ve onlara yardım ederseniz, Allah uğrunda güzel bir takdimede bulunursanız, and olsun ki kötülüklerinizi örterim. And olsun ki, sizi içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse şüphesiz doğru yoldan sapmış olur' dedi.
Diyanet Vakfi : Andolsun ki Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. (Kefil olarak) içlerinden on iki de başkan göndermiştik. Allah onlara şöyle demişti: Ben sizinle beraberim. Eğer namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel borç verirseniz (ihtiyacı olanlara Allah rızası için faizsiz borç verirseniz) andolsun ki sizin günahlarınızı örterim ve sizi, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkâr yolunu tutarsa doğru yoldan sapmış olur.
Edip Yüksel : ALLAH, İsrail oğullarından söz almıştı ve içlerinden on iki başkan göndermiştik. ALLAH demişti ki: 'Namazı gözetirseniz, zekatı verirseniz, elçilerime inanıp onlara saygılı olursanız ve (erdemli bir yaşam sürmek suretiyle) ALLAH'a güzel bir borç verirseniz sizinle beraberim. Günahlarınızı örter, içlerinden ırmaklar akan bahçelerde ağırlarım. Artık sizden kim bundan sonra inkar ederse doğru yolu sapıtmış olur.'
Elmalılı Hamdi Yazır : Celâli hakkı için ki Allah Beni İsrailden misak almıştı ve içlerinden on iki nakıb göndermiştik ve Allah buyurmuştu: haberiniz olsun ben sizinle beraberim, celâlim hakkı için eğer siz namazı kılar, zekâtı verir ve Rasullerime inanır, kendilerine kuvvetle yardım eder ve Allaha karzı hasenle ıkraz muamelesi yaparsanız elbette tarafınızdan kabahatlarınızı keffaretlerim ve mutlak sizi altından nehirler akar Cennetlere korum, bundan sonra da içinizden her kim nankörlük eder küfre saparsa artık düz yolun ortasında sapmış, kendini zayi' etmiş olur
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Andolsun ki, Allah, İsrail oğullarından söz almıştı, içlerinden on iki kefil de göndermiştik ve Allah: «Haberiniz olsun Ben sizinle beraberim. Andolsun ki, eğer siz namazı kılar, zekatı verir, peygamberime inanır, kendilerine kuvvetle yardım eder ve Allah'a gönülden ödünç verirseniz, kesinlikle günahlarınızı silerim ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere koyarım. Bundan sonra içinizden her kim nankörlük edip küfre saparsa, artık düz yolun ortasından sapmış, kendini zayi etmiş olur.» diye buyurmuştu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah, İsrailoğularından söz almıştı. İçlerinden on iki müfettiş göndermiştik... Allah şöyle demişti: « Ben, muhakkak sizinle beraberim. Namazı dosdoğru kıldığınız, zekatı verdiğiniz, peygamberlerime iman ettiğiniz ve onlara yardımda bulunduğunuz, (mallarınızı) Allah yolunda güzelce sarfettiğiniz takdirde, günahlarınızı mutlaka örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere korum. Fakat sizden her kim de, bundan sonra küfrederse, dosdoğru yoldan sapmış olur.
Fizilal-il Kuran : Allah, İsrailoğullarından kesin söz almış başlarına kendi aralarından on iki önder göndermiştik. Allah onlara demişti ki; «Ben sizinle beraberim. Eğer namazı kılar, zekatı verir, peygamberime inanır, onların tarafını tutar ve dünyada karşılığını beklemeksizin Allah'a borç verirseniz, kesinlikle kötülüklerinizi siler, sizleri altlarından ırmaklar akan cennetlere yerleştiririm. Bu sözleşmeden sonra içinizden kim kâfir olursa doğru yoldan sapmış olur.
Gültekin Onan : Andolsun, Tanrı İsrailoğullarından misak almıştı. Onlardan on iki güvenilir gözetleyici göndermiştik. Ve Tanrı onlara: "Gerçekten ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekatı verir, elçilerime inanır, onları savunup desteklerseniz ve Tanrı'ya güzel bir borç verirseniz, kuşkusuz sizin kötülüklerinizi örter (keffirenne) ve sizi gerçekten, altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim küfrederse, cidden dümdüz bir yoldan sapmıştır."
Hasan Basri Çantay : Andolsun ki Allah İsrail oğullarından sapasağlam söz almışdı. Biz içlerinden (ve nakıyblerinden) on iki de kefil dikmişdik. Allah (onlara) demişdi ki: «Ben muhakkak sizinle beraberim. Celâlim hakkı için eğer namazı kılar, zekâtı verir, peygamberlerime inanır, onlara kuvvetle yardım eder, Allaha güzel bir ödüne ile ikraz ederseniz elbette sizden (saadır olan) kusurları örterim. Her halde sizi altından ırmaklar akar cennetlere sokarım. Artık içinizden kim bu (mîsakdan) sonra nankörlük ederse o, muhakkak dümdüz bir yolun ortasından sapmışdır».
Hayrat Neşriyat : Ve and olsun ki Allah, İsrâil oğullarının sağlam sözünü almıştı. (Her kabîleden birer kişi olarak) içlerinden on iki de vekil ta'yîn etmiştik.Ve Allah (onla ra) şöyle buyurmuştu: 'Şübhesiz ki ben sizinle berâberim. Eğer gerçekten, namazı hak kıyla edâ eder seniz, zekâtı verirseniz, peygamber lerime îmân edip onlara yardım ederseniz ve Allah’a karz-ı hasen (güzel bir borç) verirseniz (yolunda harcamayaparsanız), mutlakā kötülüklerinizi sizden örteceğim ve şübhesiz sizi altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyacağım. O hâlde bundan (bu ahid den) sonra içinizden kim inkâr ederse, artık (dosdoğru) yol ortasında açıkça sapıtmış olur.'
İbni Kesir : And olsun ki, Allah İsrailoğullarından söz almıştı. Biz, onlardan oniki temsilci seçtik. Allah demişti ki: Muhakkak ki Ben, sizinleyim; namaz kılar, zekat verir, peygamberlerime inanır, onlara yardım ederseniz, Allah'a güzel bir borç verirseniz; andolsun ki sizin kötülüklerinizi örterim. Ve andolsun ki sizi, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyarım. Bundan sonra sizden her kim de küfrederse; şüphesiz doğru yoldan sapmış olur.
Muhammed Esed : Ve gerçek şu ki, liderlerinden on ikisini (casus olarak Kenana) gönderdiğimiz zaman, Allah İsariloğullarından (benzer) bir kesin taahhüt almıştı. Ve Allah demişti: "Bilin ki sizinle beraber olacağım! Eğer namazlarınızda dikkatli ve daim olur ve karşılıksız yardımda bulunursanız; Benim Peygamberlerime inanır ve onlara yardım ederseniz ve Allaha büyük bir borç verirseniz kötü fiillerinizi mutlaka silerim ve sizi içinden ırmakların aktığı hasbahçelere koyarım. Ama bundan sonra içinizden kim, hakikati inkar ederse, doğru yoldan kesinlikle sapmış olacaktır!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve kasem olsun ki, Allah Teâlâ İsrailoğullarının ahdini almıştı ve onlardan oniki müfettiş göndermiştik. Ve Allah Teâlâ buyurmuştu ki: «Ben sizinle beraberim. Eğer namazı ikame eder ve zekâtı verir ve peygamberlere inanır ve onlara kuvvetle yardımda bulunursanız ve Allah Teâlâ'ya güzel bir ödünç verirseniz elbette sizden kusurlarınızı örterim ve sizi mutlaka altlarından ırmaklar akar cennetlere girdiririm. Fakat bundan sonra her kim kâfir olursa muhakkak ki, dümdüz yol ortasında sapıtmış olur.»
Ömer Öngüt : Andolsun ki Allah, İsrâiloğullarından söz almıştı. Biz onlardan oniki tane nakib (temsilci) tayin ettik. Allah şöyle dedi: “Şüphesiz ki ben sizinle beraberim. Eğer siz namazı kılar, zekâtı verir, peygamberlerime iman eder, onlara kuvvetle yardım ederseniz ve Allah'a güzel bir borç takdiminde bulunursanız; andolsun ki sizin günahlarınızı örterim ve andolsun ki sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Artık bundan sonra sizden kim inkâr yolunu tutarsa, gerçekten o dosdoğru yoldan sapmış olur. ”
Şaban Piriş : Allah İsrailoğullarından söz almıştı. Onlardan on iki temsilci seçtik. Allah: -Ben sizinleyim; namaz kılarsanız, zekat verirseniz, Peygamberlerime inanır ve onlara yardım ederseniz, Allah’a güzel bir ödünçte bulunursanız, elbette sizin kötülüklerinizi örterim. Sizi altından nehirler akan cennetlere girdiririm. Bundan sonra sizden kim küfrederse,doğru yoldan sapmış olur, dedi.
Suat Yıldırım : Allah İsrail oğullarından kesin söz aldı. Biz onlardan (on iki boydan her birinden bir kefil olmak üzere) on iki de kefil tayin etmiştik. Allah buyurdu ki: "İyi bilin ki Ben sizinle beraberim. Eğer siz namazı dikkatli bir şekilde tamtamına eda eder, zekâtı verir, resullerime iman eder, onlara sahip çıkar,Allah rızası için gerekli yerlere harcayarak Allah’a güzel bir tarzda ödünç verirseniz,Ben elbette sizin kusurlarınızı örter ve elbette sizi içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştiririm. Ama kim bundan sonra nankörlük edip küfre saparsa, doğru yoldan sapmış, kendini zayi etmiş olur."
Süleyman Ateş : Allâh, İsrâil oğullarından söz almıştı ve içlerinden on iki başkan göndermiştik. Allâh demişti ki: "Ben sizinle beraberim, eğer namazı kılar, zekâtı verirseniz; elçilerime inanır, onlara yardım eder ve Allah'a güzel borç verirseniz, elbette sizin günâhlarınızı örterim ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim nankörlük ederse, düz yoldan sapmış olur.
Tefhim-ul Kuran : Andolsun, Allah İsrailoğullarından kesin-söz almıştı. Onlardan oniki güvenilir-gözetleyici göndermiştik. Ve Allah onlara: «Gerçekten ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekâtı verir, Peygamberlerime inanır, onları savunup desteklerseniz ve Allah'a güzel bir borç verirseniz, herhalde sizin kötülüklerinizi örter ve sizi gerçekten, altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkâr ederse, cidden dümdüz bir yoldan sapmıştır.»
Ümit Şimşek : Biz İsrailoğullarından da ahit almış ve onlardan on iki temsilci seçmiştik. Allah 'Ben sizinle beraberim,' buyurdu. 'Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, peygamberlerime iman edip onları destekler ve Allah'a güzel bir borç verirseniz, Ben de sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan Cennetlere yerleştiririm. Bundan sonra hanginiz nankörlük edecek olursa, dosdoğru bir yoldan sapmış olur.'
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun ki, Allah İsrailoğullarının mîsakını almıştı da içlerinden on iki temsilci/başkan göndermiştik. Allah şöyle demişti: "Ben sizinle beraberim. Namazı kılarsanız, zekâtı verirseniz, resullerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel bir biçimde borç verirseniz, kötülüklerinizi elbette örteceğim ve sizi, altlarından ırmaklar akan cennetlere elbette koyacağım. Artık bundan sonra küfre gideniniz yolun denge noktasından sapmış olur."
İmam İskender Ali Mihr : Ve muhakkak ki biz “nasârâyız” diyenlerden misaklarını aldık, gene de uyarıldıkları hususlardan (kendilerine hatırlatılan şeyden) bir pay almayı (nasiplerini) unuttular. Bu yüzden kıyamet gününe kadar aralarına düşmanlık, kin ve nefret saldık. Allah yakında, onlara yapmış olduklarını haber verecek.
Diyanet İşleri : “Biz hıristiyanız” diyenlerden de sağlam söz almıştık. Ama onlar da akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını unuttular. Bu sebeple, biz de aralarına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kini salıverdik. Allah, ne yapmakta olduklarını onlara bildirecek!
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlardan, biz Nasrânîyiz diyenler de var, onlardan da söz aldık, fakat kendilerine verilen öğütten hisse almayı unuttular, biz de kıyamete dek aralarına düşmanlık ve kin saldık. Allah, onların neler yaptığını bildirecek.
Adem Uğur : Biz hıristiyanlarız diyenlerden de kesin sözlerini almıştık ama onlar da kendilerine zikredilen (verilen öğütlerin veya Kitab'ın) önemli bir bölümünü unuttular. Bu sebeple kıyamete kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Yakında Allah onlara yaptıklarını haber verecektir.
Ahmed Hulusi : "Biz Nasarayız" diyenlerden de söz almıştık! Bunlar da hatırlatıldıkları şeyden bir hisse almayı unuttular. . . Biz de onların arasına, kıyamet süreci başlayana kadar düşmanlık ve nefret saldık. . . Allâh onlara ne üretip oluşturduklarını gösterecektir.
Ahmet Tekin : 'Biz hristiyanlarız' diyenlerden de kesin sözlerini, taahhütlerini almıştık, ama onlar da kendilerine tebliğ edilenlerin, kitabın ve öğütlerin önemli bir bölümünü unuttular. Bu sebeple kıyametin kopacağı güne kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Allah yapmaya devam ettikleri düzenbazlıkları birer birer ortaya koyarak onları hesaba çekecektir.
Ahmet Varol : 'Biz hıristiyanlarız' diyenlerden de kuvvetli söz almıştık. Onlar da kendilerine hatırlatılanların bir kısmını unuttular. Biz de onların aralarına kıyamet gününe kadar devam edecek bir düşmanlık ve kin saldık. Allah, yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.
Ali Bulaç : Ve: "Biz hristiyanlarız" diyenlerden kesin söz (misak) almıştık. Sonunda onlar kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. Böylece biz de, kıyamete kadar aralarında kin ve düşmanlık saldık. Allah, yapageldikleri şeyi onlara haber verecektir.
Ali Fikri Yavuz : “- Biz Hristiyanız” diyenlerden de misâklarını (sağlam sözlerini) almıştık. Derken bunlar da emredildikleri hakikatlerden nasîp almayı (Peygambere iman etmeyi) terk ettiler. Biz de aralarına, kıyamet gününe kadar sürecek kin ve düşmanlık bıraktık. Yakında Allah, onlara, ne işler yaptıklarını haber verecektir.
Bekir Sadak : «Biz hiristiyaniz» diyenlerden de soz almistik; onlar, kendilerine belletilenin bir kismini unuttular, bu yuzden aralarina kiyamete kadar dusmanlik ve kin saldik. Allah, yapmakta olduklarini kendilerine haber verecektir.
Celal Yıldırım : «Biz, Nasrâniyiz» diyenlerden de kesin söz aldık. (Ne yazık ki) onlar da uyarıldıkları hususlardan nasiplerini unuttular. Bu yüzden aralarına Kıyamet gününe kadar düşmanlık, kin ve nefret sokup bulaştırdık. Allah onlara neler işlediklerini, ne sanatlar kurduklarını haber verecektir.
Diyanet İşleri (eski) : 'Biz hıristiyanız' diyenlerden de söz almıştık; onlar, kendilerine belletilenin bir kısmını unuttular, bu yüzden aralarına kıyamete kadar düşmanlık ve kin saldık. Allah, yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.
Diyanet Vakfi : «Biz hıristiyanlarız» diyenlerden de kesin sözlerini almıştık ama onlar da kendilerine zikredilen (verilen öğütlerin veya Kitab'ın) önemli bir bölümünü unuttular. Bu sebeple kıyamete kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Yakında Allah onlara yaptıklarını haber verecektir.
Edip Yüksel : 'Biz Hristiyanız,' diyenlerden de söz almıştık. Ancak onlar da uyarıldıkları şeylerin bir kısmını unuttu. Bu yüzden diriliş gününe kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Yaptıkları her şeyi ALLAH onlara bildirecek
Elmalılı Hamdi Yazır : «Biz, Nasarâyız» diyenlerden de misaklarını almıştık derken bunlar da ıhtar edildikleri hakıkatlerin bir çoğunu unuttular, biz de aralarına Kıyamet gününe kadar sürecek buğz-u adavet bıraktık, yarın Allah onlara ne san'atler yaptıklarını haber verecek
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : "Biz hıristiyanız" diyenlerden de antlarını almıştık; derken bunlar da uyarıldıkları gerçeklerin birçoğunu unuttular. Biz de aralarına, kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin bıraktık. Yarın Allah, onlara ne sanatlar yaptıklarını bildirecektir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Biz hıristiyanız» diyenlerden de söz almıştık. Onlar da kendilerine hatırlatılan şeylerin çoğunu unutmuşlardı. Biz de onların arasına, kıyamete kadar sürecek kin ve düşmanlık soktuk. Allah, ne yapmış olduklarını onlara elbette haber verecektir.
Fizilal-il Kuran : Biz hristiyanız diyenlerden de kesin söz almıştık. Fakat onlar da kendilerine verilen öğütlerin başlıcalarını unuttular. Bu yüzden kıyamet gününe kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Allah şimdi yaptıklarını ilerde onlara tek tek bildirecektir.
Gültekin Onan : Ve: "Biz Hristiyanız" diyenlerden misak almıştık. Sonunda onlar kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. Böylece biz de kıyamete kadar aralarına kin ve düşmanlık saldık. Tanrı yapageldikleri şeyi onlara haber verecektir.
Hasan Basri Çantay : «Biz Nasrânîyiz» diyenlerin de sağlam te'mînâtını almışdık. Neticede onlar da va'z-u ihtaar edildikleri şeylerden bir hıssa almayı unutuverdîler. Biz de aralarına kıyamet gününe kadar düşmanlığı ve kîn-ü buğzu yapışdırdık. Allah onların ne (san'at) ler yapacaklarını ileride kendilerine (gösterib) haber verecekdir..
Hayrat Neşriyat : (Yahudilerden olduğu gibi,) 'Şübhesiz biz hristiyanız' diyenlerden de sağlam sözlerini almıştık; buna rağmen (onlar da) kendisiyle nasîhat edildikleri (kitapları)ndan(İncil’den) bir nasib (almay)ı unuttular. Bu sebeble kıyâmet gününe kadar aralarına düşmanlık ve kin bıraktık. Allah, yapmakta olduklarını ileride (âhirette) kendilerine haber verecektir.
İbni Kesir : Biz, hristiyanız diyenlerden de söz aldık. Onlar da kendilerine öğretilenlerin bir kısmını unuttular. Bu yüzden kıyamete kadar aralarına kin ve düşmanlık saldık. Allah; yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.
Muhammed Esed : Ve (aynı şekilde), "Biz Hristiyanız!" diyenlerden kesin bir taahhüt almıştık; ama onlar da, akıllarından çıkarmamaları emredilen şeylerin çoğunu unutmuşlardır; bu nedenle, onlar arasında Mahşer Gününe kadar (sürecek) düşmanlık ve kini arttırdık: ve zamanı geldiğinde Allah onlara neler işlediklerini gösterecektir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve, «Biz nâsarayız» diyenlerden de ahdlerini almış idik. Sonra ihtar edilmiş oldukları şeyden nasibdar olmayı unuttular. Artık Biz de onların arasına Kıyamet gününe kadar adâvet ve buğz bıraktık. Ve Allah Teâlâ neler yapmış olduklarını yakında haber verecektir.
Ömer Öngüt : “Biz hıristiyanız” diyenlerden de söz almıştık. Onlar da uyarıldıkları şeylerin bir kısmını unuttular. Bu yüzden kıyamet gününe kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Yakında Allah yaptıklarını kendilerine haber verecektir.
Şaban Piriş : -Biz Hıristiyan'ız, diyenlerden de söz almıştık. Onlar da kendilerine hatırlatılandan ders almayı unuttular, bu yüzden aralarına kıyamete kadar sürecek düşmanlık ve kin saldık. Allah, yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.
Suat Yıldırım : "Biz Nasrani’yiz, Hırıstiyanız" diyenlerden de kesin söz aldık. Fakat onlar da kendilerine tebliğ olunan derslerden bir çoğunu unuttular. Bu yüzden Biz de aralarına kıyamet gününe kadar sürecek kin ve nefret bıraktık. Allah onların meslek haline getirdikleri bu işleri bir bir yüzlerine çarpacaktır. [KM, İşaya 19,2]
Süleyman Ateş : "Biz hıristiyanız" diyenlerin de sözünü almıştık, ama kendilerine öğütlenen şeyden pay almayı unuttular. Bu yüzden kıyâmet gününe kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Yakında Allâh, onlara, ne yaptıklarını haber verecektir.
Tefhim-ul Kuran : Ve: «Biz hıristiyanlarız» diyenlerden kesin söz almıştık. Sonunda onlar kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. Böylece biz de, kıyamete kadar aralarında kin ve düşmanlık saldık. Allah, yapageldikleri şeyi onlara haber verecektir.
Ümit Şimşek : 'Biz Hıristiyanız' diyenlerden de ahit almıştık; onlar da kendilerine verilen öğütten nasiplerini unuttular. Biz de onların aralarına kıyamet gününe kadar sürecek bir kin ve düşmanlık saldık. Neler işleyip durduklarını Allah onlara bildirecektir.
Yaşar Nuri Öztürk : "Biz Hıristiyanlarız!" diyenlerden de mîsaklarını almıştık. Onlar da öğütlenmek üzere çağırıldıkları şeyden nasiplenmeyi unuttular. Bu yüzden, aralarına kıyamete değin düşmanlık ve şiddetli nefret saldık. Sınaat/teknoloji olarak ürettikleri şeylerin ne olduğunu Allah onlara yakında haber verecektir.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 31.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119120

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
68.835