EN'ÂM-149

Anasayfa » EN'ÂM Suresi » EN'ÂM-149
share on facebook  tweet  share on google  print  

EN'ÂM-149

"EN'ÂM Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<6/EN'ÂM-149>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

قُلْ فَلِلّهِ الْحُجَّةُ الْبَالِغَةُ فَلَوْ شَاء لَهَدَاكُمْ أَجْمَعِينَ

Kul fe lillâhil huccetul bâligatu, fe lev şâe le hedâkum ecmaîn(ecmaîne).

De ki: “Artık en kuvvetli delil, Allah’ındır. Öyleyse eğer O (Allah) dileseydi, elbette sizin hepinizi hidayete erdirirdi.” 
1. kul : de
2. fe li allâhi : artık Allah'ın
3. el huccetu : delil
4. el bâligatu : en üstün, en kuvvetli, kesin olan
5. fe : öyleyse
6. lev şâe : eğer o dileseydi
7. le hedâ-kum : elbette sizi hidayete erdirirdi
8. ecmaîne : hepsi, topluca

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Kim Allah'a ulaşmayı dilerse, Allah da o kişiyi Kendisine ulaştırmayı diler. Allah, Kendisine ulaştırmayı dilediği insanları hidayete erdirir.

Kim Allah'a ulaşmayı dilemezse onun gideceği yer ateştir.

10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).

Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah'a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.

10/YÛNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).

İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).

Kişi Allah'a ulaşmayı dilerse, Allah mutlaka onları Kendisine ulaştıracaktır. Ve Allah'ın tayin ettiği o gün mutlaka gelecektir.

29/ANKEBÛT-5: Men kâne yercû likâallâhi fe inne ecelallâhi leât(leâtin), ve huves semîul alîm(alîmu).

Kim Allah'a mülâki olmayı (hayattayken Allah'a ulaşmayı) dilerse, o taktirde muhakkak ki Allah'ın tayin ettiği zaman mutlaka gelecektir (ruhu mutlaka hayattayken Allah'a ulaşacaktır). Ve O; en iyi işiten, en iyi bilendir.

İki grup "âmenû olanlar" vardır. Birinci grup sadce Allah'a inanırlar ve sadece bu sebeple âmenûdürler. Allah'a ulaşmayı dileyenler ikinci grup âmenû olanlar grubuna girerler. Bunlar, Allah'a ulaşmayı dileyen âmenûdürler. Allah'a ulaşmayı dilemeyen âmenûlerin takva sahibi oldukları taktirde kurtuluşa ereceklerini (Enfal-29) ve ancak Allah'a ulaşmayı dilemek suretiyle Allah'a yönelenlerin takva sahibi olacaklarını ve dolayısıyla bunların kurtulacağını Rabbimiz buyuruyor. Kim Allah'a ulaşmayı dilerse, Allah onları Kendine ulaştıracaktır.

8/ENFÂL-29: Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).

Ey âmenû olanlar! Allah'a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.

42/ŞÛRÂ-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).

(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh'a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm'e, Hz. Musa'ya ve Hz. İsa'ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah'a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O'na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).

11/HÛD-29: Ve yâ kavmi lâ es’elukum aleyhi mâlâ(mâlen), in ecriye illâ alâllâhi ve mâ ene bi târidillezîne âmenû, innehum mulâkû rabbihim ve lâkinnî erâkum kavmen techelûn(techelûne).

Ve ey kavmim! Buna (tebliğ ettiğim şeylere) karşılık sizden mal olarak (bir şey) istemiyorum. Eğer ücretim (ecrim) varsa ancak Allah'a aittir. Ve ben âmenû olanları (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) tardedecek (uzaklaştıracak, kovacak) değilim. Muhakkak ki onlar, Rab'lerine mülâki olacaklar (ulaşacaklar). Ve lâkin ben, sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum.

13/RA'D-27: Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihi), kul innallâhe yudillu men yeşâu ve yehdî ileyhi men enâb(enâbe).

Ve kâfirler: “Ona, Rabbinden bir âyet (mucize) indirilse olmaz mı?” derler. De ki: “Muhakkak ki Allah, dilediği kimseyi dalâlette bırakır ve O'na yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete erdirir).”

Allahû Tealâ: "Allah dileseydi hepinizi hidayete erdirirdi, hepinizin ruhunu Kendisine ulaştırırdı." diyor. Allah, Kendisine ulaştırmayı dilediği kişiyi, Zat'ına ulaştırır. Öyleyse kişi Allah'a ulaşmayı diliyor, Allah da o kişiyi Kendisine ulaştırmayı diliyor ve Allahû Tealâ mutlaka o kişiyi Kendisine ulaştırıyor. Ama bunu dilemesi için evvelâ o kişinin, Allah'a ulaşmayı dilemesi lâzımdır.

İşte Kur'ân kavramlarının bir bütün içerisinde değerlendirmesini yapamayan, bütün âyetlerin muhtevaları içinde Kur'ân gerçeğine bakacak alt yapıya sahip olmayanlar, bu âyetteki "Şâyet Allah dileseydi, elbette hepinizi hidayete erdirirdi." sözünü, "Demek ki; Allahû Tealâ, hidayete erdirmeyi dilemiyorsa hiç kimse hidayete eremez." sözüne bağlamaktadırlar. Oysa ki; âyetlerin bütünü üzerinden değerlendirme yaptığınız zaman, Allahû Tealâ'nın Allah'a ulaşmayı dilemeyi şart koştuğunu; Allah'a ulaşmayı dileyenleri, mutlaka Kendisine ulaştırdığını ama ulaştırmadan evvel de onları Kendisine ulaştırmayı Allah'ın dilediğini görüyoruz. Kul, Allah'a ulaşmayı dileyecek; bunun üzerine bu dileği onda gören Allahû Tealâ, 12 tane ihsanla o kulunu mükâfatlandıracaktır. Çünkü Allahû Tealâ, onu Kendisine ulaştırmayı istiyor. Kim Allah'a ulaşmayı dilerse, Allah da mutlaka onu Kendisine ulaştırmayı diler. Kim Allah'a ulaşmayı dilemezse, Allah da onu Kendisine ulaştırmayı dilemez.

Böyle bir dizaynda Allah'ın Kendisine ulaştırmayı dilediği ve dilemediği insanlar vardır. Dileyenler, Allah'ın da Allah'a ulaştırmayı dilediği kişilerdir. Dilemeyenler, Allah'ın da Allah'a ulaştırmayı dilemediği kişilerdir. Olayları tek taraflı olarak düşünenler, büyük bir hatanın içindedirler. Allahû Tealâ'nın dizaynında, Allah'ın vücuda getirdiği baz üzerinde kişinin bir karar vermesi gerekmektedir. Allah'a ulaşmayı dileme kararı. Kim böyle bir dileğin sahibiyse Allahû Tealâ, sadece onu Kendisine ulaştırmayı diler ve kimi de dilerse mutlaka hidayete erdirir. Allah kimi Kendi Zat'ına ulaştırmayı dilerse, onların göğsünü teslime açar.

6/EN'ÂM-125: Fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeşrah sadrehu lil islâm(islâmi), ve men yurid en yudıllehu yec’al sadrehu dayyikan haracen, ke ennemâ yassa’adu fîs semâi, kezâlike yec’alûllâhur ricse alâllezîne lâ yu’minûn(yu’minûne).

Öyleyse Allah kimi Kendisine ulaştırmayı dilerse onun göğsünü yarar ve (Allah'a) teslime (İslâm'a) açar. Kimi dalâlette bırakmayı dilerse, onun göğsünü semada yükseliyormuş gibi daralmış, sıkıntılı yapar. Böylece Allah, mü'min olmayanların üzerine azap verir.

Allah'a ulaşmayı dileyen ve dilemeyen insanlar olduğu gibi, Allah'ın da Kendisine ulaştırmayı dilediği veya dilemediği insanlar vardır. Dilediği insanlar; Allah'a ulaşmayı dileyenler, Kendisine ulaştırmayı dilemedikleri ise Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerdir. Allah'a ulaşmayı dilemeyeni, Allah da dilemez; dileyeni Allah da diler. Öyleyse hiçbir şey mantıksız, sebepsiz değildir. Herşey Kur'ân-ı Kerim'de baştan sonuna kadar muhteşem bir dizaynla dizayn edilmiştir.

 

6/EN'ÂM-149

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : De ki: “Artık en kuvvetli delil, Allah'ındır. Öyleyse eğer O (Allah) dileseydi, elbette sizin hepinizi hidayete erdirirdi.”
Diyanet İşleri : De ki: “En üstün delil yalnızca Allah’ındır. O, dileseydi elbette sizin hepinizi doğru yola iletirdi.”
Abdulbaki Gölpınarlı : De ki: O halde reddedilemeyecek kesin delil, ancak Allah'ındır, elbette dileseydi hepinizi de doğru yola sevk ederdi.
Adem Uğur : De ki: Kesin delil, ancak Allah'ındır. Allah dileseydi elbette hepinizi doğru yola iletirdi.
Ahmed Hulusi : De ki: "Hüccetül'Baliğa (açık kesin delil) Allâh'ındır". . . Eğer dileseydi, elbette hepinizi hidâyete erdirirdi.
Ahmet Tekin : 'Kesin, sağlam ve maksada ulaştıran delil Allah’ındır. Allah’ın sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı, hepinizi doğru yola iletirdi.' de.
Ahmet Varol : De ki: 'En sağlam delil Allah'ın delilidir. Allah dileseydi hepinizi doğru yola eriştirirdi.'
Ali Bulaç : De ki: "En 'üstün ve apaçık' delil Allah'ındır. Eğer O dileseydi elbette tümünüzü hidayete yöneltip iletirdi."
Ali Fikri Yavuz : De ki: “-Tam hüccet Allah’ındır. O dileseydi, elbette hepinizi birden hidayete erdirirdi.”
Bekir Sadak : «stun delil Allah'in delilidir. O dileseydi hepinizi dogru yola eristirirdi» de.
Celal Yıldırım : De ki: En kesin ve üstün delil Allah'ındır; dileseydi hepinizi doğru yola eriştirirdi, (ama öyle bir kanun koymadı, size akıl ve yetenek verip doğru ve eğri yolu göstererek sizi serbest bıraktı).
Diyanet İşleri (eski) : 'Üstün delil Allah'ın delilidir. O dileseydi hepinizi doğru yola eriştirirdi' de.
Diyanet Vakfi : De ki: Kesin delil, ancak Allah'ındır. Allah dileseydi elbette hepinizi doğru yola iletirdi.
Edip Yüksel : De ki: 'En güçlü delil ALLAH'ındır. Dileseydi, elbette hepinizi doğruya ulaştırırdı.'
Elmalılı Hamdi Yazır : İşte, de, hucceti baliğa ancak Allahın; evet, o dilese idi sizi hep birden hidayete erdirirdi
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : De ki: «Kesin ve açık delil ancak Allah'ındır. O, dileseydi, sizi hep birden doğru yola iletirdi.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : De ki: «En kesin ve üstün delil, Allah'ındır. Allah isteseydi, elbette hepinizi doğru yola iletirdi.»
Fizilal-il Kuran : De ki; «Yetkin delil, Allah'ın tekelindedir. Eğer O dileseydi, hepinizi doğru yola iletirdi.»
Gültekin Onan : De ki: "En 'üstün ve apaçık' delil Tanrı'ındır. Eğer O dileseydi elbette tümünüzü hidayete yöneltip iletirdi."
Hasan Basri Çantay : Söyle (onlara): «(Madem ki öyle bir ilminiz yokdur) o halde tam ve kâmil hüccet Allahın (hücceti) dir. İşte eğer O, dileseydi topunuzu birden elbette hidâyete kavuşdururdu».
Hayrat Neşriyat : De ki: 'Öyle ise en mükemmel delil Allah’ındır. O hâlde (O) dileseydi, elbette sizi hep berâber hidâyete erdirirdi. (Ama O, sizi kendi irâdenize bıraktı.)'
İbni Kesir : De ki: Üstün ve mükemmel hüccet Allah'ındır. Eğer O, dileseydi hepinizi birden hidayete kavuştururdu.
Muhammed Esed : De ki: "Öyleyse (bilin ki) yalnız Allah katındadır (her hakikatin) kesin delili; O dileseydi tümünüzü doğru yola yöneltirdi".
Ömer Nasuhi Bilmen : De ki: «Hüccet-i bâliğa, Allah Teâlâ'ya mahsustur. Eğer o dileseydi elbette hepinizi hidâyete erdirirdi.»
Ömer Öngüt : De ki: “Kesin delil Allah'ın delilidir. O dileseydi elbette hepinizi hidayete kavuştururdu. ”
Şaban Piriş : De ki: -Tam ve kamil delil Allah’ın delilidir. O, dileseydi hepinizi doğru yola çıkarırdı.
Suat Yıldırım : De ki: En kesin ve mükemmel delil, Allah’ındır. Evet, O dileseydi hepinizi doğru yola koyardı.
Süleyman Ateş : De ki: "Üstün delil, Allâh'ındır. Allâh dileseydi, elbette hepinizi doğru yola iletirdi."
Tefhim-ul Kuran : De ki: «En 'üstün ve apaçık' delil Allah'ındır. Eğer o dileseydi elbette tümünüzü hidayete yöneltip iletirdi.»
Ümit Şimşek : De ki: Tam ve kesin delil Allah'ındır. O dileseydi, hepinizi birden doğru yola eriştirirdi.
Yaşar Nuri Öztürk : En mükemmel kanıt Allah'ındır. O dileseydi hepinizi toptan doğru yola iletirdi.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 31.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164165

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
91.532