EN'ÂM-125

Anasayfa » EN'ÂM Suresi » EN'ÂM-125
share on facebook  tweet  share on google  print  

EN'ÂM-125

"EN'ÂM Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<6/EN'ÂM-125>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

فَمَن يُرِدِ اللّهُ أَن يَهْدِيَهُ يَشْرَحْ صَدْرَهُ لِلإِسْلاَمِ وَمَن يُرِدْ أَن يُضِلَّهُ يَجْعَلْ صَدْرَهُ ضَيِّقًا حَرَجًا كَأَنَّمَا يَصَّعَّدُ فِي السَّمَاء كَذَلِكَ يَجْعَلُ اللّهُ الرِّجْسَ عَلَى الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ

Fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeşrah sadrahu lil islâm(islâmi), ve men yurid en yudıllehu yec’al sadrahu dayyikan haracen, ke ennemâ yassa’adu fîs semâi, kezâlike yec’alûllâhur ricse alâllezîne lâ yu’minûn(yu’minûne).

Öyleyse Allah kimi Kendisine ulaştırmayı dilerse onun göğsünü yarar ve (Allah’a) teslime (İslâm’a) açar. Kimi dalâlette bırakmayı dilerse, onun göğsünü semada yükseliyormuş gibi daralmış, sıkıntılı yapar. Böylece Allah, mü’min olmayanların üzerine azap verir. 
1. fe men : artık kim(i)
2. yuridi allâhu : Allah diler
3. en yehdiye-hu : onu hidayete erdirmek
4. yeşrah : yarar, açar
5. sadre-hu : onun göğsünü
6. li el islâmi : İslâm'a, teslime
7. ve men : ve kimi
8. yurid : diler
9. en yudılle-hu : onu dalâlette bırakmak
10. yec'al : kılar, yapar
11. sadre-hu : onun göğsünü
12. dayyikan : dar, daralmış
13. haracen : sıkıntılı
14. ke ennemâ : sanki, gibi
15. yassa'adu : (nefesi daralır bir şekilde) yükseliyor
16. fî es semâi : semâda
17. kezâlike : işte böyle, böylece
18. yec'alû allâhu : Allah kılar, yapar
19. er ricse : pislik, azap, ceza
20. alâ ellezîne : onların üzerine
21. lâ yu'minûne : îmân etmezler

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Burada önemli bir olgu vardır: "Allah'ın dilemesi" Allah'ın hidayete erdirmeyi dilediği kişi-ler vardır, dilemediği kişiler vardır. İnsanlar olayları yaşar ve olaylardan müspet veya menfi sonuçlar çıkarırlar. Olayları yaşadıkları zaman başka insanların hidayet üzere olmasına mani olmayan yani onların dalâlette kalmasını sağlayacak kötü niyetli bir hareket halinde olmayanları Allah seçer ve 2. basamağa ulaştırır. Bu basamaktaki kişi eğer Allah'a ulaşmayı dilerse 3. basamağa geçer ve bundan sonraki basamakları yaşayabilecek ehliyetin sahibi olur. Olgular dizisine baktığımız zaman Allahû Tealâ'nın kişiyi seçtiğini, onu karar arifesine getirdiğini, kararını Allah'a ulaşmayı dilemek istikametinde vermesi için ona birçok şeyler gösterdiğini, etrafındaki olaylarla ispat ettiğini görürüz. Ve kişi, Allah'ın kendisinden beklediği şeyi yaparak Allah'a ulaşmayı diler.

Allahû Tealâ bu âyette iki nevi insandan bahsediyor: "Kimi de dalalette bırakmayı dilerse onların da göğsünü açmaz. Onları, göğüsleri sıkışarak, nefes alamaz bir şekilde göğe yükseliyormuş gibi hissettirir. Bu, azaplı bir yükseliştir." Allah'ın dalâlette bırakmayı dilemesinin nedeni bu kişilerin Allah'a ulaşmayı dilememeleridir. Yani biz neyi dilesek Allah da bizim için onu diliyor.

Burada kesin bir olgu vardır. Allah'ın, Allah'a ulaştırmayı dilediği insanların varlığı ortaya çıkıyor. Kim Allah'a ulaşmayı dilerse, Allah da onu Kendisine ulaştırmayı diler. Bir insan Allah'a ulaşmayı dilemezse gideceği yer cehennem olur.

10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).

Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah'a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.

10/YÛNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).

İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).

Kim Allah'a ulaşmayı dilerse, Allah'ın tayin ettiği o gün mutlaka gelecektir.

29/ANKEBÛT-5: Men kâne yercû likâallâhi fe inne ecelallâhi leât(leâtin), ve huves semîul alîm(alîmu).

Kim Allah'a mülâki olmayı (hayattayken Allah'a ulaşmayı) dilerse, o taktirde muhakkak ki Allah'ın tayin ettiği zaman mutlaka gelecektir (ruhu mutlaka hayattayken Allah'a ulaşacaktır). Ve O; en iyi işiten, en iyi bilendir.

Allah, o kişiyi mutlaka Kendisine ulaştıracaktır. Allahû Tealâ garanti veriyor. Ve Allah'ın kişiyi cennetine ulaştıracağı da kesindir.

89/FECR-27: Yâ eyyetuhen nefsul mutmainneh(mutmainnetu).

Ey mutmain olan nefs!

89/FECR-28: İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).

Rabbine dön (Allah'tan) razı olarak ve Allah'ın rızasını kazanmış olarak!

89/FECR-29: Fedhulî fî ibâdî.

(Ey fizik vücut!) O zaman, (nefsini tezkiye ettiğin ve ruhunu Allah'a ulaştırdığın zaman Bana kul olursun) kullarımın arasına gir.

89/FECR-30: Vedhulî cennetî.

Ve cennetime gir.

Burada Allahû Tealâ'nın Allah'a ulaştırmayı dilediği kişinin göğsünü, İslâm'a açtığı kesinlik kazanmaktadır. Allah, kişinin göğsünü şerheder, yarar ve İslâm'a hazırlar. Allahû Tealâ, onun kalbindeki nur kapısını Allah'a çevirdikten sonra kişi zikir yapmaya başlarsa Allah'tan gelen rahmetle fazl, o kişinin göğsüne geldiğinde göğsünden kalbine ulaşması için, Allah kişinin göğsünü şerheder, yarar ve göğsünden kalbine bir nur yolu açar.

39/ZUMER-22: E fe men şerehallâhu sadrehu lil islâmi fe huve alâ nûrin min rabbih(rabbihi), fe veylun lil kâsiyeti kulûbuhum min zikrillâh(zikrillâhi), ulâike fî dalâlin mubîn(mubînin).

Allah kimin göğsünü İslâm için (Allah'a teslim için) yarmışsa artık o, Rabbinden bir nur üzere olur, değil mi? Allah'ın zikrinden kalpleri kasiyet bağlayanların vay haline! İşte onlar, apaçık dalâlet içindedirler.

Nurların kişinin kalbine ulaşıp, kalbinin içinde yerleşmesi ve parıldamaya başlaması ve "îmân" kelimesinin etrafında fazılların toplanması lâzımdır. Böylece nefsin afetleri, fazılların toplanması oranında yok olur. Allahû Tealâ buna "nefs tezkiyesi" diyor.

Göğsünden kalbine açtığı bu nur yolunu da veriyor:

"Hiç kalpleri kapkaranlık olan, kasiyet bağlamış insanların kalbi, göğüslerinden kalplerine yol açılanlar gibi olur mu?" buyuruyor. Sadece Allah'ın göğüslerinden kalplerine yol açtığı, göğüslerini Allah'ın şerhettiği kişilerin kalplerine Allah'ın nuru ulaşabilir.

Öyleyse bu âyet-i kerimede, Allah kişinin göğsünden kalbine nur yolunu açar ve kişi zikir yapınca açılan bu nur yolundan Allah'ın nurları gelir. Kişinin göğsüne açılmış olan şifreli yolu takip ederek kişinin kalbine ulaşır ama kalbine giremez. Çünkü bu kademede kişinin kalbi henüz mühürlüdür. Mühür açılmamıştır ama rahmet hafif bir şekilde içeriye sızabilir; fazıllarsa hiç giremez. İşte bu rahmetin %2 çevresinde o kişinin kalbine sızması halinde kişi huşû sahibi olur. Burada Allahû Tealâ'nın Allah'a ulaştırmayı dilediği kişilerin varlığı kesinlik kazanıyor. Öyleyse Allah'ın dilemediği kişiler de var. Allah'a ulaşmayı dilemeyen kişileri, Allah da Kendisine ulaştırmayı dilemez. Böyle bir dizaynda, Allahû Tealâ'nın Kendine ulaştırmayı dilemediği insanların varlığı da kesindir.

 

6/EN'ÂM-125

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Öyleyse Allah kimi Kendisine ulaştırmayı dilerse onun göğsünü yarar ve (Allah'a) teslime (İslâm'a) açar. Kimi dalâlette bırakmayı dilerse, onun göğsünü semada yükseliyormuş gibi daralmış, sıkıntılı yapar. Böylece Allah, mü'min olmayanların üzerine azap verir.
Diyanet İşleri : Allah, her kimi doğruya erdirmek isterse, onun göğsünü İslâm’a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun da göğsünü göğe çıkıyormuşçasına daraltır, sıkar. Allah, inanmayanlara azap (ve sıkıntıyı) işte böyle verir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Allah, kimi doğru yola götürmek isterse Müslümanlığı kabûl etmesi için gönlünü açar ve kimi sapıtmak isterse gönlünü öyle bir daraltır, sıkar ki sanki göğe ağacakmış da imkân bulamıyor sanır kendisini. İşte Allah, inanmayanlara böyle azap verir.
Adem Uğur : Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâm'a açar; kimi de saptırmak isterse göğe çıkıyormuş gibi kalbini iyice daraltır. Allah inanmayanların üstüne işte böyle murdarlık verir.
Ahmed Hulusi : Allâh kimin için hidâyet murat ederse, onun sadrını (içini - anlayışını) İslâm'a (teslim olmuşluğunun farkındalığına) açar! Kimi de saptırmayı dilerse; onun da sadrını (içini) daraltır, sanki zorlukla semâya yükseliyormuş gibi! Böylece Allâh, iman etmeyenleri aşağılar!
Ahmet Tekin : Allah kimi hidâyete erdirmek isterse, gönlünü İslâm’a açarak ferahlık verir. Kimin de, hak yoldan uzaklaşmasına, dalâleti tercihine özgürlük tanımak isterse, sanki güçlükle göğe yükselirken nefes almakta zorlandığı gibi, artan oranda o kimsenin göğsünü sıkmaya, bunaltmaya devam eder. Allah inanmayacakların boyunlarına, pis, kâfir, lânetli ve ceza mahkûmu yaftasını takarak işte böyle sıkıntıya sokar.
Ahmet Varol : Allah kimi doğru yola eriştirmek isterse onun gönlünü de İslam'a açar. Kimi de sapıklığa düşürmek isterse onun da gönlünü adeta göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı eyler. İşte Allah iman etmeyenlerin üstüne böyle murdarlık bırakır. [13]
Ali Bulaç : Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam'a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir.
Ali Fikri Yavuz : Allah, kime hidayet etmeği dilerse, İslâma onun göğsünü açar, gönlüne genişlik verir. Her kimi de sapıklığa bırakmak isterse, onun kalbini öyle daraltır sıkıştırır ki, iman teklifi karşısında göğe çıkacakmış gibi (zorlukta) olur. Allah, iman etmiyenler üzerine, böyle azab bırakır.
Bekir Sadak : Allah kimi dogru yola koymak isterse onun kalbini Islamiyet'e acar, kimi de saptirmak isterse, goge yukseliyormus gibi, kalbini dar ve sikintili kilar. Allah Boylece, inanmayanlari kufur batakliginda birakir.
Celal Yıldırım : Allah kimi doğru yola eriştirmeyi dilerse, onun kalbini İslâm'a açar. Kimi de saptırmak isterse, göğe yükseliyormuş gibi göğsünü daraltıp sıkıştırır. İşte böylece Allah imân etmiyenler üzerine murdarlık ve rüsvaylık, azâb ve ıztırab getirir.
Diyanet İşleri (eski) : Allah kimi doğru yola koymak isterse onun kalbini İslamiyet'e açar, kimi de saptırmak isterse, göğe yükseliyormuş gibi, kalbini dar ve sıkıntılı kılar. Allah böylece, inanmayanları küfür bataklığında bırakır.
Diyanet Vakfi : Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâm'a açar; kimi de saptırmak isterse göğe çıkıyormuş gibi kalbini iyice daraltır. Allah inanmayanların üstüne işte böyle murdarlık verir.
Edip Yüksel : ALLAH kimi doğru yola ulaştırmak dilerse onun gönlünü islama (Tanrı'ya teslim olmaya) açar. Kimi de saptırmak dilerse göğsünü, göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. ALLAH inanmıyanları işte böyle kötü duruma sokar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Hasılı Allah her kimi hidayetine irdirmek isterse, islâma sinesini açar, gönlüne genişlik verir, her kimi de dalalete bırakmak isterse onun da kalbini daraltır öyle sıkıştırır ki sanırsın öfkesinden göke çıkacak, iymana gelmezleri Allâh o murdarlık içinde hep böyle bırakır
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah, her kimi doğru yola erdirmek isterse, onun gönlünü islama açar. Her kimi de sapıklığa bırakmak isterse onun kalbini daraltır, öyle sıkıştırır ki, sanırsın öfkesinden göğe çıkacak. Allah imana gelmeyenleri o murdarlık içinde hep böyle bırakır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah kimi hidayete erdirmek isterse, onun gönlünü İslâm'a açar. Kimi de saptırmak isterse, sanki göğe yükseliyormuş gibi, göğsünü dar ve sıkıntılı yapar. Allah, inanmayanları işte böyle pislik içinde bırakır.
Fizilal-il Kuran : Allah kimi doğru yola iletmek isterse göğsünü İslâm'a açar. Kimi de saptırmak isterse göğsünü, sanki göğe çıkıyormuş gibi, dar ve tıkanık yapar. Bunun yanısıra Allah, inanmayanları iğrençliğe mahkum eder.
Gültekin Onan : Tanrı kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü islama açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. Tanrı, inanmayanların üstüne işte böyle pislik çökertir.
Hasan Basri Çantay : Allah kime doğru yolu gösterir, îmana muvaffak ederse onun göksünü islâm için açar (genişletir). Kimi de sapıklıkda bırakmak dilerse onun da kalbini son derece daraltır, sıkar. O, (İslâmı kabul hususunda) gûyâ zorla göğe çıkacakmış gibi (kendinde bir imkânsızlık ve) zahmet (görür). Allah îman etmeyeceklerin üstüne işte böyle murdarlık çökertir.
Hayrat Neşriyat : Artık kim ki, Allah onu (hikmetine binâen, kendi lütfundan) hidâyete erdirmek isterse, onun göğsünü İslâm’a açar. Ve kim ki, (küfründeki inâdı sebebiyle, Allah) onu dalâlete atmak isterse, sanki göğe tırmanıyormuş gibi göğsünü iyice daralmış sıkıntılı hâle sokar. Allah, îmân etmeyenlerin üzerinde böyle kötülük (rezillik ve azab) bırakır.
İbni Kesir : Allah, kimi hidayete erdirmek isterse; onun kalbini İslam'a açar. Kimi de saptırmak isterse; onu da göğe doğru yükseliyormuş gibi kalbini daraltır, sıkar. Allah; iman etmeyenlerin üstüne, işte böylece murdarlık çökertir.
Muhammed Esed : Allah kimi doğru yola ulaştırmak isterse, kalbini (Ona) teslim olma arzusuyla genişletir; kimin de sapmasına izin verirse onun kalbini daraltır ve sıkıştırır, adeta göklere tırmanıyormuş gibi: böylece Allah, inanmayanları dehşete düşürür.
Ömer Nasuhi Bilmen : İmdi Allah Teâlâ her kime hidâyet etmek isterse onun göğsünü İslâm için genişletir. Ve her kimi dalâlete düşürmek dilerse onun göğsünü daraltır, sıkışmış bir hale getirir, sanki zorla göğe yükselecek imiş gibi (bulunur). İşte Allah Teâlâ imân etmeyenlerin üzerine böylece pisliği (havale) kılar.
Ömer Öngüt : Allah kime hidayet etmek isterse, onun göğsünü İslâm'a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun da göğsünü göğe yükseliyormuş gibi iyice daraltır. Allah inanmayanların üzerine işte böyle murdarlık indirir.
Şaban Piriş : Allah kimi doğru yola eriştirmek isterse, onun gönlünü İslam’a açar. Kimi de dalalette bırakmak isterse, zorla göğe çıkıyormuş gibi onun göğsünü daraltır. Allah, iman etmeyenlere, işte böyle rüsvaylık verir.
Suat Yıldırım : Hasılı Allah kimi doğru yola koymak isterse, onun kalbini İslâm’a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun göğsünü sanki o kişi gökte yükseliyormuşcasına dar ve tıkanık yapar. İşte Allah böylece, imana gelmeyenlere rüsvaylık verir.
Süleyman Ateş : Allâh kimi doğru yola iletmek isterse onun göğsünü İslâm'a açar, kimi de saptırmak isterse onun göğsünü, (o kimse) göğe çıkıyormuş gibi dar ve tıkanık yapar. Allâh, inanmayanların üstüne işte böyle pislik (sıkıntı) çökertir.
Tefhim-ul Kuran : Allah, kimi hidayete eriştirmek isterse, onun göğsünü İslâm'a açar; kimi de saptırmak isterse, onun göğsünü, -sanki göğe yükseliyormuş gibi- dar ve sıkıntılı kılar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir.
Ümit Şimşek : Allah kime hidayet vermeyi dilerse, onun gönlünü İslâma açar. Kimi saptırmayı dilerse, sanki gökyüzünde yükseliyormuşçasına onun göğsünü sıkar ve tıkar. İman etmeyenlerin üzerine pisliği Allah işte böyle çökertir.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah, iyiye ve güzele götürmek istediğinin göğsünü İslam'a açar. Saptırmak dilediğinin de göğsünü öylesine daraltıp tıkar ki, o, göğe yükseliyormuş gibi olur. Allah, iman etmeyenler üzerine pisliği işte böyle atıverir.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 31.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164165

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
91.562