EN'ÂM-117

Anasayfa » EN'ÂM Suresi » EN'ÂM-117
share on facebook  tweet  share on google  print  

EN'ÂM-117

"EN'ÂM Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<6/EN'ÂM-117>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ مَن يَضِلُّ عَن سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ

İnne rabbeke huve a’lemu men yadıllu an sebîlih(sebîlihi), ve huve a’lemu bil muhtedîn(muhtedîne).

Muhakkak ki senin Rabbin, Kendi yolundan sapanı en iyi bilendir. Ve O, hidayete erenleri de en iyi bilendir.  
1. inne : muhakkak ki
2. rabbe-ke : senin Rabbin
3. huve : O
4. a'lemu : en iyi bilir
5. men yadıllu : sapan kimseyi
6. an sebîli-hi : onun yolundan, kendi yolundan
7. ve huve : ve o
8. a'lemu : en iyi bilen
9. bi el muhtedîne : hidayete erenleri

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Burada hidayetle, dalâlet son derece açık bir biçimde ifade edilmektedir. İnsanlar, evvelâ hidayettedirler de sonradan Allahû Tealâ'nın yolundan sapmışlardır, diye bir olgu yoktur. Bütün insanlar doğdukları günden itibaren dalâlettedirler. Bütün insanlar aynı zamanda fısktadırlar.

3/ÂLİ İMRÂN-82: Fe men tevellâ ba’de zâlike fe ulâike humul fâsikûn(fâsikûne).

Artık bundan sonra, kim yüz çevirirse (nebilerden sonra gelecek olan bu Resûl'ü inkâr ederse), işte onlar, onlar fâsıklardır.

Kişi ya Allah'a ulaşmayı diler ve hidayet üzere olur. Ve bundan sonraki basamakları yaşayabilme (28 basamağın tamamı) hakkını elde eder. Üzerine düşen görevleri yerine getirdiği taktirde 7 safha hidayeti ve 4 teslimi yaşayacaktır. Kişi ikinci alternatif olarak, Allah'a ulaşmayı dilemez ve bulunduğu basamakta kalır ve (1. ya da 2. basamaktadır) bundan sonraki basamakları yaşayabilme hakkının ve imkânının sahibi olamaz. Rabbimiz bu insanları çeşitli negatif kelimelerle ifade buyuruyor ve gidecekleri yer ise cehennemdir.

Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerin durumları:

  1. Allah'a ulaşmayı dilemeyenler Allah'ın âyetlerinden gâfildirler.
    10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
    Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah'a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.

    10/YÛNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
    İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).

  2. Allah'a ulaşmayı dilemeyenler cehenneme gideceklerdir (Yunus-7,8).
  3. Allah'a ulaşmayı dilemeyenler müşriktirler.
    30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
    O'na (Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.

    30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyeâ(şiyean), kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
    (O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.

  4. Allah'a ulaşmayı dilemeyenler kâfirdirler.
    2/BAKARA-257: Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilen nûr(nûri), vellezîne keferû evliyâuhumut tâgûtu yuhricûnehum minen nûri ilâz zulumât(zulumâti), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
    Allah, âmenû olanların (Allah'a ulaşmayı dileyenlerin) dostudur, onları (onların nefslerinin kalplerini) zulmetten nura çıkarır. Ve kâfirlerin dostları taguttur (onlar, şeytanı dost edinirler, şeytan kimseye dost olmaz), onları (onların nefslerinin kalplerini) nurdan zulmete çıkarırlar. İşte onlar, ateş ehlidir. Onlar, orada ebedî kalacak olanlardır.

    34/SEBE-20: Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan minel mûminîn(mûminîne).
    Ve andolsun ki iblis, onlar üzerindeki zannını (hedefini) yerine getirdi. Böylece mü'minleri oluşturan bir fırka (Allah'a ulaşmayı dileyenler) hariç, hepsi ona (şeytana) tâbî oldular.

  5. Allah'a ulaşmayı dilemeyenler hüsrandadırlar.
    10/YÛNUS-45: Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yete ârefûne beynehum, kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne).
    Ve o gün (Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek). Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında tanışacaklar). Allah'a mülâki olmayı (Allah'a ölmeden önce ulaşmayı) yalanlayanlar, hüsrandadır (nefslerini hüsrana düşürdüler). Ve hidayete eren kimseler olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel Allah'a ulaştıramadılar).

  6. Allah'a ulaşmayı dilemeyenler hidayette değildirler (Yunus-45).
  7. Allah'a ulaşmayı dilemeyenler tagutun kuludurlar.
    39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâd(ıbâdi).
    Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah'a yöneldiler (Allah'a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!

  8. Allah'a ulaşmayı dilemeyenler tagutun dostudurlar (Bakara-257).
  9. Allah'a ulaşmayı dilemeyenler dalâlettedirler.
    13/RA'D-27: Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihi), kul innallâhe yudillu men yeşâu ve yehdî ileyhi men enâb(enâbe).
    Ve kâfirler: “Ona, Rabbinden bir âyet (mucize) indirilse olmaz mı?” derler. De ki: “Muhakkak ki Allah, dilediği kimseyi dalâlette bırakır ve O'na yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete erdirir).”

  10. Allah'a ulaşmayı dilemeyenler fısktadırlar.
    57/HADÎD-27: Summe kaffeynâ alâ âsârihim bi rusulinâ ve kaffeynâ bi’îsebni meryeme ve âteynâhul incîle ve cealnâ fî kulûbillezînet tebeûhu re’feten ve rahmeh(rahmeten), ve rahbâniyyetenibtedeûhâ mâ ketebnâhâ aleyhim illebtigâe rıdvânillâhi fe mâ reavhâ hakka riâyetihâ, fe âteynellezîne âmenû minhum ecrehum, ve kesîrun minhum fâsikûn(fâsikûne).
    Sonra onların izleri üzerine resûllerimizi ardarda gönderdik. Ve Meryemoğlu İsa (A.S)'ı gönderdik ve O'na İncil'i verdik. Ve O'na tâbî olanların kalplerinde refet (şefkat) ve rahmet kıldık. Ve onlar, O'na ruhbanlık ihdas ettiler. Biz, Allah'ın rızasını ibtiga etmekten başkasını onlara farz kılmadık. Oysa O'na hakkıyla riayet etmediler. Böylece onlardan, âmenû olanların ecirlerini verdik ve onlardan çoğu fasıklardı.

  11. Allah'a ulaşmayı dilemeyenler takva sahibi değildirler (Rûm-31).
  12. Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerin amelleri heba olmuştur.
    18/KEHF-105: Ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim ve likâihî fe habitat a’mâluhum fe lâ nukîmu lehum yevmel kıyameti veznâ(veznen).
    İşte onlar, Rab'lerinin âyetlerini ve O'na mülâki olmayı (ölmeden evvel ruhun Allah'a ulaşmasını) inkâr ettiler. Böylece onların amelleri heba oldu (boşa gitti). Artık onlar için kıyâmet günü mizan tutmayız.

  13. Allah'a ulaşmayı dilemeyenler mü'min değildirler (Sebe-20 ve Rûm-31,32).

Kim Allah'a ulaşmayı dilerse o kişiye Allahû Tealâ, 12 tane ihsan verir. Bu 12 tane ihsanla o kişi mürşidine ulaşır, önünde diz çöküp tövbe eder. Tövbe ettiği anda Allah'tan yedi tane ni'met alır. 12 ihsan ve 7 ni'met burada tamamlandığı an yani o kişi tâbî olduğu an, kişinin ruhu Allah'a doğru yola çıkmıştır. Allah'a ulaşmayı dilemedikleri için hüsrandadır. Dilemedikleri için de Allahû Tealâ onlara hidayetçi tayin etmez. Dilemeyenler için dalâlet kesin bir müessesedir.

Allahû Tealâ hidayete erenleri de en iyi bilir. Teslimler açısından baktığımızda 4 teslimimize paralel 4 hidayet vardır.

  1. Kişi 21. basamakta ruhunu Allah'a ulaştırdığı zaman 1. hidayete erer.
  2. 25. basamakta, fizik vücudunu ahsen kılarak Allah'a teslim ettiği zaman 2. hidayete ulaşır.
  3. Nefsini ahsen kılarak Allah'a teslim ettiği zaman 3. hidayete ulaşır.
  4. Ve son hidayet, iradesini de Allah'a teslim ederek "hakkatukatihi takva"ya ulaştığı andır.

 

6/EN'ÂM-117

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Muhakkak ki senin Rabbin, Kendi yolundan sapanı en iyi bilendir. Ve O, hidayete erenleri de en iyi bilendir.
Diyanet İşleri : Şüphesiz senin Rabbin, yolundan sapanı çok iyi bilir ve yine O, doğru yolu bulanları en iyi bilendir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Şüphe yok ki Rabbin, kendi yolundan sapanı daha iyi bilir ve o daha iyi bilir doğru yolu bulmuş olanları.
Adem Uğur : Muhakkak ki senin Rabbin, evet O, kendi yolundan sapanı en iyi bilendir. O, doğru yolda gidenleri de iyi bilendir.
Ahmed Hulusi : Muhakkak ki senin Rabbin "HÛ"! Yolundan sapanı en mükemmel bilendir O! "HÛ"; hakikati yaşayanları en mükemmel bilen. . .
Ahmet Tekin : Rabbin, kendi yolundan, İslâm’dan uzaklaşarak başlarına buyruk davrananları, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih edenleri iyi bilir. Hidayet rehberiyle gösterilen, öğretilen yola girmek isteyenleri, hak yolda, İslâm’da sâbit-kadem olanları da iyi bilir.
Ahmet Varol : Şüphesiz Rabbin yolundan sapanları en iyi bilendir. Doğru yolda olanları en iyi bilen de O'dur.
Ali Bulaç : Şüphesiz Rabbin, kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O, dosdoğru yolda olanları daha iyi bilendir.
Ali Fikri Yavuz : Muhakkak Rabbin, yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, doğru yolda bulunanları da ziyade bilendir.
Bekir Sadak : Dogrusu Rabbin, yolundan kimin saptigini daha iyi bilir. Dogru yolda olanlari da en iyi O bilir.
Celal Yıldırım : Şüphesiz ki Rabbin, kendi yolundan sapanları daha iyi bilir ve O, doğru yolda bulunanları da çok iyi bilendir.
Diyanet İşleri (eski) : Doğrusu Rabbin, yolundan kimin saptığını daha iyi bilir. Doğru yolda olanları da en iyi O bilir.
Diyanet Vakfi : Muhakkak ki senin Rabbin, evet O, kendi yolundan sapanı en iyi bilendir. O, doğru yolda gidenleri de iyi bilendir.
Edip Yüksel : Rabbin, yolundan sapanları en iyi bilendir. Doğru yolda olanları da o daha iyi bilir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Her halde rabbındır en ziyade bilen kim yolundan sapıyor, doğru gidenleri en ziyade bilen de o
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Şüphesiz Rabbin kimin yolundan saptığını en iyi bilendir, doğru yoldan gidenleri en iyi bilen de O'dur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Şüphesiz ki Rabbin, yolundan kimlerin saptığını çok iyi bilir. O, doğru yolda olanları da çok iyi bilir.
Fizilal-il Kuran : Hiç kuşkusuz Rabbin kimin kendi yolundan saptığını ve kimin doğru yolda olduğunu herkesten iyi bilir.
Gültekin Onan : Kuşkusuz rabbin kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O, dosdoğru yolda olanları da daha iyi bilendir.
Hasan Basri Çantay : Şübhe yok ki Rabbin, yolundan sapanları en iyi bilenin ta kendisidir.
Hayrat Neşriyat : Şübhesiz ki yolundan sapanları gerçekten en iyi bilen, ancak O Rabbindir. Hidâyete erenleri en iyi bilen de O’dur.
İbni Kesir : Muhakkak ki Rabbın; yolundan sapanları en iyi bilendir. Ve O; hidayete ermiş olanları da en iyi bilendir.
Muhammed Esed : Şüphe yok ki Allah, kimin Onun yolundan saptığını ve kimin doğru yolda olduğunu en iyi bilendir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Şüphe yok ki Rabbindir, yoldan sapıvermiş kimseleri en ziyâde bilen ve doğru yola gidenleri de en ziyâde bilen O'dur.
Ömer Öngüt : Senin Rabbin kendi yolundan sapanı en iyi bilendir. Hidayete ermiş olanları da en iyi bilen O'dur.
Şaban Piriş : Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. Hidayette olanları da en iyi O bilir.
Suat Yıldırım : Muhakkak ki Rabbin, Kendisinin yolundan sapanları pek iyi bildiği gibi,doğru yolda olanları da çok iyi bilir.
Süleyman Ateş : Rabbin, (evet) O, yolundan sapan(lar)ı çok iyi bilir ve O, yolda olan(lar)ı çok iyi bilir.
Tefhim-ul Kuran : Şüphesiz Rabbin, kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O dosdoğru yolda olanları da daha iyi bilendir.
Ümit Şimşek : Rabbin, Onun yolundan sapanları çok iyi bilir. Doğru yolda olanları en iyi bilen de Odur.
Yaşar Nuri Öztürk : Kendi yolundan kimin saptığını en iyi senin Rabbin bilir. Hidayete ermiş olanları en iyi bilen de O'dur.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 31.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164165

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
91.590