EN'ÂM-103

Anasayfa » EN'ÂM Suresi » EN'ÂM-103
share on facebook  tweet  share on google  print  

EN'ÂM-103

"EN'ÂM Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<6/EN'ÂM-103>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

لاَّ تُدْرِكُهُ الأَبْصَارُ وَهُوَ يُدْرِكُ الأَبْصَارَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ

Lâ tudrikuhul ebsâru ve huve yudrikul ebsâr(ebsâru) ve huvel lâtîful habîr(habîru).

Görme hassaları onu idrak edemez. Ve O, görme hassalarını idrak eder. Ve O, lâtiftir, herşeyden haberdardır.  
1. lâ tudriku-hu : onu idrak edemez
2. el ebsâru : görme hassaları (gözler)
3. ve huve : ve O
4. yudriku : idrak eder
5. el ebsâra : görme hassaları (gözler)
6. ve huve : ve O
7. el lâtîfu : lâtif, güzel, hoş, lütfeden
8. el habîru : haberdar olandır

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

İnsanın kalbinde sem'î isimli bir işitme hassası, basar isimli bir görme hassası vardır. Ne zaman başınızdaki gözlerle görüyorsanız, o görme hassasının adı "rüyet"tir. Baş gözüyle görüş; rüyeti, kalp gözüyle görüş; basarı ifade eder. Allahû Tealâ burada kalp gözünün görme hassasını "basar" kullanmaktadır. Basar, göz değil; görme hassasıdır.

12/YÛSUF-108: Kul hâzihî sebîlî ed’û ilallâhi alâ basîretin ene ve menittebeanî, ve subhânallâhi ve mâ ene minel muşrikîn(muşrikîne).

De ki: “Benim ve bana tâbî olanların, basiret üzere (kalp gözüyle basar ederek, Allah'ı görerek) Allah'a davet ettiğimiz yol, işte bu yoldur. Allah'ı tenzih ederim. Ve ben, müşriklerden değilim.”

Allahû Tealâ, kalplerdeki ve başlardaki gözlerden, kulaklardan bahsettiği zaman gözler için "a'yunun", kulaklar için "âzân" kelimelerini kullanır.

45/CÂSİYE-23: E fe reeyte menittehaze ilâhehu hevâhu ve edallehullâhu alâ ilmin ve hateme alâ sem’ihî ve kalbihî ve ceale alâ basarihî gışâveh(gışâveten), fe men yehdîhi min ba’dillâh(ba’dillâhi), e fe lâ tezekkerûn(tezekkerûne).

Hevasını kendisine ilâh edinen kişiyi gördün mü? Ve Allah, onu ilim (onun faydasız ilmi) üzere dalâlette bıraktı. Ve onun işitme hassasını ve kalbini mühürledi. Ve onun basar (görme) hassasının üzerine gışavet (perde) çekti. Bu durumda Allah'tan sonra onu kim hidayete erdirir? Hâlâ tezekkür etmez misiniz?

Gözler ve kulaklar, Kur'ân-ı Kerim'de "göz" ve "kulak" adıyla geçer. Ama kulağın hassası, duymaktır. "Duyma" fiili, sem'î fiilidir. Duymak başka işitmek başka şeydir. Kulak duyar ama işiten, mânâya varan, zihindir.

Basar;kalpteki gözün görme hassasıdır, göz değildir.

Rüyet;başınızdaki gözün görme hassasıdır, göz değildir.

Sem'î;kulağın duyma hassasının adıdır, kulak değildir.

Sem'î, fiilini Allahû Tealâ hem baş kulağınız, hem de kalp kulağınız için kullanır. Ama görme fiilini başınız için "rüyet", kalbiniz için "basar" olarak kullanmaktadır. Burada Allahû Tealâ: "Gözler onu idrak edemez." değil "Gözlerin görme hassaları onu idrak edemez." demektedir. O hassa, gözünüze ait değildir. Kalbinizdeki göze de ait değildir. O hassa, zihninize aittir. Görüntü, zihninize ulaşır ve o zaman idrak edersiniz.

 

6/EN'ÂM-103

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Görme hassaları onu idrak edemez. Ve O, görme hassalarını idrak eder. Ve O, lâtiftir, herşeyden haberdardır.
Diyanet İşleri : Gözler O’nu idrak edemez ama O, gözleri idrak eder. O, en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.
Abdulbaki Gölpınarlı : Gözler onu göremez, o, gözleri görür, odur lütfü bol ve her şeyden haberdar.
Adem Uğur : Gözler O'nu göremez; halbuki O, gözleri görür. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır.
Ahmed Hulusi : Ebsar (görme - değerlendirme organları) O'nu idrak edemez; O, ebsarı idrak eder (değerlendirir)! "HÛ"; Latiyf'tir, Habiyr'dir.
Ahmet Tekin : 'Allah, gözleri ve akılları denetim ve idraki içine alırken, gözler Allah’ı dünyada göremez, akıllar dünyada ve âhirette Allah’ı kavrayamaz. O hikmetine nüfuz edilmeyen yüce varlıktır ve gizli-açık her şeyden haberdardır.'
Ahmet Varol : Gözler onu idrak edemez. O ise gözleri idrak eder. O latiftir, her şeyden haberdardır.
Ali Bulaç : Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, latif olandır, haberdar olandır.
Ali Fikri Yavuz : Hiç bir göz onu dünyada ihata ve idrak edemez. Fakat O, (ilmiyle) bütün gözleri (varlıkları) ihata eder. O, bütün incelikleri bilir, her şeyden haberdardır.
Bekir Sadak : Gozler O'nu gormez,O butun gozleri gorur. O Latif'tir, haberdardir.
Celal Yıldırım : Gözler O'nu kuşatıp göremez ; O, gözleri görüp kuşatır. O, lütuf sahibidir ve her şeyden haberlidir.
Diyanet İşleri (eski) : Gözler O'nu görmez, O bütün gözleri görür. O Latif'tir, haberdardır.
Diyanet Vakfi : Gözler O'nu göremez; halbuki O, gözleri görür. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır.
Edip Yüksel : Gözler O'na erişemez O, gözlere erişir. O Şefkatlidir, Haberdardır
Elmalılı Hamdi Yazır : onu gözler idrâk etmez, gözleri o idrâk eder, öyle lâtif öyle habîr o
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O'nu gözler algılamaz, O ise bütün gözleri idrak eder. O öyle latif ve öyle herşeyden haberdardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Gözler onu göremez, O ise bütün gözleri görür; O, lütuf sahibidir, her şeyden haberlidir.
Fizilal-il Kuran : Gözler O'nu görmez, fakat O gözleri görür. O latiftir (algılanamaz) ve her şeyden haberdardır.
Gültekin Onan : Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O latif olandır, haberdar olandır.
Hasan Basri Çantay : Ona gözler erişemez. O (nun ilmi) ise bütün gözleri ihaata eder. O, (kulları hakkında) gerçek rıfk-u lutf saahibidir. (Her şeyden de) haberdârdır.
Hayrat Neşriyat : Gözler O’nu idrâk edemez; fakat O, gözleri idrâk eder. Çünki O, Latîf (bütün incelikleri bilen ve nüfûz eden)dir, Habîr (herşeyden haberdâr olan)dır.
İbni Kesir : Gözler; O'na erişemez. O ise, bütün gözlere erişir. Ve O; Latif, Habir'dir.
Muhammed Esed : Hiçbir beşeri görüş ve tasavvur Onu kuşatamaz, halbuki O her türlü beşeri görüş ve tasavvuru çevreleyip kuşatır: zira yalnız Odur (hikmetine) tam nüfuz edilemez olan, her şeyden haberdar bulunan.
Ömer Nasuhi Bilmen : Gözler O'nu (görüp) idrak edemez. O ise bütün gözleri idrak eder. Ve O latîftir, habîrdir.
Ömer Öngüt : Hiçbir göz O'na erişemez, ihata ve idrak edemez. Fakat O bütün gözleri ihata eder. O Lâtif'tir, her şeyden haberdardır.
Şaban Piriş : Gözler O’nu idrak edemez. O, gözleri idrak eder. O, lütfedendir, haberdar olandır.
Suat Yıldırım : Gözler O’na erişemez. O’nun ilmi ise bütün gözleri ihata eder.(Gözlerin görmediği her şeye nüfuz eden, her şeyden haberdar olan) latîf ve habîr O’dur.
Süleyman Ateş : Gözler O'nu görmez, O gözleri görür; O latif (gözle görülmez veya lutuf sâhibi), herşeyi haber alandır.
Tefhim-ul Kuran : Gözler O'nu idrak edemez; O gözleri idrak eder; O Latif'tir, herşeyden haberdardır.
Ümit Şimşek : Gözler Onu göremez; fakat O gözleri görür. Onun ilmi herşeyin bütün inceliklerine nüfuz eder; O herşeyden haberdardır.
Yaşar Nuri Öztürk : Gözler onu fark edip kavrayamaz. Oysaki O, gözleri görür/bilir. O Latîf'tir, lütfu çok olduğu halde kendisi görülemez; Habîr'dir, her şeyden haberdardır.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 31.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164165

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
91.563