EN'ÂM-69

Anasayfa » EN'ÂM Suresi » EN'ÂM-69
share on facebook  tweet  share on google  print  

EN'ÂM-69

"EN'ÂM Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<6/EN'ÂM-69>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَمَا عَلَى الَّذِينَ يَتَّقُونَ مِنْ حِسَابِهِم مِّن شَيْءٍ وَلَكِن ذِكْرَى لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ

Ve mâ alellezîne yettekûne min hısâbihim min şey’in ve lâkin zikrâ leallehum yettekûn(yettekûne).

Ve takva sahibi olan kimselere, onların hesabından bir şey (sorumluluk) yoktur. Lâkin hatırlatmalıdır (zikretmeleri gerektiği söylenmelidir). Böylece onlar, takva sahibi olurlar.  

 

1. ve mâ : ve olmaz, yoktur
2. alâ : üzerine
3. ellezîne : o kimseler
4. yettekûne : takva sahibi olurlar
5. min hisâbi-him : onların hesabından
6. min şey'in : bir şey
7. ve lâkin : ve lâkin, fakat
8. zikrâ : zikir, hatırlatma
9. lealle-hum : umulur ki böylece onlar
10. yettekûne : takva sahibi olurlar

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Bu âyet hem zikri, hem takvayı anlatmaktadır. Zikirsiz takva sahibi olabilmek mümkün değildir. Birinci mânâsı hatırlatma, ikinci mânâsı zikirdir. Takvanın fikir platformunda olduğu 1. takva; âmenûlar takvası zikrin de düşünce platformunda olduğu bir standart gösterir. Ne zaman ki kişi mürşidine ulaşırsa, bu noktadan itibaren zikir başlar. Ve kişiler artık zikirlerini daha çok, daha çok artırarak takva sahibi olurlar.

Eğer zikir yoksa, takva yoktur. “Kur'ân-ı Kerim takvadan ibarettir.” diyebilirsiniz. Kur'ân-ı Kerim'i yaşamak isteyen insan, takva sahibi olacaktır. Takva deyince insanlar sadece "Allah'tan korkmak, Allah'tan sakınmak" muhtevasını ele alırlar. Gerçekten takva; korkmak, sakınmak, çekinmek anlamına gelir. Lügat mânâsı budur. Lügat mânâsından ele alındığında, yedi takvanın yedisinde de; Allah'tan korkmak, sakınmak, çekinmek diye ele alınır. Oysa ki takva; Kur'ân-ı Kerim'de 3. basamaktan başlayarak, 28. basamağa kadar cennete giden insanların hepsini muhtevidir. Sadece ilk iki basamaktaki insanlar, takvanın dışında kalırlar; olayları yaşayanlar ve değerlendirenler. Bunlardan Allah'a ulaşmayı dilemeyenler, hiçbir zaman takva sahibi olamazlar. Hangi ölçüde dîni yaşadıklarını zannederlerse zannetsinler; namaz kılsalar, oruç tutsalar, zekât verseler, hacca gitseler, kelime-i şehadet getirseler de Allah'a ulaşmayı dilemedikçe kurtulmaları mümkün değildir.

Allah'ın "evliya" adını verdiği dostlarının hepsi, en alt seviyede ölmeden evvel ruhlarını Allah'a ulaştırmayı dileyenlerdir. 3. basamakta Allah'a ulaşmayı dileyen kişi 21. basamakta ruhunu Allah'a ulaştırır ve ermiş evliya olur. Bu sebeple Türkçemizde "evliya" kelimesi, "ermiş" kelimesi ile ifade edilir. Nereye ermiş? Allah'a ermiş. Nesiyle ermiş? Ruhuyla ermiş, ruhunu ölmeden evvel ulaştırmış. Allah'ın evliyası olmak şerefine ermiş. İnsanlık tarihi boyunca bu olay, hep yaşanmıştır. İnsanların küçük bir kısmı tarafından yaşanabilmiştir. Kıyâmete kadar da var olacaktır. Ne yazık ki gene insanların küçük bir kısmı tarafından yaşanacaktır. Ama eğer adına kurtuluş diyorsanız, saadet diyorsanız, dünya saadeti diyorsanız, cennet saadeti diyorsanız, bu hedeflere, takva sahibi olmadan ulaşamazsınız.

Öyleyse takva sahibi olmanın bazlarına baktığımız zaman temelinde, Allah'a ulaşma talebinin var olduğunu görürüz.

1- Âmenûlar Takvası

İlk takva, 3. basamakta, Allah'a ulaşmayı dilemekle gerçekleşir. Âmenûlar takvası: Âmenû oldunuz. Bu noktadan itibaren Allah'ın yardımı süratle gelir. Allah Rahmân esması ile tecelli eder. Gözlerdeki hicab-ı mestureyi alır. Kişi mürşide sadece bakmaz, görmeye başlar. Kulaklardaki vakrayı alınca, irşad makamının sözlerini işitmeye başlar. Kur'ân-ı Kerim'de Allah'a insan ruhunun ulaştırılması diye bir emir olduğunu işitirsiniz. Ve Allah kalbinizdeki ekinneti alıp da yerine ihbat koyduğu zaman, idraki önleyen değil, idraki sağlayan bir ilâhi bilgisayar sistemiyle mücehhez oldunuz; 7. basamaktasınız. Allah ile ünsiyet peydah etmenin standartlarını, Allah'a yaklaşım yollarını, Allah'a ruhun nasıl ulaşacağını idrak edersiniz. 8. basamakta Allah, nefsin kalbine ulaşır. Nefsin kalbinin nur kapısını kendine çevirir; 9. basamaktasınız. Göğsünüzden kalbinize nur yolu açar; 10. basamaktasınız. 11. basamakta zikre başlıyorsunuz. Ve nefsinizin kalbinde %2 nispetinde huşû oluşur, 12. basamaktasınız, huşû sahibisiniz. Allah mürşidinizi gösterir, 13. basamaktasınız. Herkesin devrin imamına ulaşması mümkün olmadığı için, Allah'a ulaşmaya bir vesile, bir mürşid sizin ulaşabileceğiniz bir yerde her zaman vardır.

5/MÂİDE-35: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).

Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler); Allah'a karşı takva sahibi olun ve O'na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O'nun yolunda cihad edin. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz.

2- Tâbiiyet Takvası

İşte mürşidinize ulaştınız ve o andan itibaren, Allah'tan 7 tane ni'met alacaksınız. 1. ni'met: Başınızın üzerine devrin imamının ruhu gelir. 2. ni'met: Kalbinizin içine îmân kelimesini yazar. 3. ni'met; günahların sevaba çevrilmesi ve derecat sisteminin 1'e 10'dan 1'e 100 vermesi ve 1'e 700'e kadar çıkaracak olmasıdır. 4. ni'met; ruhun Allah'a doğru sizden ayrılıp yola çıkması. 5. si, nefs tezkiyesine başlamanız. 6'ıncısı, fizik vücudunuzun şeytana kul olmaktan kurtulmaya, Allah'a kul olmaya başlaması. 7. ni'met; nefs tezkiyesine başlamanıza paralel olarak iradenizin de güçlenmeye başlamasıdır.

Mürşidinize ulaştığınız noktada kalbinize îmân yazıldığı için, mü'min olursunuz. Bir başka deyişle îmânı artan mü'min olursunuz.

3- Evvablar Takvası

Ruhun Allah'a Teslimi

Üçüncü safhada nefs tezkiyesine başlanır. Nefsin kalbinde Allah'ın nurları birikmeye başlar.

Nefs-i Emmare; %7 nur birikimi; ruhunuz 1. gök katındadır.

Nefs-i Levvame; ikinci defa %7 nur birikimi, ruhunuz 2. gök katındadır.

Nefs-i Mülhime; Allah'tan ilham almaya başlarsınız. Üçüncü defa %7 nur birikimi; ruhunuz 3. gök katındadır.

Nefs-i Mutmainne'desiniz. Doyuma ulaşırsınız. Ruhunuz 4. katta. %7 nur birikimi.

Nefs-i Radiye; Allah'tan razı olursunuz. Ruhunuz 5. kattadır.

Nefs-i Mardiyye ; Allah da sizden razı olur. Ruhunuz 6. kattadır.

Ve Nefs-i Tezkiye; nefsinizi tezkiye etmiş olursunuz. Ruhunuz da 7. gök katını aşarak Allah'a ulaşır ve teslim olur.

Ruhunuz Allah'ın Zat'ında ifna olduğu için; bu ifna müessesesi sebebiyle, Allah'ın bir sığınak olan, meab olan Zat'ına ulaşmanız sebebiyle, "evvab" adını alıyorsunuz. Bu meaba sığınmışların, sığınağa sığınmışların evvab takvasıdır. Sonra fenâ makamının sahibi olursunuz.

Ruhunuz Allah'ın Zat'ında yok olmuştur. Allahû Tealâ'nın evliyası oldunuz. Artık 7 tane evliyalık kademesini geçeceksiniz.

4- Muhsinler Takvası

Vechin(Fizik Vücudun) Allah'a Teslimi

Fenâ makamından sonra beka makamının sahibi olursunuz. Sonra zühd makamının sahibi olursunuz. Sonra muhsinler makamında fizik vücudunuzu teslim edersiniz. Muhsinler takvasının sahibi olursunuz.

5- Muhlisler Takvası (Ulûl'elbab Takvası)

Nefsin Allah'a Teslimi

Daimî zikir sahibisiniz, ulûl'elbab makamındasınız. İhlâs makamında ise nefsinizi de ahsen kıldığınız için, nefsiniz Allah'ın emirlerine %100 itaat eden, yasak ettiği hiçbir fiili işlemeyen bir hüviyete geldiği için ahsen takvanın sahibisiniz.

6- İrşad (Muhlisler) Takvası

Allah size göğün 7 katını gösterir. Yedinci katın son âlemini gösterdiği anda, Tövbe-i Nasuh'a davet edilirsiniz.

7- Bihakkın Takva

Tövbe-i Nasuh'la salâh makamına ulaşırsınız. Allah günahlarınızı örter, size salâh nuru verir. Arkasından günahlarınızı sevaba çevirir. Salâhın 4. mertebesinde iradenizi Allah'a teslim edersiniz ve bütün teslimlerinizi yerine getirdiğiniz için bihakkın takvanın sahibi olursunuz. Allah'a köle olmayı dilersiniz. Allah sizi köleliğine kabul eder. Bütün insanların ulaşabileceği son takva...

Devrin imamı ise Tasarruf Takvası'ndadır.

 

6/EN'ÂM-69

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve takva sahibi olan kimselere, onların hesabından bir şey (sorumluluk) yoktur. Lâkin hatırlatmalıdır (zikretmeleri gerektiği söylenmelidir). Böylece onlar, takva sahibi olurlar.
Diyanet İşleri : Allah’a karşı gelmekten sakınanlara, onların hesabından bir şey (sorumluluk) yoktur. Fakat üzerlerine düşen bir hatırlatmadır. Belki sakınırlar.
Abdulbaki Gölpınarlı : Çekinenler, onların meclislerinde bulunsalar da onların sorumluluğundan bir şey gelmez kendilerine, üstlerine düşen ödev, çekinsinler, sakınsınlar bu işten diye öğüt vermektir ancak.
Adem Uğur : Takvâ sahiplerine, inanmayanların hesabından herhangi bir sorumluluk yoktur. Fakat belki korunurlar diye hatırlatmak gerekir.
Ahmed Hulusi : Korunanlar, onlardan sorumlu değildir. . . Fakat gerçekleri de hatırlatmalılar. . . Belki onlar da korunurlar.
Ahmet Tekin : Allah’a sığınanlara, emirlerine yapışanlara, günahlardan arınıp, azaptan korunanlara, o zâlimlerin, müşriklerin hesabından bir sorumluluk yoktur. Fakat bu bir hatırlatma, bir öğüttür. Umulur ki, Allah’a sığınırlar, emirlerine yapışırlar, günahlardan arınıp, azaptan korunurlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranırlar, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olurlar.
Ahmet Varol : Takva sahiplerinin üzerine onların [7] hesaplarından bir şey yoktur. Ancak belki sakınırlar diye bir hatırlatmada bulunmak gerekir.
Ali Bulaç : Korkup sakınanlar üzerinde onların hesabından herhangi bir şey (sorumluluk) yoktur. Ancak (bu,) bir hatırlatmadır. Umulur ki sakınırlar.
Ali Fikri Yavuz : Gerçi Allah’dan korkanlara, o alay edenlerin hesabından bir şey (zarar) düşmez. Fakat müminler üzerine, onlara kötü işlerini hatırlatmak ve nasihat etmek vardır; olur ki sakınırlar.
Bekir Sadak : Sakinan kimselere, onlarin hesaplarindan bir sorumluluk yoktur. Fakat bir hatirlatmadir; belki sakinirlar.
Celal Yıldırım : Allah'tan korkup kötülüklerden sakınanlar üzerinde onların hesabından bir şey yoktur; fakat bir hatırlatmadır, olur ki sakınırlar.
Diyanet İşleri (eski) : Sakınan kimselere, onların hesaplarından bir sorumluluk yoktur. Fakat bir hatırlatmadır; belki sakınırlar.
Diyanet Vakfi : Takvâ sahiplerine, inanmayanların hesabından herhangi bir sorumluluk yoktur. Fakat belki korunurlar diye hatırlatmak gerekir.
Edip Yüksel : Erdemliler böylelerin hesabından sorumlu tutulmaz. Fakat, olur ki dinlerler diye hatırlatmak iyi olur.
Elmalılı Hamdi Yazır : Gerçi Allahdan korkanlarla onların hisabından bir şey düşmez velâkin bir ıhtar olur, belki sakınırlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah'tan korkanlara onların hesabından bir sorumluluk yoktur, ancak bir uyarı olur da belki sakınırlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah'tan korkanlara o zalimlerin hesabından bir sorumluluk yoktur. Fakat bu bir hatırlatmadır. Gerekir ki sakınırlar.
Fizilal-il Kuran : Gerçi günahlardan sakınanlara onların hesabından hiçbir sorumluluk düşmez. Fakat söz konusu olan hatırlatmadır... Ola ki, sakınırlar.
Gültekin Onan : Korkup sakınanlar üzerinde onların hesabından her hangi birşey (sorumluluk) yoktur. Ancak (bu) bir hatırlatmadır. Umulur ki sakınırlar.
Hasan Basri Çantay : Onların hesabından hiç bir şey takvaada sebat edenlerin üstüne (lâzım) değil. Fakat (uhdelerine düşen) bir nasıyhatdir. Olur ki sakınırlar.
Hayrat Neşriyat : Hem (Allah’a karşı gelmekten) sakınmakta olanlara onların (o kâfirlerin)hesâbından birşey yoktur; fakat (mü’minler için, onlara iyiliği emretmek cihetiyle) bir hatırlatmak (borcu) vardır! Tâ ki onlar (da) sakınsınlar.
İbni Kesir : Allah'tan sakınanlara; onların hesabından bir şey yoktur, fakat bir öğüttür. Olur ki, sakınırlar.
Muhammed Esed : çünkü Allaha karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar onlardan hiçbir şekilde mesul değildirler. Böyleleri sadece (günahkarlara) nasihatte bulunmakla yükümlüdürler, belki böylece berikiler Allaha karşı sorumluluklarının bilincine varırlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve muttakî olanların üzerine onların hesabından bir şey yoktur. Fakat bir öğüttür, olabilir ki, onlar sakınırlar.
Ömer Öngüt : Allah'tan korkanlara, o kâfirlerin hesabından bir şey yoktur. Sadece hatırlatmak gerekir. Umulur ki korkarlar.
Şaban Piriş : Allah’tan korkanlara, zalimlerin hesabından hiç bir sorumluluk yoktur. Fakat, onların da Allah’tan korkmaları için bir hatırlatma vardır.
Suat Yıldırım : Allah’ın azabından sakınan müttakilere, iman etmeyenlerin hesabından dolayı bir sorumluluk yoktur. Fakat uhdelerine düşen, belki onlar da inanıp küfürden ve cehennemden sakınırlar diye, bir nasihattan ibarettir.
Süleyman Ateş : Korunanlara, o(inanmaya)nların hesabından bir sorumluluk yoktur, ama belki (inanıp) korunurlar diye bir hatırlatmak lâzımdır.
Tefhim-ul Kuran : Korkup sakınanlar üzerinde onların hesabından herhangi bir şey (sorumluluk) yoktur. Ancak (bu,) bir hatırlatmadır. Umulur ki korkup sakınırlar.
Ümit Şimşek : Sakınanlar için, onların günahından bir sorumluluk yoktur; lâkin yine bir uyarı gerekir-bakarsınız, onlar da sakınırlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah'tan korkanlara onların hesabından bir şey yoktur ama yine de bir hatırlatma olmalı. Belki sakınırlar.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 31.10.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164165

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
91.507