A'RÂF-158

Anasayfa » A'RÂF Suresi » A'RÂF-158
share on facebook  tweet  share on google  print  

A'RÂF-158

"A'RÂF Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<7/A'RÂF-158>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنِّي رَسُولُ اللّهِ إِلَيْكُمْ جَمِيعًا الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ فَآمِنُواْ بِاللّهِ وَرَسُولِهِ النَّبِيِّ الأُمِّيِّ الَّذِي يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَكَلِمَاتِهِ وَاتَّبِعُوهُ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ

Kul yâ eyyuhen nâsu innî resûlullâhi ileykum cemîanillezî lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı), lâ ilâhe illâ huve yuhyî ve yumît(yumîtu), fe âminû billâhi ve resûlihin nebiyyil ummiyyillezî yu’minu billâhi ve kelimâtihî vettebiûhu leallekum tehtedûn(tehtedûne).

De ki: “Ey insanlar! Muhakkak ki; ben, sizin hepinize (gönderilen) Allah'ın resûlüyüm. O ki; semaların ve arzın mülkü, O'nundur. O'ndan başka ilâh yoktur. O, hayat verir (yaşatır) ve öldürür. Öyleyse Allah'a ve O'nun ümmî, nebî, resûlüne îmân edin ki; O, Allah'a ve O'nun kelimelerine (sözlerine) inanır (îmân eder). Ve O'na tâbî olun ki; böylece siz, hidayete eresiniz.”  
1. kul : de
2. yâ eyyuha en nâsu : ey insanlar
3. innî : muhakkak ki ben
4. resûlu allâhi : Allah'ın resûlü
5. ileykum : size
6. cemîan ellezî : hepinize ki o
7. lehu : ona ait, onun
8. mulku es semâvâti : semaların mülkü
9. ve el ardı : ve yeryüzü
10. lâ ilâhe : ilâh yoktur
11. illâ huve : ondan başka
12. yuhyî : o diriltir
13. ve yumîtu : ve o öldürür
14. fe âminû bi allâhi : öyleyse Allah'a îmân edin
15. ve resûli-hi : ve onun resûlüne
16. en nebiyyi el ummiyyi ellezî : ümmî peygamber ki o
17. yu'minu : inanır (mü'mindir)
18. bi allâhi : Allah'a
19. ve kelimâti-hî : ve onun sözlerine, kelimelerine
20. ve ittebiû-hu : ve ona tâbî olun
21. lealle-kum : umulur ki siz, böylece siz
22. tehtedûne : hidayete erersiniz

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Burada Allahû Tealâ, tâbiiyetin farz olduğunu yine vurgulamaktadır. Âyetin en önemli kesimi; “O'na tâbî olun ki, hidayete eresiniz.” ifadesidir. Tâbiiyetsiz bir hidayetin mümkün olmayacağı çok açık bir hüviyette anlatılmaktadır. “O'na, O Ümmî, Nebî, Resûl'e tâbî olun ki, hidayete eresiniz.” diyor Allahû Tealâ.

Muhakkak ki hidayet Allah'a ulaşmaktır (Âli İmrân-73). Muhakkak ki Allah'a ulaşmak, işte o hidayettir (Bakara-120). Bu iki âyet-i kerime ile A'râf Suresinin 158'inci âyet-i kerimesi, tam bir illiyet rabıtası içerisindedir. Hidayet, mutlaka tâbiiyetle mümkündür:

Ruhun hidayeti de, fizik vücudun hidayeti de, nefsin hidayeti de aynı anda başlar.

Allahû Tealâ bu âyetle: “O'na tâbî olun ki, hidayete eresiniz.” diyor. Hidayetin bu muhtevası önemlidir. Dikkat edin, başka resûller için, başka bütün mürşidler için, “Ona tâbî olun ki; o, hidayetinize vesile olsun.” hüviyeti var olduğu halde Devrin İmamı için, Nebî Resûl için, Peygamber Efendimiz (S.A.V) için:

“O, hidayetinize vesile olur.” demiyor; “O'na tâbî olun ki, hidayete eresiniz.” diyor. Yani: “O, sizi hidayete erdirir.” diyor. Çünkü başlarının üzerine O'nun ruhu geliyor. Bunun üzerine Allahû Tealâ, kalplerinin içine îmân yazıyor. Kalplerine îmânın yazılması (Mucâdele-22), başın üzerine O'nun ruhunun gelmesiyle mümkündür (Nebe-39).

Kalbin içine îmân kelimesini yazan Allah'tır. Başın üzerine devrin imamının ruhunu gene Allah gönderir. Ve O, onları hidayete erdirir. Çünkü kalplerin içine yazılan îmân kelimesi kalpte var olunca, kalbin içine zikirle giren rahmet, fazl ve salâvât partiküllerinden fazıllar, îmân kelimesinin etrafında toplanmaya başlar. Rehine, tezkiye olmaya başlar. İlk %7 nur birikimiyle birinci gök katının kapısını açmayı başarır. Bunun mânâsı, başlarının üzerine devrin imamının ruhu gelir gelmez vücuttan ayrılan (Nebe-39), Allah'a doğru yola çıkan, Sıratı Mustakîm üzerinden Allah'a giden yolu kendisine yol ittihaz eden ruh, sonunda Allah'a varacaktır ve hidayete erecektir. Meaba ulaşacak, evvab olacaktır kişi. Öyleyse böyle bir noktada devrin imamına tâbiiyetin, hidayete erdireceği kesinlik kazanmaktadır: “O'na tâbî olun ki, hidayete eresiniz.” sözü ortaya çıkmaktadır. Tâbiiyet, hidayeti kesinleştirmektedir.

3/ÂLİ İMRÂN-73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeşâ’(yeşâu), vallâhu vâsiun alîm(alîmun).

Ve (Ehli Kitap): “Sizin dîninize tâbî olandan başkasına inanmayın.” (dediler). (Habibim onlara) De ki: “Muhakkak ki hidayet Allah'a ulaşmaktır. (İnsanın ruhunun ölmeden önce Allah'a ulaşmasıdır.) Size verilenin bir benzerinin, bir başkasına verilmesidir.” Yoksa onlar, Rabbiniz'in huzurunda, sizinle çekişiyorlar mı? (Onlara) De ki: “Muhakkak ki fazl Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir.” Ve Allah, Vâsi'dir (ilmi geniştir, herşeyi kapsar), Alîm'dir (en iyi bilendir).

2/BAKARA-120: Ve len terdâ ankel yahûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve leinitteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).

Ve sen onların dînine tâbî olmadıkça (uymadıkça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden asla razı olmazlar. De ki: “Muhakkak ki Allah'a ulaşmak (Allah'ın kendisine ulaştırması) işte o, hidayettir.” . Sana gelen ilimden sonra eğer gerçekten onların hevalarına uyarsan, senin için Allah'tan bir dost ve bir yardımcı yoktur.

58/MUCÂDELE-22: Lâ tecidu kavmen yû’munûne billâhi vel yevmil âhîri yuvâddûne men hâddallâhe ve resûlehu ve lev kânû âbâehum ve ebnâehum ve ihvânehum ev aşîretehum, ulâike ketebe fî kulûbihimul îmâne ve eyyedehum bi rûhin minh(minhu), ve yudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ, radıyallâhu anhum ve radû anh(anhu), ulâike hizbullâh(hizbullâhi), e lâ inne hizbullâhi humul muflihûn(muflihûne).

Allah'a ve ahiret gününe (ölmeden önce Allah'a ulaşmaya) îmân eden bir kavmi, Allah'a ve O'nun Resûl'üne karşı gelenlere muhabbet duyar bulamazsın. Ve onların babaları, oğulları, kardeşleri veya kendi aşiretleri olsa bile. İşte onlar ki, (Allah) onların kalplerinin içine îmânı yazdı. Ve onları, Kendinden bir ruh ile destekledi (orada eğitilmiş olan, devrin imamının ruhu onların başlarının üzerine yerleşir). Ve onları, altından nehirler akan cennetlere dahil edecek. Onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. Allah, onlardan razı oldu. Ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razı oldular. İşte onlar, Allah'ın taraftarlarıdır. Gerçekten Allah'ın taraftarları, onlar, felâha erenler değil mi?

78/NEBE-39: Zâlikel yevmul hakk(hakku), femen şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ(meâben).

İşte o gün (mürşidin eli Hakk'a ulaşmak üzere öpüldüğü ve ona tâbî olunduğu gün), Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaşmayı dileyen) kişi, kendisine Rabbine ulaştıran (yolu, Sıratı Mustakîm'i) yol ittihaz eder. (Allah'a ulaşan kişiye Allah) meab (sığınak, melce) olur.

 

7/A'RÂF-158

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : De ki: “Ey insanlar! Muhakkak ki; ben, sizin hepinize (gönderilen) Allah'ın resûlüyüm. O ki; semaların ve arzın mülkü, O'nundur. O'ndan başka ilâh yoktur. O, hayat verir (yaşatır) ve öldürür. Öyleyse Allah'a ve O'nun ümmî, nebî, resûlüne îmân edin ki; O, Allah'a ve O'nun kelimelerine (sözlerine) inanır (îmân eder). Ve O'na tâbî olun ki; böylece siz, hidayete eresiniz.”
Diyanet İşleri : (Ey Muhammed!) De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ben, yer ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah’ın hepinize gönderdiği peygamberiyim. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, diriltir ve öldürür. O hâlde, Allah’a ve O’nun sözlerine inanan Resûlüne, o ümmî peygambere iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız.”
Abdulbaki Gölpınarlı : De ki: Ey insanlar, şüphe yok ki ben, Allah tarafından sizin hepinize gönderilmiş olan peygamberim; o, öyle bir Allah'tır ki göklerin saltanat ve tasarrufu da onundur, yeryüzünün de. Ondan başka yoktur tapacak, odur dirilten ve öldüren. Artık Allah'a ve Allah'ın sözlerine inanın ve şerîat sâhibi Ümmî Peygamberine inanın ve uyun ona da doğru yolu bulun.
Adem Uğur : De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın elçisiyim. Ondan başka tanrı yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah'a ve ümmî Peygamber olan Resûlüne -ki o, Allah'a ve onun sözlerine inanır- iman edin ve O'na uyun ki doğru yolu bulasınız.
Ahmed Hulusi : De ki: "Ey insanlar. . . Kesinlikle ben hepinize gelmiş Allâh Rasûlü'yüm. . . Semâların ve arzın mülkü "HÛ"nundur! İlâh yoktur sadece "HÛ"! Diriltir, öldürür! Bu yüzden iman edin, Esmâ'sıyla nefsinizin dahi hakikati olan Allâh'a ve Ümmî Nebi olan O Rasûl'e ki O, Esmâ'sıyla nefsinin dahi hakikati olan Allâh'a ve O'nun bildirdiklerine iman eder. O'na tâbi olun ki hakikate erdirilesiniz. "
Ahmet Tekin : 'Ey insanlar, ben sizin hepinize, göklerin ve yerin mülkü ve hâkimiyetine sahip olan Allah’ın emirlerini tebliğ ile görevlendirdiği, ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasûlüyüm. Hak ilâh yalnızca O’dur. O hayat verir, yaşatır, eceller gelince de ölümü gerçekleştirir. O halde, Allah’a; Allah’ın kelâmına, kitaplarına âyetlerine, mûcizelerine, emirlerine, hükümlerine iman eden ümmî Rasûlüne, Mekke’li, aslı nesli belli, öğrenim görmeyen, idraklerin ötesini kavrayabilen bütün insanlığın peygamberine iman edin. Ona, onun sünnetine tâbi olun ki, hak yolu tercih etmiş, İslâm’da sebat etmiş olasınız.' diye ilan et.
Ahmet Varol : De ki: 'Ey insanlar! Ben, göklerin ve yerin mülkiyeti kendisine ait olan, kendisinden başka ilah olmayan, öldüren ve dirilten Allah tarafından sizin tümünüze gönderilmiş bir peygamberim. Allah'a ve O'nun, Allah'a ve sözlerine iman eden, okuma yazma bilmeyen nebi peygamberine iman edin ve ona uyun; olur ki doğru yola erersiniz.
Ali Bulaç : De ki: "Ey insanlar, ben Allah'ın sizin hepinize gönderdiği bir elçisi (peygamberi)yim. Ki göklerin ve yerin mülkü yalnız O'nundur. O'ndan başka ilah yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah'a ve ümmi peygamber olan elçisine iman edin. O da Allah'a ve O'nun sözlerine inanmaktadır. Ona iman edin ki hidayete ermiş olursunuz.
Ali Fikri Yavuz : (Rasûlüm) de ki: “- Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize gelen, Allah’ın Peygamberiyim. O Allah ki, yer ve göklerin tasarrufu O’nundur. Ondan başka hiç bir ilâh yoktur, öldürür ve diriltir. Onun için hem Allah’a, hem de bütün kelimelerine iman getiren o ümmî Peygambere, Rasûlüne iman edin; ve o peygambere uyun ki, doğru yolu bulasınız.
Bekir Sadak : De ki: «Ey insanlar! Dogrusu ben, goklerin ve yerin hukumrani, O'ndan baska tanri bulunmayan, dirilten ve olduren Allah'in, hepiniz icin gonderdigi peygamberiyim. Allah'a ve okuyup yazmasi olmayan, haber getiren peygamberine (ki o da Allah'a ve sozlerine inanmistir) inanin; ona uyun ki dogru yolu bulasiniz.»
Celal Yıldırım : (Ey Peygamber!) De ki: Ey insanlar! Şüphesiz ki ben hepinize gönderilen Allah'ın peygamberiyim; o Allah ki, göklerin ve yerin mülkü O'nundur; O'ndan başka ilâh yoktur; diriltir ve öldürür. Artık Allah'a imân edin ; Allah'a ve O'nun sözlerine imân eden Ümmî Peygamberine Resulüne inanın; O'na uyun ki doğru yolu bulaşınız.
Diyanet İşleri (eski) : De ki: 'Ey insanlar! Doğrusu ben, göklerin ve yerin hükümranı, O'ndan başka tanrı bulunmayan, dirilten ve öldüren Allah'ın, hepiniz için gönderdiği peygamberiyim. Allah'a ve okuyup yazması olmayan, haber getiren peygamberine -ki o da Allah'a ve sözlerine inanmıştır- inanın; ona uyun ki doğru yolu bulasınız.'
Diyanet Vakfi : De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın elçisiyim. Ondan başka tanrı yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah'a ve ümmî Peygamber olan Resûlüne -ki o, Allah'a ve onun sözlerine inanır- iman edin ve O'na uyun ki doğru yolu bulasınız.
Edip Yüksel : De ki: 'Ey halk, ben, hepiniz için, göklerin ve yerin egemenliğine sahip olan ALLAH'ın elçisiyim. O'ndan başka tanrı yok. Diriltir, öldürür.' ALLAH'a ve ümmi olan elçisine inanın, nitekim o da ALLAH'a ve sözlerine inanmaktadır. Ona uyun ki doğruyu bulasınız.
Elmalılı Hamdi Yazır : De ki: ey insanlar! Haberiniz olsun ben size, sizin hepinize Allahın Resulüyüm, o Allah ki bütün Semavat-ü Arzın mülkü onun, ondan başka ilâh yok, hem diriltir hem öldürür, onun için gelin iyman edin Allaha ve Resulüne, Allaha ve Allahın bütün kelimatına iyman getiren o ümmî Peygambere, ve ittiba' edin ona ki bu hidâyete irebilesiniz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : De ki: «Ey insanlar, biliniz ki, ben sizin hepinize Allah'ın gönderdiği peygamberiyim. O Allah ki bütün göklerin ve yerin mülkü O'nundur. O'ndan başka tanrı yoktur. Hem diriltir, hem de öldürür. Onun için gelin Allah'a ve peygamberine iman edin. Allah'a ve Allah'ın bütün kelamlarına inanan o okuyup yazması olmayan peygambere de. Uyun ona ki, kurtuluşa erebilesiniz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : De ki; ey insanlar! Ben sizin hepinize Allah'ın resulüyüm. O Allah ki, göklerin ve yerin bütün mülkü O'nundur. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Öldüren de, dirilten de O'dur. Bundan dolayı gelin, Allah'a ve resulüne iman edin. Allah'a ve Allah'ın bütün kelâmlarına iman etmiş bulunan o ümmî peygambere, evet ona uyun ki, hidayete erebilesiniz.
Fizilal-il Kuran : De ki; «Ey insanlar, ben Allah'ın hepinize gönderilmiş elçisiyim. O ki, göklerin ve yerin egemenliği tekelindedir, O kendisinden başka ilâh yoktur, diriltir ve öldürür. Geliniz Allah'a ve O'nun o okuma yazması olmayan (ümmi) peygamberine, Allah'a ve O'nun sözlerine inanan Peygamberine inanınız, O'na uyunuz ki, doğru yolu bulasınız.»
Gültekin Onan : De ki: "Ey insanlar, ben Tanrı'nın sizin hepinize gönderdiği bir elçisiyim. Göklerin ve yerin mülkü yalnız O'nundur. O'ndan başka Tanrı yoktur. O diriltir ve öldürür. Öyleyse Tanrı'ya ve ümmi nebi olan elçisine inanın. O da Tanrı'ya ve O'nun sözlerine inanmaktadır. Ona uyun ki hidayete eresiniz.
Hasan Basri Çantay : (Habîbim) de ki: «Ey insanlar, şübhesiz ben göklerin ve yerin mülk (-ü tasarruf) una mâlik olan, kendisinden başka hiç bir Tanrı bulunmayan, hem dirilten, hem öldüren Allahın size, hepinize gönderdiği peygamberim. O halde Allaha ve Onun ümmî nebiy olan resulüne — ki kendisi de o Allaha ve Onun sözlerine îman etmekde olandır — îman edin, ona tâbi' olun. Tâki doğru yolu bulmuş olasınız».
Hayrat Neşriyat : (Habîbim, yâ Muhammed!) De ki: 'Ey insanlar! Muhakkak ki ben, sizin hepinize, göklerin ve yerin mülkü kendisinin olan Allah’ın (gönderdiği) peygamberiyim. O’ndan başka ilâh yoktur; (O) hayat verir ve (O) öldürür. Öyleyse Allah’a ve O’nun ümmî peygamber olan Resûlüne îmân edin; o (peygamber) ki, Allah’a ve O’nun kelimelerine(kitablarına) îmân eder; ona tâbi' olun ki hidâyete eresiniz.'
İbni Kesir : De ki: Ey insanlar; ben gerçekten göklerin ve yerin mülkü kendisinin olan, O'ndan başka hiçbir tanrı bulunmayan, hem dirilten, hem öldüren Allah'ın hepiniz için gönderdiği peygamberiyim. Şu halde Allah'a ve O'nun ümmi peygamberi olan elçisine inanın: Ki o da Allah'a ve O'nun sözlerine inanmaktadır. Ve ona uyun ki hidayete eresiniz.
Muhammed Esed : De ki (ey Muhammed): "Ey insanlar, şüphesiz, ben Allahın hepinize gönderdiği bir elçiyim; O (Allah) ki, göklerin ve yerin egemenliği Ona aittir! Ondan başka tanrı yoktur; hayatı ve ölümü bahşeden Odur!" Öyleyse artık inanın Allaha ve Onun Elçisine! Okuması-yazması olmayan, Allaha ve Onun sözlerine inanan Haberciye. Ona uyun ki doğru yolu bulasınız!
Ömer Nasuhi Bilmen : De ki: «Ey nâs! Şüphe yok ki ben hepinize Allah Teâlâ'nın bir resûlüyüm. Öyle Allah ki, göklerin ve yerin mülkü O'na mahsustur. O'ndan başka ilâh yoktur. Hem diriltir ve hem öldürür. Artık Allah Teâlâ'ya ve bir Nebiyy-i Ümmî olup Allah'a ve O'nun kelimelerine inanan Resûlüne imân ediniz, ve O'na tâbi olunuz ki, hidâyete erişebilesiniz.»
Ömer Öngüt : Resulüm! De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ki ben, Allah'ın hepiniz için gönderdiği peygamberiyim. O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü O'nundur. O'ndan başka ilâh yoktur. Diriltir ve öldürür. Öyle ise Allah'a ve O'nun ümmî Peygamber'ine, Allah'a ve O'nun kelimelerine inanan Peygamber'ine iman edin. Ona uyun ki, doğru yolu bulasınız.
Şaban Piriş : De ki: -Ey insanlar, Ben sizin hepinize, kendisinden başka ilah olmayan, dirilten ve öldüren Allah’ın sizin hepinize gönderdiği elçisiyim. Allah’a ve O’nun elçisi ümmi Peygamber’e iman edin. Zira O da Allah’a ve O’nun sözlerine iman etmiştir. Doğru yolu bulabilmeniz için ona tabi olun!
Suat Yıldırım : De ki: "Ey insanlar! Ben sizin hepinize Allah tarafından gönderilen Peygamberim. O ki, göklerin ve yerin hakimiyeti O’na aittir. O’ndan başka ilah yoktur. Hayatı veren de, ölümü yaratan da O’dur. Öyleyse siz de Allah’a ve O’nun bütün kelimelerine iman eden o ümmî Nebîye, o Resule inanın. Ona tâbi olun ki doğru yolu bulasınız.
Süleyman Ateş : De ki: "Ey insanlar, ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sâhibi olan, kendisinden başka tanrı bulunmayan, yaşatan, öldüren Allâh'ın Elçisiyim. Gelin Allah'a ve O'nun ümmi peygamberi olan Elçisine inanın -ki o (peygamber) de Allah'a ve O'nun sözlerine inanmaktadır- O'na uyun ki doğru yolu bulasınız!"
Tefhim-ul Kuran : De ki: «Ey insanlar, ben Allah'ın sizin hepinize gönderdiği bir elçisi (peygamberi) yim. Ki göklerin ve yerin mülkü yalnız O'nundur. O'ndan başka ilah yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah'a ve ümmi peygamberine iman edin. O da Allah'a ve O'nun sözlerine inanmaktadır. Ona iman edin ki hidayete ermiş olursunuz.
Ümit Şimşek : De ki: Ey insanlar! Ben sizin hepinize birden gönderilmiş Allah elçisiyim. O Allah ki, göklerin ve yerin egemenliği Onundur. Ondan başka tanrı yoktur. O diriltir, O öldürür. Siz de Allah'a ve Resulüne iman edin-ki, zaten o ümmî peygamber de Allah'a ve sözlerine iman etmiştir. Ve o peygambere uyun ki doğru yolu bulasınız.
Yaşar Nuri Öztürk : De ki: "Ey insanlar! Ben sizin üstünüze Allah'ın resulüyüm. Göklerin ve yerin mülkü o Allah'ındır. İlah yoktur O'ndan başka. O diriltir, O ölüdürür. O halde Allah'a ve resulüne iman edin; Allah'a ve onun sözlerine inanan o ümmi peygambere iman edip uyun ki, doğruya ve güzele ulaşabilesiniz."
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 1.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205206

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
109.698