A'RÂF-142

Anasayfa » A'RÂF Suresi » A'RÂF-142
share on facebook  tweet  share on google  print  

A'RÂF-142

"A'RÂF Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<7/A'RÂF-142>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَوَاعَدْنَا مُوسَى ثَلاَثِينَ لَيْلَةً وَأَتْمَمْنَاهَا بِعَشْرٍ فَتَمَّ مِيقَاتُ رَبِّهِ أَرْبَعِينَ لَيْلَةً وَقَالَ مُوسَى لأَخِيهِ هَارُونَ اخْلُفْنِي فِي قَوْمِي وَأَصْلِحْ وَلاَ تَتَّبِعْ سَبِيلَ الْمُفْسِدِينَ

Ve vâadnâ mûsâ selâsîne leyleten ve etmemnâhâ bi aşrin fe temme mîkâtu rabbihî erbaîne leyleh(leyleten), ve kâle mûsâ li ahîhi hârûnahlufnî fî kavmî ve aslıh ve lâ tettebi’ sebîlel mufsidîn(mufsidîne).

Musa (A.S)'a otuz gece vaad ettik ve onu on ile tamamladık. Böylece onun Rabbinin kararlaştırdığı zaman, kırk geceye tamamlandı. Ve Musa (A.S), kardeşi Harun'a şöyle dedi: “Kavmimde bana halef ol (benim yerime geç) ve ıslâh et ve müfsidlerin (fesat çıkaranların) yoluna tâbî olma.”  
1. ve vâad-nâ : ve vaadettik
2. mûsâ : Musa
3. selâsîne : otuz
4. leyleten : gece
5. ve etmem-nâ-hâ : ve onu biz tamamladık
6. bi aşrin : 10 ile
7. fe temme : böylece tamamlandı
8. mîkâtu : kararlaştırılmış muayyen vakit
9. rabbi-hî : onun Rabbi
10. erbaîne leyleten : kırk gece
11. ve kâle mûsâ : ve Musa dedi
12. li ahîhi hârûne : kardeşi Harun'a
13. ahluf-nî : benim yerime geç (bana halife ol)
14. fî kavmî : kavmin içinde
15. ve aslıh : ve ıslâh et
16. ve lâ tettebi' : ve tâbî olma
17. sebîle el mufsidîne : bozguncuların, fesat çıkaranların yoluna

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Hz. Musa, Allahû Tealâ ile uzun süre bir beraberliği talep etti. Allahû Tealâ, önce 30 gün süreyle Hz. Musa'yı Tur dağında kabul etti. Sonra 10 gün daha ilâve edince Hz. Musa ile beraberlikleri 40 gece sürdü. Bu süre içerisinde kardeşini yerine halef bırakmıştı. Yani onu halifelikle görevlendirmişti. (Halef ve selef kelimeleri, birbirinin yerine geçme anlamına gelir. Halef, evvelkinin yerine geçendir. Selef de, yerini kendisinden sonra gelene bırakandır. Halife de aynı kökten gelir. Öncekinin yerine geçen, bir emri yerine getirmek üzere o görevi devralan kişi mânâsına gelir.)

Hz. Musa, bir nebî resûl, kardeşi Harun ise nebî değil, resûldür ve ikinci kişidir. Huzur namazının imamı daima nebî olan kişi olduğu için Hz. Musa, huzur namazının da imamıdır. Hz. Harun, kavminin nefs tezkiyesi ve tasfiyesi yapmalarını, nefslerini ıslâh etmelerini temin edecek ve müfsidlerin yoluna tâbî olmamalarını sağlayacaktır.

Yeryüzünde fesat çıkaranlara gelince, onlar kâfirdirler. Çünkü; Allah'a ulaşmayı dilememişler, Allah'ın yoluna girmemişlerdir. Allah'a ulaşmayı dilemedikleri için, Allah'ın yoluna girmeleri de hiçbir zaman söz konusu olamaz. Ama bu insanlar: “İnsan ruhunun ölmeden evvel Allah'a ulaşması mümkün değildir. İnsana hayat veren insanın ruhudur. Ruh vücuttan ayrılınca insan ölür.” diyerek, Allah'ın yoluna girmedikleri gibi başka insanların da Allah'ın yoluna girmesine mani olmuşlardır, insanları Allah'ın yolundan men etmişlerdir. Bu insanlar, fesat çıkaranlardır. Başka insanların hidayete ermesine mani oldukları için onlara zulmetmektedirler. Zulümlerinden dolayı Allah onlara mağfiret etmez, onların günahlarını sevaba çevirmez. Onları asla Tarikî Mustakîm'e ulaştırmaz. Sadece cehennem yoluna ulaştırır. Onlar orada ebediyyen kalacaklardır.

Eğer Allah'a ulaşmayı dileselerdi, Allah onlara mutlaka 12 tane ihsan verecekti, mürşidlerine ulaştıracaktı. Tâbî oldukları zaman müfsidlerin (fesat çıkaranların) fesadından berî olacaklardı. Allah'ın yoluna girdikleri için kendilerini kurtarmış olacaklardı. Ruhları vücutlarından ayrılıp Sıratı Mustakîm'e ulaşacaktı, hidayet üzere olacaktı. Tâbî oldukları an 7 şahidin huzurunda 12. ihsan tamamlanacaktı ve Allah onların bütün günahlarını sevaba çevirecekti (Furkan-70).

Allah'ın üzerimize 12 defa farz kıldığı, insan ruhunun ölmeden evvel Allah'a ulaşması konusunu insanlar reddetmektedirler. Allah'ın ahdi, ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi Allah'a teslim etmektir. Allah'a ulaşmayı dileyenler, Allah'ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını) Allah'a ulaştırırlar. Onlar sabırla Allah'ın Zat'ına ulaşmayı dileyenlerdir. Aynı cümle, aynı zamanda: “Onlar sabırla Allah'ın vechini, yani Zat'ını görmeyi dileyenlerdir.” anlamına da gelir. Zat'ını dilemek, 2 tane hedef gösterebilir:

1- Allah'ın Zat'ına ulaşmayı dilemek.

2- Allah'ın Zat'ını görmeyi dilemek.

Allah'ın Zat'ına ulaşmak 21. basamakta tamamlanır. Allah'ın Zat'ını görmek, daimî zikri; daha sonra da, nefsin kalbinin müzeyyen olmasını ihata eder. Salâh makamının (28. basamak) beşinci kademesini (hakka tukâtihi takva) ifade eder ve orada tamamlanır.

"Onların vuslatı kesmesi", sadece kendi vuslatlarını kesmek değil, başkalarının da vuslata ermesine mani olmaktır. Onlar, insanları Allah'ın yolundan men ederler. Kim men ederse, işte onlar fesat çıkaranlardır. Bu insanlar, kalplerinde zeyg olanlardır, başka insanların arasına fitne sokanlardır. Şeytanın emrinde, kumandasında olan insanlardır (Nisa-167,168,169).

İşte Hz. Musa (A.S), Hz. Harun'a: “Sana tâbî olan insanlar, aslında bana tâbî olan insanlardır ve Allah'ın yolundadırlar. Eğer zikirlerine, ibadetlerine devam ederlerse onlar mutlaka ıslâh olacaklardır. Sadece Allah'a ulaşmakla, ruhlarını Allah'a teslim etmekle değil, daha öteki ıslâh kademelerine çıkacaklardır. Fizik vücutlarını, nefslerini, iradelerini de Allah'a teslim edeceklerdir. Sen bütün bunları yapan Allah'ın Resûl'ü olarak, bunu onlara yardımcı olmak suretiyle sağla. Onların ıslâha ulaşmalarına yardımcı ol.” diyor.

25/FURKÂN-70: İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen).

Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü'min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur'dur (günahları sevaba çevirendir), Rahîm'dir (rahmet nuru gönderendir).

4/NİSÂ-167: İnnellezîne keferû ve saddû an sebîlillâhi kad dallû dalâlen baîdâ(baîden).

Muhakkak ki inkâr edenler ve Allah'ın yolundan alıkoyanlar (saptırmış olanlar), (mürşidlerine ulaşmadıkları için) uzak bir dalâletle sapmışlardır.

4/NİSÂ-168: İnnellezîne keferû ve zalemû lem yekunillâhu li yagfire lehum ve lâ li yehdiyehum tarîkâ(tarîkan).

Muhakkak ki inkâr edenleri ve zulmedenleri (başkalarını da mürşide ulaşmaktan men edip saptıranları), Allah mağfiret edecek değildir ve yola (Allah'a ulaştıran Sıratı Mustakîm'e) hidayet edecek değildir.

4/NİSÂ-169: İllâ tarîka cehenneme hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), ve kâne zâlike alâllâhi yesîrâ(yesîren).

Ancak cehennem yoluna (hidayet eder, ulaştırır), onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. Ve bu, Allah için kolaydır.

 

7/A'RÂF-142

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Musa (A.S)'a otuz gece vaad ettik ve onu on ile tamamladık. Böylece onun Rabbinin kararlaştırdığı zaman, kırk geceye tamamlandı. Ve Musa (A.S), kardeşi Harun'a şöyle dedi: “Kavmimde bana halef ol (benim yerime geç) ve ıslâh et ve müfsidlerin (fesat çıkaranların) yoluna tâbî olma.”
Diyanet İşleri : Mûsâ’ya otuz gece süre belirledik, buna on (gece) daha kattık. Böylece Rabbinin belirlediği vakit kırk geceye tamamlandı. Mûsâ, kardeşi Hârûn’a, “Kavmim arasında benim yerime geç ve yapıcı ol. Sakın bozguncuların yoluna uyma” dedi.
Abdulbaki Gölpınarlı : Mûsâ ile otuz gece münâcatta bulunmayı sözleşmiştik de bu vâdeyi, on gece daha katarak tamamlamıştık böylece Rabbinin tâyin ettiği müddet, kırk geceyi bulmuştu ve Mûsâ, kardeşi Hârûn'a, kavmimin içinde benim yerime geç, onları düzene koy ve bozguncuların yoluna uyma demişti.
Adem Uğur : (Bana ibadet etmesi için) Musa'ya otuz gece vade verdik ve ona on gece daha ilâve ettik; böylece Rabbinin tayin ettiği vakit kırk geceyi buldu. Musa, kardeşi Harun'a dedi ki: Kavmimin içinde benim yerime geç, onları ıslah et, bozguncuların yoluna uyma.
Ahmed Hulusi : Musa'ya otuz geceyi vadettik. . . Sonra ona on ekledik; böylece Rabbinin tayin ettiği süreç kırk geceye tamamlandı. . . Musa, kardeşi Harun'a: "Kavmim içinde benim yerime geç, ıslah et ve fesat çıkarmak isteyenlere uyma!" dedi.
Ahmet Tekin : Mûsâ ile otuz gece, bir araya geleceğimize dair sözleştik. Buna bir on gece daha ilâve ettik. Rabbinin tayin ettiği vakit kırk geceyi buldu. Mûsâ kardeşi Hârûn’a:
'Kavmimin içinde benim yerime geç. Islaha çalış, din ve dünya işlerini, sosyal ilişkileri düzelt, geliştir, bozguncuların yoluna gitme' dedi.
Ahmet Varol : Musa ile otuz gece (münacaatta bulunması) üzere sözleştik. Sonra buna on gece daha ekledik ve böylece Rabbinin onun için belirlemiş olduğu süre kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a: 'Kavmimim içinde benim yerime geç, düzelt ve bozguncuların yoluna uyma' dedi.
Ali Bulaç : Musa ile otuz gece için sözleştik ve ona bir on daha ekledik. Böylece Rabbinin belirlediği süre, kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a "Kavmimde benim yerime geç, ıslah et ve bozguncuların yolunu tutma" dedi.
Ali Fikri Yavuz : Biz, Mûsa’ya otuz gün (Oruç tutmasına karşılık kendisine Tevrat’ı vereceğimizi, yahut kendisiyle konuşacağımızı) vâdettik; ve ona bir on (gün) daha ilâve ettik. Böylece Rabbinin tayin ettiği vakit kırk gece (gün) olarak tamamlandı. Mûsa, kardeşi Harûn’a şöyle dedi: “- Kavmimin içinde yerimi tut ve onların hallerini düzeltmeğe çalış da fesad çıkaranların yoluna gitme.”
Bekir Sadak : Musa'ya otuz gece vade verip sonra buna on gece daha kattik; boylece Rabbinin tayin ettigi muddet kirk geceye tamamlandi. Musa, kardesi Harun'a, «Milletim icinde benim yerime gec, onlari islah et, bozguncularin yoluna gitme» dedi.
Celal Yıldırım : Musa ile otuz geceye sözleştik ve onu bir on gün ile tamamladık. Böylece Rabbinin belirlediği (ibâdet ve Tevrat'ı almaya hazırlanmak için) vakit kırk gece olarak tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a : «Kavmim arasında benim yerime geç; işleri düzene koy ve fesâdçıların yoluna uyma !» dedi.
Diyanet İşleri (eski) : Musa'ya otuz gece vade verip sonra buna on gece daha kattık; böylece Rabbinin tayin ettiği müddet kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a, 'Milletim içinde benim yerime geç, onları ıslah et, bozguncuların yoluna gitme' dedi.
Diyanet Vakfi : (Bana ibadet etmesi için) Musa'ya otuz gece vade verdik ve ona on gece daha ilâve ettik; böylece Rabbinin tayin ettiği vakit kırk geceyi buldu. Musa, kardeşi Harun'a dedi ki: Kavmimin içinde benim yerime geç, onları ıslah et, bozguncuların yoluna uyma.
Edip Yüksel : Musa ile otuz gece için sözleştik ve ona on gece daha ekledik. Böylece Rabbinin belirlediği vakit kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a, 'Halkım içinde benim yerime geç, doğru davran. Bozgunculuk yapanların yoluna da uyma,' dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bir de Musâya otuz geceye va'd verdik ve anı bir on ile temamladık, bu sûretle rabbının mîkatı tam kırk gece oldu ve Musâ kardeşi Haruna şöyle dedi: kavmim içinde bana halef ol, ıslâha çalış da müfsidler yoluna gitme
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bir de Musa'ya otuz geceye va'd verdik ve ona bir on gece daha ekledik ve böylece Rabbinin tayin ettiği vakit tam kırk gece oldu. Musa kardeşi Harun'a şöyle dedi: «Kavmim içinde benim yerime geç ve ıslaha çalış da bozguncuların yoluna gitme!»
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ve Musa'ya otuz geceye vaat verdik ve süreye bir on gece daha ekledik ve böylece Rabbinin mikatı (tayin ettiği vakit) tam kırk gece oldu. Musa, kardeşi Harun'a şöyle dedi: Kavmim içinde benim yerime geç, ıslaha çalış ve bozguncuların yolundan gitme!
Fizilal-il Kuran : Musa ile otuz geceliğine sözleştik, buna on gece daha ekledik, böylece Rabbinin belirlediği buluşma süresi kırk geceye ulaştı. Musa kardeşi Harun'a dedi ki; «Soydaşlarım arasında benim yerimi tut, kötülükleri düzelt, bozguncuların yoluna girme.»
Gültekin Onan : Musa ile otuz gece için sözleştik ve ona bir on (gece) daha ekledik. Böylece rabbinin belirlediği süre kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a, "Kavmimde benim yerime geç, islah et ve bozguncuların yoluna da uyma" dedi.
Hasan Basri Çantay : Musa ile otuz gece (bize münâcatda bulunması için) sözleşdik ve ona bir on (gece) daha katdık. Bu suretle Rabbinin ta'yin buyurduğu vakit kırk gece olarak tamamlandı. Musa, biraderi Hârûna dedi ki: «Kavmimin içinde benim yerime geç, (onları) ıslah et, fesadcıların yoluna uyma.
Hayrat Neşriyat : Ve Mûsâ ile otuz gece için va'dleştik, hem bunu on (gece daha ilâve etmek) ile tamamladık; böylece Rabbisinin ta'yîn ettiği vakit, kırk geceye tamamlandı ve Mûsâ kardeşi Hârûn’a dedi ki: 'Kavmimin içinde benim yerime geç, (onları) ıslâh et ve fesad çıkaranların yoluna uyma!'
İbni Kesir : Musa'ya otuz gece vade verdik. Sonra bunu on ile tamamladık. Böylece Rabbının ta'yin ettiği vakit, kırk gece olarak tamamlandı. Musa kardeşi Harun'a dedi ki: Kavmim içinde, benim yerime geç. Islah et ve fesadçıların yoluna uyma.
Muhammed Esed : Ve (Sonra) Musa için (Sina Dağında) otuz gecelik bir süre belirledik; ve buna bir on gece daha ekledik, ki böylece Rabbinin belirlediği süre kırk geceye tamamlandı. Ve Musa kardeşi Haruna şöyle dedi: "Halkının arasında benim yerimi al; dürüst (ve erdemli) davran; bozguncuların yolunu tutma."
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve Mûsa ile otuz geceye vaadleştik ve onu bir on ile tamamladık, artık Rabbinin tayin ettiği vakit tam kırk gece oldu. Ve Mûsa kardeşi Harun'a dedi ki: «Sen kavmimin içinde benim halifem ol ve ıslaha çalış ve müfsidlerin yoluna tâbi olma.»
Ömer Öngüt : Musa ile otuz geceye sözleştik, buna on gece daha ilâve ettik. Böylece Rabbinin tayin ettiği vakit, kırk gece olarak tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a dedi ki: “Kavmimin içinde benim yerime geç, onları ıslah et, bozguncuların yoluna gitme!”
Şaban Piriş : Musa ile otuz geceye sözleşmiştik ve on gece ile onu tamamladık da Rabbinin belirlediği süre tam kırk gece oldu. Musa kardeşi Harun’a: -Kavmimde benim yerime geç, ıslah et, bozguncuların yoluna uyma! dedi.
Suat Yıldırım : Otuz geceyi ibadetle geçirmesi ve Tevrat’ı almaya hazırlanması için, Mûsa ile sözleşip onu huzurumuza kabul ettik. Sonra on gece daha ilave ettik. Böylece Rabbinin belirlediği müddet tam kırk gece oldu. Mûsâ, kardeşi Harun’a: "Kavmim içinde benim vekilim ol, onları güzelce yönet ve sakın müfsitlerin yoluna uyma!" dedi.
Süleyman Ateş : Mûsâ ile otuz gece (bana ibâdet etmesi için) sözleştik ve buna on gece daha kattık. Böylece Rabbinin tayin ettiği vakit, kırk geceye tamamlandı. Mûsâ, kardeşi Hârûn'a dedi ki: "Kavmim içinde benim yerime geç, ıslah et, bozguncuların yoluna uyma."
Tefhim-ul Kuran : Musa ile otuz gece sözleştik ve ona bir on daha ekledik. Böylece Rabbinin belirlediği süre, kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a «Kavmimde benim yerime geç, ıslah et ve bozguncuların yolunu tutma» dedi.
Ümit Şimşek : Musa'ya da otuz gece vaad etmiş, sonra on daha ilâve etmiştik; böylece Rabbinin belirlediği vakit kırk geceye tamamlanmıştı. Musa ise kardeşi Harun'a 'Sen benim yerime kavmimin başına geç,' demişti. 'Islaha çalış, bozguncuların yolundan gitme.'
Yaşar Nuri Öztürk : Musa ile otuz gece için vaatleştik. Ve bunu, bir on ekleyerek tamamladık. Böylece Rabbinin belirlediği süre kırk geceye ulaştı. Musa, kardeşi Harun'a dedi ki: "Toplumum içinde benim yerime sen geç, barışçı ol, bozguncuların yolunu izleme."
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 1.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205206

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
110.312