A'RÂF-130

Anasayfa » A'RÂF Suresi » A'RÂF-130
share on facebook  tweet  share on google  print  

A'RÂF-130

"A'RÂF Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<7/A'RÂF-130>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَلَقَدْ أَخَذْنَا آلَ فِرْعَونَ بِالسِّنِينَ وَنَقْصٍ مِّن الثَّمَرَاتِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ

Ve lekad ehaznâ âle fir’avne bis sinîne ve naksın mines semerâti leallehum yezzekkerûn(yezzekkerûne).

Ve andolsun ki; firavunun ailesini yıllarca ürünlerden kıtlığa uğrattık. Böylece onlar tezekkür etsinler diye.  
1. ve lekad : ve andolsun ki
2. ehaz-nâ : biz aldık, uğrattık
3. âle fir'avne : firavunun ailesi
4. bi es sinîne : senelerce
5. ve naksın : ve eksiltme, kıtlık
6. min es semerâti : ürünlerden
7. lealle-hum : umulur ki onlar, böylece onlar
8. yezzekkerûne : tezekkür ederler

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ, kavimlere sel, zelzele, kıtlık gibi birtakım belâlar verir. Nehirlerini kurutur. Bunların hepsi o insanların ibret alıp, Allah'a dönmeleri için Allahû Tealâ'nın bir işaretidir. İnsanların teknik seviyeleri adım adım geliştikçe Allah'ı daha çok devreye almaları lâzımken, daha çok devreden çıkarmışlardır. Her ulaştıkları teknik sonuç, Allah'ın ilminden yeni bir parçayı daha ortaya koyar. Ve her yeni buldukları şeyle, önlerine bilmedikleri yeni bir ufuk açılır. Her öğrenilen; beraberinde, öğrenilenin çok daha ötesinde bilinmeyen getirir.

O, her yeni bulunanın çok küçük bir boyutu, insanlar tarafından öğrenilebilir. O konunun uzmanlarının yıllarca uğraşıp, o konuda yeni ufuklar açması lâzımdır. Her yeni açılan ufkun ardından gene %90'dan fazla bilinmeyen, %5 ile 10 arasında bilinenler oluşur.

Allah diyor ki: “Bütün denizler mürekkep, bütün ağaçlar kalem olsa insanlar ilimlerini yazsalar, Benim bilgimden, Benim ilmimden sadece okyanusta bir damladır.” Ama insanlar bunu bilmiyorlar ve ilimleriyle mağrurlar. Kendilerini Allah'ın yarattığını, kendilerine bir baksalar hemen anlayacaklar. Ama ilimde bir şeyler öğrenenler, bunu Allah'a karşı çıkmak için bir vasıta zannetmektedirler.

Zavallı insanlar!...

7/A'RÂF-130

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve andolsun ki; firavunun ailesini yıllarca ürünlerden kıtlığa uğrattık. Böylece onlar tezekkür etsinler diye.
Diyanet İşleri : Andolsun biz, Firavun ailesini, öğüt alsınlar diye yıllarca süren kıtlık ve ürün eksikliği ile cezalandırdık.
Abdulbaki Gölpınarlı : Andolsun ki biz, düşünüp ibret alsınlar diye Firavun'u ve soyunu yıllarca kuraklığa ve kıtlığa uğrattık.
Adem Uğur : Andolsun ki, biz de Firavun'a uyanları ders alsınlar diye yıllarca kuraklık ve mahsül kıtlığı ile cezalandırdık.
Ahmed Hulusi : Andolsun ki Âl-i Firavun'u, belki nedenini düşünürler diye, senelerle (kuraklık) ve ürün kıtlığıyla bunalttık.
Ahmet Tekin : Andolsun, biz Firavun’un kavmini düşünüp ibret alsınlar diye senelerce kıtlık ve ürün noksanlığı içinde tutup kıvrandırdık.
Ahmet Varol : Şüphesiz biz Firavun'un ailesini belki öğüt alırlar diye kıtlık ve meyvelerden eksiltme yoluyla sıktık.
Ali Bulaç : Andolsun, biz de Firavun aile (çevre)sini belki öğüt alıp düşünürler diye yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.
Ali Fikri Yavuz : And olsun ki, biz, Firavun ailesini, düşünüp ibret alsınlar diye, tuttuk senelerce mahsul kıtlığı ve kuraklıkla kıvrandırdık.
Bekir Sadak : And olsun ki, Biz de Firavun ailesini, ders alsinlar diye, yillarca kurakliga ve urun kitligina ugrattik.
Celal Yıldırım : And olsun ki Fir'avn taraftarlarını, öğüt ve ibret alsınlar diye kıtlık yılları ve ürünlerinin noksanlığıyla tutup (sıkıntıya uğrattık).
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki, Biz de Firavun ailesini, ders alsınlar diye, yıllarca kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.
Diyanet Vakfi : Andolsun ki, biz de Firavun'a uyanları ders alsınlar diye yıllarca kuraklık ve mahsül kıtlığı ile cezalandırdık.
Edip Yüksel : Firavun tarafını, öğüt alsınlar diye yıllarca kuraklık ve ürün kıtlığına mahkum ettik.
Elmalılı Hamdi Yazır : Filhakika ali Fir'avnı tuttuk senelerce kıtlık ve hasılât eksikliğiyle sıktık, gerekti ki düşünüb ıbret alsınlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Gerçekten biz, Firavun'a bağlı olanları senelerce kıtlık ve hasılat eksikliği ile kıvrandırdık, gerektir ki, düşünüp ibret alsınlar!
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Gerçekten biz, Firavun sülâlesini, senelerce kıtlık ve gelir noksanlığı içinde tutup kıvrandırdık ki, düşünüp ibret alsınlar.
Fizilal-il Kuran : Andolsun ki, biz Firavunoğulları'nı ola ki, akılları başlarına gelir diye yıllarca süren kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.
Gültekin Onan : Andolsun, biz de Firavun aile (çevre)sini belki öğüt alıp düşünürler diye yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.
Hasan Basri Çantay : Andolsun ki biz Fir'avn hanedanını, düşünüb ibret alsınlar diye, yıllarca kuraklıkla, mahsullerin kıtlığıyle tutub sıkdık.
Hayrat Neşriyat : Muhakkak ki (biz,) Fir'avun ehlini, belki ibret alırlar diye (yıllarca) kıtlıklar ve mahsûllerden bir eksiltme ile yakaladık (cezâlandırdık).
İbni Kesir : Andolsun ki; Biz, Firavun hanedanını düşünüp ibret alırlar diye yıllarca kuraklık ve mahsullerinin kıtlığıyla tutup sıktık.
Muhammed Esed : Gerçekten de Firavunun halkını kuraklık ve ürün kıtlığıyla kıskıvrak yakaladık ki akıllarını başlarına toplar da ders alırlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve andolsun ki, Fir'avun'un kavmini senelerce kaht ve galaya ve meyvelerin eksikliğine giriftar ettik, düşünüp de mütenessih olsunlar diye.
Ömer Öngüt : Andolsun ki biz Firavun hânedânını düşünüp ibret alırlar diye yıllarca kuraklığa, mahsul kıtlığına uğrattık.
Şaban Piriş : Firavun hanedanını belki düşünürler diye kuraklık ve yıllarca ürünlerini eksiltmekle cezalandırdık.
Suat Yıldırım : Biz Firavun hanedanı düşünüp ibret alsınlar diye, senelerce onları kuraklık, kıtlık ve ürün azlığı ile cezalandırdık.
Süleyman Ateş : Andolsun biz, Fir'avn âilesini tuttuk, öğüt alsınlar diye yıllarca kıtlıkla ve ürünleri azaltmakla sıktık.
Tefhim-ul Kuran : Andolsun, biz de Firavun aile (çevre) sini belki öğüt alıp düşünürler diye yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.
Ümit Şimşek : And olsun, Biz Firavun hanedanını, ibret alsınlar diye, yıllarca kuraklık ve kıtlığa uğrattık.
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun ki biz, Firavun hanedanını yakalayıp ürün eksikliğiyle senelerce sıktık ki, düşünüp öğüt alabilsinler.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 1.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205206

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
109.662