A'RÂF-86

Anasayfa » A'RÂF Suresi » A'RÂF-86
share on facebook  tweet  share on google  print  

A'RÂF-86

"A'RÂF Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<7/A'RÂF-86>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَلاَ تَقْعُدُواْ بِكُلِّ صِرَاطٍ تُوعِدُونَ وَتَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللّهِ مَنْ آمَنَ بِهِ وَتَبْغُونَهَا عِوَجًا وَاذْكُرُواْ إِذْ كُنتُمْ قَلِيلاً فَكَثَّرَكُمْ وَانظُرُواْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِدِينَ

Ve lâ tak’udû bikulli sırâtın tû’ıdûne ve tasuddûne an sebîlillâhi men âmene bihî ve tebgûnehâ ivecen vezkurû iz kuntum kalîlen fe kesserekum vanzurû keyfe kâne âkıbetul mufsidîn(mufsidîne).

Tehdit (vaad ederek) ederek her yola (üstüne) oturmayın. Ve O'na (Allah'a) âmenû olan kimseleri Allah'ın yolundan men etmeyin. Ve onda (Allah'ın yolunda) bir eğrilik istiyorsunuz. Ve hatırlayın! Siz az idiniz, sizi çoğalttı. Ve bakın, fesat çıkaranların sonları nasıl oldu.  
1. ve lâ tak'udû : ve oturmayın
2. bi kulli sırâtın : her yola
3. tû'ıdûne : tehdit ediyorsunuz, vaad ediyorsunuz (negatif vaad)
4. ve tasuddûne : ve mani oluyorsunuz, engelliyorsunuz
5. an sebîli allâhi : Allah'ın yolundan
6. men : kim, kimse
7. âmene : inandı
8. bi-hî : ona
9. ve tebgûne-hâ : ve onda arıyorsunuz
10. ivecen : eğrilik
11. ve uzkurû : ve hatırlayın
12. iz kuntum kalîlen : siz az idiniz
13. fe kessere-kum : böylece sizi çoğalttı
14. ve unzurû : ve bakın (ibret alın)
15. keyfe : nasıl
16. kâne : oldu
17. âkıbetu : son, sonuç
18. el mufsidîne : fesat çıkaranlar

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Bu âyet, Kur'ân-ı Kerim'in önemli âyetlerinden bir tanesidir. İnsanların Allah'ın yolundan nasıl saptırıldıkları anlatılmaktadır.

4 tane yol, 4 tane Sıratı Mustakîm vardır.

1- Ruhun Sıratı Mustakîm'i.

2- Fizik vücudun Sıratı Mustakîm'i.

3- Nefsin Sıratı Mustakîm'i.

4- İradenin Sıratı Mustakîm'i.

Ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Sıratı Mustakîm'i aynı anda başlar.

Burada Allahû Tealâ: “Her yolun üstüne oturmayın.” buyurmaktadır. Bu; “Ruhun Sıratı Mustakîmi'nin, vechin Sıratı Mustakîmi'nin, nefsin Sıratı Mustakîmi'nin üstüne oturmayın.” demektir. Şeytan: “Beni azdırmana yemin ederim ki, onların Sıratı Mustakîmlerinin üzerine oturacağım.” diyordu. İnsan ve cin şeytanlar da “Allah'a insan ruhunun ulaşması diye bir şey yoktur.” diye ve benzer şekillerde insanları Allah'ın Sıratı Mustakîmi'nden men etmekte ve yeryüzünde fesat çıkarmaktadırlar. Bu insanlar, onların Sıratı Mustakîmlerine oturarak ruhun, vechin nefsin ve iradenin Allah'a teslim olmasına mani olmaktadırlar (Nisâ-167).

Buradaki "tasuddûne" kelimesiyle Nisa Suresindeki "saddû" kelimesi aynıdır. Bu âyet, Nisâ-167 (birinci derecede), Âli İmrân-7 ve Ra'd-20, 2125 illiyet rabıtalıdır.

4/NİSÂ-167: İnnellezîne keferû ve saddû an sebîlillâhi kad dallû dalâlen baîdâ(baîden).

Muhakkak ki inkâr edenler ve Allah'ın yolundan alıkoyanlar (saptırmış olanlar), (mürşidlerine ulaşmadıkları için) uzak bir dalâletle sapmışlardır.

3/ÂLİ İMRÂN-7: Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu muteşâbihât(muteşâbihâtun), fe emmellezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te’vîlih(te’vîlihi), ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).

Kitab'ı sana indiren O'dur. Onun bir kısmı muhkem (hüküm ihtiva eden, mânâsı açık olan) âyetlerdir, onlar Kitab'ın esasıdır ve diğerleri, muteşâbihtir (yoruma açık âyetlerdir). Fakat kalplerinde eğrilik (bâtıla meyil) bulunanlar, bu sebeble muteşâbih olanlara (yorum gerektirenlere) tâbî olurlar. Ondan fitne çıkarmak için, onun te'vilini (yorumunu) yapmak isterler. Ve onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez ve ilimde rusuh sahipleri ise: "Biz O'na îmân ettik, hepsi Rabbimizin katındandır" derler, onlar da tezekkür edemezler, sadece Ulûl'elbab (daimi zikrin ve sırların sahipleri) (tezekkür edebilir).

13/RA'D-20: Ellezîne yûfûne bi ahdillâhi ve lâ yenkudûnel misâk(misâka).

Onlar, Allah'ın ahdini ifa ederler (ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah'a teslim ederler). Ve misaklerini (diğer teslimlerle birlikte iradelerini de Allah'a teslim edeceklerine dair misaklerini) bozmazlar.

13/RA'D-21: Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahşevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi).

Ve onlar Allah'ın (ölümden evvel), Allah'a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), O'na (Allah'a) ulaştırırlar. Ve Rab'lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.

13/RA'D-25: Vellezîne yankudûne ahdallâhi min ba’di mîsâkıhi ve yaktaûne mâ emerallâhu bihi en yûsale ve yufsidûne fîl ardı ulâike lehumul la’netu ve lehum sûud dâr(dâri).

Onlar, misaklerinden sonra (ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini teslim edeceklerine dair ezelde Allah'a misak verdikten sonra) Allah'ın ahdini bozarlar (ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah'a teslim etmezler). Ve Allah'ın, O'na (Allah'a) ulaştırılmasını emrettiği şeyi keserler (ruhlarını Allah'a ulaştırmazlar). Ve yeryüzünde fesat çıkarırlar (başka insanların da Sıratı Mustakîm'e ulaşmalarına mani oldukları için fesat çıkarırlar). Lânet onlar içindir. Ve yurdun kötüsü (cehennem) onlar içindir.

 

7/A'RÂF-86

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Tehdit (vaad ederek) ederek her yola (üstüne) oturmayın. Ve O'na (Allah'a) âmenû olan kimseleri Allah'ın yolundan men etmeyin. Ve onda (Allah'ın yolunda) bir eğrilik istiyorsunuz. Ve hatırlayın! Siz az idiniz, sizi çoğalttı. Ve bakın, fesat çıkaranların sonları nasıl oldu.
Diyanet İşleri : “Bir de, tehdit ederek Allah’ın yolundan O’na iman edenleri çevirmek, Allah’ın yolunu eğri ve çelişkili göstermek üzere her yol üstüne oturmayın. Hatırlayın ki, siz az (ve güçsüz) idiniz de O sizi çoğalttı. Bakın, bozguncuların sonu nasıl oldu!?”
Abdulbaki Gölpınarlı : İnananları tehdît ederek Allah yolundan menetmek ve o yolun eğri bir hâle gelmesini sağlamak için her yolun başında oturup pusu kurmaya kalkmayın ve hatırlayın o zamânı ki azlıktınız, o sizi çoğalttı. Bozgunculukta bulunanların sonuçları ne olmuş, ne hale gelmişler, bakın da görün.
Adem Uğur : Tehdit ederek, inananları Allah yolundan alıkoyarak ve o yolu eğip bükmek isteyerek öyle her yolun başında oturmayın. Düşünün ki siz az idiniz de O sizi çoğalttı. Bakın ki, bozguncuların sonu nasıl olmuştur!
Ahmed Hulusi : "Tehdit ederek, iman edenleri Allâh yolundan alıkoyarak ve o yoldan sapmalarını isteyerek, inananların yolunu kesmeyin! Düşünün ki siz az idiniz, (O) sizi çoğalttı. . . Bir bakın nasıl oldu fesat çıkaranların sonu!"
Ahmet Tekin : 'İman edenleri tehdit etmek, Allah yolundan, İslâm’a girmekten alıkoymak, İslâm’ı yaşamaya ve İslâmî faaliyetlere engel tedbirler almak, Allah yolunda tezat, tenakuz, pürüz, yalan, sapma aramak için her yolun başında oturmayın. Düşünün ve hatırlamaya çalışın, hani bir vakitler çok azdınız. Allah sizi çoğalttı, sizi güçlü ve zengin hale getirdi. Müfsitlerin, bozguncuların sonunun nasıl olduğuna ibret nazarıyla bakın, inceleyin.'
Ahmet Varol : Tehditlerde bulunmak, insanları Allah'ın yolundan alıkoymak ve onda çarpıklık aramak üzere bütün yollara oturmayın. Düşünün ki az sayıdaydınız Allah sizi çoğalttı. Bozguncuların sonlarının nasıl olduğuna bakın.
Ali Bulaç : "O'na iman edenleri tehdit ederek, Allah'ın yolundan alıkoymak için ve onda çarpıklık arayarak (böyle) her yolun (başını) kesip oturmayın. Hatırlayın ki siz azınlıkta (ve güçsüz) iken O, sizi çoğalttı. Bozgunculuk çıkaranların nasıl bir sona uğradıklarına bir bakın."
Ali Fikri Yavuz : Bir de her caddenin başına oturup Allah’a iman edenleri korkutarak Allah yolundan çevirmeyin ve yolun çarpıklığını arzu etmeyin. Düşünün ki, siz, vaktiyle pek azdınız. Böyle iken Allah sizi çoğalttı. Bir bakın ki, fesatçıların sonu nasıl oldu?
Bekir Sadak : «Allah'a inananlari yolundan alikoyup ve o yolun egriligini dileyerek tehdit edip her yolda pusu kurup oturmayin. Azken, Allah'in sizi cogalttigini hatirlayin; bozguncularin sonunun nasil olduguna bir bakin.»
Celal Yıldırım : Allah'a imân edenleri tehdîd ederek ve Allah'ın yolundan alıkoyarak öyle her yolda —o yolun eğriliğini arzu ederek— oturmayın. Bir düşünün, bir zamanlar az idiniz, O sizi çoğalttı, bozgunculuk yapıp fesad çıkaranların sonunun ne olduğuna bir bakın!
Diyanet İşleri (eski) : 'Allah'a inananları yolundan alıkoyup ve o yolun eğriliğini dileyerek tehdit edip her yolda pusu kurup oturmayın. Azken, Allah'ın sizi çoğalttığını hatırlayın; bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bakın.'
Diyanet Vakfi : Tehdit ederek, inananları Allah yolundan alıkoyarak ve o yolu eğip bükmek isteyerek öyle her yolun başında oturmayın. Düşünün ki siz az idiniz de O sizi çoğalttı. Bakın ki, bozguncuların sonu nasıl olmuştur!
Edip Yüksel : 'ALLAH'ın yolunu eğriltmek ve inananları tehdit edip ondan çevirmek için her yolun başına oturmayın. Sayıca az iken sizi nasıl da çoğalttığını düşünün. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bakın.'
Elmalılı Hamdi Yazır : Hem öyle tehdid ederek her caddenin başına oturub da Allahın yolundan ona iyman edenleri çevirmeyin ve yolun çarpıklığını arzu etmeyin, düşünün ki vaktiyle siz pek az idiniz, öyle iken o sizi çoğalttı ve bakın o müfsidlerin akıbeti nasıl oldu?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bir de öyle tehdit ederek her caddenin başına oturup da Allah'ın yolundan O'na iman edenleri çevirmeyin ve yolun çarpıklığını arzu etmeyin. Düşünün ki, siz azlıktınız, O, sizi çoğalttı ve bakın o bozguncuların sonu ne oldu!
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Tehdit ederek, inananları Allah yolundan alıkoyarak ve o yolun eğriliğini arayarak öyle her yolun başında oturmayın. Düşünün ki siz az idiniz de O sizi çoğalttı. Bakın ki bozguncuların sonu nasıl olmuştur.
Fizilal-il Kuran : Bütün yol başlarında pusu kurup inananları tehditle Allah yolundan alıkoymayınız, bu yolu eğri göstermeye yeltenmeyiniz. Sayıca azken, Allah'ın sizi çoğalttığını hatırlayınız. Görünüz, bozguncuların sonu nasıl oldu?
Gültekin Onan : "O'na inananları tehdit ederek, Tanrı'nın yolundan alıkoymak için ve onda çarpıklık arayarak (böyle) her yolun (başını) kesip oturmayın. Hatırlayın ki siz azınlıkta (ve güçsüz) iken O sizi çoğalttı. Bozgunculuk çıkaranların nasıl bir sona uğradıklarına bir bakın."
Hasan Basri Çantay : «Ve siz, Allaha îman edenleri tehdîd ederek, (onları) Allahın yolundan men'ederek, onun (o yolun) eğriliğini arayarak, öyle her caddenin başını tutub oturmayın. Düşünün ki vaktiyle siz, pek az idiniz de (Allah) sizi çoğaltdı. Bakın ki fesâd çıkaranların sonu nice olmuşdur»
Hayrat Neşriyat : 'O hâlde (insanları) tehdîd ederek ve Allah’ın yolundan O’na îmân edenleri men' ederek, hem ona (o yola) bir eğrilik arayarak her yol(un başın)a oturmayın! Hatırlayın ki, bir zamanlar (siz) az idiniz de (O) sizi çoğalttı; ve bakın (sizden önce) fesad çıkaranların âkıbeti nasıl oldu!'
İbni Kesir : Ve siz, Allah'a iman edenleri tehdit ederek, Allah'ın yolundan alıkoyarak ve onun eğriliğini isteyerek, her yolun başını tutup oturmayın. Hem hatırlayın ki; siz, vaktiyle pek az idiniz de sizi O, çoğalttı. Ve bakın fesad çıkaranların sonu ne olmuştur.
Muhammed Esed : Bir de, inanan herkesi tehditle Allahın yolundan dönmeye zorlayarak ve onu eğri göstermeye çalışarak (doğruya götüren) her yolun kıyısında pusuya yatmayın. Ve Onun sizi azlıkken (nasıl) çoğalttığını hatırlayın: Ve bakın, sonu ne oldu fesat çıkaranların!
Ömer Nasuhi Bilmen : Allah'a imân edenleri korkutarak ve Allah'ın yolundan alıkoyarak ve onun için eğriliği isteyerek her bir caddede oturmayınız. Ve hatırlayınız ki, siz pek az idiniz, sonra sizi çoğalttı ve bakınız ki, müfsidlerin sonu nasıl oldu?
Ömer Öngüt : “Ve her yolun başına oturup da tehdit ederek inananları yolundan alıkoymaya ve o Allah yolunu eğriltmeye çalışmayın. Düşünün ki siz az idiniz de O sizi çoğalttı. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bakın!”
Şaban Piriş : -İman edenleri Allah’ın yolundan alıkoyarak ve o yolun bozulmasını arzulayarak tehdit ile her caddenin başında pusu kurup oturmayın. Azınlık iken Allah’ın sizi çoğalttığını hatırlayın. Bozguncuların sonunun ne olduğuna da bir bakın!
Suat Yıldırım : "Hem öyle tehditler savurarak, yol başlarını tutup, Allah’a iman edenleri Allah’ın yolundan çevirmeyin ve bu yolun eğri büğrü olduğuna dair, şüpheler verip halkı yanıltmayın.""Hem düşünün ki bir zaman siz sayıca pek az idiniz. Öyle iken Allah sizi çoğalttı. Ülkeyi bozan o müfsitlerin sonunun nasıl olduğuna bakın da ibret alın!"
Süleyman Ateş : "Ve her yolun başına oturup da tehdid ederek inananları Allâh yolundan çevirmeğe ve o(Hak yolu)nu eğriltmeğe çalışmayın; düşünün siz az idiniz, O sizi çoğalttı ve bakın, bozguncuların sonu nasıl oldu!"
Tefhim-ul Kuran : «O'na iman edenleri tehdit ederek, Allah'ın yolundan alıkoymak ve onda çarpıklık arayarak (böyle) her yolun (başını) kesip oturmayın. Hatırlayın ki siz azınlıkta (ve güçsüz) iken O, sizi çoğalttı. Bozgunculuk çıkaranların nasıl bir sona uğradıklarına bir bakın.»
Ümit Şimşek : 'Yol başlarını tutup da iman edenleri tehdit ederek ve doğru yolu eğri göstererek onları Allah'ın yolundan alıkoymayın. Unutmayın ki, vaktiyle sizin sayınız pek azdı; sonra Allah sizi çoğalttı. Bir de, bozguncuların sonlarına bakın, ne olmuş!
Yaşar Nuri Öztürk : "Her yol üstünde oturup da tehdit savurarak Allah yolundan O'na inananları çevirmeyin. Yolun çarpığını isteyip durmayın. Hatırlayın ki, siz az idiniz, O sizi çoğalttı. Bir bakın, nasılmış bozguncuların sonu!
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 2.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205206

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
109.814