A'RÂF-57

Anasayfa » A'RÂF Suresi » A'RÂF-57
share on facebook  tweet  share on google  print  

A'RÂF-57

"A'RÂF Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<7/A'RÂF-57>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَهُوَ الَّذِي يُرْسِلُ الرِّيَاحَ بُشْرًا بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِهِ حَتَّى إِذَا أَقَلَّتْ سَحَابًا ثِقَالاً سُقْنَاهُ لِبَلَدٍ مَّيِّتٍ فَأَنزَلْنَا بِهِ الْمَاء فَأَخْرَجْنَا بِهِ مِن كُلِّ الثَّمَرَاتِ كَذَلِكَ نُخْرِجُ الْموْتَى لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ

Ve huvellezî yursilur riyâha buşren beyne yedey rahmetih(rahmetihi), hattâ izâ ekallet sehâben sikâle suknâhu li beledin meyyitin fe enzelnâ bihil mâe fe ahrecnâ bihîmin kullissemerât(semerâti), kezâlikenuhricul mevtâ leallekum tezekkerûn(tezekkerûne).

Rahmetin önünde müjdeleyici olarak rüzgârları gönderen O'dur. Ağır bulutları yüklendiği zaman onu ölü bir beldeye sevkettik. Ve de ondan su indirdik. Bu şekilde onunla bütün ürünlerden çıkardık. İşte bunun gibi ölüleri çıkarırız. Böylece tezekkür edersiniz.  
1. ve huvellezî : ve, ..... olan kişi odur
2. yursilu : gönderir
3. er riyâha : rüzgârları
4. buşren : müjdeleyici olarak
5. beyne : arasında
6. yedey : iki eli
7. rahmetihi : rahmetini
8. hattâ : öyle ki, nihayet
9. izâ : ...dığı zaman
10. ekallet : yüklendi
11. sehâben : bulutlar
12. sikâlen : ağır (ağırlık)
13. suknâ-hu : onu sevkederiz
14. li beledin : bir beldeye
15. meyyitin : ölü
16. fe enzel-nâ : böylece indiririz
17. bi-hi el mâe : onunla su
18. fe ahrec-nâ : çıkartırız
19. bihî : onunla
20. min kulli es semerâti : bütün ürünlerden
21. kezâlike : işte bunun gibi
22. nuhricu el mevtâ : ölüleri çıkartırız
23. leallekum : umulur ki, böylece siz
24. tezekkerûne : tezekkür edersiniz

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ, rüzgârları müjdeleyici olarak gönderdiğini söylemektedir. Çünkü çorak topraklar üzerine yağmuru indirecek olan bulutlar, bulutları oraya sürükleyen ise rüzgârdır. Ümitle yağmuru bekleyen çiftçiler için rüzgâr, bulutları getiriyorsa bir müjdedir. Çünkü gelen bulutlar, bekledikleri yağmuru, bekledikleri yere indireceklerdir. Unutmayın, herşeyin sahibi Allah'tır! Eğer veriyorsa hakettiğiniz için, bir sebeple verir, yağmuru gönderir. Eğer göndermiyorsa haketmediğiniz için göndermez. O'ndan istediğimiz zaman sonuç mutlaka tahakkuk eder. Onun için yağmur dualarına çıkılır. Neticede de Allahû Tealâ, yağmurunu gönderir. Öyleyse her zaman Allah'tan isteyecek olanlar olmalısınız.

“İşte bunun gibi ölüleri de çıkartırız.” sözü bazı insanları düşündürüyor. Hatta bazılarına da reenkarnasyonun mevcudiyetine işaret saydırıyor. Kur'ân-ı Kerim, reenkarnasyonu (yeniden bedenlenmeyi) kabul etmez, Allahû Tealâ bunu reddeder. İki defa ölüm, iki defa dirilme söz konusudur. Kıyâmet kopmuş, bütün kâinat yok olmuş, cennetle, cehennem kalmış ve insanlar cehenneme konmuşlardır. Sonra cennetlikler oradan ayrılmışlar, cennete girmişlerdir. Ve cehennemde kalanlar, Allahû Tealâ'ya diyorlar ki: “Yarabbi bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Buradan dünyaya dönmeye bir yol var mıdır?” Dikkat edin, Allahû Tealâ "bir doğum" veya "iki ölüm" demiyor, "iki defa öldürme", "iki defa diriltme" diyor.

Doğum ve ölüm bir defa gerçekleşir. Şu dünya üzerinde bir anne, babadan bir defa doğarsınız. Olay bitmiştir. Bu birinci hayata getirilişinizdir. Ama bu diriltme değil, doğumdur. Reenkarnasyonun mümkün olmadığının kesin işareti, Allahû Tealâ'nın, Kur'ân-ı Kerim'de birden fazla doğumdan bahsetmemesidir. Eceliniz gelir, vadeniz dolar, ölürsünüz. Bu dünya üzerinde bir ölüm söz konusudur. Doğar ve ölürsünüz. Kıyâmet günü yaşayanlardan biri iseniz, doğmuşsunuz ama henüz ölmemişsinizdir.

Allahû Tealâ, herşeyin bir sonunu koymuştur. Kâinatın da bir ömrü vardır. Kıyâmet günü, kasıtlı olarak Allah, büyütme enerjisini, hudutlu kılmıştır, bu enerji birgün bitecektir. Bittiği zaman kâinatın büyümesi durur. Kâinatın büyümesi süresince zaman, geçmişten geleceğe doğru ilerler. Çünkü bütün partiküllerin bir noktadan devamlı ayrılmalarına devam etmeleri sebebiyle geçmişten geleceğe doğru ilerleyen bir zaman vardır. Büyüme durunca zaman durur. Bundan sonra büyük kütlelerin, küçük kütleleri çekme olayı (gravitasyon) başlar ve uzaylar kısalır. Bir başka ifadeyle, o bir tek noktadan patlatılarak vücuda gelen kâinat, patladığı noktaya küçülerek geri döner. Allahû Tealâ: “Herşeyi zıddıyla kaim kılarak yarattım.” diyor. Olayın ikinci parçasıyla (zıddıyla), geçmişten geleceğe doğru uzanan zaman durduğunda karşılaşırız. Bu gelecekten geçmişe geri dönen zamandır.

İşte kıyâmet gününde sur'a birinci defa üfürüldüğü zaman, hayatta olanların hepsi ölürler. Evvelkiler, zaten ölmüşlerdir. Herkes birinci ölümü yaşamış olur. Ölmüş olan bütün insanların hayatta oldukları günlere zaman geri gelir. O zamana ki; kişiler hayattadır. Nasıl mezara konulmuşlarsa o şekilde mezarlarından ayrılırlar ve hayatlarına geri dönerler. İnsanlar toprağa nasıl konulurlarsa topraktan çıkarlar. Ve hem zamanın hızlı akışından, hem de bulundukları yerde yerçekimi kuvvetinin olmayışından bütün insanlar, Mahşer Meydanı'na ulaşırlar. Orada herkes canlıdır, herkes öldüğü yaştaki haliyledir.

Sur'a ikinci defa üfürülür. Bütün insanlar, orada ikinci defa ölürler.

Ve sur'a üçüncü defa üfürülür, bütün insanlar yeniden dirilir. Bu, ikinci dirilmedir. Herkes, cennet veya cehennem hayatını yaşayabilecek özellikte, ait olduğu standartlara göre yeniden diriltilir. Bu dirilişte herkes aynı yaştadır ve o yaşta kalır. Allah, bütün insanları cennette veya cehennemde sonsuz hayatı yaşayacakları yepyeni uzuvlarla, değişmez, enerji bedenlerle yaratır.

Böylece ikinci ölüm, sur'a ikinci üfürülüşte; ikinci dirilme, sur'a üçüncü üfürülüşte gerçekleşir. Bundan sonra da bütün insanlardan cehennemde kalacak olanlar sürünerek, diğerleri uçarak evvela cehennemin kapılarından içeri girerler. Sonra da cennet ehli oradan uçarak ayrılır, cennetlerine ulaşır.

İki defa öldük, iki defa diriltildik. İşte iki defa ölüm iki defa dirilme böyle gerçekleşiyor. Üçüncü defa dirilme hiç kimseye müyesser değildir. Doğumlarla bir insanın ruhunun veya nefsinin, bir başka bedene aktarılması hiçbir şekilde söz konusu değildir. Kur'ân-ı Kerim buna geçit vermez. Reenkarnasyon, Kur'ân-ı Kerim'de yoktur. Allahû Tealâ diyor ki:

“Nasıl bitkileri topraktan çıkartırsak, kıyâmet günü ölüleri de onlar gibi topraktan çıkartırız ve katımıza yükseltiriz.”

7/A'RÂF-57

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Rahmetin önünde müjdeleyici olarak rüzgârları gönderen O'dur. Ağır bulutları yüklendiği zaman onu ölü bir beldeye sevkettik. Ve de ondan su indirdik. Bu şekilde onunla bütün ürünlerden çıkardık. İşte bunun gibi ölüleri çıkarırız. Böylece tezekkür edersiniz.
Diyanet İşleri : O, rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderendir. Nihayet rüzgârlar ağır bulutları yüklendiği vakit, onları ölü bir belde(yi diriltmek) için sevk ederiz de oraya suyu indiririz. Derken onunla türlü türlü meyveleri çıkarırız. İşte ölüleri de öyle çıkaracağız. Ola ki ibretle düşünürsünüz.
Abdulbaki Gölpınarlı : Öyle bir mabuttur ki rahmetinden önce müjdeci olarak rüzgârları yollar. Sonucu rüzgârlar, ağır yağmur bulutlarını yüklenince onları ölmüş bir ülkeye sevk ederiz, oraya böylece yağmur yağdırırız da her çeşit meyveler yetiştiririz. Düşünün de ibret almaya bakın, çünkü biz, ölüyü de işte böyle diriltiriz.
Adem Uğur : Rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderen O'dur. Sonunda onlar (o rüzgârlar), ağır bulutları yüklenince onu ölü bir memlekete sevkederiz. Orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Her halde bundan ibret alırsınız.
Ahmed Hulusi : "HÛ", ki rahmetinin önünden rüzgârları müjdeci olarak irsâl eden. . . Nihayet rüzgârlar ağır bulutları kaldırıp taşırken, onu ölü bir beldeye sevk ederiz; onunla su inzâl eder ve onunla her türlü semereden (meyve) çıkarırız. . . İşte (biz), ölüleri böyle çıkarırız. . . Umulur ki bunun ne anlama geldiğini düşünürsünüz!
Ahmet Tekin : Allah, rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci olarak estirendir. Belli bir süre sonra, rüzgârlar yüklü ağır bulutları hafif bir şeymiş gibi kaldırıp yüklendiği zaman, biz onları ölü bir beldeye hayat vermek için sevkederiz, sürükleriz. O suyu, o beldeye indiririz. O su ile her türlü meyvayı o beldede üretiriz. Biz su ile genetik şifrelerini harekete geçirerek bitkilere hayat verdiğimiz gibi ölüleri de kabirlerden dirilterek çıkarırız. Herhalde düşünür, bundan ibret alırsınız.
Ahmet Varol : Rüzgarları rahmeti öncesinde müjdeci olarak gönderen O'dur. Nitekim bunlar ağır bulutları taşıdıklarında, onları ölü bir beldeye iletiriz. Onlardan su indirir ve onunla her tür ürün çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkarırız. Umulur ki öğüt alırsınız.
Ali Bulaç : Rahmetinin önünde rüzgarları bir müjde olarak gönderen O'dur. Bunlar ağırca bulutları kaldırıp yüklendiğinde, onları (kuraklıktan) ölmüş bir şehre sürükleyiveririz ve bununla oraya su indiririz de böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız. İşte biz, ölüleri de böyle diriltip çıkarırız. Ki ibret alasınız.
Ali Fikri Yavuz : Yağmur rahmetinin önünde, rüzgârları müjdeci olarak gönderen O Allah’dır. Nihayet bu rüzgârlar buhar ile yüklü ağır ağır bulutları kaldırıp yüklendiği zaman, bakarsın ki, biz onları ölmüş (kurumuş) memleketlere sevketmişizdir. Böylece, o bulutla, o yere su indiririz de, o su ile her çeşit meyveleri çıkarırız. İşte bu ölü araziden bitkileri (nebâtâtı) çıkardığımız gibi, ölüleri de böyle çıkaracağız (dirilteceğiz). Gerektir ki, düşünür ve ibret alırsınız.
Bekir Sadak : Rahmetinin onunde, mujdeci olarak ruzgarlari gonderen Allah'tir. Ruzgarlar, yagmur yuklu bulutlari tasidiginda, onu olu bir memlekete gonderir, su indirir ve onunla her turlu urunu yetistiririz; oluleri de bunun gibi diriltip, ciraririz; belki bundan ibret alirsiniz.
Celal Yıldırım : Ve O Allah ki, (yağmur) rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderir. Nihayet rüzgârlar (yağmur yüklü) ağır bulutları taşır da biz onu ölü bir memlekete sevkedip onunla su indirir ve onunla her çeşit meyveleri, ürünleri çıkarırız. İşte bunun gibi, ölüleri de (diriltip) çıkaracağız. Olur ki, (bunu yeterince) düşünür de öğüt ve ibret alırsınız.
Diyanet İşleri (eski) : Rahmetinin önünde, müjdeci olarak rüzgarları gönderen Allah'tır. Rüzgarlar, yağmur yüklü bulutları taşıdığında, onu ölü bir memlekete gönderir, su indirir ve onunla her türlü ürünü yetiştiririz; ölüleri de bunun gibi diriltip, çıkarırız; belki bundan ibret alırsınız.
Diyanet Vakfi : Rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderen O'dur. Sonunda onlar (o rüzgârlar), ağır bulutları yüklenince onu ölü bir memlekete sevkederiz. Orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Her halde bundan ibret alırsınız.
Edip Yüksel : O, rahmetinin bir ön müjdesi olarak rüzgarları gönderendir. Toplanıp yüklendikten sonra ağır bulutları ölü bir toprağa süreriz. Onunla su indirir ve onunla her çeşit ürünü çıkarırız. Ölüleri de böyle çıkarırız. Belki bundan bir öğüt alırsınız.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve o, o Allahdır ki rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci yollar, nihayet bunlar o ağır ağır bulutlârı hafif bir şey gibi kaldırıb yüklendiklerinde bakarsın biz onları ölmüş bir memlekete sevketmişizdir derken ona su indirmişizdir de orada her türlüsünden semereler çıkarmışızdır, işte ölüleri böyle çıkaracağız, gerektir ki düşünür ıbret alırsınız
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O, rahmetinin önünde rüzgarları müjdeci olarak yollayan Allah'tır. Nihayet onlar, yağmur yüklü ağır ağır bulutları hafif birşey gibi kaldırıp yüklendiklerinde, bakarsın Biz onları ölü bir memlekete gönderip oraya su indirmiş ve orada her türlüsünden ürün çıkarmışızdır. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Gerek ki düşünüp ibret alasınız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Rahmetinin önünde müjdeci olarak rüzgarları gönderen O'dur. O rüzgarlar, yağmur yüklü bulutları yüklenince, onu kurak bir memlekete gönderir, sonra onunla yağmur yağdırır ve onunla her çeşit ürünü yetiştiririz. İşte Biz, ölüleri de böyle diriltiriz. Gerekir ki düşünür, ibret alırsınız.
Fizilal-il Kuran : O ki, rüzgârları rahmetinin önünde müjdeleyici olarak gönderir. Bu rüzgârlar yüklü bulutu havada yükseltince onu ölü bir yöreye gönderir, onun aracılığı ile oraya su indiririz, arkasından bunun aracılığı ile her türlü yerden bitiririz. İşte ölüleri de böyle yerden çıkarırız. Ola ki düşünür, ders alırsınız.
Gültekin Onan : Rahmetinin önünde rüzgarları bir müjde olarak gönderen O'dur. Bunlar ağırca bulutları kaldırıp yüklendiğinde, onları (kuraklıktan) ölmüş bir şehre sürükleyiveririz ve bununla oraya su indiririz de böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız. İşte biz ölüleri de böyle diriltip çıkarırız ki ibret alasınız.
Hasan Basri Çantay : O, rahmetinin önünden rüzgârı müjdeci gönderendir. Nihayet bunlar (su ile yüklü) ağır ağır bulutları kaldırıb yüklendiği zaman (görürsün ki) biz on (lar) ı ölmüş bir memlekete sevketmişizdir. Derken ona su indirmişizdir de orada her (türlüsünden) meyveler (mahsuller) çıkarmışızdır. İşte ölüleri de (diriltib kabirlerinden) böyle çıkaracağız biz. Gerek ki (bunları) iyi düşünüb ibret alasınız.
Hayrat Neşriyat : Hem O, rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderendir. Nihâyet (o rüzgarlar,) ağır (yağmur) bulutlar(ını) yüklendiği zaman, onu ölü bir memlekete sevk ederiz; böylece oraya su indiririz de onunla her çeşit meyvelerden çıkarırız. İşte ölüleri (dekabirlerinden) böyle çıkarırız; tâ ki ibret alasınız!
İbni Kesir : O'dur ki rahmetinin önünde rüzgarı müjdeci olarak gönderir. Nihayet bunlar, ağır yüklü bulutları yüklendiğinde; Biz, onu ölü bir memlekete gönderir, su indirir ve onunla her tür mahsulleri yetiştiririz. İşte ölüleri de böylece çıkarırız. Ta ki iyice düşünüp ibret alasınız.
Muhammed Esed : Yaklaşan rahmetinin önünde müjdeleyici olarak rüzgarları gönderen Odur; yağmur yüklü bulutlar toplandıklarında, onları çorak bölgeye doğru sürükleyip bu yolla su indirelim ve böylece her türlü ürünün yeşerip boy vermesini sağlayalım diye. Ölüleri de işte böyle dirilteceğiz; belki düşünür ders alırsınız.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve O, bir Hâlık-i Zîşan'dır ki, rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderir. Nihâyet rüzgârlar, ağır ağır bulutları yüklenince biz onu bir ölmüş ülkeye sevketmiş oluruz. Derken onunla su indirmiş, sonra da onunla her çeşit meyveleri meydana çıkarmış oluruz. İşte böylece ölüleri de çıkarırız. Gerektir ki, siz düşünüp ibret alasınız.
Ömer Öngüt : O ki rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci gönderir. Nihayet o rüzgârlar ağır ağır bulutları yüklenince, onu ölü bir memlekete sevkederiz. Onunla oraya su indirir ve o su ile orada her türlüsünden meyveler çıkarırız. İşte ölüleri de biz böyle çıkaracağız. Umulur ki bundan ibret alırsınız.
Şaban Piriş : Rahmetinin önünde müjdeci olarak rüzgarları gönderen O’dur. Rüzgarlar, ağır ağır yağmur yüklü bulutları yüklendiği zaman; biz, onu ölü bir bölgeye gönderir ve su indiririz. Onunla her türlü ürün çıkarırız. Ölüleri de böyle çıkaracağız. Belki düşünüp, ibret alırsınız.
Suat Yıldırım : O’dur ki, rahmeti olan (yağmurun) önünden müjdeci olarak rüzgârlar gönderir. Nihayet bu rüzgârlar o ağır bulutları hafif bir şeymiş gibi kaldırıp yüklendiklerinde, bakarsın Biz onları, ekinleri ölmüş bir ülkeye sevk eder, derken oraya su indiririz de orada her türlüsünden meyveler, ürünler çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Gerekir ki düşünür ve ibret alırsınız.
Süleyman Ateş : O ki rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci gönderir. Nihâyet onlar, ağır ağır bulutları yüklenince, onu ölü bir ülkeye yollarız; onunla su indirir ve türlü türlü meyvalar çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Herhalde bundan ibret alırsınız.
Tefhim-ul Kuran : Rahmetinin önünde rüzgârları bir müjde olarak gönderen O'dur. Bunlar ağırca bulutları kaldırıp yüklendiğinde, onları (kuraklıktan) ölmüş bir şehre sürükleyiveririz ve bununla oraya su indiririz de böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız. İşte biz, ölüleri de böyle diriltip çıkarırız. Umulur ki ibret alırsınız.
Ümit Şimşek : Rüzgârı rahmetinin önünde müjdeci gönderen de Odur. Nihayet o rüzgâr ağır bulutları yüklendiğinde, Biz onu ölü beldelere gönderir, sonra ondan suyu indirir, o suyla da yerden her türlü ürünü çıkarırız. Ölüleri de kabirlerinden Biz böyle çıkaracağız. Umulur ki düşünür ve ibret alırsınız.
Yaşar Nuri Öztürk : Rüzgarları, rahmetinin önünden müjdeci gönderen O'dur. Nihayet onlar, yüklerle ağırlaşmış bulutları yüklenince onu ölü bir beldeye göndeririz; onunla su indiririz de o suyla her türlü meyvayı çıkarırız. İşte biz, ölüleri de böyle çıkarırız. Düşünüp ibret almanız umuluyor.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 3.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205206

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
109.819