A'RÂF-35

Anasayfa » A'RÂF Suresi » A'RÂF-35
share on facebook  tweet  share on google  print  

A'RÂF-35

"A'RÂF Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<7/A'RÂF-35>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

يَا بَنِي آدَمَ إِمَّا يَأْتِيَنَّكُمْ رُسُلٌ مِّنكُمْ يَقُصُّونَ عَلَيْكُمْ آيَاتِي فَمَنِ اتَّقَى وَأَصْلَحَ فَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ

Yâ benî âdeme immâ ye’tiyennekum rusulun minkum yekussûne aleykum âyâtî fe menittekâ ve asleha fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).

Ey Âdemoğulları! Sizin içinizden, size âyetlerimi anlatan (kıssa eden) resûller geldiği zaman, bundan sonra kim takva sahibi olur ve nefsini ıslâh ederse (nefs tasfiyesi yaparsa), artık onlara korku yoktur. Ve onlar mahzun olmazlar.  
1. yâ benî âdeme : ey Âdemoğulları
2. immâ : eğer, şâyet
3. ye'tiyenne-kum : size gelirse
4. rusulun : resûller
5. min-kum : sizden
6. yekussûne : hikâye etmek, anlatmak
7. aleykum : sizin üzerinize
8. âyâtî : âyetler
9. fe : o zaman
10. men ittekâ : kim takva sahibi olursa
11. ve asleha : ve (nefsini) ıslâh ederse
12. fe lâ havfun : o zaman korku yoktur
13. aleyhim : onların üzerine, onlara
14. ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Her kavim, ayrı bir dil konuşur ve her devirde, her kavmin içinde mutlaka Allah'ın Resûl'ü vardır (Mu'minûn- 44). Bu âyet, bunu ispat etmektedir. Allahû Tealâ, Mu'minûn Suresinde insanların çoğundan, burada azından bahsetmektedir. Risaletle vazifeli kıldığı resûl ölse, Allahû Tealâ derhal yeni birisini beas eder, vazifelendirir. Hiçbir zaman, hiçbir kavmi boş bırakmaz.

Allahû Tealâ diyor ki:

"Kulli kavmin min resûl." Bütün kavimlerde resûl vardır.

"Kulli kavmin min had." Bütün kavimlerde hidayetçi vardır.

"Kulli kavmin min nezir." Bütün kavimlerde nezir vardır.

Hepsi de "resûl" anlamına gelir. Allahû Tealâ ister nezir, ister hidayetçi, ister resûl kullansın, bir "hidayetçi"den bahsetmektedir. O kavmin en üst seviye hidayetçisi, bu resûldür. Bütün resûller aynı zamanda hidayetçidir, bütün resûller aynı zamanda nezirdir. Ve Allahû Tealâ "sizin içinizden" ve "size âyetlerimi kıssa eden" dediği için kesin olarak ortaya şu çıkar ki; bu resûl, onların diliyle konuşan, onlara, onların diliyle anlatan bir resûldür (İbrâhîm-4).

Ve bu resûller vazifeli kılındıkları zaman, kim takva sahibi olursa; yani:

1. takva: Allah'a ulaşmayı dilerse,

2. takva: Mürşidine ulaşırsa,

3. takva: Ruhunu Allah'a ulaştırırsa,

4. takva: Fizik vücudunu Allah'a teslim ederse,

5. takva: Nefsini Allah'a teslim ederse,

6. takva: İrşada ulaşırsa,

7. takva: Bihakkın takvanın sahibi olursa (iradesini Allah'a teslim ederse), işte onlar ıslâh olmuşlardır.

İradesini Allah'a teslim ederse, ifadesi bütün olarak alınmıştır. Çünkü, nefsin ıslâhı söz konusudur. Islâh, salâhın sonuna kadar geçen bütün devreleri ihtiva eder.

Salâh makamında insanların ulaşabileceği en üstün yer, iradenin Allah'a teslim edildiği noktadır. Bir insanın bütün nefs tezkiyesi ve tasfiyesi devrelerini geçirmiş olması hali ıslâhtır. Allahû Tealâ: "Kim nefsini hem tezkiye, hem de tasfiye ederse onlara korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar." diyor. Bu âyet-i kerime iki açıdan önemlidir.

      1- Kişinin kurtuluşunun bütününü, ıslâhı; nefs tezkiyesi ve tasfiyesini ifade eder.


    2- Bütün kavimlerde resûller vardır.

Bütün kavimlerdeki resûller, insanları ıslâha (salâha) ulaştırır.

23/MU'MİNÛN-44: Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).

Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü geldiği zaman, her defasında onu yalanladılar. Biz de onları birbiri arkasından (helâk ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık mü'min olmayan kavim (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun.

14/İBRÂHÎM-4: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe yudillullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâ’(yeşâu), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).

Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah'a ulaşmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz'dir, Hikmet Sahibi'dir.

 

7/A'RÂF-35

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ey Âdemoğulları! Sizin içinizden, size âyetlerimi anlatan (kıssa eden) resûller geldiği zaman, bundan sonra kim takva sahibi olur ve nefsini ıslâh ederse (nefs tasfiyesi yaparsa), artık onlara korku yoktur. Ve onlar mahzun olmazlar.
Diyanet İşleri : Ey Âdemoğulları! İçinizden size benim âyetlerimi anlatan Peygamberler gelir de her kim Allah’a karşı gelmekten sakınır ve hâlini düzeltirse, artık onlara korku yoktur. Onlar üzülecek de değillerdir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Ey Âdemoğulları, size, içinizden peygamberler gelip âyetlerimi okuyunca çekinen ve hallerini ıslah edenlere ne korku vardır, ne de mahzun olur onlar.
Adem Uğur : Ey Adem oğulları! Size kendi içinizden âyetlerimi anlatacak peygamberler gelir de kim (onlara karşı gelmekten) sakınır ve kendini ıslah ederse, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Ahmed Hulusi : Ey Ademoğulları. . . Aranızdan, işaretlerimi size anlatıp açıklayan Rasûller geldiğinde, kimler korunur ve kendini düzeltirse, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmazlar.
Ahmet Tekin : Ey Âdemoğulları, size, içinizden, âyetlerimi şer’î hükümleri, ayrıntılarıyla örneklerle anlatan Rasuller geldiğinde, kimler Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olur, takvâya dayalı düzeni benimser, ıslâh-ı nefs eder, din ve dünya işlerini, sosyal ilişkilerini düzelterek, geliştirerek yaşarsa, onlara, her iki dünyada da korku yok. Geride bıraktıkları yakınları ve yapamadıkları şeylerden dolayı mahzun da olmayacaklar.
Ahmet Varol : Ey Adem oğulları! İçinizden, ayetlerimizi size okuyan peygamberler geldiğinde, kim sakınır ve durumunu düzeltirse onlar için korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir de.
Ali Bulaç : Ey Ademoğulları, içinizden size ayetlerimi haber veren elçiler geldiğinde, kim sakınırsa ve (davranışlarını) düzeltirse işte onlar için korku yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır.
Ali Fikri Yavuz : Ey Âdem Oğulları! Size içinizden peygamberler gelip âyetlerimi size anlattığı zaman, kim tekzibden sakınır ve halini düzeltirse, artık onlara korku yoktur ve mahzun da olacak değillerdir.
Bekir Sadak : Ey Insan ogullari! Size aranizdan ayetlerimizi okuyan peygamberler geldiginde, kimler onlarin bildirdiklerine karsi gelmekten sakinir ve gidisini duzeltirse, iste onlara korku yoktur ve onlar uzulmeyeceklerdir.
Celal Yıldırım : Ey Âdem oğulları! Size sizden, âyetlerimizi bir bir açıklayıp anlatan peygamberlerimiz gelir de kim (onlara karşı gelmekten, muhalefet etmekten) sakınır ve kendini düzeltirse, artık onlar için korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir de.
Diyanet İşleri (eski) : Ey Adem oğulları! Size aranızdan ayetlerimizi okuyan peygamberler geldiğinde, onların bildirdiklerine karşı gelmekten sakınan ve gidişini düzeltenlere, işte onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Diyanet Vakfi : Ey Âdem oğulları! Size kendi içinizden âyetlerimi anlatacak peygamberler gelir de kim (onlara karşı gelmekten) sakınır ve kendini ıslah ederse, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Edip Yüksel : Adem oğulları, size içinizden elçiler gelip size ayetlerimi bildirdikleri zaman dinleyip kendilerini düzeltenlere ne bir korku vardır ne de onlar üzülürler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ey Âdem oğulları, size her ne zaman içinizden benim âyetlerimi anlatır Resuller gelir de her kim bunlara muhalefetten sakınır ve salâhı iltizam eylerse artık onlara korku yoktur ve mahzun olacak olanlar onlar değildir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ey Adem oğulları, size her ne zaman içinizden benim ayetlerimi açıklayan peygamberler gelir de her kim onlara karşı gelmekten sakınır ve davranışlarını düzeltirse, artık onlara korku yoktur ve üzülecek olanlar da onlar değildir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey Âdemoğulları! Size içinizden peygamberler gelip âyetlerimi anlattıklarında, kim Allah'tan korkar ve kendini düzeltirse, işte onlar için korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.
Fizilal-il Kuran : Ey insanoğulları, size sizden olan peygamberler gelerek, ayetlerimi açıkladıkları zaman kimler kötülüklerden sakınıp kendilerini düzeltirlerse, onlar için artık korku sözkonusu değildir ve onlar üzülmezler de.
Gültekin Onan : Ey adem oğulları, içinizden size ayetlerimi haber veren elçiler geldiğinde, kim sakınırsa ve (davranışlarını) düzeltirse işte onlar için korku yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır.
Hasan Basri Çantay : Ey Âdem oğulları, eğer size içinizden âyetlerimi kendinize anlatacak peygamberler gelir ve artık kim (onlara muhaalefetden) sakınır ve (nefsini) ıslah ederse onlar için bir korku yokdur, onlar mahzun da olacak değillerdir.
Hayrat Neşriyat : Ey Âdemoğulları! Kendinize içinizden âyetlerimi anlatan peygamberler size gelir de, kim (onlara karşı gelmekten) sakınıp (hâlini) ıslâh ederse, artık onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun (da) olmazlar.
İbni Kesir : Ey ademoğulları; içinizden size ayetlerimizi anlatan peygamberler gelince, her kim ki sakınıp düzelirse; artık onlar için bir korku yoktur ve onlar üzülecek de değillerdir.
Muhammed Esed : Ey Ademoğulları! Size kendi aranızdan benim mesajlarımı ileten elçiler geldiğinde, kimler ki Bana karşı sorumluluk bilinci duyar ve kendilerini düzeltirlerse, işte onlar için korku yok; onlar üzülmeyecekler de;
Ömer Nasuhi Bilmen : Ey ademoğulları! Size içinizden peygamberler gelir de size karşı benim âyetlerimi beyan edecek olunca kim onlara muhalefetten sakınır ve ıslah-ı halde bulunursa artık onlar için bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.
Ömer Öngüt : Ey Âdemoğulları! Size kendi içinizden âyetlerimi anlatmak üzere peygamberler gelir de, kim Allah'tan korkar ve hâlini düzeltirse onlara korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.
Şaban Piriş : -Ey Ademoğulları, aranızda size ayetlerimizi okuyan resuller geldiği zaman, kim korunur ve (davranışlarını) düzeltirse; artık onlara bir korku yoktur. Onlar, üzülmeyeceklerdir.
Suat Yıldırım : Ey Âdem’in evlatları! Size her ne zaman içinizden Benim âyetlerimi beyan edip açıklayan resuller gelir de, kim onlara karşı çıkmaktan sakınır, nefsini ıslah ederse artık onlara hiç bir korku yoktur, onlar asla üzülmezler de.
Süleyman Ateş : Ey Âdem oğulları, size kendi içinizden elçiler gelip size âyetlerimi anlattıkarı zaman korunup uslananlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Tefhim-ul Kuran : Ey Ademoğulları, içinizden size ayetlerimi haber veren peygamberler geldiğinde, kim korkup sakınırsa ve (davranışlarını) düzeltirse işte onlar için korku yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır.
Ümit Şimşek : Ey Âdem oğulları! İçinizden, size âyetlerimi anlatan elçiler gelmiş bulunuyor. Kim onlara karşı gelmekten sakınır ve durumunu düzeltirse, onlar için ne bir korku vardır, ne de mahzun olurlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Ey ademoğulları! İçinizden size ayetlerimi yüzünüze karşı anlatan resuller geldiğinde, korunup hallerini düzeltenlere hiçbir korku dokunmayacaktır. Onlar tasalanmayacaklardır da.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 3.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205206

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
109.781