A'RÂF-34

Anasayfa » A'RÂF Suresi » A'RÂF-34
share on facebook  tweet  share on google  print  

A'RÂF-34

"A'RÂF Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<7/A'RÂF-34>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَلِكُلِّ أُمَّةٍ أَجَلٌ فَإِذَا جَاء أَجَلُهُمْ لاَ يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلاَ يَسْتَقْدِمُونَ

Ve li kulli ummetin ecel(ecelun), fe izâ câe eceluhum lâ yeste’hırûne sâaten ve lâ yestakdimûn(yestakdimûne).

Bütün ümmetler için bir ecel (süre, zaman dilimi, müddet) vardır. Onların ecelleri geldiği zaman ne bir saat ileri, ne bir saat geri alınmaz  
1. ve li kulli ummetin : bütün ümmet için vardır
2. ecelun : ecel, süre, müddet, zaman dilimi
3. fe : böylece
4. izâ câe : geldiği zaman
5. ecelu-hum : onların ecelleri (takdir edilen zaman dolunca)
6. lâ yeste'hırûne : geriye bırakılmaz, tehir edilmez
7. sâaten : bir saat
8. ve lâ yestakdimûne : ve öne alınmaz

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Tehir; geriye bırakmak, ertelemek, takdim; öne almak demektir. Ecelin süresinin kısaltılması, takdim; uzatılması, tehirdir. Bir şeyin oluşması için belli bir süre geçmesi lâzımdır. Eğer bu süre daha önceye alınmışsa, takdim; daha sonraya kalmışsa tehirdir. "Yestakdimûn", takdimden gelir. "Yeste'hırûne", olayın tehir edilmesi, daha ötedeki bir zamana ulaştırılmasıdır. Meselâ 712834 rakamını yazarken 718234 yazarsak 8 ve 2 rakamlarında değişiklik olmuştur. 8 evvele alındığı için takdim, 2 sonraya alındığı için tehir olmuştur.

7/A'RÂF-34

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Bütün ümmetler için bir ecel (süre, zaman dilimi, müddet) vardır. Onların ecelleri geldiği zaman ne bir saat ileri, ne bir saat geri alınmaz
Diyanet İşleri : Her milletin belli bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.
Abdulbaki Gölpınarlı : Her ümmetin başına gelecek musîbete bir zaman takdîr edilmiştir. Mukadder olan o zaman gelip çattı mı o musîbeti ne bir an geriye atabilirler, ne bir an ileriye alabilirler.
Adem Uğur : Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler.
Ahmed Hulusi : Her topluluğun takdir edilmiş bir ömrü vardır. . . Onların ömrünün sonu geldiğinde, ne bir an ertelenebilir, ne de öne alabilirler.
Ahmet Tekin : Her millet, (toplum, devlet, medeniyet) için bir vade belirlenmiştir. Vadeleri dolduğu zaman, ne erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.
Ahmet Varol : Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri geldiğinde ne bir saat geriye bırakabilirler ve ne de öne alabilirler.
Ali Bulaç : Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince, ne bir saat ertelenebilirler ne de öne alınabilirler (tam zamanında çökerler.)
Ali Fikri Yavuz : Her ümmet için takdir edilen bir zaman (ecel) var. Müddetleri gelince bir an geri kalamazlar ve öne de geçmezler.
Bekir Sadak : Her ummet icin belirli bir sure vardir; vakitleri dolunca ne bir saat gecikebilir ne de one gecebilirler.
Celal Yıldırım : Her ümmetin (her milletin) son bulması için belirlenmiş bir vakti vardır, o gelince ne bir an geri kalırlar, ne de ileri geçerler.
Diyanet İşleri (eski) : Her ümmet için belirli bir süre vardır; vakitleri dolunca ne bir saat gecikebilir ne de öne geçebilirler.
Diyanet Vakfi : Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler.
Edip Yüksel : Her bir toplumun bir süresi vardır. Süreleri gelince ne bir an erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Her ümmet için bir müddet mukadder, müddetleri gelince bir lâhza geri de kalmazlar, öne de geçemezler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Her milletin bir sonu vardır ve o son gelince bir an geri de kalmazlar öne de geçemezler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Her ümmetin bir eceli vardır. O ecel geldiğinde, ne bir ân erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.
Fizilal-il Kuran : Her toplumun belirlenmiş bir eceli vardır. Ecelleri geldiğinde onu ne bir an erteleyebilirler ve ne de bir an öne alabilirler.
Gültekin Onan : Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler [tam zamanında çökerler].
Hasan Basri Çantay : Her ümmetin (mukadder) bir eceli vardır. Binâen'aleyh o müddetleri gelince bir saat ne geri bırakabilirler, ne öne alabilirler.
Hayrat Neşriyat : Ve her ümmetin (büyük-küçük her topluluğun) bir eceli vardır. Artık ecelleri geldiği zaman, ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler!
İbni Kesir : Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince; ne bir an geri kalır, ne de bir an ileri gidebilirler.
Muhammed Esed : Ve her toplum için bir vade belirlenmiştir: Öyle ki, vadeleri dolduğunda onu bir tek an olsun, ne geciktirebilirler ne de öne alabilirler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Her ümmet için bir ecel vardır. Artık onların ecelleri geldiği zaman ne bir saat geri bırakabilirler, ve ne de öne alabilirler.
Ömer Öngüt : Her ümmetin belirli bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar, ne öne geçebilirler.
Şaban Piriş : Her toplumun bir sonu vardır. Sonları geldiğinde; ne bir süre ertelenebilir ne de öne alınabilir.
Suat Yıldırım : Her ümmet için belirlenmiş bir müddet vardır. Vâdeleri gelince ne bir an geri bırakabilir, ne de bir an öne alabilirler.
Süleyman Ateş : Her ümmetin bir süresi vardır. Süreleri gelince (onlar), ne bir an geri kalırlar, ne de öne geçerler, (tam vaktinde batıp giderler).
Tefhim-ul Kuran : Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince, ne bir saat ertelenebilirler ne de öne alınabilirler (tam zamanında çökerler) .
Ümit Şimşek : Her milletin bir eceli vardır. Vadeleri eriştiğinde onu ne bir an erteleyebilir, ne de öne alabilirler.
Yaşar Nuri Öztürk : Her ümmet için be
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 3.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205206

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
109.653