TEVBE-54

Anasayfa » TEVBE Suresi » TEVBE-54
share on facebook  tweet  share on google  print  

TEVBE-54

"TEVBE Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<9/TEVBE-54>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَمَا مَنَعَهُمْ أَن تُقْبَلَ مِنْهُمْ نَفَقَاتُهُمْ إِلاَّ أَنَّهُمْ كَفَرُواْ بِاللّهِ وَبِرَسُولِهِ وَلاَ يَأْتُونَ الصَّلاَةَ إِلاَّ وَهُمْ كُسَالَى وَلاَ يُنفِقُونَ إِلاَّ وَهُمْ كَارِهُونَ

Ve mâ meneahum en tukbele minhum nefekâtuhum illâ ennehum keferû billâhi ve bi resûlihî ve lâ ye’tûnes salâte illâ ve humkusâlâ ve lâ yunfikûne illâ ve hum kârihûn(kârihûne).

Ve onların infâklerinin, onlardan kabul edilmesine mani olan şey, ancak Allah'ı ve O'nun resûllerini inkâr etmeleri ve namaza üşenerek gelmeleri ve onların ancak kerih görerek infâk etmeleridir.  
1. ve mâ : ve şey
2. menea-hum : onları men eden
3. en tukbele : kabul edilmesi
4. min-hum : onlardan
5. nefekâtu-hum : onların infâkleri
6. illâ : ancak, ...’den başka
7. enne-hum : onların olmaları sebebiyle, çünkü onlar
8. keferû : inkâr ettiler
9. bi allâhi : Allah'ı
10. ve bi resûli-hi : ve onun resûlünü
11. ve lâ ye'tûne es salâte : ve namaza gelmezler
12. illâ : ancak, ...den başka
13. ve hum : onlar
14. kusâlâ : tembel tembel, üşenerek
15. ve lâ yunfikûne : ve infâk etmezler
16. illâ : ancak, ...den başka
17. ve hum : ve onlar
18. kârihûne : kerih görenler, hoşlanmayanlar, istemeyenler

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Münafıkların infâkleri onlara bir şey kazandırmaz. Onlar da sahâbe gibi zekât vermişlerdir ama kabul edilmemiştir. Bunun arkasında yatan sebepler:

      1- Allah'ı inkâr etmeleri, (Allah'a ulaşmayı dilememeleri)

    2- Allah'ın resûllerini inkâr etmeleri, namaza üşenerek gelmeleri ve ancak kerih görerek infâk etmeleridir.

Allah'ı ve Allah'ın resûllerini inkâr eden, namaza üşenerek gelen münafıktır. Namaz kılmak, onlar için bir angaryadır, zevk değildir. Bunun için namaza üşenerek gelirler. Hatta fırsat bulsalar cuma namazına da gitmezler. Allah yolunda hizmet, onlar için bir angaryadır. Bundan sadece huzursuzluk duyarlar. “Niçin hizmet edecekmişiz, niçin kendimize değil de Allah'a hizmet...” derler.

İnsanlar, ya arabanın atlarıdır ya da arabanın içinde, o atlar tarafından çekilenlerdir. İşte iki gruptan arabanın içindekiler, "hizmeti ben yapmayayım, başkaları yapsın" diyenlerdir. (Sizler arabanın atları olun!) Arabanın atları, bütün insanlar için bir muhteva taşır. Arabanın atı olmak, Allah için çalışmak, Allah için çalışmayı kendisine zevk edinmektir. Böylece bütün güzellikleri yaşarsınız. Eğer Allah'ı seviyorsanız, Allah'ın hizmetinden sadece zevk alabilirsiniz. Eğer Allah'ın yolundaysanız, Allah'a güveniyorsanız, hep gâlip gelen siz olursunuz. Öyleyse unutmayın, Allah, mutlaka bütün insanlara bir şeyler ulaştırır. Bütün güzellikler Allah'a aittir. Allah ile olan beraberliğinize dikkatle bakın.

Allah'ın yolunda neredesiniz?

Allah, sizin için ne ifade ediyor?

Ne zaman Allah'ı, kendinizden öne geçirirseniz, o zaman dünya sizin için yaşanacak bir yer olur.

Ne zaman Allah, sizin fikrî yapınıza göre, sizden sonra gelirse, ne zaman nefsiniz öndeyse; Allah yolunda hizmet etmezsiniz, etmek istemezsiniz. Size ağır gelir, zor gelir. Hep kaçarsınız hizmetten.

Hizmetten kaçanlar, hizmetin güzelliğini yaşayamayanlardır. Allah yolunda hizmet, doyulmaz bir zevktir. Ama zevkin sahipleri için, Allah yolunda hizmeti kendilerine şiar edinenler için. O'nun yolunda olmak, O'nun için yaşamak, “Allah, benim sahibim, sahipsiz değilim, beni sahiplendi, O, benim Mevlâ'm.” dediğiniz zaman mutluluğu bütün boyutlarıyla yaşarsınız. Allah için yaşamak, aynı zamanda başka insanlar için de yaşamaktır. Başka insanlara hangi güzelliği ulaştırırsanız, Allah için ulaştırmış olursunuz. Başka insanlara hangi kötülüğü ulaştırırsanız o zaman bunu mutlaka şeytan yaptırmıştır.

İşte Allah'ın yolundan zevk alarak bir dünya hayatı yaşamak, saniyelerin bile nasıl geçtiğini anlayamamak... Allah'ın yolunda hizmete başladığınızdan itibaren gecenin nasıl ilerlediğinin farkına bile varamazsınız. Öylesine sizi sarar ki Allah için yaptığınız bütün güzellikler, Allah için yaptığınız herşey size güzel görünür. Sizi daha çok, daha çok, daha çok mutlu eder. Tıpkı Allah için yaptıkları şeyi kerih görenlerin bundan sadece daha çok, daha çok, daha çok huzursuzluk duymaları gibi. Allah'ın yolunda olanlar, Allah'ın sahiplenmiş oldukları ise Allah yolunda hizmetin sonsuz zevkini yaşayacaklardır. Her zaman, her zaman, her zaman!...

 

9/TEVBE-54

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve onların infâklerinin, onlardan kabul edilmesine mani olan şey, ancak Allah'ı ve O'nun resûllerini inkâr etmeleri ve namaza üşenerek gelmeleri ve onların ancak kerih görerek infâk etmeleridir.
Diyanet İşleri : Harcamalarının kabul edilmesine, yalnızca, Allah’ı ve Resûlünü inkâr etmeleri, namaza ancak üşene üşene gelmeleri ve ancak gönülsüzce harcamaları engel olmuştur.
Abdulbaki Gölpınarlı : Mal harcayışlarının kabûlüne mâni olan da ancak onların Allah'ı ve Peygamberini inkâr edip kâfir oluşları, namazı, ancak üşene üşene kılışları ve zorla, istemeyerek Tanrı uğrunda mallarını verişleridir.
Adem Uğur : Onların harcamalarının kabul edilmesini engelleyen, onların Allah ve Resûlünü inkâr etmeleri, namaza ancak üşenerek gelmeleri ve istemeyerek harcamalarından başka bir şey değildir.
Ahmed Hulusi : İnfaklarının (Allâh için yaptıkları harcamaların) onlardan kabul edilmesine engel şudur: Onlar, Esmâ'sıyla onların hakikati olarak Allâh'ı ve Rasûlünü inkâr edenlerden oldular; salâta ancak tembel tembel gelirler ve ancak istemeye istemeye bağışta bulunurlar.
Ahmet Tekin : Onların harcamalarının kabul edilmesini engelleyen, sadece, Allah’ı ve Rasulünü inkârda ısrar etmeleri, üşene üşene namaza gelmeleri, kerhen, istemeyerek Allah yolunda mallarını harcamalarıdır.
Ahmet Varol : Sadakalarının kabul edilmesine engel olan tek şey, onların Allah'ı ve Peygamberini inkâr etmeleri, namaza ancak üşene üşene gelmeleri ve istemeye istemeye sadaka vermeleridir.
Ali Bulaç : İnfak ettiklerinin kendilerinden kabulünü engelleyen şey, Allah'ı ve elçisini tanımamaları, namaza ancak isteksizce gelmeleri ve hoşlarına gitmiyorken infak etmeleridir.
Ali Fikri Yavuz : Harcadıklarının, onlardan kabul edilişine engel ancak şudur: Allah’a, Peygambere küfretmeleridir. Namaza ancak tenbel tenbel geliyorlar, verdiklerini de ancak istemiyerek veriyorlar.
Bekir Sadak : Verdiklerinin kabul olunmasina engel olan, Allah'i ve peygamberini inkar etmeleri, namaza tembel tembel gelmeleri, istemeye istemeye vermeleridir.
Celal Yıldırım : Harcadıklarının kendilerinden kabul edilmesini ancak, Allah'ı ve Peygamberini inkâr etmeleri, üşenerek namaza gelmeleri ve bir de istemeyerek (mallarını hayır işlerinde) sarfetmeleri engellemiştir.
Diyanet İşleri (eski) : Verdiklerinin kabul olunmasına engel olan, Allah'ı ve Peygamberini inkar etmeleri, namaza tembel tembel gelmeleri, istemeye istemeye vermeleridir.
Diyanet Vakfi : Onların harcamalarının kabul edilmesini engelleyen, onların Allah ve Resûlünü inkâr etmeleri, namaza ancak üşenerek gelmeleri ve istemeyerek harcamalarından başka bir şey değildir.
Edip Yüksel : Yardımlarının kabul edilmesine engel sadece şudur: ALLAH'ı ve elçisini inkar ettiler, namaza ancak üşenerek yaklaşırlar ve yardımları da isteksiz yaparlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Kendilerinden nefakalarının kabul olunmasına mani' olan da sırf şudur: çünkü bunlar Allaha ve Resulüne küfrettiler ve namaza ancak üşene üşene geliyorlar, verdiklerini de ancak istemiyerek veriyorlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onların verdiklerinin kabul edilmesine engel olan, yalnızca Allah'a ve Peygamberine küfretmeleri, namaza ancak üşenerek gelmeleri ve verdiklerini de ancak istemeyerek vermeleridir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İnfakların onlardan kabul olunmamasına sebep, gerçekte Allah'a ve Resulüne inanmamaları, namaza ancak üşene üşene gelmeleri, verdiklerini de ancak istemeye istemeye vermeleridir.
Fizilal-il Kuran : Verdikleri sadakaların kabul edilmesini engelleyen tek sebep şudur; Onlar Allah'a ve Peygamber'e inanmadılar, namaza ancak uyuşuk uyuşuk dururlar ve verdikleri sadakaları istemeyerek verirler.
Gültekin Onan : İnfak ettiklerinin kendilerinden kabulünü engelleyen şey, Tanrı'ya ve elçisine küfretmeleri, namaza ancak isteksizce gelmeleri ve hoşlarına gitmiyorken infak etmeleridir.
Hasan Basri Çantay : Nafakalarının onlardan kabul edilmesini men'eden de (başkası değil) onların Allaha ve resulüne küfretmeleri, namaza ancak üşene üşene gelmeleridir. Onlar iştahsız olmadıkça da harcamazlar.
Hayrat Neşriyat : Onların harcamalarının, kendilerinden kabûl edilmesine mâni' olan, gerçekten onların Allah’ı ve Resûlünü inkâr etmeleri, namaza ancak tenbel tenbel gelmeleri ve(mallarını) ancak isteksiz kimseler olarak harcamalarından başka bir şey değildir.
İbni Kesir : Verdiklerinin onlardan kabul edilmesini engelleyen şudur: Onlar, Allah'a ve Rasulüne küfretmişlerdir. Namaza tembel tembel gelirler ve mallarını da istemeye istemeye infak ederler.
Muhammed Esed : Onların yaptığı harcamaların kendilerinden (bir iyilik olarak) kabul edilmesinde biricik engel, onların Allahı ve Onun Elçisini tanımaktan kaçınır bir eğilim göstermeleri, (dolayısıyla) namaza ancak üşene üşene katılmaları ve (iyi amaçlar için) ancak gönülsüzce harcamalarıdır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Onlardan infak ettikleri şeylerin kabul edilmesine mani olan şey de, onların Allah Teâlâ'yı ve peygamberini inkâr etmiş olmalarıdır ve onlar namaza ancak üşenici oldukları halde gelirler ve onlar ancak kerih görür oldukları halde infakta bulunurlar.
Ömer Öngüt : Onların infaklarının kabul olunmasına ancak şu mâni olmuştur: Onlar Allah'ı ve Resul'ünü inkâr etmişlerdir. Namaza üşene üşene gelirler, verdiklerini de istemeye istemeye verirler.
Şaban Piriş : Verdiklerinin kabul olunmasına engel olan, Allah’ı ve resulünü inkar etmeleri, namaza tembel tembel gelmeleri ve istemeyerek vermeleridir.
Suat Yıldırım : Bu teberrûlarının kabul edilmemesinin tek sebebi şudur:Çünkü onlar Allah’a ve Resulüne karşı inkâr ve nankörlük içindedirler. Namaza ancak üşene üşene gelirler. Yardımda bulunurken de istemeye istemeye, gönülsüz verirler.
Süleyman Ateş : Sadakalarının kabul edilmesine engel olan sadece şudur: Onlar Allah'a ve elçisine karşı nankörlük ettiler; namaza da üşene üşene gelirler ve istemeye istemeye sadaka verirler.
Tefhim-ul Kuran : İnfak ettiklerinin kendilerinden kabulünü engelleyen şey, Allah'ı ve Resulünü tanımamaları, namaza ancak isteksizce gelmeleri ve hoşlarına gitmiyorken infak etmeleridir.
Ümit Şimşek : Onların bağışlarının kabulüne engel olan şey, Allah'ı ve Resulünü inkâr etmiş olmaları, namaza üşenerek kalkmaları ve bağışlarını gönülsüzce yapmalarıdır.
Yaşar Nuri Öztürk : İnfaklarının onlardan kabul edilmesini engelleyen sadece şudur: Onlar, Allah'a ve resulüne nankörlük ettiler. Namaza ancak üşene üşene gelirler, infak edip dağıttıklarını da içlerinden gelmeyerek verirler.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128129

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
70.190