TEVBE-6

Anasayfa » TEVBE Suresi » TEVBE-6
share on facebook  tweet  share on google  print  

TEVBE-6

"TEVBE Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<9/TEVBE-6>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَإِنْ أَحَدٌ مِّنَ الْمُشْرِكِينَ اسْتَجَارَكَ فَأَجِرْهُ حَتَّى يَسْمَعَ كَلاَمَ اللّهِ ثُمَّ أَبْلِغْهُ مَأْمَنَهُ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لاَّ يَعْلَمُونَ

Ve in ehadun minel muşrikînestecâreke fe ecirhu hattâ yesmea kelâmallâhi summe eblighu me'meneh(me'menehu), zâlike bi ennehum kavmun lâ ya'lemûn(ya'lemûne).

Ve eğer müşriklerden birisi senden yardım isterse, o taktirde, Allah'ın kelâmını işitinceye kadar onu himaye et. Sonra onu emin olduğu yere ulaştır. İşte bu, onların bilmeyen bir kavim olmalarından dolayıdır.  
1. ve in : ve eğer
2. ehadun : biri, birisi
3. min el muşrikîne : müşriklerden
4. istecâre-ke : senden yardım, himaye ister
5. fe ecir-hu : o taktirde himaye et, koru
6. hattâ yesmea : işitinceye, duyana kadar
7. kelâme allâhi : Allah'ın sözü
8. summe : sonra
9. eblig-hu : onu ulaştır
10. me'mene-hu (mâ emene-hu) : onu, emin olduğu yere (şeye)
11. zâlike : işte bu
12. bi enne-hum : onların, ..... olması sebebiyle, dolayısıyla
13. kavmun : bir kavim
14. lâ ya'lemûne : bilmeyen

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Bu âyet-i kerimede, Allahû Tealâ sözlerini dinleme ve işitme konusunda gayreti olanlara, Allah'ın sözünün mânâsına varanlara, Allah'ın sözünü işitinceye ve idrak edinceye kadar, her zaman açık bir kapı bırakıyor. Bir başka topluluktan bir müşrik, Peygamber Efendimiz (S.A.V)'den yardım istiyor. Allahû Tealâ: “Onu al, diğer sahâbeyle beraber kalsın bir süre. Sizin nasıl bir hayatın sahibi olduğunuzu, nelerle meşgul olduğunuzu, doğruya nasıl ulaştığınızı birer birer görsün, anlasın. Allah'ın öğretisiyle mücehhez olduktan sonra, onu kendi kavminin içerisine tekrar gönder.” diyor.

Eğer o kişi, bu süre içerisinde hakikati anlarsa, Allah'a ulaşmayı dilerse ve hele Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in önünde tövbe edip, O'na tâbî olursa, Allah kalbindeki küfrü alıp, îmânı yazarsa, o îmânı artan bir mü'min olursa, kalbi Allah'ın nurlarıyla dolmaya başlarsa, gideceği kavim için örnek bir insan olacaktır.

9/TEVBE-6

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve eğer müşriklerden birisi senden yardım isterse, o taktirde, Allah'ın kelâmını işitinceye kadar onu himaye et. Sonra onu emin olduğu yere ulaştır. İşte bu, onların bilmeyen bir kavim olmalarından dolayıdır.
Diyanet İşleri : Eğer Allah’a ortak koşanlardan biri senden sığınma talebinde bulunursa, Allah’ın kelâmını işitebilmesi için ona sığınma hakkı tanı. Sonra da onu güven içinde olacağı yere ulaştır. Bu, onların bilmeyen bir kavim olmaları sebebiyledir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Müşriklerden biri, senden aman dilerse aman ver ona da Allah sözünü dinlesin, sonra da emîn olduğu yere dek yolla onu. Bunun sebebi de, onların, bilmeyen bir topluluk olmalarıdır.
Adem Uğur : Ve eğer müşriklerden biri senden aman dilerse, Allah'ın kelâmını işitip dinleyinceye kadar ona aman ver, sonra (müslüman olmazsa) onu güven içinde bulunacağı bir yere ulaştır. İşte bu (müsamaha), onların, bilmeyen bir kavim olmalarından dolayıdır.
Ahmed Hulusi : Eğer müşriklerden biri senden pes edip, koruman altına girmek isterse, onu koruman altına al ki (sana yakınlaşarak) Allâh kelâmını işitsin; sonra onu güvende olacağı yere ulaştır. . . Böyle (yapmalısın), çünkü onlar (Hakikati) bilmeyen bir toplumdur.
Ahmet Tekin : Eğer ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında, Allah’a ortak koşan müşriklerden biri güvence ve himaye isterse onu koru kolla ki, Allah’ın kelâmını dinlemeye, anlamaya fırsatı olsun.
Sonra onu, kendisini güvenlik içinde hissedeceği yere kadar sağ salim ulaştır. Böyle muamele, Allah’ın dini İslâm ile ilgili, hayır ve şer ile ilgili bilgi sahibi olmayan kavimlerin, İslâmî otoriteyi tanıma vesilesidir.
Ahmet Varol : Eğer müşriklerden biri senden eman dilerse ona eman ver ki Allah'ın sözünü dinlesin. Sonra onu güven içinde olacağı yere ulaştır. Böyle yap, çünkü onlar bilmeyen bir topluluktur.
Ali Bulaç : Eğer müşriklerden biri, senden 'eman isterse', ona eman ver; öyle ki Allah'ın sözünü dinlemiş olsun, sonra onu 'güvenlik içinde olacağı yere ulaştır.' Bu, onların elbette bilmeyen bir topluluk olmaları nedeniyledir.
Ali Fikri Yavuz : Eğer (taarruza uğrayan) müşriklerden biri aman dilerse, ona aman ver, tâ ki Allah’ın kelâmını dinlesin. Sonra onu, emin olduğu yere kadar, (İslâmı kabul etmemişse), selâmete ulaştır. Çünkü bunlar, gerçeği bilmez bir kavimdirler.
Bekir Sadak : Puta tapanlardan biri sana siginirsa, onu guvene al; taki Allah'in sozunu dinlesin. Sonra onu guven icinde olacagi yere ulastir. Cunku onlar bilgisiz bir topluluktur. *
Celal Yıldırım : Müşriklerden biri aman dileyerek sana gelirse, ona aman ver ki Allah'ın sözünü dinleyebilsin. Sonra da onu güven duyacağı yere kadar ulaştır. Çünkü onlar bilgisiz bir topluluktur.
Diyanet İşleri (eski) : Puta tapanlardan biri sana sığınırsa, onu güvene al; ta ki Allah'ın sözünü dinlesin. Sonra onu güven içinde olacağı yere ulaştır. Çünkü onlar bilgisiz bir topluluktur.
Diyanet Vakfi : Ve eğer müşriklerden biri senden aman dilerse, Allah'ın kelâmını işitip dinleyinceye kadar ona aman ver, sonra (müslüman olmazsa) onu güven içinde bulunacağı bir yere ulaştır. İşte bu (müsamaha), onların, bilmeyen bir kavim olmalarından dolayıdır.
Edip Yüksel : Putperestlerden biri sizden geçiş emniyeti dilerse ona koruma sağla ki ALLAH'ın sözünü işitsin; sonra onu kendisinin güvenlik bölgesine ulaştır. Çünkü onlar bilgisiz bir topluluktur.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve eğer müşriklerden biri aman ile yakınına gelmek isterse ona aman ver, taki Allahın kelâmını dinlesin, sonra da onun me'menine kadar gönder, çünkü bunlar hakikatı bilmez bir kavimdirler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve eğer müşriklerden biri senden aman dileyerek yakınına gelmek isterse, Allah'ın kelamını dinleyebilmesi için ona aman ver, sonra onu güven duyacağı yere kadar gönder; çünkü onlar gerçeği bilmez bir toplulukturlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Eğer müşriklerden biri aman dilerse, ona aman ver. Ta ki, Allah'ın kelâmını dinlesin. Sonra onu güvenlik içinde olduğu yere kadar gönder. Çünkü bunlar gerçekten de bilgisiz bir kavimdirler.
Fizilal-il Kuran : Eğer puta tapanlardan biri senden can güvenliği isterse kendisine can güvenliği sağla ki, Allah'ın sözünü, Kur'ân'ı işitebilsin, sonra da onu güven içinde olacağı bir yere ulaştır. Çünkü onlar gerçekleri bilmeyen bir güruhtur.
Gültekin Onan : Eğer müşriklerden biri senden 'eman isterse', ona eman ver; öyle ki Tanrı'nın sözünü dinlemiş olsun, sonra onu 'güvenlik içinde olacağı' (me'meneh) yere ulaştır. Bu, onların elbette bilmeyen bir kavim olmaları nedeniyledir.
Hasan Basri Çantay : Eğer (kendilerine tearruz edilmesi emrolunan) müşriklerden biri senden aman dilerse ona aman ver. Tâki Allahın kelâmını dinlesin. Sonra onu emîn olduğu yere kadar (selâmetle) ulaşdır. Çünkü onlar (hakıykatı) bilmeyen bir kavmdir.
Hayrat Neşriyat : Eğer müşriklerden biri senden emân dilerse, artık ona emân ver; tâ ki Allah’ın kelâmını işitsin; sonra da onu emîn olacağı yere ulaştır! Bu (emân), elbette onların(hakikati) bilmeyen bir kavim olmalarındandır.
İbni Kesir : Eğer müşriklerden birisi senden aman dilerse; ona aman ver. Ta ki Allah'ın kelamını dinlesin. Sonra onu emin olacağı yere kadar ulaştır. Bu; onların bilmez bir kavim olmaları sebebiyledir.
Muhammed Esed : Ve Allahtan başkalarına tanrılık yakıştıranlardan biri senin korumana başvurursa, onu koruma altına al, olur ki (senden) Allahın sözünü işitip anla(yabili)r; ve sonra onu, kendini güvenlik içinde hissedebileceği bir yere ulaştır; bu (davranışın), onların (belki de yalnızca) (hakkı) bilmedikleri için (günah işleyen) kimselerden olmaları ihtimalinden dolayıdır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve eğer müşriklerden bir kimse senden aman dilerse artık ona aman ver. Tâ ki, Allah Teâlâ'nın kelâmını dinlesin. Sonra onu emin bulunduğu mahalle ulaştır. Çünkü onlar şüphe yok ki, bilmez bir kavimdir.
Ömer Öngüt : Eğer müşriklerden biri senden eman dilerse ona eman ver. Tâ ki Allah'ın kelâmını dinlesin. Sonra onu güven içinde bulunacağı yere kadar ulaştır. Çünkü onlar gerçekten de bilgisiz bir kavimdirler.
Şaban Piriş : Eğer müşriklerden birisi sana sığınırsa, onu güvene al, ta ki Allah’ın sözünü işitsin. Sonra onu güven içinde olacağı bir yere ulaştır. Çünkü onlar bilmeyen bir toplumdur.
Suat Yıldırım : Eğer müşriklerden biri senden sığınma hakkı isteyip yanına gelmek isterse, sen ona güvence ver, ta ki Allah’ın kelamını dinlesin, düşünsün. Sonra şayet Müslümanlığı benimsemezse onu, kendisini güvenlikte hissedeceği yere (vatanına) ulaştır. Öyle! (Bu sığınma ve gönderme işlemini yapmalı), zira onlar İslâm’ın gerçek mahiyetini bilmeyen bir topluluktur.
Süleyman Ateş : Ve eğer ortak koşanlardan biri güvence dileyip yanına gelmek isterse, onu yanına al ki, Allâh'ın sözünü işitsin; sonra onu güven içinde bulunacağı yere ulaştır. Böyle (yap), çünkü onlar, bilmez bir topluluktur.
Tefhim-ul Kuran : Eğer müşriklerden biri, senden 'aman isterse', ona aman ver; öyle ki Allah'ın sözünü dinlemiş olsun, sonra onu 'güvenlik içinde olacağı yere ulaştır'. Bu, onların elbette bilmeyen bir topluluk olmaları nedeniyledir.
Ümit Şimşek : Müşriklerden biri senden sığınma hakkı isteyecek olursa, ona bu hakkı ver, tâ ki Allah'ın kelâmını dinlesin. Sonra da onu güvende olacağı yere ulaştır. Çünkü onlar bir bilgisizler güruhudur.
Yaşar Nuri Öztürk : Eğer müşriklerden biri senden güvence dilerse/senin yanına gelmek, sana komşu olmak isterse, ona güvence verip yakınlaşma isteğini kabul et ki, Allah'ın kelamını dinleyebilsin. Sonra da onu, güvenli gördüğü yere kadar götür. Böyle yapmanın gerekçesi şudur: Bunlar bilmeyen bir topluluktur.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127, 128129

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
70.228