YÛNUS-101

Anasayfa » YÛNUS Suresi » YÛNUS-101
share on facebook  tweet  share on google  print  

YÛNUS-101

"YÛNUS Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<10/YÛNUS-101>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

قُلِ انظُرُواْ مَاذَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَا تُغْنِي الآيَاتُ وَالنُّذُرُ عَن قَوْمٍ لاَّ يُؤْمِنُونَ

Kulinzurû mâzâ fîs semâvâti vel ard(ardı), ve mâ tugnîl âyâtu ven nuzuru an kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).

De ki: “Semalarda ve yeryüzünde ne(ler) var bakın! Âmenû olmayan bir kavme, âyetler (deliller) ve uyarılar fayda vermez.”  
1. kul : de
2. unzurû : bakın
3. mâ zâ : ne(ler) var
4. fî es semâvâti : göklerde
5. ve el ardı : ve yeryüzünde
6. ve mâ tugnî : ve fayda vermez (gani olmaz)
7. el âyâtu : âyetler
8. ve en nuzuru : ve uyarmalar
9. an kavmin : kavminden, kavme
10. lâ yu'minûne : âmenû olmayan

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ diyor ki, insanları uyarsan da mü'min olmayan bir kavme, Allah'ın âyetleri ve delilleri fayda vermez. Ancak Allah'a ulaşmayı dileyen kişi, 12 tane ihsanla mürşidine ulaşırsa ve kalbine îmân yazılırsa, o zaman Allah'ın âyetlerinin ne ifade ettiğini görecektir.

İnsanların % 90 dan fazlası Allah'ın âyetlerinin farkında değildir ve bir kısmı, farkında olduğunu zannetmektedir. Ne kadar delil getirilirse getirilsin, eğer bir insan Allah'a ulaşmayı dilemiyorsa, hiçbir zaman mü'min olmayacaktır. Ve burada "lâ yuminun" derken, "Âmenû olmayan (Allah'a ulaşmayı dilemeyen) bir kavme, âyetler, deliller, uyarılar fayda vermez." diyor, Allahû Tealâ.

2/BAKARA-6: İnnellezîne keferû sevâun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum lâ yu’minûn(yu’minûne).

Onlar muhakkak ki kâfirdirler. Onları ikaz etsen de etmesen de onlar için eşittir (birdir), mü'min olmazlar.

2/BAKARA-7: Hatemallâhu alâ kulûbihim ve alâ sem’ıhim, ve alâ ebsârihim gışâveh(gışâvetun), ve lehum azâbun azîm(azîmun).

Allah onların kalplerinin üzerini ve işitme (sem'î) hassasının üzerini mühürledi ve görme (basar) hassasının üzerine gışavet (perde) çekti. Onlar için azîm (büyük) azap vardır.

Kâfirler, âmenû olmayanlardır, Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerdir. Dilemedikçe o kişiler kalplerindeki küfür karanlıkları ile kalacaklardır.

100. ve 101. âyetler arasında bir beraberlik vardır. Âyet 100'de Allahû Tealâ diyor ki: "Allah'ın izni olmaksızın, bir kimsenin mü'min olması mümkün olamaz." Allah insanlardan bir kısmını seçer. Bu seçim Allah'ın ilk rızası, yani iznidir. Bunlardan kim Allah'a ulaşmayı dilerse sadece onlar mü'min olur.

Allahû Tealâ kişiye 12 tane ihsan vermedikçe, bir mürşide ulaşsa bile kalbine îmân yazılmaz. Öyleyse 12 tane ihsanı veren Allah'tır. Kişi Allah'a ulaşmayı diler, âmenû olur, ondan sonra ancak Allahû Tealâ ona 12 tane ihsan vererek, mürşidine ulaştırır. Böylece onun îmânı artan mü'min olması için gerekli izni vermiş olur. Ondan sonra da gene Allahû Tealâ'nın izniyle kalbinin mührü açılır, kalbin içine Allah îmân kelimesini yazar ve kişi îmânı artan bir mü'min olur.

Öyleyse bir insanın Allah'ın âyetlerini anlayabilmesi için, Allah'ın o kişinin yolunu açması lâzım ama Allah'ın o kişinin yolunu açması şarta bağlanmış Allahû Tealâ tarafından: "Allah'a ulaşmayı dilemek" Kişi bunu kendi iradesiyle yapmak mecburiyetindedir. Eğer yapmazsa, kişi Allah'a ulaşmayı dilemezse, Allah da onu Kendisine ulaştırmayı dilemez.

Allahû Tealâ, Allah'a ulaşmayı dileyenlerin durumuna "âmenû olanlar" diyor. Ve âmenû olmak tam 7 kademe devam eder.

Allah'a ulaşmayı dileyenler, 1. defa âmenû olanlar.

Mürşidlerine ulaşanlar, 2. defa âmenû olanlar.

Ruhunu Allah'a ulaştıranlar, 3. defa âmenû olanlar.

Fizik vücutlarını Allah'a teslim edenler, 4. defa âmenû olanlar.

Nefslerini Allah'a teslim edenler, 5. defa âmenû olanlar.

İrşada ulaşanlar, 6. defa âmenû olanlar.

İradelerini Allah'a teslim edenler, bihakkın takvaya ulaşanlar, Hakk'ul yakînin sahipleri, 7. defa âmenû olanlar.

Onun için burada, "Âmenû olmayan bir kavme âyetler, deliller ve uyarılar fayda vermez." diyor, Allahû Tealâ.

Uyarıların fayda vermediği insanlar, âmenû olmayan insanlardır.

 

10/YÛNUS-101

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : De ki: “Semalarda ve yeryüzünde ne(ler) var bakın! Âmenû olmayan bir kavme, âyetler (deliller) ve uyarılar fayda vermez.”
Diyanet İşleri : De ki: “Göklerde ve yerde neler var, bir baksanıza.” Fakat âyetler ve uyarılar, inanmayan bir topluma hiçbir fayda sağlamaz.
Abdulbaki Gölpınarlı : De ki: Bir bakın da görün, neler var göklerde ve yeryüzünde. Fakat bunca deliller, bunca korkutan peygamberler, inanmayan topluluğa ne fayda eder?
Adem Uğur : De ki: "Göklerde ve yerde neler var, bakın (da ibret alın!)" Fakat inanmayan bir topluma deliller ve uyarılar fayda sağlamaz.
Ahmed Hulusi : De ki: "Semâlar ve arzda ne oluyor, bir bakın!". . . O işaretler ve uyarılar, iman etmeyen topluluğa yarar sağlamaz!
Ahmet Tekin : Onlara:
'Bakın, düşünün, inceleyin göklerde ve yerde Allah’ın birliğine ve kudretine delâlet eden neler var?' de. İman etmeyecek bir topluma âyetler, mûcizeler, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan uyarılar ve kâinatta, Allah’ın varlığını, birliğini, kudretini gösteren deliller de fayda sağlamaz.
Ahmet Varol : De ki: 'Göklerde ve yerde neler olduğuna bir bakın.' İman etmeyen bir topluluğa ayetler ve uyarılar bir şey kazandırmaz.
Ali Bulaç : De ki: "Göklerde ve yerde ne var? Bir bakıverin." İman etmeyen bir topluluğa apaçık ayetler ve uyarmalar bir şey sağlamaz.
Ali Fikri Yavuz : De ki: “- Bakın, göklerde ve yerde neler var! “ Fakat, bunca âyetler (alâmetler) ve azabla korkutmalar, iman etmiyecek bir kavme fayda vermez.
Bekir Sadak : «oklerde ve yerde neler var, bir bakin"de. Inanmayacak bir millete ayetler ve uyarmalar fayda vermez.
Celal Yıldırım : De ki: Bir bakın göklerde ve yerde neler var! İmân etmiyecek bir topluluğa o âyetler ve o uyarılar ne fayda sağlar ?
Diyanet İşleri (eski) : 'Göklerde ve yerde neler var, bir bakın' de. İnanmayacak bir millete ayetler ve uyarmalar fayda vermez.
Diyanet Vakfi : De ki: «Göklerde ve yerde neler var, bakın (da ibret alın!)» Fakat inanmayan bir topluma deliller ve uyarılar fayda sağlamaz.
Edip Yüksel : De ki: 'Göklerde ve yerde neler var, bir bakın! İnanmıyan bir topluma deliller ve uyarılar kâr etmez.'
Elmalılı Hamdi Yazır : De ki: bakın, Göklerde Yerde neler var, fakat o âyetler, o inzarlar iyman etmiyecek bir kavme ne fâide verir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : De ki: «Bir bakın neler var göklerde ve yerde!» Fakat o deliller, o uyarılar iman etmeyecek bir kavme ne fayda sağlar ki!
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : De ki: «Göklerde ve yerde olup bitenlere dikkatle bakın!» Fakat o uyarmalar ve o âyetler, iman etmeyen bir kavme fayda vermez ki!
Fizilal-il Kuran : Onlara de ki; «Göklerde ve yerde neler olduğuna bakınız.» Fakat ibret verici belgelerin ve uyarıların iman etmeyenlere hiçbir yararı olmaz.
Gültekin Onan : De ki: "Göklerde ve yerde ne var? Bir bakıverin." İnanmayan bir topluluğa apaçık ayetler ve uyarmalar bir şey sağlamaz.
Hasan Basri Çantay : De ki: «Göklerde ve yerde neler var, bakın». (Fakat) bunca âyetler (ibretler) ve inzârlar îman etmeyecekler gürûhüne fâide vermez.
Hayrat Neşriyat : De ki: 'Göklerde ve yerde neler var, bakın!' Fakat o deliller ve korkutmalar, îmân etmeyecek bir kavme fayda vermez.
İbni Kesir : De ki: Göklerde ve yerde neler var, bir bakın. Fakat bunca ayetler ve uyarılar inanmayanlar güruhuna fayda vermez.
Muhammed Esed : De ki: "Göklerde ve yerde var olanlara bakın da düşünün!" Ne var ki, inanmayacak olan bir topluma ne ayetlerin, ne de uyarmaların bir yararı dokunabilir!
Ömer Nasuhi Bilmen : De ki: «Bakınız! Göklerde ve yerde olanlar nelerdir?» Fakat imân etmez bir kavim için âyetler ve korkutucular bir faide vermez.
Ömer Öngüt : De ki: “Göklerde ve yerde neler var, baksanıza!” Fakat inanmayan bir topluluğa âyetler ve uyarılar fayda sağlamaz.
Şaban Piriş : “Göklerde ve yerde neler var bir bakın!” de, inanmayacak bir topluma ayetler ve uyarmalar fayda vermez.
Suat Yıldırım : De ki: "Göklerde ve yerde neler ve neler var, bir baksanıza!" Fakat bunca işaretler ve uyarılar iman etmeyecek kimselere ne fayda verir ki?
Süleyman Ateş : "Göklerde ve yerde olanlara bakın!" de; ama o âyetler ve uyarılar, inanmayacak bir kavme yarar sağlamaz.
Tefhim-ul Kuran : De ki: «Göklerde ve yerde ne var? bir bakıverin.» İman etmeyen bir topluluğa apaçık ayetler ve uyarıp korkutmalar bir şey sağlamaz.
Ümit Şimşek : De ki: Göklerde ve yerde ne var, bir bakın. Fakat ne âyetler, ne de uyarılar, iman etmeyen bir topluluğa fayda vermez.
Yaşar Nuri Öztürk : De ki: "Göklerde ve yerde neler var/neler oluyor, bir bakın!" O ayetler ve uyarılar iman etmeyen bir toplumun hiçbir işine yaramaz.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108109

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
60.086