YÛNUS-74

Anasayfa » YÛNUS Suresi » YÛNUS-74
share on facebook  tweet  share on google  print  

YÛNUS-74

"YÛNUS Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<10/YÛNUS-74>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

ثُمَّ بَعَثْنَا مِن بَعْدِهِ رُسُلاً إِلَى قَوْمِهِمْ فَجَآؤُوهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا كَانُواْ لِيُؤْمِنُواْ بِمَا كَذَّبُواْ بِهِ مِن قَبْلُ كَذَلِكَ نَطْبَعُ عَلَى قُلوبِ الْمُعْتَدِينَ

Summe beasnâ min ba’dihî rusulen ilâ kavmihim fe câûhum bil beyyinâti fe mâ kânû li yu’minû bimâ kezzebû bihî min kabl(kablu), kezâlike natbeu alâ kulûbil mugtedîn(mugtedîne).

Sonra onun arkasından onların kavimlerine resûller gönderdik. Onlara beyyineler (açık deliller) getirdiler. Daha önce (hidayete erip sonradan) onu yalanladıklarından dolayı böylece (fıska düştükleri için) mü'min olmadılar. Haddi aşanların kalplerini işte böyle mühürleriz (tabederiz).  
1. summe : sonra
2. beas-nâ : biz gönderdik
3. min ba'di-hi : ondan sonra
4. rusulen : resûller
5. ilâ kavmi-him : onların kavmine
6. fe câû-hum bi
(câe)
(câe bi)
: o zaman onlara getirdiler
: (geldi)
: (getirdi)
7. el beyyinâti : beyyineler, belgeler
8. fe mâ kânû li yu'minû : ama inanmadılar, mü'min olmadılar
9. bi mâ kezzebû : yalanladıklarından dolayı
10. bihi : onu
11. min kablu : önceden
12. kezâlike : işte böyle
13. natbeu : mühürleriz
14. alâ kulûbi : kalplerin üzerini
15. el mugtedîne : haddi aşanlar

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ, bu âyet-i kerimede kalplerin tabedilmesinden bahsetmektedir.

"Onlara belgeler geldi ama yalanladıkları için mü'min olmadılar." ifadesiyle Allah onların kalplerini normal standartlarda mühürleseydi, inkâr sebebiyle kalbi mühürlü olan insanlar olacaklardı. Ama insanların kalpleri zaten Allah'a ulaşmayı dilemeden evvel de mühürlüdür. Allahû Tealâ, burada onların kalplerini tabetmek ifadesini kullandığına göre, bu insanlar daha evvel tâbî olmuşlar, sonra hidayete ermişler, yani ruhlarını Allah'a ulaştırmışlar, sonra fıska düşmüşler. Sonra yeniden ikinci defa tâbî olmuşlar, ikinci defa hidayete ermişler ve bundan sonra fıska düşmüşlerdir.

Başlangıçta herkesin kalbi mühürlüdür ve Allah'a ulaşmayı dilemeyen insanlar henüz mü'min olmadıkları için, bütün insanların kalplerinin içinde zaten küfür vardır.

2/BAKARA-6: İnnellezîne keferû sevâun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum lâ yu’minûn(yu’minûne).

Onlar muhakkak ki kâfirdirler. Onları ikaz etsen de etmesen de onlar için eşittir (birdir), mü'min olmazlar.

2/BAKARA-7: Hatemallâhu alâ kulûbihim ve alâ sem’ıhim, ve alâ ebsârihim gışâveh(gışâvetun), ve lehum azâbun azîm(azîmun).

Allah onların kalplerinin üzerini ve işitme (sem'î) hassasının üzerini mühürledi ve görme (basar) hassasının üzerine gışavet (perde) çekti. Onlar için azîm (büyük) azap vardır.

Bu kişi herkes gibi başlangıçta küfürde ve fıskta idi. Allah'a ulaşmayı dile-yince mutlaka mürşidine tâbî olmuştur. Kalbi açılmış, hidayete ermiş, hidayetten sonra yeniden, ikinci defa fıska düşmüştür. Baştan zaten fıskta ve kâfirdi. Fıska düştükten sonra bir defa daha tâbî olması lâzımdır. Bir defa daha tâbî olduktan sonra eğer yeniden inkâr ederse, ancak o zaman Allahû Tealâ o kişinin kalbindeki îmânı geri alır, küfür kelimesini yazar ve kalbi tabeder. Allahû Tealâ'nın kalbi tabetmesinin sebebi, iki defa ardarda hidayetten sonraki üçüncü defa fıska düşme olayıdır.

Kur'ân-ı Kerim'in bütünü içerisinde tezekkür ettiğimiz zaman kalbin tabedilmesinde iki defa tâbiiyet ve hidayet ve hidayetten fıska düşme söz konusudur.

 

10/YÛNUS-74

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Sonra onun arkasından onların kavimlerine resûller gönderdik. Onlara beyyineler (açık deliller) getirdiler. Daha önce (hidayete erip sonradan) onu yalanladıklarından dolayı böylece (fıska düştükleri için) mü'min olmadılar. Haddi aşanların kalplerini işte böyle mühürleriz (tabederiz).
Diyanet İşleri : Sonra, onun ardından birçok peygamberi kendi toplumlarına gönderdik. Onlara apaçık mucizeler getirdiler. Fakat onlar önceden yalanlamakta oldukları şeye inanacak değillerdi. İşte biz haddi aşanların kalplerini böylece mühürleriz.
Abdulbaki Gölpınarlı : Ondan sonra da insan topluluklarına peygamberler gönderdik, apaçık delillerle geldikleri halde önceden yalanladıkları şeylere bir türlü inanmadılar. İşte biz, haddini aşanların gönüllerini böyle mühürleriz.
Adem Uğur : Sonra onun arkasından birçok peygamberi kendi toplumlarına gönderdik. Onlara mucizeler getirdiler. Fakat onlar daha önce yalanladıkları şeye inanacak değillerdi. İşte haddi aşanların kalplerini biz böyle mühürleriz.
Ahmed Hulusi : Ondan (Nuh'tan) sonra nice toplumlara, apaçık deliller (muhtevası özel Esmâ mânâları) olan Rasûller bâ'settik. . . Daha önceden yalanlamış oldukları şeye (gene) iman etmediler. . . İşte haddi aşanların kalpleri üzerine böyle mühür vururuz (şuurları kilitlenir)!
Ahmet Tekin : Sonra, Nûh’un ardından gelen kavimlere kendi içlerinden özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere görevli Rasuller gönderdik. Onlara ayan beyan mûcizelerle, delillerle geldiler. Onlar da, daha önce yalanladıkları şeye inanacak değillerdi. İşte haddi aşanların, kural tanımayanların kalplerini, kafalarını biz böyle mühürleriz.
Ahmet Varol : Sonra onun ardından başka peygamberleri kavimlerine gönderdik. Bunlar onlara açık belgeler getirdiler. Ancak onlar daha önce yalanlamış oldukları şeylere bir türlü inanmak istemediler. İşte aşırı gidenlerin kalplerini böyle mühürleriz.
Ali Bulaç : Sonra onun ardından kendi kavimlerine (başka) elçiler gönderdik; onlara apaçık belgeler getirmişlerdi. Ama daha önce onu yalanlamaları nedeniyle inanmadılar. İşte biz, haddi aşanların kalblerini böyle mühürleriz.
Ali Fikri Yavuz : Sonra Nûh’un arkasından bir çok Peygamberleri kavimlerine gönderdik, onlara açık mûcizeler getirdiler. Fakat önceden yaptıkları tekzibden ötürü, bir türlü inanmak istemediler. İşte biz, hududu aşanların kalbleri üzerine böyle mühür basarız. (artık iman edemezler).
Bekir Sadak : Sonra onun ardindan milletlere peygamberler gonderdik, onlara belgeler getirdiler. Digerlerinin daha once yalan saymis olduklarina bunlar da inanmadilar. Asiri gidenlerin kalblerini iste boylece muhurleriz.
Celal Yıldırım : Ondan sonra kendi kavimlerine Peygamberler gönderdik. Onlar da kavimlerine açık belgelerle, mu'cizelerle geldiler. Daha önce yalan saydıklarına bakarak bir türlü imân eder olmadılar. İşte (ilâhî buyrukları dinlemeyip) haddi aşanların kalblerini böylece mühürleriz.
Diyanet İşleri (eski) : Sonra onun ardından milletlere peygamberler gönderdik, onlara belgeler getirdiler. Diğerlerinin daha önce yalan saymış olduklarına bunlar da inanmadılar. Aşırı gidenlerin kalblerini işte böylece mühürleriz.
Diyanet Vakfi : Sonra onun arkasından birçok peygamberi kendi toplumlarına gönderdik. Onlara mucizeler getirdiler. Fakat onlar daha önce yalanladıkları şeye inanacak değillerdi. İşte haddi aşanların kalplerini biz böyle mühürleriz.
Edip Yüksel : Sonra onun ardından, elçiler gönderdik, halklarına apaçık deliller getirdiler. Geçmişte yalanlamış bulunduklarına inanacak değillerdi. Azgınların kalplerini böyle damgalarız.
Elmalılı Hamdi Yazır : Sonra onun arkasından bir çok Peygamberleri kavmlerine gönderdik, onlara açık mu'cizelerle vardılar, fakat önce yalan dediklerine bir türlü inanmak istemediler, işte biz tecavüzü ı'tiyad edenlerin kalblerini böyle tab'ederiz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Sonra onun arkasından birçok peygamberleri kavimlerine gönderdik; onlara açık mucizelerle vardılar, fakat önce yalan dediklerine yine de bir türlü inanmak istemediler. İşte Biz sürekli haddi aşanların kalplerini böyle mühürleriz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Sonra onun arkasından birçok peygamberleri kavimlerine gönderdik. Onlara açık mucizelerle geldiler. Fakat onlar bir defa yalan dediklerine sonuna kadar bir türlü inanmadılar. İşte biz, haddi aşanların kalblerini böyle mühürleriz.
Fizilal-il Kuran : Sonra Nuh'un ardından birçok peygamberi soydaşlarına gönderdik. Peygamberler soydaşlarına açık mesajlar getirdiler. Fakat soydaşları daha önce yalanladıkları gerçeklere inanmaya yanaşmadılar. Biz de, ölçüyü aşanların kalplerini böyle mühürleriz.
Gültekin Onan : Sonra onun ardından kendi kavimlerine (başka) elçiler gönderdik; onlara apaçık belgeler getirmişlerdi. Ama daha önce onu yalanlamaları nedeniyle inanmadılar. İşte biz haddi aşanların kalplerini böyle mühürleriz.
Hasan Basri Çantay : Sonra onun arkasından kendi kavmlerine (bir çok) peygamberler gönderdik de bunlar, onlara (da'valarını isbat eden) apaçık mu'cizeler getirdiler. Fakat önceden (hakkı) yalan say (mıya alış) dıkları için, (kaabil değil) inanmadılar. İşte haddi aşanların gönülleri üzerine biz böyle mühür basarız!
Hayrat Neşriyat : Sonra onun ardından nice peygamberleri kavimlerine gönderdik; derken onlara apaçık deliller getirdiler; fakat önceden yalanladıkları şeye (yine) îmân edecek değillerdi. İşte(biz), haddi aşanların kalblerini (küfürleri sebebiyle) böyle mühürleriz!
İbni Kesir : Sonra onun arkasından peygamberleri kavimlerine gönderdik. Onlara apaçık ayetylerle geldiler. Fakat önceden yalanladıkları için inanmadılar. Aşırı gidenlerin kalblerini işte böylece mühürleriz.
Muhammed Esed : Ve sonra, o'nun ardından -her birini kendi toplumlarına olmak üzere- (başka) elçiler gönderdik; öyle ki onlar da hakkın apaçık delillerini ortaya koydular; fakat onlar bir kere yalanlamış bulundukları şeye (sonradan) bir türlü inanmak istemediler, haddi aşanların kalplerini biz işte böyle mühürleriz.
Ömer Nasuhi Bilmen : Sonra onu müteakip kavimlerine peygamberler gönderdik. Onlara beyyineler ile geldiler. Onlar ise evvelce tekzîp etmiş oldukları şeylere imân eder olmadılar. İşte haddi tecavüz edenlerin kalpleri üzerine böylece mühürleriz.
Ömer Öngüt : Sonra onun ardından kendi kavimlerine peygamberler gönderdik. Onlara apaçık deliller getirdiler. Fakat onlar daha önce yalanladıklarına iman edecek değillerdi. Haddi aşanların kalplerini işte böyle mühürleriz.
Şaban Piriş : O’ndan sonra da toplumlarına elçiler göndermiştik. (O toplumlara) elçiler belgelerle gelmişlerdi. Daha önce yalanladıkları şeye inanacak değillerdi. İşte, haddi aşanların kalplerini böyle mühürleriz.
Suat Yıldırım : Nuh’tan sonra, kendi halklarına resul olarak daha nice peygamberler gönderdik. Onlar kavimlerine âyetler, mûcizeler getirdiler; ama berikiler, önce yalan saydıkları şeye, bir türlü inanmadılar. İşte haddi aşanların kalplerini böyle mühürleriz!
Süleyman Ateş : Sonra onun ardından bir çok elçileri kavimlerine gönderdik; onlara; belgeler getirdiler. (Fakat onlar) önce yalanlamış oldukları şeye bir türlü inanmıyorlardı. İşte haddi aşanların kalblerini böyle mühürleriz.
Tefhim-ul Kuran : Sonra onun ardından kendi kavimlerine (başka) peygamberler gönderdik; onlara apaçık belgeler getirmişlerdi. Ama daha önce onu yalanlamaları nedeniyle inanmadılar. İşte biz, haddi aşanların kalblerini böyle damgalarız.
Ümit Şimşek : Nuh'tan sonra Biz yine kendi milletlerine peygamberler gönderdik. Peygamberleri onlara apaçık deliller getirdiler; ama onların, daha önce yalanlamış oldukları şeye inanmaya niyetleri yoktu. Hadlerini aşanların kalplerini Biz böyle mühürlüyoruz.
Yaşar Nuri Öztürk : Nûh'un ardından birçok resulleri daha toplumlarına gönderdik. Onlara açık seçik kanıtlar getirdiler. Ama onlar daha önceden yalanladıkları şeye bir türlü inanmadılar. Azgınlığa sapanların kalplerini biz, işte böyle mühürleriz.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108109

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
60.067