YÛNUS-72

Anasayfa » YÛNUS Suresi » YÛNUS-72
share on facebook  tweet  share on google  print  

YÛNUS-72

"YÛNUS Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<10/YÛNUS-72>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

فَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَمَا سَأَلْتُكُم مِّنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلاَّ عَلَى اللّهِ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُسْلِمِينَ

Fe in tevelleytum fe mâ se’eltukum min ecr(ecrin), in ecriye illâ alâllâhi ve umirtu en ekûne minel muslimîn(muslimîne).

Artık şâyet dönerseniz, sizden bir ücret de istemiyorum. Benim ücretim (varsa) yalnız Allah'a aittir. Ve ben teslim olanlardan olmakla emrolundum.  
1. fe in : eğer
2. tevelleytum : yüz çevirirseniz, dönerseniz
3. fe mâ se'eltu-kum : o zaman sizden istemem
4. min ecrin : ücretten, bir ücret
5. in ecriye : (eğer varsa) benim ecrim, ücretim
6. illâ : yalnız, ancak
7. alâ allâhi : Allah'a ait
8. ve umirtu : ve emrolundum
9. en ekûne : olmakla
10. min el muslimîne : (Allah'a) teslim olanlardan

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Bütün peygamberler, bütün resûller, ruhlarıyla, vechleriyle, nefsleriyle ve iradeleriyle Allah'a mutlaka teslim olmuşlardır. Hz. Nuh, bir Nebî (Peygamber) Resûldür. Bütün nebîler gibi o da ruhunu, vechini, nefsini ve iradesini Allah'a teslim etmiştir. İster nebî-resûl ister velî-resûl olsunlar, bütün resûller de mutlaka Allah'a teslim olmuşlardır. Hz. Nuh da teslim olanlardan olmakla emrolunmuştur.

Dîn, teslim olmaktan ibarettir. Mutluluk, teslim olmaktan ibarettir. Allahû Tealâ, ruhun, fizik vücudun, nefsin ve iradenin teslimini farz kılmıştır. Bu farzı gerçekleştirmek konusunda insandan misak istemiştir. İrademizin Allah'a teslimi konusundaki misakimiz, Allah'ın bize ahdini oluşturur.

5/MÂİDE-7: Vezkurû ni’metellâhi aleykum ve mîsâkahullezî vâsekakum bihî iz kultum semi’nâ ve ata’nâ vettekûllâh(vettekûllâhe) innallâhe alîmun bizâtis sudûr(sudûri).

Allah'ın, sizin üzerinizdeki ni'metini ve: “İşittik ve itaat ettik” dediğiniz zaman, onunla sizi bağladığı misâkınızı hatırlayın. Allah'a karşı takvâ sahibi olun, Muhakkak ki O, göğüslerde (sinelerde) olanı en iyi bilir.

6/EN'ÂM-152: Ve lâ takrebû mâlel yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eşuddeh(eşuddehu), ve evfûl keyle vel mîzâne bil kıst(kıstı), lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve izâ kultum fa’dilû ve lev kâne zâ kurbâ, ve bi ahdillâhi evfû, zâlikum vassâkum bihî leallekum tezekkerûn(tezekkerûne).

Yetimin malına, o en kuvvetli çağına gelinceye kadar, en güzel şekliyle olmadıkça yaklaşmayın. Ölçü ve tartıyı adaletle yerine getirin. Kimseyi gücünün dışında (bir şey ile) sorumlu tutmayız. Söylediğiniz zaman, yakınınız olsa bile, artık adaletle söyleyin. Allah'ın ahdini yerine getirin (ifa edin). Böylece tezekkür edersiniz diye, (Allah) işte böyle, size onunla vasiyet (emir) etti.

6/EN'ÂM-153: Ve enne hâzâ sırâtî mustekîmen fettebiûh(fettebiûhu), ve lâ tettebiûs subule fe teferreka bikum an sebîlih(sebîlihi), zâlikum vassâkum bihî leallekum tettekûn(tettekûne).

Ve muhakkak ki; bu, Benim mustakîm olan yolumdur. Öyleyse ona tâbî olun. Ve (başka) yollara tâbî olmayın ki; o taktirde sizi, onun yolundan ayırır. İşte böyle size onunla vasiyet etti(emretti). Umulur ki böylece siz takva sahibi olursunuz.

Allahû Tealâ, nefsin tezkiyesi ve tasfiyesi (nefsin bütün afetlerini yok ederek Allah'a teslim etmek) konusunda bizden yemin almıştır. Ruhu, Allah'a ölmeden ulaştırıp teslim etmek konusunda bizden misak almıştır. Fizik vücudu şeytana kul olmaktan kurtarıp Allah'a kul etmek için fizik vücutlardan ahd almıştır. Bununla yetinmemiş, hem Allah'ın ahdinde hem de Allah'ın vasiyetinde iradeyi de Allah'a teslim etmeyi, bihakkın takvaya ulaşmayı farz kılmıştır. Ve buna Allah, "irademizin misaki" diyor.

13/RA'D-20: Ellezîne yûfûne bi ahdillâhi ve lâ yenkudûnel misâk(misâka).

Onlar, Allah'ın ahdini ifa ederler (ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah'a teslim ederler). Ve misaklerini (diğer teslimlerle birlikte iradelerini de Allah'a teslim edeceklerine dair misaklerini) bozmazlar.

Rad-20'de Allah'ın Ahdi'ni yerine getirenlerin iradelerinin misakini bozmadıkları, yani bu misaki yerine getirdikleri ifade ediliyor. Yani Allah'ın Ahdi ile irademizin misaki, karşılıklı blir ahidleşme ve misak vermeyi kapsıyor.

Hz. Nuh: "Ben Allah'a teslim olmakla emrolundum." diyor. Allahû Tealâ, Peygamber Efendimiz (S.A.V) için de aynı şeyi söylüyor:

40/MU'MİN-66: Kul innî nuhîtu en a’budellezîne ted’ûne min dûnillâhi lemmâ câeniyel beyyinâtu min rabbî ve umirtu en uslime li rabbil âlemîn(âlemîne).

De ki: "Muhakkak ki ben sizin, Allah'tan başka taptıklarınıza kul olmaktan men edildim, bana Rabbimden beyyineler (deliller) geldiği için. Ve âlemlerin Rabbine teslim olmakla (ruhumu, vechimi, nefsimi ve irademi Allah'a teslim etmekle) emrolundum."

Allah'a teslim olmak, Kur'ân'ın bütünüdür. 28 basamaklık bir Kur'ân dizaynı içerisinde önce Allah'a ulaşmak dilenir (1. basamak). 12 tane ihsanla mürşide ulaşıp Allah'ın gösterdiği mürşide tâbî olunur (14. basamak). Kişi bu tâbiiyetle mü'min olur, ruhu Allah'a doğru yola çıkar. Nefs tezkiyesine başlar, fizik vücut şeytana kul olmaktan kurtulup Allah'a kul olmaya başlar. Kim ruhunu Allah'a ulaştırıp O'na teslim edebildiyse o kişi, ilk teslimini gerçekleştirmiştir, ruhu Allah'a teslim olmuştur (22. basamak).

Hz. Nuh'un, sadece kendisi değil, yanındaki âmenû olanlar da Allah'a teslim olmuştur. Hz. Nuh, kavmine Hud Suresinin 29. âyet-i kerimesinde diyor ki:

11/HÛD-29: Ve yâ kavmi lâ es’elukum aleyhi mâlâ(mâlen), in ecriye illâ alâllâhi ve mâ ene bi târidillezîne âmenû, innehum mulâkû rabbihim ve lâkinnî erâkum kavmen techelûn(techelûne).

Ve ey kavmim! Buna (tebliğ ettiğim şeylere) karşılık sizden mal olarak (bir şey) istemiyorum. Eğer ücretim (ecrim) varsa ancak Allah'a aittir. Ve ben âmenû olanları (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) tardedecek (uzaklaştıracak, kovacak) değilim. Muhakkak ki onlar, Rab'lerine mülâki olacaklar (ulaşacaklar). Ve lâkin ben, sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum.

Hz. Nuh, elbette ruhunu, fizik vücudunu, nefsini Allah'a teslim etmiş, irşada ulaşmış ve iradesini de Allah'a etmiştir. Kendi kavminin resûlüdür ve aynı zamanda kâinatın o devredeki Nebîsi'dir. Sadece onun kavminden kurtulanlar söz konusu olduğuna göre ondan başka kavimde resûl olması mümkün değildir. Nübüvvet ve risalet, ikisi de onda olmak üzere kendisine tâbî olanlarla beraber denize açılmıştır. Onların hepsi teslim olanlardan olmuşlardır. Tabiatıyla, Cebrail (A.S) vasıtasıyla teslim olan, teslimlerini gerçekleştiren, Hz. Nuh idi.

Hz. İbrâhîm'in hanif dîni, Hz. Nuh'un dînidir. Hz. Nuh'un dîni, Hz. İbrâhîm'in dînidir. Aynı dîn; Hz. Musa'nın, Hz. İsa'nın, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V)'in dînidir. Hiçbir peygamber birbirinden farklı dînleri yaşamamıştır. Hepsi aynı dîni, bir tek dîni yaşamıştır. Allahû Tealâ Kur'ân-ı Kerim'de, "Babanız İbrâhîm'in hanif dîni" diyor. Hz. Nuh, Hz. İbrâhîm'den evveldi ve aynı dîni yaşamıştır. Ruhunu, vechini, nefsini ve iradesini Allah'a teslim etmek keyfiyetlerinin hepsini evvelâ ilk insan ve İlk Peygamber olan Hz. Âdem yaşamıştır. Ona bağlı olanların da hepsi Allah'a ruhlarını da vechlerini de nefslerini de iradelerini de teslim etmişlerdir.

Böyle bir dizaynda Allah'a teslim asıldır. Hz. İbrâhîm'den evvel de teslim varolmuştur. Hz. İbrâhîm'in hanif dîninin standartlarını Allahû Tealâ, Bakara Suresinin 132. âyet-i kerimesinden 135. âyet-i kerimesine kadar, Hz. İbrâhîm'in ve onun torunlarının, Hz. Yâkub'un nasıl Allah'a teslim olduklarını ifade etmektedir:

2/BAKARA-132: Ve vassâ bihâ ibrâhîmu benîhi ve ya’kûb(ya’kûbu), yâ beniyye innallâhestafâ lekumud dîne fe lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn(muslimûne).

Ve, İbrâhîm (a.s) onu (Allah'a teslim olmayı) kendi oğullarına vasiyet etti. Ve Yâkub (a.s) da: “Ey oğullarım! Muhakkak ki Allah, bu dîni sizin için seçti. Artık siz, Allah'a teslim olmadan ölmeyin.” diye (vasiyet etti)..

2/BAKARA-133: Em kuntum şuhedâe iz hadara ya’kûbel mevtu, iz kâle li benîhi mâ ta’budûne min ba’dî kâlû na’budu ilâheke ve ilâhe âbâike ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ilâhen vâhidâ(vahiden) ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne).

Yoksa siz Yâkub (a.s), öleceği zaman (ona): “şahit mi oldunuz?” O (Yâkub a.s.), oğullarına: “Bundan (ben öldükten) sonra neye (kime) kul olacaksınız?” demişti. (Onlar): “Senin ilâhına ve senin ataların İbrâhîm (as), İsmail (as) ve İshak (as)'ın ilâhı olan tek İlâh'a kul olacağız. Ve biz, O'na teslim olanlarız.” dediler.

2/BAKARA-134: Tilke ummetun kad halet, lehâ mâ kesebet ve lekum mâ kesebtum, ve lâ tus’elûne ammâ kânû ya’melûn(ya’melûne).

İşte onlar bir ümmetti ki geldi, geçti. Onların kazandığı şeyler kendilerine, sizin kazandıklarınız sizedir. Onların yapmış olduklarından size sorulmaz (siz sorumlu değilsiniz).

Allahû Tealâ, Şura Suresinin 13. âyet-i kerimesinde Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e diyor ki:

42/ŞÛRÂ-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).

(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh'a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm'e, Hz. Musa'ya ve Hz. İsa'ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah'a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O'na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).

Adı geçen bütün peygamberler, ayrı ayrı devirleri temsil etmektedir. Ama burada dikkat çekici husus, son üç peygamberdir (Hz. Musa, Hz. İsa ve Kâinatın Son Peygamberi olan Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz). Hepsi Allah'a teslim olmuş, aynı şeriati yaşamışlardır, hepsinin şeriati tek bir şeriat, tek bir dîndir.

 

10/YÛNUS-72

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Artık şâyet dönerseniz, sizden bir ücret de istemiyorum. Benim ücretim (varsa) yalnız Allah'a aittir. Ve ben teslim olanlardan olmakla emrolundum.
Diyanet İşleri : Eğer yüz çeviriyorsanız, sizden zaten hiçbir ücret istemedim. Benim ücretim, ancak Allah’a aittir. Bana müslümanlardan olmam emredildi.”
Abdulbaki Gölpınarlı : Yüz çevirirseniz zâten sizden bir mükâfât istemem, benim mükâfâtım, ancak Allah'a âit ve Müslümanlardan olmam emredildi bana.
Adem Uğur : Eğer yüz çeviriyorsanız, zaten ben sizden bir ücret istemedim. Benim ecrim Allah'tan başkasına ait değildir ve bana müslümanlardan olmam emrolundu.
Ahmed Hulusi : "Eğer (bu yüzden) yüz çevirirseniz (çevirin; zaten) sizden bir karşılık istemedim. . . Benim ecrim (yaptığım işin getirisi) ancak Allâh'a aittir. . . Teslimiyeti yaşayanlardan olmakla emrolundum. "
Ahmet Tekin : 'Size yaptığım tebliğden yüz çevirir, güç ve iktidarınızı kullanarak halkı istediğiniz istikamette yönlendirirseniz Allah’ın azâbından kurtulamazsınız. Benim, sizden tebliğ görevime karşılık sizi güç durumda bırakacak bir ücret istemediğimi bilin. Benim mükâfatımı yalnızca Allah verir. Bana, İslâm’ı yaşayan müslümanlardan olmam emrolundu' demişti.
Ahmet Varol : Eğer yüz çevirirseniz (bilin ki) ben sizden bir ücret istemiş değilim. Benim ecrim ancak Allah'ın üzerinedir ve ben Müslümanlardan olmakla emrolundum.'
Ali Bulaç : Eğer yüz çevirecek olursanız, ben sizden bir karşılık istemedim. Benim ecrim, yalnızca Allah'a aittir. Ve ben, müslümanlardan olmakla emrolundum.
Ali Fikri Yavuz : Eğer davetimizden yüz çevirirseniz, ben de dâvetim için sizden bir ücret istemedim ki... Benim mükâfatım ancak Allah’a aittir ve ben, onun birliğine ve emirlerine boyun eğen müslümanlardan olmakla emrolundum.”
Bekir Sadak : «Eger yuz cevirirseniz bilin ki, ben sizden bir ucret istemiyorum. Benim ecrim Allah'a aiddir. Muslimlerden olmakla emrolundum.»
Celal Yıldırım : Eğer (benden ve öğütlerimden) yüzçevirirseniz, zaten ben sizden bir ücret istemiş değilim; benim mükâfatım ancak Allah'a aittir ve ben müslimler (= Hakk'a teslim olmuşlar)den olmakla emrolundum.»
Diyanet İşleri (eski) : 'Eğer yüz çevirirseniz bilin ki, ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim Allah'a aiddir. Müslimlerden olmakla emrolundum.'
Diyanet Vakfi : «Eğer yüz çeviriyorsanız, zaten ben sizden bir ücret istemedim. Benim ecrim Allah’tan başkasına ait değildir ve bana müslümanlardan olmam emrolundu.»
Edip Yüksel : 'Yüz çevirirseniz, halbuki ben sizden her hangi bir ücret istememiştim. Benim ücretim ancak ALLAH'ın üzerinedir. Müslümanlardan olmakla emredildim.'
Elmalılı Hamdi Yazır : Eğer aldırmazsanız ben de, sizden bir ecir istemedim â, benim ecrim ancak Allahadır, ve ben onun birliğine boyun eğen müslimînden olmakla emrolundum
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Eğer yüz çevirirseniz, ben de sizden ücret istemedim ya! Benim mükafatım ancak Allah'a aittir. Ve ben O'nun birliğine boyun eğen müslümanlardan olmakla emrolundum!»
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Eğer yüz çevirirseniz çevirin, ben de sizden bir ücret istemedim ya! Benim mükafatımı ancak Allah verir. Ve ben O'nun emrine boyun eğen müslümanlardan olmakla emrolundum.
Fizilal-il Kuran : Eğer çağrıma sırt dönüyorsanız, ben sizden herhangi bir ücret istemiş değilim, benim çabamın karşılığını verecek olan sadece Allah'dır; bana müslümanların, Allah'ın buyruklarına teslim olanların ilki olmam emredildi.
Gültekin Onan : Eğer yüz çevirecek olursanız, ben sizden bir karşılık istemedim. Benim ecrim, yalnızca Tanrı'ya aittir. Ve bana müslümanlardan olmam buyruldu.
Hasan Basri Çantay : «Eğer (benim öğüdlerimden) yüz çeviriyorsanız ben sizden (bu hususda zâten) hiç bir mükâfat istemedim. Benim mükâfatım Allahdan başkasına âid değildir. Ben (Onun hükmüne boyun eğen, emrine muhaalefet etmeyen, Ondan başkasından hiç bir ümîd beslemeyen) müslümanlardan olmamla emr olundum».
Hayrat Neşriyat : 'Bununla berâber eğer yüz çevirirseniz, zâten (ben) sizden bir ücret istemedim ki! Benim ücretim ancak Allah’a âiddir ve (ben) Müslümanlardan olmakla emrolundum!'
İbni Kesir : Yüz çevirirseniz; zaten ben sizden öğütlerimin karşılığı olarak bir ücret istemedim. Benim ücretim ancak Allah'a aittir. Ben, müslümanlardan olmakla emrolundum.
Muhammed Esed : Beri yandan, eğer (size ulaştırdığım mesajdan) yüz çevirirseniz, (hatırlayın ki,) ben sizden bir karşılık beklemiş değilim; benim ücretim(i ödemek) Allah'tan başkasına düşmez; çünkü ben kendini O'na teslim edenlerden biri olmakla emrolundum".
Ömer Nasuhi Bilmen : «Artık siz, yüz çevirir iseniz, zâten ben sizden bir mükâfaat istemiş değilim. Benim mükâfaatım ancak Allah Teâlâ'ya aittir. Ve ben müslümanlardan olmaklığımla emir olundum.»
Ömer Öngüt : “Eğer yüz çevirirseniz, zaten ben sizden bir ücret istemedim ki, benim ücretim Allah'a âittir ve ben müslümanlardan olmakla emrolundum. ”
Şaban Piriş : Eğer yüz çevirmişseniz, ben sizden bir ücret istememiştim. Benim ücretim sadece Allah’a aittir. Ben müslümanlardan olmakla emrolundum.
Suat Yıldırım : Eğer bu tebliğimden yüz çevirirseniz benim kaybedeceğim bir şey yok!Çünkü ben sizden ücret beklemiyorum ki! Benim ücretimi siz veremezsiniz. Benim mükâfatım ancak Allah’a aittir ve bana, O’na teslim olanlardan olmam emredilmiştir.
Süleyman Ateş : "Eğer yüz çevirdiyseniz (neden?), ben sizden bir ücret istemedim ki! Benim ücretim, ancak Allâh'ın üzerinedir. Bana müslümanlardan olmam emredilmiştir."
Tefhim-ul Kuran : Eğer yüz çevirecek olursanız, ben sizden bir karşılık istemedim. Benim ecrim, yalnızca Allah'a aittir. Ve ben, müslümanlardan olmakla emrolundum.
Ümit Şimşek : 'Yüz çevirirseniz, ben zaten sizden bir ücret istemiş değilim. Benim ücretim Allah'a aittir; bana emredilen de hakka teslim olanlar arasında bulunmaktır.'
Yaşar Nuri Öztürk : "Yüz çevirdiyseniz çevirin. Ben sizden bir ücret istemedim. Benim ücretim, Allah'tan gelecektir. Bana, müslümanlardan/Allah'a teslim olanlardan olmam emredildi."
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108109

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
60.047