YÛNUS-64

Anasayfa » YÛNUS Suresi » YÛNUS-64
share on facebook  tweet  share on google  print  

YÛNUS-64

"YÛNUS Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<10/YÛNUS-64>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

لَهُمُ الْبُشْرَى فِي الْحَياةِ الدُّنْيَا وَفِي الآخِرَةِ لاَ تَبْدِيلَ لِكَلِمَاتِ اللّهِ ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ

Lehumul buşrâ fîl hayâtid dunyâ ve fîl âhıreh(âhıreti), lâ tebdîle li kelimâtillâh(kelimâtillâhi), zâlike huvel fevzul azîm(azîmu).

Onlara, dünya hayatında ve ahirette müjdeler (mutluluklar) vardır. Allah'ın sözü değişmez. İşte O, fevz-ül azîmdir.  
1. lehum el buşrâ : onlara müjde vardır
2. fî el hayâti ed dunyâ : dünya hayatında
3. ve fî el âhıreti : ve ahirette
4. lâ tebdîle : değişmez
5. li kelimâti allâhi : Allah'ın sözü, kelimesi
6. zâlike : işte bu
7. huve el fevzu el azîm : o en büyük mükâfat (fevzdir)

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ, Yunus Suresinin 62, 6364. âyet-i kerimelerinde Allah'ın evliyasından bahsetmektedir.

Allah, evliyası için: "O Allah'ın evliyasına korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar." diyor. Allah'ın evliyası için cehennem korkusu olmaz. Onlar, Allahû Tealâ tarafından kesin cennetle müjdelenmişlerdir. Cennete gideceklerini kesin olarak bilirler, bu sebeple "Yarabbi, neden onları cennete gönderdin de beni cehenneme gönderiyorsun?" diye mahzun olmazlar. Allahû Tealâ, sonucu onlara kesin olarak gösterdiği için, cennete gireceklerini kesin olarak bildikleri için onlar hem mahzun olmazlar hem de cehennem korkuları yoktur.

Allahû Tealâ diyor ki: "Onlar takva sahibidirler."

Niçin takva sahibidirler? Âmenû oldukları için. 7 kademe âmenû oluş; 7 kademe de takva vardır:

  1. Allah'a ulaşmayı dileyen bir kişi, âmenû olduğu zaman birinci kademe âmenû olmuştur, burası âmenûlar takvasını ifade eder (3. Basamak).
  2. Mürşidine ulaşıp, tâbî olduğu zaman 2. defa âmenû olmuştur, burası mü'minler takvasını ifade eder (14. Basamak).
  3. Ruhunu Allah'a ulaştırdığı zaman 3. defa âmenû olmuştur, burası evvablar takvasını ifade eder (21. Basamak).
  4. Fizik vücudunu Allah'a teslim ettiği zaman muhsinler takvasının sahibidir ve 4. defa âmenû olmuştur (25. Basamak).
  5. Nefsini Allah'a teslim ettiği zaman daimî zikirden sonra, ahsen takvanın, muhlisler takvasının sahibi olur. 27. Basamağın sonuna ulaşmıştır.
  6. 28. Basamağın 4. mertebesinde kişi irşad takvasına ulaşır.
  7. 28. Basamağın 5. mertebesinde bihakkın takvanın sahibi olur.

Herbir takvada, bir Allah'ın dostu olma kademesi vardır.

Herbir takvada, bir âmenû olma kademesi vardır.

Herbir takvada, bir Allah'a kul olma kademesi vardır.

Herbir takvada, bir Allah'a teslim olma kademesi vardır.

Herbir takvada, bir kurtuluş, felâh kademesi vardır.

Herbir takvada, bir hidayet kademesi vardır.

Bu insanlar, âmenû olmuşlar ve Allah'a ulaşmayı dilemişlerdir. Ve birinci takvanın sahipleri olmuşlardır. Ve de Allah'ın evliyası olmuşlardır.

Ve Allahû Tealâ, bu kademeden daha da uzağı kapsadığını: "Onlara dünyada da ahirette de müjdeler vardır." sözüyle açıklamıştır. Demek ki sadece Allah'ın evliyası olmakla, âmenûlar takvasına ulaşmakla kalmamışlar ve dünyada da müjdenin tamamını almışlar, daimî zikrin sahibi olmuşlardır. Âyet-i kerime, ihlâs takvasına kadar uzanan bir standardı ifade ediyor. Nitekim, spektrumun bihakkın takvaya kadar ulaştığı görülmektedir. Çünkü Allahû Tealâ: "İşte bu fevz-ül azîmdir." diyor.

Fevz-ül azîm, en büyük mükâfat demektir. Bütün sahâbe bu en büyük mükâfatın sahibi olmuşlardır:

9/TEVBE-100: Ves sâbikûnel evvelûne minel muhâcirîne vel ensâri vellezînettebeûhum bi ıhsânin radıyallâhu anhum ve radû anhu ve eadde lehum cennâtin tecrî tahtehel enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), zâlikel fevzul azîm(azîmu).

O sabikûn-el evvelîn (evvelki hayırlarda yarışanlardan salâh makamında iradesini Allah'a teslim ederek irşada memur ve mezun kılınanlar): Onların bir kısmı muhacirînden (Mekke'den Medine'ye göç edenlerden) bir kısmı ensardan (Medine'deki yardımcılardan) ve bir kısmı da onlara (ensar ve muhacirîne) ihsanla tâbî olanlardandı. (Sahâbe irşad makamına sahip oldukları için onlara tâbî olundu). Allah, onlardan razı ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razıdır. Onlara Allah, altlarından ırmaklar akan cennetler hazırladı ve orada ebediyyen kalacaklardır. İşte bu, en büyük (azîm) mükâfattır.

Sahâbe, bihakkın takvaya ulaşmış, Allah'ın irşad makamına tayin ettiği kişilerdir. Fevz-ül azîm onlarındır. Bihakkın takva ile fevz-ül azîm, eşdeğer bir müesseseyi ifade etmektedir.

Yunus Suresinin 62, 63 ve 64. âyet-i kerimeleri Allah'ın evliyasını anlatmaktadır. Bu âyetin içerisinde evliyanın:

  1. Âmenû olduğu,
  2. Takva sahibi olduğu,
  3. Takvanın sonuna kadar ulaştığı yer almıştır.

Allahû Tealâ: "lâ tebdîle li kelimâtillâh(kelimâtillâhi)" "Allah'ın kelimelerinde, sözünde değişiklik yoktur." diyor. Allah'ın sözü değişmez. Allah'ın yaratmasında da değişiklik yoktur.

30/RÛM-30: Fe ekim vecheke lid dîni hanîfâ(hanîfen), fıtratallâhilletî fataran nâse aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâh(halkıllâhi), zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).

Artık hanif olarak kendini (vechini) dîn için ikame et, Allah'ın hanif fıtratıyla ki; Allah, insanları onun üzerine (hanif fıtratıyla) yaratmıştır. Allah'ın yaratmasında değişme olmaz. Kayyum olan (kaim olacak, ezelden ebede kadar yaşayacak) dîn budur. Fakat insanların çoğu bilmez.

İşte Allah'ın sözünde de değişiklik yoktur. Allah, bir tek dîn yaratmıştır. İster "Hz. İbrâhîm'in hanif dîni" ister "İslâm dîni" deyin, bu Hz. Nuh'un, Hz. İbrâhîm'in, Hz. Musa'nın, Hz. İsa'nın, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V)'in, bütün peygamberlerin değişmeyen dînidir. Onun için Allahû Tealâ: "Allah'ın sözü değişmez, Allah'ın sözünde değişiklik olmaz." diyor. Allah'ın sözünde, kelimesinde değişiklik olmaz, fıtratında değişiklik olmaz, dilinde değişiklik olmaz.

Allah bütün insanları hanif fıtratıyla yaratır. Sadece kâinatın tek dîni olan hanif dînini yaşayabilecek özellikte yaratır. Allah'ın ne dîninde değişiklik yapması ne de insanları hanif dîninden başka bir dîni yaşayabilecek özellikte yaratması mümkün değildir. Bu sebeple dîn, ezelî ve ebedî olan hanif dînidir. İnsanlar da hep bu ezelî ve ebedî dîni yaşayabilecek özellikle yaratılacaklardır.

Yunus Suresinin 6263 ve 64. âyetleri, üçü birarada mütâlea edilmesi lâzım gelen üç âyettir ve bütün Kur'ân-ı Kerim'i özetler. 3. basamaktan 28. basamağa kadar bütün basamakları, bu üç tane âyet-i kerime ihata etmekte ve bütün velâyet kademeleri bunun içinde yer almaktadır.

 

10/YÛNUS-64

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Onlara, dünya hayatında ve ahirette müjdeler (mutluluklar) vardır. Allah'ın sözü değişmez. İşte O, fevz-ül azîmdir.
Diyanet İşleri : Dünya hayatında da, ahirette de onlar için müjde vardır. Allah’ın sözlerinde hiçbir değişme yoktur. İşte bu büyük başarıdır.
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlara müjde var dünyâ yaşayışında da, âhirette de. Allah'ın sözlerinin değişmesine imkân yok. Budur en büyük kurtuluş ve saâdet.
Adem Uğur : Dünya hayatında da ahirette de onlara müjde vardır. Allah'ın sözlerinde asla değişme yoktur. İşte bu, büyük kurtuluşun kendisidir.
Ahmed Hulusi : Dünya hayatında da sonsuz gelecekte de müjde vardır onlara. . . Allâh sözleri için asla değişme söz konusu değildir! İşte bu aziym kurtuluştur!
Ahmet Tekin : Dünya hayatında da, âhirette, ebedî yurtta da onlara müjdeler var. Allah’ın sözlerinde, va’dinde, hükümlerinde, kanunlarında bir değişiklik olmaz, onların yerini başka kanunlar dolduramaz. İşte bu büyük bir mutluluktur.
Ahmet Varol : Onlar için dünya hayatında da ahirette de müjde vardır. Allah'ın sözlerinde bir değişme olmaz. İşte bu, büyük kurtuluştur.
Ali Bulaç : Müjde, dünya hayatında ve ahirette onlarındır. Allah'ın sözleri için değişiklik yoktur. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur.
Ali Fikri Yavuz : Onlar için dünya hayatında da (Kur’an’ın ve Peygamberin haberleriyle), ahirette de (cennet’le) müjdeler vardır. Allah’ın kelimelerinde (verdiği sözlerde) asla bir değişme yoktur. İşte bu (cennetle müjdelenme), en büyük kurtuluştur.
Bekir Sadak : Dunya hayatinda da, ahirette de mujde onlaradir. Allah'in sozlerinde hicbir degisme yoktur. Bu buyuk basaridir.
Celal Yıldırım : Dünya hayatında da, Âhiret'te de müjde onlara ! Allah'ın sözlerinde hiçbir değişme, değiştirme yoktur ve işte bu büyük bir kurtuluş ve başarıdır.
Diyanet İşleri (eski) : Dünya hayatında da, ahirette de müjde onlaradır. Allah'ın sözlerinde hiçbir değişme yoktur. Bu büyük başarıdır.
Diyanet Vakfi : Dünya hayatında da ahirette de onlara müjde vardır. Allah’ın sözlerinde asla değişme yoktur. İşte bu, büyük kurtuluşun kendisidir.
Edip Yüksel : Dünya hayatında da ahirette de mutluluk onlarındır. ALLAH'ın kelimeleri (verdiği söz) değişmez. İşte bu, en büyük zaferdir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Müjde onların Dünya hayatta da Âhırette de, Allahın kelimatına tebdil yok o işte fevzi azim o
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlara dünya hayatında da ahirette de müjde vardır. Allah'ın sözlerinde değişme yoktur; İşte bu büyük kurtuluş!
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlara dünya hayatında da, ahiret hayatında da müjdeler vardır. Allah'ın sözlerinde değişiklik yoktur. İşte bu en büyük kurtuluştur.
Fizilal-il Kuran : Onlar için dünya hayatında da ahirette de müjde vardır. Allah'ın verdiği sözlerin değişmesi sözkonusu değildir. Büyük kurtuluş, büyük başarı işte budur.
Gültekin Onan : Müjde, dünya hayatında ve ahirette onlarındır. Tanrı'nın sözleri için değişiklik yoktur. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur.
Hasan Basri Çantay : Dünyâ hayaatında da, âhiretde de onlar için müjde (ler) vardır. Allahın sözlerinde asla değişme (imkânı) yokdur. Bu, en büyük seâdetin ta kendisidir.
Hayrat Neşriyat : Dünya hayâtında da, âhirette de (en büyük) müjde onlaradır. Allah’ın kelimelerinde (size verdiği sözlerde) değişme yoktur! İşte büyük kurtuluş ancak budur!
İbni Kesir : Onlar için dünya hayatında da, ahirette de müjde vardır. Allah'ın sözleri değişmez. Bu, büyük kurtuluşun kendisidir.
Muhammed Esed : Onlar için hem bu dünya hayatında hem de sonraki hayatta müjdeler var. Ve Allah'ın vaadlerinde asla bir değişme olmayacak (olduğuna göre), işte budur en büyük zafer, en büyük başarı!
Ömer Nasuhi Bilmen : Onlar için dünya hayatında da ve ahirette de (tam bir) müjde vardır. Allah Teâlâ'nın kelimeleri için değişmek yoktur.İşte en büyük necât budur.
Ömer Öngüt : Dünya hayatında da ahirette de onlar için müjdeler vardır. Allah'ın verdiği sözlerde aslâ değişme yoktur. Bu en büyük saâdetin tâ kendisidir.
Şaban Piriş : Dünya hayatında da ahirette de müjde onlaradır. Allah’ın sözlerinde hiç bir değişme yoktur. Bu büyük kurtuluştur.
Suat Yıldırım : Dünya hayatında da âhirette de müjde vardır onlara. Allah’ın hükümlerinde olsun, verdiği sözlerde olsun, asla değişiklik olmaz. İşte bu müjdeler en büyük mutluluktur.
Süleyman Ateş : Dünyâ hayâtında da, âhirette de müjde onlara! Allâh'ın kelimeleri değişmez (O'nun verdiği söz, mutlaka yerine getirilir). İşte bu, büyük kurtuluştur.
Tefhim-ul Kuran : Müjde, dünya hayatında ve ahirette onlarındır. Allah'ın sözleri için değişiklik yoktur. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur.
Ümit Şimşek : Dünya hayatında da, âhirette de müjde vardır onlara. Allah'ın sözlerinde asla değişme olmaz. Asıl büyük bahtiyarlık işte budur.
Yaşar Nuri Öztürk : Dünya hayatında da âhirette de müjde vardır onlara. Allah'ın kelimelerinde değişme/değiştirme olmaz. İşte budur o büyük kurtuluş.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108109

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
60.120