HÛD-48

Anasayfa » HÛD Suresi » HÛD-48
share on facebook  tweet  share on google  print  

HÛD-48

"HÛD Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<11/HÛD-48>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

قِيلَ يَا نُوحُ اهْبِطْ بِسَلاَمٍ مِّنَّا وَبَركَاتٍ عَلَيْكَ وَعَلَى أُمَمٍ مِّمَّن مَّعَكَ وَأُمَمٌ سَنُمَتِّعُهُمْ ثُمَّ يَمَسُّهُم مِّنَّا عَذَابٌ أَلِيمٌ

Kîle yâ nûhuhbıt bi selâmin minnâ ve berekâtin aleyke ve alâ umemin mimmen meâk(meâke), ve umemun se numettiuhum summe yemessuhum minnâ azâbun elîm(elîmun).

(Şöyle) denildi: “Ey Nuh, sana ve seninle beraber olan ümmetlere (toplumlara) Bizden bir selâmetle, bereketlerle in! Ve (bazı) ümmetler (olacak ki), onları metalandıracağız (faydalandıracağız). Sonra onlara Bizden elîm (acı) azap dokunacak.”  
1. kîle : denildi
2. yâ nûhu ıhbıt : ey Nuh in
3. bi selâmin : selâmetle
4. min-nâ : bizden
5. ve berekâtin : ve bereketlerle
6. aleyke : senin üzerine, sana
7. ve alâ umemin : ve ümmetler, toplumlar üzerine
8. mimmen (min men) : olan kimselerden
9. meâ-ke : seninle beraber
10. ve umemun : ve ümmetler
11. se numettiu-hum : onları metalandıracağız, faydalandıracağız
12. summe : sonra
13. yemessu-hum : onlara dokunacak
14. min-nâ : bizden
15. azâbun elîmun : elîm azap, acı azap

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Dünyada bugün ne kadar insan yaşıyorsa, hepsi Nuh'un gemisiyle kurtulanlardan türemiştir. Hz. Nuh ile beraber gemiden inenler, kurtuluşa ulaşanlardır. Onların çocukları, çocuklarının çocukları, torunları bugün dünyanın her tarafını kaplamış durumdadır. Ve onların % 90'dan fazlası gene kurtulamayacaktır.

Hz. Nuh, öyle bir devir yaşamıştır ki; gemisiyle beraber kurtulanların hepsi felâha ermiştir. Ama onlardan türeyecek olan yeni nesiller için Allahû Tealâ aynı garantiyi vermemiş, "sen ve seninle beraber olan ümmetlere, Bizden bir selâmetle, bereketlerle in" diyerek burada bir sır vermiştir. Buna göre başka başka yerlerde, Nuh'un gemisinin bıraktığı ümmetler vardır. İnsanların ayrı ayrı ırkları oluşturması bu sebepledir.

Bundan şu çıkıyor ki; Hz. Nuh'un gemisi bütün dünyayı dolaşmıştır. Birçok yerde durmuş, bir kısım insanlar bir yerlerde inmişlerdir. En sonunda gemi Cudi dağının üzerine oturmuştur. Eğer Hz. Nuh ile beraber insanların hepsi aynı yere inseydi, Allahû Tealâ, "sana ve seninle beraber olan ümmete bizden bir selâmetle ve bereketlerle in" diyecekti. Ama ümmetler yoktur. Hz. Nuh'la beraber bir tek ümmet vardır. Eğer hepsi beraber aynı yerde inmişlerse ama ayrı ayrı yerlerde hayvanlardan bir kısmı kalmışsa, 5 kıtada ayrı türde insanlar (sarı, siyah, kızıl, beyaz ırk) oluşmuştur. Belki bu, yüz binlerce yıl sürmüştür. İnsanlar ait oldukları yere uyum sağlamışlar ve oradaki atmosfer şartlarına göre farklı hüviyetlere bürünmüşlerdir.

Çok sıcak olan ülkelerde renk siyahlaşmış, çok soğuk olanlarda beyazlaşmış, ikisinin arasında farklılıklar oluşmuştur. Bu durum, dünyanın her tarafına Hz. Nuh'un gemisiyle insanların ulaşmasından sonraki bir olgudur. Herbir insan, bir toplumun üyesi olmuştur.

11/HÛD-48

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : (Şöyle) denildi: “Ey Nuh, sana ve seninle beraber olan ümmetlere (toplumlara) Bizden bir selâmetle, bereketlerle in! Ve (bazı) ümmetler (olacak ki), onları metalandıracağız (faydalandıracağız). Sonra onlara Bizden elîm (acı) azap dokunacak.”
Diyanet İşleri : Ona denildi ki: “Ey Nûh! Sana ve seninle birlikte bulunanlardan birçok ümmete bizden esenlik ve bereketlerle (gemiden) in. Daha birtakım ümmetler de olacak ki, biz onları (dünyada) yararlandıracağız. Sonra da bizden kendilerine elem dolu bir azap dokunacak.”
Abdulbaki Gölpınarlı : Dendi ki: Nûh, sana ve seninle berâber bulunanlardan türeyecek ümmetlere bizden gönderilen esenlikler ve bereketlerle in gemiden. Onlardan türeyecek ümmetler içinde öyleleri de var ki onları da bir müddet faydalandıracak, geçindireceğiz de sonra bizden elemli bir azâba uğrayacaktır onlar.
Adem Uğur : Denildi ki: Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan ümmetlere bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in! Kendilerini (dünyada) faydalandıracağımız, sonra da bizden kendilerine elem verici bir azabın dokunacağı ümmetler de olacaktır.
Ahmed Hulusi : "Ey Nuh. . . Sen ve seninle beraber olanlardan oluşacak halklara bizden Selâm ve bereketlerle in. . . Biz onları yararlandıracağız, sonra da onlara bizden (hakikatindeki Esmâ mânâsı sonucu olarak, derûnundan gelen bir yolla) acı azap yaşatılır" denildi.
Ahmet Tekin : 'Ey Nuh, sana, seninle beraber olanlardan türeyen milletlere katımızdan barış, güvenlik, bolluk ve bereket va’dimizle gemidekilerle birlikte gemiden in. Onların neslinden yoldan çıkmış milletler de türeyecek, onlara da dünyada zevk ü sefa tattıracağız. Sonra onlara, tarafımızdan verilen can yakıp inleten müthiş bir azap dokunacak.' denildi.
Ahmet Varol : 'Ey Nuh! Sana ve seninle birlikte olanlardan (türeyecek) ümmetlere bizden selam ve bereketlerle in. Ancak öyle ümmetler de olacak ki onları bir süre yararlandıracağız. Sonra kendilerine bizden acıklı bir azap dokunacaktır' denildi.
Ali Bulaç : "Ey Nuh" denildi. "Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in. (Sizden türeyecek diğer kâfir) Ümmetleri de yararlandıracağız, sonra onlara bizden acı bir azab dokunacaktır."
Ali Fikri Yavuz : Şöyle denildi: “- Ey Nûh! Sana ve gemide seninle beraber bulunan müminlere (veya soylarına) bizden bir selâmet ve bereketlerle (gemiden) in. Onlardan bir takım kâfir ümmetler olacak ki, biz onları dünyada rızıklarla faydalandıracağız. Sonra da, âhirette kendilerine, bizden acıklı bir azâp dokunacaktır.
Bekir Sadak : «Ey Nuh! Sana ve Seninle beraber olan topluluklara bizden bir selamet ve bereketle gemiden in. Ama bircok topluluklari da gecindirecegiz, sonra onlara can yakici bir azap verecegiz» denildi.
Celal Yıldırım : Denildi ki: «Ey Nûh! Bizden sana ve seninle birlikte bulunan mü' minlere (topluluklara) bir selâmet ve çok bereketlerle gemiden in.. İleride nice ümmetleri de geçindirip yararlandıracağız ; sonra da bizden onlara elem verici azâb dokunacak.»
Diyanet İşleri (eski) : 'Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan topluluklara bizden bir selamet ve bereketle gemiden in. Ama birçok toplulukları da geçindireceğiz, sonra onlara can yakıcı bir azab vereceğiz' denildi.
Diyanet Vakfi : Denildi ki: Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan ümmetlere bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in! Kendilerini (dünyada) faydalandıracağımız, sonra da bizden kendilerine elem verici bir azabın dokunacağı ümmetler de olacaktır.
Edip Yüksel : Dendi ki: 'Ey Nuh, sana ve seninle birlikte olan uluslara bizden barış ve bereketlerle in. Ayrıca öyle uluslar var ki onları bir süre yaşatacağız ve sonra onlara bizden acı bir azap dokunacaktır.'
Elmalılı Hamdi Yazır : Ya Nuh! denildi: in bizden bir selâm ve bir çok berekât ile sana ve beraberindeki kimselerden bir çok ümmetlere, daha bir çok ümmetler; ileride onları da müstefid edeceğiz, sonra onlara bizden bir elîm azâb dokunacak
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Denildi ki: «Ey Nuh, sana ve beraberindeki kimselerden birçok ümmetlere tarafımızdan bir selam ve birçok bereketlerle in! Daha birçok ümmetleri de ileride faydalandıracağız. Sonra Bizden onlara acı bir azap dokunacaktır.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Ey Nuh!» denildi, « Bizden bir selâm sana ve seninle birlikte olanlardan gelecek ümmetlere, kutluluk dileğiyle gemiden in. İlerde kendilerini bir çok nimetten faydalandıracağımız, sonra da bu yüzden kendilerine tarafımızdan acıklı bir azap dokunacak nice ümmetler olacaktır.»
Fizilal-il Kuran : Bu sırada şöyle bir ses duyuldu; «Ey Nuh, sana ve yanındakilerden meydana gelecek ümmetlere sunacağımız esenliğin ve bereketlerin eşliğinde gemiden in. Yanındakilerin soyundan başka ümmetler de gelecektir. Bunlara bir süreye kadar dünya nimetlerini tattırdıktan sonra kendilerini acıklı azabımıza çarptıracağız.»
Gültekin Onan : "Ey Nuh" denildi. "Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in. [Sizden türeyecek diğer kafir] Ümmetleri de yararlandıracağız, sonra onlara bizden acı bir azab dokunacaktır."
Hasan Basri Çantay : Denildi ki: «Yâ Nuh, sana ve (gemide) maiyyetinde bulunanlardan (gelecek mü'min) ümmetlere bizden selâm (-ü selâmet) ve bereketlerle in (gemiden. Onlardan türeyecek diğer kâfir) ümmetler de vardır ki biz onları dahi (dünyâda bol rızıklarla) fâidelendireceğiz. Sonra ise (âhiretde) onları bizden acıklı bir azâb çarpacakdır..
Hayrat Neşriyat : (Tarafımızdan) buyuruldu ki: 'Ey Nûh! Sana ve berâberindekilerden (çoğalarak tüm dünyaya yayılacak) olan ümmetlere bizden selâm ve bereketlerle (gemiden) in!(Onlardan ileride) öyle ümmetler de olacaktır ki, kendilerini yakında (dünyada)faydalandıracağız, sonra (inkâr etmelerinden dolayı) bizden onlara (yine pek) elemli bir azab dokunacaktır.'
İbni Kesir : Ey Nuh; bizim katımızdan selametle in. Sana ve seninle beraber olan ümmetlere hayır ve bereketler olsun. Ama öyle ümmetler var ki; onları bir süre geçindireceğiz. Sonra onlara can yakıcı bir azab vereceğiz, denildi.
Muhammed Esed : Bunun üzerine (Nuh'a) "Ey Nuh!" denildi, "Sana ve seninle beraber (olanlara; senin ve) onlar(ın soyun)dan gelecek olan (iyi) insanlara katımızdan bir barış ve güvenlik, bir bolluk bereket (vaadi) ile gemiden in. Fakat (senin ve onların soyundan gelecek olan zalim ve inkarcı) insanlara gelince, Biz onların (bu dünyada belli bir süre) tutunup geçinmelerine fırsat verecek, sonra da başlarına katımızdan bir azap saracağız."
Ömer Nasuhi Bilmen : Denildi ki: «Ey Nûh! Bizden bir selâm ile ve senin üzerine ve seninle beraber olanlardan neş'et edecek ümmetler üzerine birçok bereketler ile (gemiden) in. Ve birtakım milletleri de ileride faidelendireceğiz, sonra onlara Bizden acıklı bir azap dokunacaktır.»
Ömer Öngüt : “Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan ümmetlere bizden esenlik ve bereketlerle (gemiden) in! Amma (gelecek nesiller içinde) kendilerini (dünyada bol rızıklarla) faydalandıracağımız, sonra da bizden kendilerine acıklı bir azabın dokunacağı ümmetler de vardır. ” denildi.
Şaban Piriş : -Ey Nuh, sana ve seninle birlikte olan topluluklara, bizden bir esenlik ve bereketle in. Ve daha sonraki toplumlara da geçimlikler vereceğiz. Sonra onlara katımızdan can yakıcı bir azap dokunacaktır, denildi.
Suat Yıldırım : "Ey Nuh! denildi, sana ve beraberinde bulunan mümin topluluklara bizim tarafımızdan bir selâmet ve çok bereketlerle gemiden in! Gelecek nesiller içinde niceleri de olacak ki onları dünyada bir müddet yaşatacağız, sonra da bizden onlara gayet acı bir azap dokunacaktır."
Süleyman Ateş : "Ey Nûh, denildi, sana ve seninle beraber bulunan ümmetlerden bir bölüme bizden selâmet ve bolluklarla (gemiden) in. Ama öyle ümmetler de var ki, onları bir süre yaşatacağız, sonra onlara bizden acı bir azâb dokunacaktır!"
Tefhim-ul Kuran : «Ey Nuh» denildi. «Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine bizden selâm ve bereketlerle (gemiden) in. (Sizden türeyecek diğer kâfir) Ümmetleri de yararlandıracağız, sonra onlara bizden acıklı bir azab dokunacaktır.»
Ümit Şimşek : 'Ey Nuh,' denildi. 'Sana ve beraberindekilerden gelecek topluluklara Bizim katımızdan bir esenlik ve bereketle in. Onlardan gelen daha başka topluluklar da olacak ki, onları bir müddet nasiplendireceğiz; sonra da tarafımızdan onlara acı bir azap dokunacak.'
Yaşar Nuri Öztürk : Şöyle denildi: "Ey Nûh! Sana ve seninle beraber olanlardan diğer gruplara bizden bereketler ve bir selamla aşağıya in. Bazı ümmetler de var, kendilerini önce nimetlendireceğiz sonra bizden acıklı bir azap hepsini kucaklayacak."
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122123

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
64.684