HÛD-23

Anasayfa » HÛD Suresi » HÛD-23
share on facebook  tweet  share on google  print  

HÛD-23

"HÛD Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<11/HÛD-23>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ وَأَخْبَتُواْ إِلَى رَبِّهِمْ أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ

İnnellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve ahbetû ilâ rabbihim ulâike ashâbul cenneh(cenneti), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).

Muhakkak ki; âmenû olanlar (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dileyenler), ıslâh edici amel (nefs tezkiyesi) yapanlar ve Rab'lerine huşû duyanlar (kalplerine ihbat konulanlar, razı ve itaatkâr olanlar), işte onlar, cennet ehlidir. Onlar, orada ebedî kalanlardır.  
1. inne ellezîne : muhakkak ki onlar
2. âmenû : ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler
3. ve amilû es sâlihâti : ve ıslâh edici amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
4. ve ahbetû : ve huşû duydular, boyun eğdiler (razı ve itaatkâr oldular)
5. ilâ rabbi-him : Rab'lerine
6. ulâike : işte onlar
7. ashâbu el cenneti : cennet halkı, cennet ehli
8. hum : onlar
9. fî-hâ : orada
10. hâlidûne : ebedî kalanlar

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ Hud Suresinin 20. âyet-i kerimesinde, Allah'a ulaşmayı dilemeyen ve Allah'a ulaşmayı dileyip de Allah'a ulaşmak için Sıratı Mustakîm'e ulaşmaya çalışanları Sıratı Mustakîm'den alıkoyanlardan bahsederken: "Onların kalplerinde ihbat yok, onların gözlerinde hicab-ı mesture var; bu sebeple göremezler. Kulaklarında vakra var; bu sebeple işitemezler." demektedir. Bu âyet-i kerimede ise orada eksik kalan kısım, yani kalplerindeki ekinnetin alınıp ihbatın konması anlatılmaktadır.

İnsanların kalplerine konulan ihbat, huşû duymalarına sebebiyet verecektir. Buradaki "ahbetû" kelimesi, kalplerindeki irşada müteallik hususların idrakini önleyen ekinnetin alındığını gösteren çok önemli bir işarettir. Yerine idraki sağlayan ilâhi kompüterin (ihbat) konulduğunu ifade eder.

Kişi, Allahû Tealâ tarafından seçilir. Allah'a ulaşmayı dilediği taktirde Allah, ona Rahîm esmasıyla tecelliye başlar. Birinci ihsanı, basar hassasının üzerindeki gışaveti almak; ikinci ihsanı, gözlerindeki hicab-ı mestureyi almak; üçüncü ihsanı, sem'î hassasının üzerindeki mührü açmak; dördüncü ihsanı, kulaklarındaki vakrayı almak; beşinci ihsanı, kalbin mührünü açmak; altıncı ihsanı, kalbindeki ekinneti alıp yerine ihbat koymaktır. Bu işlemler ardarda gelir.

Allahû Tealâ, farklı âyetlerde konuyu mutlaka tamamlamaktadır. Evvelâ onlar, irşad makamını, irşad makamı olarak görmeye, irşad makamının sözlerini işitmeye başlarlar. Sonra kalplerindeki ekinnet alınır, ihbat konulur, idrak et-meye başlarlar. Bunun tabii neticesi olarak da mürşidlerine ulaşırlar, tâbî olurlar ve nefs tezkiyesine başlarlar. O insanların kalbinde mutlaka ihbat vardır:

22/HACC-54: Ve li ya’lemellezîne ûtul ılme ennehul hakku min rabbike fe yu’minû bihî fe tuhbite lehu kulûbuhum, ve innallâhe le hâdillezîne âmenû ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).

Ve kendilerine ilim verilenlerin, onun (irşad makamının, Velî Resûl'ün, Nebî Resûl'ün) söylediklerinin Rabbinden bir hak olduğunu bilmeleri, O'na îmân etmeleri, onların kalplerinin O'nu (Allah'ı) idrak etmesi (kalplerinden ekinnetin alınıp yerine ihbat sistemi konarak kalplerin mutmain olması) içindir. Muhakkak ki Allah, âmenû olanları (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) mutlaka Sıratı Mustakîm'e hidayet edendir.

Hac Suresinin 54. âyet-i kerimesinde bu kökten gelen kelimeye bakıldığında, "kalpleri muhbit olmak." "Tuhbite" olarak geçmektedir. İhbat kelimesinin 3 harfi mevcuttur. Allahû Tealâ, burada da "o ihbatın sahipleri olan kişiler" anlamında "ahbetu" kelimesini kullanmaktadır. Allahû Tealâ kalplerine ihbat konulduğunu ifade etmektedir.

 

11/HÛD-23

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Muhakkak ki; âmenû olanlar (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dileyenler), ıslâh edici amel (nefs tezkiyesi) yapanlar ve Rab'lerine huşû duyanlar (kalplerine ihbat konulanlar, razı ve itaatkâr olanlar), işte onlar, cennet ehlidir. Onlar, orada ebedî kalanlardır.
Diyanet İşleri : İman edip, salih ameller işleyen ve Rablerine gönülden bağlananlara gelince, işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
Abdulbaki Gölpınarlı : İnanıp iyi işlerde bulunanlara ve Rablerine yalvarıp yakaranlara gelince: Onlardır cennet ehli ve onlar, orada ebedî kalırlar.
Adem Uğur : İnanıp da güzel işler yapan ve Rablerine gönülden boyun eğenlere gelince, işte onlar cennet ehlidir. Onlar orada ebedî kalırlar.
Ahmed Hulusi : Muhakkak ki iman edip imanın gereği fiilleri ortaya koyanlar ve Rablerine huşû ve itaat hâlinde olanlar var ya, işte onlar cennet ehlidir! Onlar orada ebedî kalıcılardır.
Ahmet Tekin : İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlar, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenler Rablerine kemâl-i edeple gönülden boyun eğenler, işte onlar cennet ehlidirler. Onlar orada ebedî yaşayacaklar.
Ahmet Varol : İman edip iyi işler işleyen ve Rabblerine gönülden boyun eğenlere gelince; işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada sonsuza kadar kalacaklardır.
Ali Bulaç : İman edip salih amellerde bulunanlar ve 'Rablerine kalbleri tatmin bulmuş olarak bağlananlar', işte bunlar da cennetin halkıdırlar. Onda süresiz kalacaklardır.
Ali Fikri Yavuz : Fakat iman edip sâlih amellerde bulunanlar ve huşû ile Rablerine itaat edenler (var ya), işte bunlar cennetliktirler, orada onlar ebedî kalıcıdırlar.
Bekir Sadak : Dogrusu inanan ve yararli is yapanlar ve Rablerine boyun egenler, iste onlar cennetliklerdir; orada temellidirler.
Celal Yıldırım : Onlar ki, imân edip iyi-yararlı amellerde bulundular ve Rablarına gönülden bağlanıp kalb yatışkanlığıyla O'na yönelip eğildiler, işte onlar Cennet yaranıdırlar ve orada ebedî kalıcılardır.
Diyanet İşleri (eski) : Doğrusu inanan ve yararlı iş yapanlar ve Rablerine boyun eğenler, işte onlar cennetliklerdir; orada temellidirler.
Diyanet Vakfi : İnanıp da güzel işler yapan ve Rablerine gönülden boyun eğenlere gelince, işte onlar cennet ehlidir. Onlar orada ebedî kalırlar.
Edip Yüksel : İnanıp erdemli davrananlar ve Rab'lerine gönülden boyun eğenler ise cennet halkıdır. Onlar orada ebedi kalıcıdır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Fakat iyman edip salih salih ameller yapanlar ve mevlâlarına edeb ve ıtmi'nan ile itaatkâr olanlar işte bunlar eshabı Cennet hep orada muhalleddirler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Fakat iman edip güzel işler yapanlar ve Rablerine edeple gönülden itaat edenler, işte bunlar, cennetliklerdir; orada sonsuza dek kalacaklardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Fakat iman edip salih amel işleyenler ve Rablerine karşı edepli olanlar, güvenen ve itaat edenler var ya, işte bunlar da cennet ehlidirler. Onlar orada ebedi kalırlar.
Fizilal-il Kuran : İman edip iyi ameller işleyenlere ve Allah'a gönülden saygı besleyenlere gelince, onlar cennetliklerdir ve orada ebedi olarak kalacaklardır.
Gültekin Onan : İnanıp salih amellerde bulunanlar ve 'rablerine kalbleri tatmin bulmuş olarak bağlananlar', işte bunlar da cennetin halkıdırlar. Onda süresiz kalacaklardır.
Hasan Basri Çantay : Îman edib de güzel işler yapanlar (a) ve huşu ve tevaazu'la Rablerine bağlananlar (a gelince) onlar cennetin yaranıdırlar. Onun içinde ebedî kalıcıdırlar onlar.
Hayrat Neşriyat : Muhakkak îmân edip sâlih ameller işleyenler ve Rablerine gönülden boyun eğenler var ya, işte onlar Cennet ehlidirler. Onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar.
İbni Kesir : Doğrusu inanan, salih ameller işleyen ve Rabblarına boyun eğenler; işte onlardır cennetlik olanlar. Orada ebediyyen kalacaklardır.
Muhammed Esed : (Buna karşılık,) gerçek imana erişen, dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyan ve Rablerine alçak gönüllülükle boyun eğen kimseler; cennetlik olanlar, orada yerleşip sonsuza kadar yaşayacak olanlar işte böyleleridir.
Ömer Nasuhi Bilmen : İmân edenler, ve sâlih amellerde bulunanlar ve Rablerine kemal-i itaat ve huşû ile mutmain olanlar (yok mu) işte şüphesiz ki onlar cennet sahibidirler, onlar orada ebedîyyen kalıcılardır.
Ömer Öngüt : İman edip sâlih ameller işleyen ve Rablerine gönülden boyun eğenlere gelince, işte onlar cennet halkıdırlar. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
Şaban Piriş : İman edip, doğru işler yapanlar ve Rab’lerine kesinkes bağlananlar, onlar, cennet halkıdırlar. Onlar orada temelli kalacaklardır.
Suat Yıldırım : Fakat iman edip makbul ve güzel işler yapanlar ve mevlâlarına gönülden bağlanıp itaat edenler ise cennetliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
Süleyman Ateş : İnanıp iyi işler yapan ve Rablerine gönülden boyun eğenlere gelince; işte onlar da cennet halkıdır, onlar orada ebedi kalacaklardır.
Tefhim-ul Kuran : İman edip salih amellerde bulunanlar ve 'Rablerine kalbleri tatmin bulmuş olarak bağlananlar', işte bunlar da cennetin halkıdırlar. Onda temelli olarak kalacaklardır.
Ümit Şimşek : İman eden, güzel işler yapan ve Rablerine gönülden itaat edenlere gelince, işte onlar Cennet ehlidir; orada sürekli kalacaklardır.
Yaşar Nuri Öztürk : İman edip hayra ve barışa yönelik işler yaparak Rablerine içten bir bağlılıkla boyun eğenlere gelince, onlar cennet halkıdırlar. Sürekli kalacaklardır orada.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122123

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
64.614