RA'D-40

Anasayfa » RA'D Suresi » RA'D-40
share on facebook  tweet  share on google  print  

RA'D-40

"RA'D Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<13/RA'D-40>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَإِن مَّا نُرِيَنَّكَ بَعْضَ الَّذِي نَعِدُهُمْ أَوْ نَتَوَفَّيَنَّكَ فَإِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلاَغُ وَعَلَيْنَا الْحِسَابُ

Ve in mâ nuriyenneke ba’dallezî neiduhum ev neteveffeyenneke fe innemâ aleykel belâgu ve aleynâl hisâb(hisâbu).

Ve şâyet onlara vaadettiğimizin bir kısmını sana göstersek veya seni vefat ettirsek de; artık senin üzerine düşen, sadece tebliğdir. Hesap, Bizim üzerimizedir. 
1. ve in mâ : ve eğer, şâyet, ya (veya)
2. nuriyenne-ke : sana gösteririz
3. ba'da : bazı, bir kısmı
4. ellezî neidu-hum : onlara vaadettiğimizi
5. ev neteveffeyenne-ke : veya seni vefat ettiririz
6. fe innemâ : sadece
7. aleyke el belâgu : tebliğ senin üzerine
8. ve aleynâ el hisâbu : ve hesap bizim üzerimize, bize ait

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allah'ın bütün resûlleri ve bütün peygamberleri, irşad makamına ulaştırdığı, iradesini kendisine bağladığı mürşidler, münkerden nehyeden ve irfanla emreden hüviyetteki insanlar tebliğle görevlidirler. Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in ve bütün resûllerin yaptığı şey, tebliğdir. Aslında tebliğ, herkesin görevi olup başka bir insanın hidayetine vesile olmanın vasıtasıdır. Herkes mutluluğu sadece iradesini kullandığı taktirde yani Allah'a ulaşmayı dilediği taktirde yaşayabilir. Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in amcası, yeğeninin Peygamber olduğunu biliyordu. Peygamber Efendimiz (S.A.V) de ona tebligatını yaptı ama o, Allah'a ulaşmayı dilemedi. Peygamber Efendimiz (S.A.V) onu bu sebeple cehennemden kurtaramadı. Çünkü Peygamber Efendimiz'in görevi; sadece anlatmak, tebliğ etmek, öğretmekti. Allahû Tealâ: "Sen hesap sormak yetkisinin sahibi değilsin." demiştir. Ve Allahû Tealâ, Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e diyor ki:

28/KASAS-56: İnneke lâ tehdî men ahbebte ve lâkinnallâhe yehdî men yeşâ’(yeşâu), ve huve a’lemu bil muhtedîn(muhtedîne).

Muhakkak ki sen, sevdiğin kişiyi hidayete erdiremezsin (onun ruhunu Allah'a ulaştıramazsın). Fakat Allah, dilediğini hidayete erdirir. Ve O, muhtedileri (hidayete erenleri) daha iyi bilir.

Allahû Tealâ, hesabı kiramen kâtibin melekleri vasıtasıyla görür. Bu melekler, herkesin hayatının ve düşüncelerinin her saniyesini üç boyutlu olarak hologram filme alırlar.

Hayat filminde fiillerle, kazanılan ve kaybedilen dereceler arasındaki ilişki daima sıfır neticesini verir. 30 derecelik bir günah, 30 derece negatif olarak hesaba yazılır. Büyük bir hayır işlendiğinde ise hesaba büyük bir rakam yazdırır ve o fiille kazanılan derece birbirini sıfırlar. "Mizan" adlı bir sistem, kâinattaki bütün muhtevayı içeren bir dizayn içerisinde kıyâmette herkese teslim edilecektir. Düşüncelerden neler geçtiği, hayat filminde görülür. Otomatik olarak o göstergeye göre taammüd miktarı net olarak hesaba katılıp, hiçbir hata yapmaksızın kazanılan veya kaybedilen derecelerin sonucu gösterilir. Mizanın gösterdiği rakamla hayat filmindeki rakam aynı rakamdır. Demek ki; kimseye kıl kadar zulmedilmemiştir.

 

13/RA'D-40

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve şâyet onlara vaadettiğimizin bir kısmını sana göstersek veya seni vefat ettirsek de; artık senin üzerine düşen, sadece tebliğidir. Hesap, Bizim üzerimizedir.
Diyanet İşleri : Onlara va’dettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de, (göstermeden) senin ruhunu alsak da senin görevin sadece tebliğ etmektir. Hesap görmek ise bize aittir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlara vaat ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana göstersek de sana düşen vazife, ancak tebliğdir, seni öldürsek de ve hesap, bize âittir.
Adem Uğur : Biz, onlara vâdettiğimizin (azabın) bir kısmını sana göstersek de veya (ondan önce) seni öldürürsek de sana ancak (Allah'ın emirlerini) tebliğ etmek düşer. Hesap yalnız bize aittir.
Ahmed Hulusi : Onlara vadettiğimizin bazısını sana (yaşarken) göstersek yahut (göremeden) seni vefat ettirsek, (gene de işlevin değişmez) sana sadece tebliğ etmek düşer. . . Yaptıklarının sonucunu yaşatmaksa bize aittir!
Ahmet Tekin : Onlara yaptığımız vaatlerin, tehditlerin bir kısmını sana göstersek veya ondan önce senin ruhunu alarak ölümünü gerçekleştirsek bile, sana ancak Allah’ın emirlerini tebliğ etmek düşer. Hesap yalnız bizim huzurumuzda görülecektir.
Ahmet Varol : Onlara vaadettiklerimizin bazılarını sana göstersek de senin canını alsak da sana düşen sadece tebliğdir. Hesap görmek ise bize aittir.
Ali Bulaç : Onlara (azab olarak) va'dettiklerimizden bir kısmını sana göstersek de, senin hayatına son versek de, sana düşen yalnızca tebliğdir ve hesap da bize aittir.
Ali Fikri Yavuz : Onlara vaad ettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de, seni (bundan önce) vefat ettirsek de, ey Rasûlüm sana düşen ancak tebliğdir. Hesaba çekip ceza vermek de yalanız bize aittir.
Bekir Sadak : Onlara vadettigimiz azabin bir kismini sana gostersek de senin canini alsak da, vazifen sadece teblig etmektir. Hesap gormek Bize duser.
Celal Yıldırım : Onlara va'dettiğimiz azabın ya bir kısmını sana gösteririz ya da (göstermeden) senin ruhunu tutup alırız. Sana düşen ancak tebliğdir; bize de hesap görmek düşer.
Diyanet İşleri (eski) : Onlara vadettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de senin canını alsak da, vazifen sadece tebliğ etmektir. Hesap görmek Bize düşer.
Diyanet Vakfi : Biz, onlara vâdettiğimizin (azabın) bir kısmını sana göstersek de veya (ondan önce) seni öldürürsek de sana ancak (Allah'ın emirlerini) tebliğ etmek düşer. Hesap yalnız bize aittir.
Edip Yüksel : Onlara söz verilenlerin bir kısmını sana göstersek de, senin canını alsak da, sana düşen görev bildirmektir. Hesap ise bize düşer.
Elmalılı Hamdi Yazır : Onlara yaptığımız vaıydin bazısını sana muhakkak göstersek de yâhud seni vefat ettirsek de her halde belağ sana, hisab bizedir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlara yaptığımız tehdidin bir kısmını sana kesinlikle göstersek de yahut seni, onu görmeden vefat ettirsek de muhakkak sana düşen tebliğ etmek, hesap ise bize aittir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlara vaad ettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek, yahut seni, onu görmeden vefat ettirsek, yine de sana düşen sadece tebliğ etmek, bize düşen de hesaba çekmektir.
Fizilal-il Kuran : Kâfirlere yönelttiğimiz bazı tehditleri sana göstersek de ya da daha önce canını alsak da senin görevin mesajımızı duyurmaktır, insanları hesaba çekmek bize düşer.
Gültekin Onan : Onlara (azab olarak) va'dettiklerimizden bir kısmını sana göstersek de, senin hayatına son versek de, sana düşen yalnızca tebliğdir ve hesap da Bize aittir.
Hasan Basri Çantay : Bizim onlara (onların başına gelib çatacağına) söz verdiğimiz (azâb) ın bir kısmını sana göstersek de, yahud seni (ondan evvel) öldürsek de ancak sana düşen (vazîfe, risâletini) tebliğ etmekdir. Hesâb (ları, cezaları) da yalınız bize âiddir.
Hayrat Neşriyat : Onlara va'd ettiğimiz (azâb)ın bir kısmını sana (onları helâk etmekle dünyada)göstersek veya seni (daha önce) vefât da ettirsek, artık sana düşen ancak tebliğdir; hesab görmek ise bize âiddir.
İbni Kesir : Onlara vaad ettiğimizin bir kısmını sana göstersek de, senin canını alsak da; senin vazifen, sadece tebliğ etmektir. Hesab görmekse Bize düşer.
Muhammed Esed : İmdi, onlara vaad ettiğimiz (azabın) bir kısmının (başlarına geldiğini) ister sana (sağlığında) gösterelim, ister (bundan önce) seni öldürelim, her iki durumda da sana düşen ancak mesajı tebliğ etmek, duyurmaktır; hesabı görmek ise Bize aittir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve eğer onlara vaadettiğimizin bazısını sana göstersek de veya seni vefat ettirsek de, sana ait olan ancak tebliğdir. Bize ait olan da hesaptır.
Ömer Öngüt : Biz, onlara vâdettiğimiz (azabın) bir kısmını sana göstersek de, yahut seni vefat ettirsek de, sana düşen ancak tebliğdir. Hesap görmek ise bize düşer.
Şaban Piriş : Onlara vaadettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek ya da (daha önce) senin ölümünü takdir etsek, senin görevin ancak tebliğdir. Hesaba çekmek bize aittir.
Suat Yıldırım : Ya onları uyardığımız birtakım belaların bir kısmını sana gösterir, ya da bundan önce senin ruhunu teslim alırız, fark etmez. Zira senin görevin sadece tebliğ etmektir, hesap görmek ise Bize aittir.
Süleyman Ateş : Ya onları uyardığımız şeylerin bir kısmını sana gösteririz, ya da (bundan önce) senin canını alırız (fark etmez). Sana düşen, sadece duyurmaktır. Hesap görmek bize düşer.
Tefhim-ul Kuran : Onlara (azab olarak) va'dettiklerimizden bir kısmını sana göstersek de, senin hayatına son versek de, sana düşen yalnızca tebliğdir ve hesap da bize aittir.
Ümit Şimşek : Onlara vaad ettiğimiz şeyin bir kısmını sana göstersek de, bundan önce senin canını alacak olsak da, sana düşen tebliğ etmek, Bize düşen ise hesap görmektir.
Yaşar Nuri Öztürk : Ya onlara vaat ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana gösteririz yahut da seni vefat ettiririz. O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 4243

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
24.579