RA'D-30

Anasayfa » RA'D Suresi » RA'D-30
share on facebook  tweet  share on google  print  

RA'D-30

"RA'D Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<13/RA'D-30>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

كَذَلِكَ أَرْسَلْنَاكَ فِي أُمَّةٍ قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِهَا أُمَمٌ لِّتَتْلُوَ عَلَيْهِمُ الَّذِيَ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ وَهُمْ يَكْفُرُونَ بِالرَّحْمَنِ قُلْ هُوَ رَبِّي لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ مَتَابِ

Kezâlike erselnâke fî ummetin kad halet min kablihâ umemun li tetluve aleyhimullezî evhaynâ ileyke ve hum yekfurûne bir rahmân(rahmâni), kul huve rabbî lâ ilâhe illâ huve, aleyhi tevekkeltu ve ileyhi metâb(metâbi).

Böylece, ondan önce gelip geçmiş ümmetlerde olduğu gibi, seni de, sana vahyettiğimizi, onlara okuman için bir ümmetin içine gönderdik. Onlar, Rahmân’ı inkâr ediyorlar. De ki: “O benim Rabbimdir. Ben O'na tevekkül ettim ve O’ndan başka ilâh yoktur. Ve tövbem, dönüşüm (tövbesi kabul edilmiş olarak dönüşüm) O'nadır.” 
1. kezâlike : böyle, böylece, öyle
2. erselnâ-ke : seni gönderdik
3. fî ummetin : bir ümmetin içine
4. kad : oldu
5. halet : gelip geçti
6. min kabli-hâ : ondan önce
7. umemun : ümmetler
8. li tetluve : okuman için
9. aleyhim : onlara
10. ellezî : ki onu
11. evhaynâ : biz vahyettik
12. ileyke : sana
13. ve hum yekfurûne : ve onlar inkâr ederler
14. bir rahmâni : Rahmân'ı
15. kul : de
16. huve : o
17. rabbî : benim Rabbim
18. lâ ilâhe : ilâh yoktur
19. illâ hûve : ondan başka
20. aleyhi : ona
21. tevekkeltu : ben tevekkül ettim
22. ve ileyhi : ve ona
23. metâbi : benim tövbem, dönüşüm (tövbesi kabul edilmiş olarak dönüşüm)

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Ruhun ölmeden evvel Allah'a dönüşü, kişinin önce Allah'a ulaşma dilediğine bağlıdır. Sonra kişi, 12 ihsan almış olmalıdır. Allah'ın gösterdiği mürşide tâbî olup, ruhunu Allah'a göndermelidir. Bu, ruhun Allah'a geri dönüşüdür. Böyle bir dönüşte bütün günahları sevaba çevrilenlerin ruhları tövbeleri kabul edilmiş bir şekilde Allah'a geri döner. İşte bu hususlar, Furkan Suresinin 70 ve 71. âyetlerinde ifade buyrulmaktadır.

25/FURKÂN-70: İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen).

Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü'min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur'dur (günahları sevaba çevirendir), Rahîm'dir (rahmet nuru gönderendir).

25/FURKÂN-71: Ve men tâbe ve amile sâlihan fe innehu yetûbu ilallâhi metâbâ(metâben).

Ve kim (mürşidi önünde) tövbe eder ve salih amel (nefs tezkiyesi) işlerse, o taktirde muhakkak ki o, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah'a ulaşır (hayattayken ruhu Allah'a ulaşır).

Rad-30 ve Furkan-71'deki metâbâ kelimesi, tövbe kelimesi ile aynı kökten gelir. Hem Allah'a geri dönüşü hem de tövbelerin kabul edilmesi halindeki bir dönüşü ifade eder.

 

13/RA'D-30

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Böylece, ondan önce gelip geçmiş ümmetlerde olduğu gibi, seni de, sana vahyettiğimizi, onlara okuman için bir ümmetin içine gönderdik. Onlar, Rahmân'ı inkâr ediyorlar. De ki: “O benim Rabbimdir. Ben O'na tevekkül ettim ve O'ndan başka ilâh yoktur. Ve tövbem, dönüşüm (tövbesi kabul edilmiş olarak dönüşüm) O'nadır.”
Diyanet İşleri : (Ey Muhammed!) Böylece seni, kendilerinden önce nice ümmetlerin geçmiş olduğu bir ümmete gönderdik ki, onlar Rahmân’ı inkâr ederken sana vahyettiğimizi kendilerine okuyasın. De ki: “O, benim Rabbimdir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Ben yalnız O’na tevekkül ettim, dönüşüm de yalnız O’nadır.”
Abdulbaki Gölpınarlı : İşte böylece seni de, sana vahyettiğimizi onlara okuman için bir ümmete gönderdik ki onlardan önce nice ümmetler gelip geçmiştir; onlar, rahmanı inkâr ettiler; de ki: O, benim Rabbimdir, yoktur ondan başka tapacak. Ona dayandım, sonucu varıp gideceğim yer de onun tapısı.
Adem Uğur : (Ey Muhammed!) Böylece seni, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete gönderdik ki, sana vahyettiğimizi onlara okuyasın. Onlar Rahman'ı inkâr ediyorlar. De ki: O benim Rabbimdir. O'ndan başka tanrı yoktur. Sadece O'na tevekkül ettim ve dönüş sadece O'nadır.
Ahmed Hulusi : İşte böylece, kendinden önce nice toplumlar gelip geçmiş bir topluluk içinde seni açığa çıkardık ki; Rahman'ı inkâr edenlere, sana vahyettiğimizi okuyup bildiresin. . . De ki: "Rabbim 'HÛ'! Tanrı yoktur sadece 'HÛ'! Tevekkülüm O'nadır ve metab (tövbe - dönüş) O'nadır. "
Ahmet Tekin : Daha önceki görevlendirmelerimiz gibi, biz seni, kendilerinden önce, nice milletlerin yaşadığı, yok olup gittiği bir bölgede, bir millet içinde, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere Rasul olarak görevlendirdik. Onlar, sınırsız rahmeti ile hayat veren, yaşatan, koruyan, rahmetine, lütfuna, hayırlara mazhar eden, Rahman olan Allah’ı inkâr ederlerken, sana vahyettiğimizi onlara tane tane okuyasın istedik.
'O benim Rabbimdir, ondan başka ilâh yoktur. O’na dayanıp güvendim, işlerimi O’na havale ettim. Tevbem de, günah işlemekten vazgeçerek itaatle yönelişim de O’nadır.' de.
Ahmet Varol : Bu şekilde seni, kendilerinden önce nice ümmetler geçmiş bir ümmete, onlara sana vahyettiğimizi okuman için gönderdik. Onlarsa Rahman'ı inkâr etmektedirler. De ki: 'O benim Rabbimdir. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben O'na güvendim. Dönüş de yalnız O'nadır.' [4]
Ali Bulaç : Böylece biz seni, kendisinden önce nice ümmetler gelip geçmiş olan bir ümmete (elçi olarak) gönderdik; sana vahyettiklerimizi onlara okuyasın diye. Oysa onlar Rahman'a nankörlük ediyorlar. De ki: "O, benim Rabbimdir, O'ndan başka ilah yoktur. Ben O'na tevekkül ettim ve son dönüş O'nadır."
Ali Fikri Yavuz : İşte senden önce, Peygamberleri gönderdiğimiz gibi, seni de, kendilerinden önce bir çok ümmetler geçmiş olan bir ümmet içinde gönderdik ki, onlar Rahman’ı inkâr ederlerken, sana vahyettiğimiz kitabı (Kur’an’ı) onlara karşı okuyasın. De ki: “- O Rahman, benim Rabbimdir, ondan başka hiç bir ilâh yoktur. Ben ancak Ona tevekkül ettim ve tevbem de yalnız onadır. “
Bekir Sadak : Sana vahyettigimizi okuman icin, seni de onlardan once nice ummetlerin gelip gectigi bir ummete gonderdik; o ummet merhametli olan Allah'i inkar eder; de ki: «O benim Rabbim'dir, O'ndan baska Tanri yoktur, yalniz O'na guvenirim, donusum de O'nadir.»
Celal Yıldırım : Böylece biz seni de kendilerinden önce birçok ümmetlerin gelip geçtiği gibi, bir ümmete (kendi ümmetine), —sana vahyettiğimizi onlara okuman için— peygamber gönderdik. Bunlar Rahman (olan Allahjı tanımazlar. De ki: O benim Rabbimdir, O'ndan başka ilâh yoktur. Ancak O'na yönelip dayanırım, tevbem ve dönüşüm de O'nadır.
Diyanet İşleri (eski) : Sana vahyettiğimizi okuman için, seni de onlardan önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete gönderdik; o ümmet merhametli olan Allah'ı inkar eder; de ki: 'O benim Rabbim'dir, O'ndan başka Tanrı yoktur, yalnız O'na güvenirim, dönüşüm de O'nadır.'
Diyanet Vakfi : (Ey Muhammed!) Böylece seni, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete gönderdik ki, sana vahyettiğimizi onlara okuyasın. Onlar Rahman'ı inkâr ediyorlar. De ki: O benim Rabbimdir. O'ndan başka tanrı yoktur. Sadece O'na tevekkül ettim ve dönüş sadece O'nadır.
Edip Yüksel : Daha önceki toplumlara olduğu gibi seni de bu topluma gönderdik ki sana vahyettiğimizi onlara okuyasın, halbuki onlar Rahman'a nankörlük ediyorlar. De ki: 'O'dur benim Rabbim; O'ndan başka tanrı yoktur. O'na güvendim; dönüş O'nadır.'
Elmalılı Hamdi Yazır : İşte böyle kendilerinden evvel nice ümmetler geçmiş olan bir ümmet içinde gönderdik ki onlar rahmana küfredenlerken sen onlara karşı sana vahyettiğimiz kitabı okuyasın, de ki: o rahman benim Rabbım, ondan başka ilâh yok, ben ona dayandım tevbem de onadır
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : İşte seni böyle kendilerinden önce birçok ümmetler gelip geçmiş olan bir ümmet içinde gönderdik ki onlar Rahman'ı inkar ederlerken, sen onlara karşı, sana vahyettiğimiz Kitab'ı okuyasın. De ki: «O Rahman benim Rabbim, O'ndan başka ilah yoktur; ben O'na dayandım, tevbem de O'nadır!»
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İşte seni böyle, kendilerinden önce nice ümmetler gelip geçmiş olan bir ümmet içinde gönderdik ki, onlar Rahmân'a küfredip dururlarken, sen onlara sana vahyettiğimiz kitabı okuyasın. De ki: «O Rahmân benim Rabbimdir, O'ndan başka tanrı yoktur. Ben O'na dayandım, tevbem de O'nadır.
Fizilal-il Kuran : Ey Muhammed sana vahyettiğimiz mesajı kendilerine okuyasın diye seni öyle bir ümmete gönderdik ki, onlardan önce birçok ümmetler gelip geçmiştir. Onlar rahmeti bol olan Allah'ı tanımıyorlar. Onlara de ki; «Benim Rabbim O'dur, O'ndan başka ilah yoktur, ben yalnız O'na dayandım, dönüş O'nadır.»
Gültekin Onan : Böylece biz seni, kendisinden önce nice ümmetler gelip geçmiş olan bir ümmete (elçi olarak) gönderdik; sana vahyettiklerimizi onlara okuyasın diye. Oysa onlar rahmana küfrediyorlar. De ki: "O benim rabbimdir, O'ndan başka tanrı yoktur. Ben O'na tevekkül ettim ve son dönüş O'nadır."
Hasan Basri Çantay : (Senden önce nasıl peygamberler gönderdiysek) öylece seni de, kendilerinden evvel nice ümmetler gelib geçmiş olan, bir ümmete — sana vahyetdiğimiz (Kur'ân-ı kerîm) i onlara okuman için — gönderdik. Onlar Rahmaanı tanımazlar. Sen, de ki: «O, benim Rabbimdir». Ondan başka hiç bir Tanrı yokdur. Ben ancak Ona dayanıb güvendim. En son dönüşüm de yalınız Onadır».
Hayrat Neşriyat : (Habîbim, yâ Muhammed!) Böylece (biz) seni, kendilerinden önce nice ümmetler geçmiş bulunan bir ümmet içinde gönderdik ki, sana vahyettiğimizi onlara okuyasın; onlar Rahmân’ı inkâr ediyorlar. De ki: 'O, benim Rabbimdir; O’ndan başka ilâh yoktur. (Ben)ancak O’na tevekkül ettim, tevbem de ancak O’nadır.'
İbni Kesir : İşte böyle; sana vahyettiğimizi okuman için, seni de onlardan önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete gönderdik. Onlar; Rahman'ı inkar ederler. De ki: O benim Rabbımdır. O'ndan başka ilah yoktur. Yalnız O'na tevekkül ederim. Dönüşüm de O'nadır.
Muhammed Esed : İşte böylece (ey Muhammed) seni, kendisinden önce nice toplumların gelip geçtiği bir (inanmayanlar) toplumu içinden Elçi olarak çıkardık ki, sana vahyettiklerimizi onlara okuyup açıklayasın; çünkü (bilmezlikleri yüzünden) O Rahman'ı inkar ediyor onlar. De ki: "O'dur benim Rabbim. O'ndan başka tanrı yoktur. Ben O'na güven bağlamış bulunuyorum ve O'na dönüktür yönüm".
Ömer Nasuhi Bilmen : İşte seni öylece bir ümmet içinde gönderdik ki, onlardan evvel de nice ümmetler gelip geçmişlerdi. Sana vahyettiğimizi onlara tilâvet edesin (diye) ve onlar Rahmân'ı inkâr ederler. De ki: «O benim Rabbimdir, O'ndan başka ilâh yoktur, ancak O'na tevekkül ettim ve son dönüş de ancak O'nadır.»
Ömer Öngüt : Resulüm! Böylece biz seni kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçmiş olduğu bir ümmete gönderdik ki, sana vahyettiğimizi onlara okuyasın. Onlar Rahman'ı inkâr ediyorlar. De ki: “O benim Rabbimdir, O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Yalnız O'na tevekkül ettim, dönüş de yalnız O'nadır. ”
Şaban Piriş : İşte böylece seni, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete gönderdik ki; vahyettiklerimizi onlara okuyasın. Oysa onlar Rahman’ı tanımadılar. De ki: -O benim Rabbim’dir, O’ndan başka ilah yoktur. Yalnızca O’na bağlandım, dönüşüm de O’nadır!
Suat Yıldırım : İşte senden önce peygamberler gönderdiğimiz gibi, sana vahyettiğimiz kitabı onlara okuman için seni de, kendilerinden önce nice milletler geçmiş olan bir millete gönderdik. Onlar ise Rahman’a nankörlük eder, O’nu tanımazlar. De ki: "O benim Rabbimdir. O’ndan başka tanrı yoktur. O’na dayandım, tövbem ve dönüşüm yalnız O’nadır."
Süleyman Ateş : Seni de böylece, kendilerinden önce nice milletler geçmiş bulunan bir millete gönderdik ki, sana vahyettiğimizi onlara okuyasın. Oysa onlar Rahmân'a nankörlük ederler. De ki: "O (Rahmân), benim Rabbimdir. O'ndan başka tanrı yoktur. O'na dayandım, tevbem yalnız O'nadır."
Tefhim-ul Kuran : Böylece biz seni, kendisinden önce nice ümmetler gelip geçmiş olan bir ümmete (bu yol üzere peygamber olarak) gönderdik, sana vahyettiklerimizi onlara okursun diye. Oysa onlar Rahman'ı tanımazlık etmektedirler. De ki: «O, benim Rabbimdir, O'ndan başka ilah yoktur. Ben O'na tevekkül ettim ve son dönüş O'nadır.»
Ümit Şimşek : İşte seni de kendisinden önce nice ümmetler gelip geçmiş bir ümmete böylece gönderdik ki, sana vahyettiğimiz şeyi onlara okuyasın. Fakat onlar Rahmân'a nankörlük edip duruyorlar. De ki: O benim Rabbimdir. Ondan başka tanrı yoktur. Ben Ona tevekkül ettim; dönüş de yalnız Onadır.
Yaşar Nuri Öztürk : İşte seni böylece, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmet içinde resul kıldık ki, onlar Rahman'a küfrederlerken sen kendilerine, sana vahyettiğimizi okuyasın. De ki: "O'dur benim Rabbim, ilah yok O'ndan başka, O'na dayanmışım ben! Yalnız O'nadır tövbem!"
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 4243

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
24.567