İBRÂHÎM-4

Anasayfa » İBRÂHÎM Suresi » İBRÂHÎM-4
share on facebook  tweet  share on google  print  

İBRÂHÎM-4

"İBRÂHÎM Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<14/İBRÂHÎM-4>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ فَيُضِلُّ اللّهُ مَن يَشَاء وَيَهْدِي مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe yudillullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâu, ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).

Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah’a ulaşmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah’a ulaşmayı dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz’dir, Hikmet Sahibi’dir. 
1. ve mâ erselnâ : ve biz göndermedik
2. min resûlin : resûlden (resûl olarak)
3. illâ : ancak, dışında
4. bi lisâni : lisanı ile
5. kavmi-hi : onun kavmi
6. li yubeyyine : anlatması için, beyan etsin diye
7. lehum : onlara
8. fe : artık, bundan sonra
9. yudillu allâhu : Allah dalâlette bırakır
10. men yeşâu : dilediği kimseyi
11. ve yehdî : ve hidayete erdirir, ulaştırır
12. men yeşâu : dilediği kimseyi
13. ve huve : ve o
14. el azîzu : izzet sahibi, azîz olandır
15. el hakîmu : hikmet sahibidir, hüküm sahibidir

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Bu âyet-i kerimede Allahû Tealâ, her kavme resûl gönderdiğinin en kesin delilini vermektedir. Bütün kavimlere, o kavmin lisanıyla beyan etsin, öğretsin diye onların içinden biri gönderilmiştir.

Başlangıçta herkes dalâlettedir. Bir insan Allah'a ulaşmayı dilerse hidayette olur ve mü'min olur. Allahû Tealâ ona on iki tane ihsanda bulunur ve mürşidine ulaştırır. Bu kişi mutlaka mürşide tâbî olur ve o zaman îmânı artan bir mü'min olur. Ruhunu Allah'a ulaştırarak ilk hidayete erer. Bütün insanlar doğuşlarından itibaren Allah'a ulaşmayı diledikleri güne kadar dalâlet içindedirler.

Allahû Tealâ'nın hidayetten sonra dalâlete ulaştırdığı insanlar da vardır. Kim Allah'a ulaşmayı dilerse, Allah onu mutlaka Kendisine ulaştırır. Kişi hidayete erdikten sonra şeytan onu dalâlete düşürmek için elinden geleni yapar. Kişi dalâlete düşebilir. Allahû Tealâ dilediğini hidayete ulaştırır, dilediğini dalâlette bırakır. Ama kim Allahû Tealâ tarafından dalâlette bırakılmışsa o kişi Allah'a ulaşmayı dilemediği için kendi iradesiyle dalâlette kalmıştır.

14/İBRÂHÎM-4

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah'a ulaşmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz'dir, Hikmet Sahibi'dir.
Diyanet İşleri : Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah’ın emirlerini) iyice açıklasın. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlara iyice anlatabilmesi için kendi kavminin dilinden başka bir dille hiçbir peygamber göndermedik. Gerçekten de Allah, dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola sevk eder ve odur üstün ve hüküm ve hikmet sâhibi.
Adem Uğur : (Allah'ın emirlerini) onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir.
Ahmed Hulusi : Biz her Rasûlü kendi toplumunun lisanı ile irsâl ettik ki, onlara en anlaşılır şekilde açıklasın. . . (Artık) Allâh dilediğini saptırır ve dilediğine de hidâyet eder. . . O, Aziyz'dir, Hakiym'dir.
Ahmet Tekin : Allah’ın emirlerini iyice açıklasın diye, her Rasulü, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere, yalnız kendi milletinin diliyle gönderdik. Bu sebeple Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselerin hak yoldan uzaklaşıp, dalâleti tercihlerine özgürlük tanır. Sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri doğru yola da sevkeder. O kudretli, hikmet sahibi ve hükümrandır.
Ahmet Varol : Biz her peygamberi ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara açıklasın. Artık Allah dilediğini sapıklığa düşürür dilediğini de doğru yola eriştirir. O, yücedir, hakimdir.
Ali Bulaç : Biz hiç bir elçiyi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın. Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete erdirir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ali Fikri Yavuz : Biz, her gönderdiğimiz Peygamberi, ancak bulunduğu kavminin diliyle gönderdik ki, onlara apaçık anlatsın. Artık, Allah dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidayete erdirir. O, her şeye galibdir, hükmünde hikmet sahibidir.
Bekir Sadak : Kendilerine apacik anlatabilsin diye, her peygamberi kendi milletinin diliyle gonderdik. Allah diledigini saptirir ve diledigini de dogru yola eristirir; guclu olan, Hakim olan O'dur.
Celal Yıldırım : Biz, her peygamberi, onlara açık-seçik anlatsınlar diye kendi milletinin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini saptırır; dilediğini doğru yola iletir.
Diyanet İşleri (eski) : Kendilerine apaçık anlatabilsin diye, her peygamberi kendi milletinin diliyle gönderdik. Allah dilediğini saptırır ve dilediğini de doğru yola eriştirir; güçlü olan, Hakim olan O'dur.
Diyanet Vakfi : (Allah'ın emirlerini) onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir.
Edip Yüksel : Biz her elçiyi ancak halkının diliyle göndeririz ki onlara bildirebilsin. ALLAH dileyeni/dilediğini saptırır, dileyeni/dilediğini de doğruya ulaştırır. O, Güçlüdür, Bilgedir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve biz her gönderdiğimiz Resulü ancak bulunduğu kavminin diliyle gönderdik ki onlara iyi beyan etsin sonra da Allah dilediğini dalâlette bırakır, dilediğini de hidayete irdirir, ve öyle azîz hakîm o
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve biz her gönderdiğimiz peygamberi, ancak bulunduğu kavminin diliyle gönderdik ki, onlara iyice açıklasın; sonra da Allah dilediğini sapıklık içinde bırakır, dilediğini de hidayete erdirir. Ve O, öyle herşeye galip, tam hüküm sahibidir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz, her peygamberi, ancak bulunduğu kavminin diliyle gönderdik ki, onlara apaçık anlatsın. Bu itibarla Allah dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidayete erdirir. O her şeye galibdir, hükmünde hikmet sahibidir.
Fizilal-il Kuran : Biz bütün peygamberleri soydaşlarının dili ile gönderdik ki, onlara Allah'ın buyruğunu açıkça anlatabilsinler. Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O üstün iradelidir ve her işi yerindedir.
Gültekin Onan : Biz hiç bir elçiyi kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki onlara apaçık anlatsın. Böylece Tanrı, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete erdirir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
Hasan Basri Çantay : Biz hiçbir peygamberi kendi kavminin dilinden başkasıyle göndermedik ki (emr olunduklarını) onlara apaçık anlatsın. Artık Allah kimi dilerse sapdırır, kimi de dilerse doğru yola götürür. O, (irâdesinde) yegâne (haakim ve) gaalibdir, tam hüküm ve hikmet saahibidir.
Hayrat Neşriyat : Hâlbuki (biz,) her peygamberi ancak kendi kavminin lisânıyla gönderdik ki,(Allah’ın emirlerini) onlara açıklasın! Artık, Allah dilediğini (kendi isyankârlıkları yüzünden) dalâlete atar, dilediğini de (hikmetine binâen kendi lütfuyla) hidâyete erdirir. Çünki O, Azîz (kudreti daîmâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.
İbni Kesir : Biz, her peygamberi kendi milletinin diliyle gönderdik ki; onlara, apaçık anlatsın. Bundan sonra Allah; dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Ve O; Aziz'dir, Hakim'dir.
Muhammed Esed : Biz her elçiyi, mutlaka kendi halkının diliyle (vahyedilmiş bir mesajla) gönderdik ki, (hakkı) onlara açık (ve dolaysız) bir biçimde ulaştırabilsin; artık bundan sonra Allah (sapmayı) dileyeni sapıklık içinde bırakır, (doğru yolu tutmayı) dileyeni de doğru yola yöneltir, çünkü doğru hüküm ve hikmetle edip eyleyen en yüce iktidar sahibi O'dur.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve Biz her peygamberi ancak kendi kavminin lisaniyle gönderdik ki, onlara beyan etsin. Artık Allah Teâlâ dilediğini saptırır ve dilediğini doğru yola sevkeder. Ve azîz, hakîm olan O'dur.
Ömer Öngüt : Biz her peygamberi mutlaka kendi kavminin dili ile gönderdik ki, onlara apaçık anlatsın. Allah dilediğini dalâlette bırakır, dilediğini de hidayete erdirir. O Azîz'dir, hükmünde hikmet sahibidir.
Şaban Piriş : Kendilerine apaçık anlatabilsin diye, her peygamberi kendi milletinin diliyle gönderdik. Allah dilediğini sapıklıkta bırakır ve dilediğini de doğru yola çıkarır; güçlü olan, Hakim olan O’dur.
Suat Yıldırım : Biz her peygamberi, kendi milletinin lisanı ile gönderdik, ta ki onlara hakikatleri iyice açıklasın. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. O azîzdir, hakîmdir (mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).
Süleyman Ateş : Biz, her elçiyi kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara açıklasın. Allâh dilediğini şaşırtır, dilediğini yola iletir. O, azizdir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
Tefhim-ul Kuran : Biz hiç bir peygamberi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın. Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete yöneltip iletir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ümit Şimşek : Biz herbir peygamberi, onlara dinlerini açıklasın diye, kendi milletinin lisanıyla gönderdik. Sonra Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. O herşeyin mutlak galibi ve sonsuz hikmet sahibidir.
Yaşar Nuri Öztürk : Biz, görevlendirdiğimiz her resulü ancak kendi toplumunun diliyle gönderdik ki, onlara açık seçik beyanda bulunsun. Bunun ardından, Allah dilediğini saptırır, dilediğini de iyiye ve güzele kılavuzlar. Azîz'dir, Hakîm'dir O!
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 5152

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
28.540