HİCR-92

Anasayfa » HİCR Suresi » HİCR-92
share on facebook  tweet  share on google  print  

HİCR-92

"HİCR Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<15/HİCR-92>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

فَوَرَبِّكَ لَنَسْأَلَنَّهُمْ أَجْمَعِيْنَ

Fe ve rabbike le nes’elennehum ecmaîn(ecmaîne).

Artık Rabbine andolsun ki; onların hepsine mutlaka soracağız.  
1. fe : artık, böylece, bundan sonra
2. ve rabbi-ke : ve senin Rabbine andolsun
3. le nes'elenne-hum : elbette, onlara mutlaka soracağız
4. ecmaîne : hepsi, hepsine, bütününe

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ hesabın sahibidir. Bütün insanlar öldükleri gün hesaba çekilirler. Kaybettikleri her derece için kabirde azap görür, buna "kabir azabı" denir. Kazanılan her derece için ferahlık verilir. Büyük hesap ise Kıyâmet günü, Allah'ın İndi İlâhisi'nde Mahkeme-i Kübra'dadır İnsanlara hayat filmleri gösterilecektir. Ve bütün hayatı boyunca kiramen kâtibin melekleri hem düşünceleri hem aktiviteyi; ef'ali (fiilleri), yapılan işleri üç boyutlu bir hologram filme almışlardır.

Mahkeme-i kübrada sadece iki sonuç söz konusudur:

Ya kazanılan dereceler kaybedilen derecelerden fazladır, kişi cennetle mükâfatlandırılır, ebediyyen orada kalacaktır ya da kaybedilen dereceler kazanılan derecelerden fazladır, o zaman cehenneme girilir ve ebediyyen orada kalınır. Cennetten çıkıp da cehenneme gitme söz konusu olmadığı gibi, bir süre cehennemde kaldıktan sonra, cehennemden çıkıp da cennete ulaşma da söz konusu değildir. Allahû Tealâ'nın:

"Rabbine andolsun ki; onların hepsine mutlaka soracağız." dediği şey, Kur'ân'ın bir kısmına itaat etmeleri, bir kısmına itaat etmemeleri ve sahâbeden ayrı bir hüviyete ulaşmaları sebebiyle onlara hesap sorulacağını ifade eder. Sahâbenin en büyük özelliği Al-i İmran Suresinin 119. âyet-i kerimesinde ifade edilmiştir:

3/ÂLİ İMRÂN-119: Hâ entum ulâi tuhıbbûnehum ve lâ yuhıbbûnekum ve tû’minûne bil kitâbi kullih(kullihi), ve izâ lekûkum kâlû âmennâ, ve izâ halev addû aleykumul enâmile minel gayz(gayzi), kul mûtû bi gayzikum, innallâhe alîmun bi zâtis sudûr(sudûri).

İşte siz (mü'minler) böylesiniz, siz onları seversiniz ve onlar sizi sevmezler ve siz kitabın tamamına îmân edersiniz. Ve sizinle karşılaşınca "biz îmân ettik" dediler, yalnız kaldıkları zaman, size karşı öfkelerinden parmak uçlarını ısırdılar. De ki: "Öfkenizden ölün."Muhakkak ki Allah, sinelerde olanı en iyi bilendir.

Bugün ise Kur'ân'ın farzları tatbikattan çıkarılmış; Kur'ân'ın 7 safhası, insanların cennet ve dünya saadetine ulaşmaları için Allah'ın hedef gösterdiği 7 hedef, bütünüyle ortadan kaldırılmıştır. Kitab'ın bütününe îmân edenler, sahâbe; Allah'a ulaşmayı dileyerek 1. safhaya ulaştılar. 12 ihsanla Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e tâbî olarak 2. safhaya, hepsi ruhlarını Allah'a ulaştırarak 3. safhaya, ardından hepsi fizik vücutlarını da ahsen kılarak Allah'a teslim ederek 4. safhaya, nefslerini Allah'a teslim ederek 5. safhaya ve irşada ulaşarak 6. safhaya ve nihayet, iradelerini de Allah'a teslim ederek 7. safhaya ulaştılar. 4 tane teslim gerçekleştirdiler. Ve Kur'ân'ın bütününe tâbî oldular. İrşad makamına ulaştıktan sonraki en büyük ibadetleri zikir idi. Zikirle ruhlarını Allah'a ulaştırıp teslim ettiler ve daha çok zikirle fizik vücutlarını, daimî zikirle nefslerini, daha sonra iradelerini Allah'a teslim ettiler.

Bugün, İslâm'ı İslâm yapan temel faktörler, Kur'ân'dan tamamen koparılmıştır. İblis ve ona farkına bile varmadan tâbî olan âlimler tarafından Kur'ân parça parça edilmiştir. Âlimler asırlar boyunca insanların yazdığı kitaplardan dînlerini öğrendiler ve öğrendiklerini de öğrettiler. Bugünkü âlimler de aynı şeyi yapmakta, kitaplardan öğrendiklerini öğretmektedirler.

Peygamber Efendimiz'in (S.A.V) "Aranızda en hayırlınız, Kur'ân-ı Kerim'i öğrenen ve öğretendir." hadîs-i şerifinin kıymeti daha iyi anlaşılmaktadır. Burada Peygamber Efendimiz'in söylemek istediği: "Kur'ân-ı Kerim'in lâfzını ve ruhunu, Allah'tan öğrenen ve öğretendir." ifadesidir. Ama zamanımızda kim tecvidle ve daha güzel sesle Kur'ân'ı okuyabiliyorsa o takdir ediliyor. Ve bu insanların Kur'ân-ı Kerim'in ruhundan da lâfzından da haberleri yok.

Allahû Tealâ bize bunları öğretmeseydi, biz dünyaya bu hakikatleri öğretebilecek imkânların sahibi olmazdık. Öyleyse ilim, Allah'ın Bize öğrettiğidir. Kur'ân-ı Kerim'i Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e indiren Allah, Kur'ân-ı Kerim'i bize de öğreten Allah!... Allahû Tealâ. "Sadece Sana Kur'ân-ı Kerim'i indirdik ve açıkladık." demekte; ancak bu sadece Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e açıklayacağı anlamına gelmemekte, Allahû Tealâ: "Onlara, Senden sonra gelecek nesillere de açıklayacağız." buyurmaktadır.

16/NAHL-89: Ve yevme neb’asu fî kulli ummetin şehîden aleyhim min enfusihim ve ci’nâbike şehîden alâ hâulâ(hâulâi), ve nezzelnâ aleykel kitâbe tibyânen likulli şey’in ve huden ve rahmeten ve buşrâ lil muslimîn(muslimîne).

Ve o gün, bütün ümmetlerin içinde, onların üzerine, onların kendilerinden bir şahit beas ederiz (vazifeli kılarız). Ve seni de onların üzerine şahit olarak getirdik. Ve sana, herşeyi beyan eden (açıklayan), hidayete erdiren ve rahmet olan Kitab'ı, müslümanlara (Allah'a teslim olanlara) müjde olarak indirdik.

41/FUSSİLET-53: Se nurîhim âyâtinâ fîl âfâkı ve fî enfusihim hattâ yetebeyyene lehum ennehul hakk(hakku), e ve lem yekfi bi rabbike ennehu alâ kulli şey’in şehîd(şehîdun).

Âyetlerimizi afakta (ruhumuzun baş gözüyle) ve enfüste (nefsimizin kalp gözüyle) onlara göstereceğiz. O'nun hak olduğu onlara tebeyyün etsin (açıkça belli olsun) diye. Rabbinin herşeye şahit olması kâfi değil mi?

İşte gelecek nesillerden birisi ve Allahû Tealâ, bize de açıklıyor. İnsanların unuttuğu Kur'ân asıllarını Allahû Tealâ, bize öğretiyor. Bugün hiçbir yerde, hiçbir İslâm öğretim kurumunda İslâm'ın 7 safhasından bahsedildiğini göremezsiniz, duyamazsınız. Biz, Allah'ın Sevgilisi'yiz. Kızılması lâzımgelen değil, şükranla karşılanması lâzımgelen bir mevkideyiz. Çünkü insanların kurtuluşuna bütün kapıları açma görevi, bize verildi.

Bütün hedef emirlerin ortadan kaldırıldığı, vasıta emirlerin hedeflerin yerine ikâme edildiği bir dünyada yaşıyoruz... Bugüne kadar devam eden İslâm öğretisiyle hiç kimsenin Allah'ın cennetine girmesi mümkün değildir.

Allahû Tealâ Kur'ân-ı Kerim'de ne demişse, kıyâmete kadar da aynı şeyler geçerlidir. Kur'ân-ı Kerim'in 14 asır evvel nasıl yaşandığı Kur'ân'da görülmektedir. Allahû Tealâ, Kur'ân-ı Kerim'i 23 yılda indirmiş ve Peygamber Efendimiz (S.A.V), 63 yaşında Rahmet-i Rahmân'a kavuşmuştur. Ancak Kur'ân-ı Kerim, ondan sonraki sahâbenin hayatını da anlatır. Allahû Tealâ tâbiinin sahâbeye tâbî olduğunu anlatmaktadır. Öyleyse bu âyet, "Onlara soracağız." ifadesiyle o kadar çok şey söylüyor ki...

Peygamber Efendimiz (S.A.V) devrinde yaşayan insanların, Allah'ın hakikatlerinden habersiz olan hristiyanların ve yahudilerin büyük kısmının, putlara tapanların, şeytana tapanların, onların hepsine Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in bir ışık olduğunu söylemektedir. İşte bu hakikatleri bugün de Biz öğretmekle görevliyiz. Allahû Tealâ: "Onlara mutlaka soracağız." diyor.

Birinci sual; ölürlerken bütün hayat filmlerinin gösterilmesi.

İkinci sual; kıyâmet günü, İndi İlâhi'de hayat filmlerinin mahkeme-i kübra olarak değerlendirilmesi olup her ikisinde de sorgu hem bütün fiillerin hem de düşüncelerin hayat filmlerinde yer almasıdır.

 

15/HİCR-92

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Artık Rabbine andolsun ki; onların hepsine mutlaka soracağız.
Diyanet İşleri : (92-93) Rabbine andolsun, onların hepsine yapmakta olduklarını mutlaka soracağız.
Abdulbaki Gölpınarlı : Andolsun Rabbine ki onların hepsine soracağız.
Adem Uğur : Rabbin hakkı için, mutlaka onların hepsini sorguya çekeceğiz.
Ahmed Hulusi : Rabbine yemin olsun ki, onların hepsi sorgulanacak. . .
Ahmet Tekin : Rabbin hakkı için, biz onların hepsini sorguya çekeceğiz.
Ahmet Varol : Rabbine yemin olsun ki onların hepsine mutlaka soracağız.
Ali Bulaç : Rabbine andolsun, onların tümüne (bunu) soracağız.
Ali Fikri Yavuz : (92-93) Rabbin hakkı için, biz onların hepsine muhakkak surette yapmakta oldukları şeylerden soracağız (ve cezalarını vereceğiz).
Bekir Sadak : (90-93) Kuran'i islerine geldigi gibi bolenlere de, kendi Kitablarinin bir kismina inanip bir kismini kabul etmiyen yahudi ve hiristiyanlara da nitekim Kitap indirmistik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptiklarindan sorumlu tutacagiz.
Celal Yıldırım : (92-93) Rabbin hakkı için elbette onların hepsinden, yapageldikleri şeylerden bir bir soracağız.
Diyanet İşleri (eski) : (90-93) Kuran'ı işlerine geldiği gibi bölenlere de, kendi Kitablarının bir kısmına inanıp bir kısmını kabul etmeyen yahudi ve hıristiyanlara da nitekim Kitap indirmiştik; Rabbine and olsun ki hepsini, yaptıklarından sorumlu tutacağız.
Diyanet Vakfi : (92-93) Rabbin hakkı için, mutlaka onların hepsini yaptıklarından dolayı sorguya çekeceğiz.
Edip Yüksel : Rabbine and olsun ki, hepsinden soracağız
Elmalılı Hamdi Yazır : (92-93) Ki rabbın hakkı için, biz onların hepsine mutlak ve muhakkak soracağız
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : (92-93) Rabbin hakkı için, Biz onların hepsine mutlaka ve muhakkak bütün yaptıklarını soracağız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (92-93) Rabbin hakkı için biz, mutlaka onların hepsini yaptıklarından dolayı hesaba çekeceğiz.
Fizilal-il Kuran : Rabbin hakkı için, onların tümünü kesinlikle sorguya çekeceğiz.
Gültekin Onan : Rabbine andolsun, onların tümüne (bunu) soracağız.
Hasan Basri Çantay : (92-93) İşte Rabbine andolsun ki onlara, topuna yapmakda oldukları şeyleri elbette soracağız.
Hayrat Neşriyat : (92-93) Artık Rabbine yemîn olsun ki, onların hepsine, yapmakta oldukları şeylerden mutlaka soracağız!
İbni Kesir : Rabbına andolsun ki; onların hepsine birden mutlaka soracağız;
Muhammed Esed : Rabbine andolsun ki, onların hepsini (Hesap Günü'nde) sorgulayacağız,
Ömer Nasuhi Bilmen : İmdi Rabbine andolsun ki, elbette onlara, hepsine soracağız.
Ömer Öngüt : Rabbin hakkı için onlara mutlaka soracağız.
Şaban Piriş : (92-93) Rabbine andolsun ki, onların hepsini yaptıklarından dolayı hesaba çekeceğiz.
Suat Yıldırım : Rabbin hakkı için, onların hepsini sorguya çekeceğiz!
Süleyman Ateş : Senin Rabbin hakkı için biz onların hepsine mutlaka soracağız:
Tefhim-ul Kuran : Rabbine andolsun, onların tümüne (bunu) soracağız.
Ümit Şimşek : Rabbine and olsun ki onların hepsini sorgulayacağız.
Yaşar Nuri Öztürk : Rabbine yemin olsun ki, biz onları toplu halde sorgu suale çekeceğiz/hepsinden mutlaka hesap soracağız;
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 4.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 9899

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
50.442