HİCR-2

Anasayfa » HİCR Suresi » HİCR-2
share on facebook  tweet  share on google  print  

HİCR-2

"HİCR Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<15/HİCR-2>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

رُّبَمَا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُواْ لَوْ كَانُواْ مُسْلِمِينَ

Rubemâ yeveddullezîne keferû lev kânû muslimîn(muslimîne).

İhtimal ki; kâfirler “Keşke müslüman (teslim olanlar) olsaydık.” diye temenni edecekler. 
1. rubemâ : ihtimal ki
2. yeveddu : isterler, temenni (ederler) edecekler
3. ellezîne keferû : inkâr edenler, kâfirler
4. lev : ise, olsa, keşke
5. kânû : oldular
6. muslimîne : müslüman, teslim olanlar

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

"Müslüman olmak", Allah'a teslim olmak demektir. Müslüman olmak kolay bir olay değildir. "Müsliman", "müslimun", "müslimîn" kelimelerinin gerçek anlamı, bir insanın ruhunu, vechini, nefsini ve iradesini Allah'a teslim etmiş olması konseptine girmektedir.

Halk arasında "Ne zamandan beri müslümansınız?" diye sorulduğunda: "Kâlû belâdan beri." denilir.

7/A'RÂF-172: Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne).

Ve kıyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik (gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından onların zürriyetlerini aldığı zaman onları, nefsleri üzerine şahit tuttu. (Allahû Tealâ şöyle buyurdu): “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” Dediler ki: “Evet, (Sen, bizim Rabbimizsin), biz şahit olduk.”

5/MÂİDE-7: Vezkurû ni’metellâhi aleykum ve mîsâkahullezî vâsekakum bihî iz kultum semi’nâ ve ata’nâ vettekûllâh(vettekûllâhe) innallâhe alîmun bizâtis sudûr(sudûri).

Allah'ın, sizin üzerinizdeki ni'metini ve: “İşittik ve itaat ettik” dediğiniz zaman, onunla sizi bağladığı misâkınızı hatırlayın. Allah'a karşı takvâ sahibi olun, Muhakkak ki O, göğüslerde (sinelerde) olanı en iyi bilir.

Elest bezminde, bütün insanlar, Allah'ın taleplerine uygun olarak Allah'a yemin, misak ve ahd vermişlerdir. Allah da bütün insanlara yemin, misak ve ahdlerini yerine getirdikten sonra iradelerini de Allah'a teslim etmelerini vasiyet etmiş ve farz kılmıştır:

6/EN'ÂM-152: Ve lâ takrebû mâlel yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eşuddeh(eşuddehu), ve evfûl keyle vel mîzâne bil kıst(kıstı), lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve izâ kultum fa’dilû ve lev kâne zâ kurbâ, ve bi ahdillâhi evfû, zâlikum vassâkum bihî leallekum tezekkerûn(tezekkerûne).

Yetimin malına, o en kuvvetli çağına gelinceye kadar, en güzel şekliyle olmadıkça yaklaşmayın. Ölçü ve tartıyı adaletle yerine getirin. Kimseyi gücünün dışında (bir şey ile) sorumlu tutmayız. Söylediğiniz zaman, yakınınız olsa bile, artık adaletle söyleyin. Allah'ın ahdini yerine getirin (ifa edin). Böylece tezekkür edersiniz diye, (Allah) işte böyle, size onunla vasiyet (emir) etti.

28 basamağın üçüncüsünde Allah'a ulaşmayı dilemekle, müslüman olmak için ilk adım atılmış olur. Kişi, Allahû Tealâ'nın kendisine verdiği 12 ihsanla mürşidine ulaşıp tâbî olur. Tâbî olduğu an, müslüman olmanın ikinci safhasına ulaşılır. Kur'ân'da geçen müslüman kelimesinin standartlarına daha ulaşılmamıştır ama İslâm'a girilmiştir. Müslüman olmak yolunda fizik standartlarda bir gayretin sahibi olunur.

14. basamakta ruhun teslimiyeti (hidayet) fizik standartlarda başlar. Ruh Allah'a doğru yola çıkar (ruhun hidayeti). Nefs, tezkiye olmaya, afetlerden kurtulmaya, faziletleri kalbinde biriktirmeye başlar (nefsin hidayeti).

Nefste ne kadar afet azalmışsa, fizik vücut da o kadar şeytana kul olmaktan kurtulur, Allah'a kul olur. Çünkü şeytan sadece nefsin afetlerine tesir edebilir, onları azdırır (fizik vücudun hidayeti). Nefsteki afetler azaldıkça, irade de o miktarda güçlenir.

Ruh, vech, nefs ve irade hidayete adım atmıştır. Çünkü iradeye karşı çıkan kuvvet (nefsin afetleri) azalmaktadır. Artık irade ruhla paralel olarak Allah'ın emirlerine itaati, yasak ettiği fiilleri işlememeyi istemektedir (iradenin hidayeti).

21. basamakta ruh, Allah'a ulaştığında ruhun hidayeti tamamlanmıştır. 22. basamakta Allah'ın Zat'ında yok olarak, teslimini tamamlar. Ruhun Allah'a teslimi ile üçüncü safhaya ulaşılmış ama hâlâ müslüman olunmamıştır. İslâm dairesindeki kademeler aşılmaktadır.

25. basamakta fizik vücut, Allah'ın bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiği fiilleri işlemeyen bir hüviyet kazanır. Fizik vücudun Allah'a bu teslimi ile dördüncü safhaya ulaşılmış ama yine müslüman olunmamıştır.

26. basamak yokuşun en dik safhası, daimî zikre ulaşma safhasıdır. Daimî zikre ulaşanlar, hayırlarda yarışanlardır ve naîm cennetlerinin (6. kat cennet) sahipleridir. Onlar müslümandırlar.

27. basamakta nefs Allah'a teslim edilir.

28. basamağın dördüncü kademesinde irşada ulaşılır. Müslüman olmanın son noktasına gelinmiştir. Hemen arkasından irade de Allah'a teslim edilir (28. basamağın beşinci kademesi).

Ruh, vech, nefs ve irade, Allah'a teslim edildiği zaman insan müslüman olur.

Misakiniz, 22. basamakta ruhunuzu Allah'a teslim etmektir.

Ahdiniz, 25. basamakta fizik vücudunuzu Allah'a teslim etmektir.

Yemininiz, 27. basamakta nefsinizi Allah'a teslim etmektir.

İlâhi İrade 28. basamağın beşinci kademesinde gerçekleşen iradenin teslimi icin irademizden misak almıştır ve irade teslimi için Allah'ın hem vasiyeti hem de ahdi vardır.

İşte müslüman olmak budur.

 

15/HİCR-2

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : İhtimal ki; kâfirler “Keşke müslüman (teslim olanlar) olsaydık.” diye temenni edecekler.
Diyanet İşleri : İnkâr edenler, “Keşke müslüman olsaydık” diye çok arzu edeceklerdir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Nice demler gelecek ki kâfirler, ne olur keşke biz de Müslüman olsaydık diyecekler.
Adem Uğur : İnkâr edenler zaman zaman, keşke biz de müslüman olsaydık, diye arzu ederler.
Ahmed Hulusi : (Öyle olur ki) hakikat bilgisini inkâr edenler (hakikatlerinden perdeliler), keşke gerçekte teslim olmuşluğumuzun farkında olsaydık, diye şiddetli arzu duyarlar.
Ahmet Tekin : Bir zaman gelecek ki, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, küfre saplananlar, ne kadar da çok, İslâm’ı yaşayan müslüman olmayı arzu edecekler.
Ahmet Varol : Zaman gelecek kâfirler: 'Keşke Müslüman olsaydık' diye arzulayacaklar.
Ali Bulaç : O inkâr edenler müslüman olmayı nice kereler dileyecekler.
Ali Fikri Yavuz : Kâfirler, azabı gördükleri zaman, çok kerre: “Keşki müslüman olsaydılar!” diye temenni edecekler.
Bekir Sadak : Inkar edenler, keske musluman olsaydik temennisinde bulunacaklardir.
Celal Yıldırım : Kâfirler çok defa Müslüman olmayı arzu edeceklerdir.
Diyanet İşleri (eski) : İnkar edenler, keşke müslüman olsaydık temennisinde bulunacaklardır.
Diyanet Vakfi : İnkâr edenler zaman zaman, keşke biz de müslüman olsaydık, diye arzu ederler.
Edip Yüksel : İnkar edenler, keşke müslüman olsaydık diye arzulayacaklardır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bir zemân olur küfredenler arzu çekerler ki müsliman olsa idiler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bir zaman gelecek, küfredenler, müslüman olsaydılar diye arzu çekecekler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bir zaman gelecek ki inkâr edenler, keşke müslüman olsaydık temennisinde bulunacaklardır.
Fizilal-il Kuran : Gün gelecek, kâfirler «keşke vaktiyle müslüman olsaydık» diyeceklerdir.
Gültekin Onan : O küfredenler müslüman olmayı nice kereler dileyecekler.
Hasan Basri Çantay : O küfredenler zaman zaman (nedametle) temennî edecek (ler): «(Âh vaktiyle) müslüman olaymışlar»
Hayrat Neşriyat : Bir zaman olur (Cehenneme girdiklerinde) inkâr edenler arzu ederler ki, keşke Müslüman kimseler olsaydılar!
İbni Kesir : Kafirler bir zaman gelir ki müslüman olmayı isteyeceklerdir.
Muhammed Esed : Bir vakit gelecek ki, (şimdi) bu gerçeği inkara kalkışanlar, keşke (dünya hayatındayken) Allah'a boyun eğip teslim olsaydık diye yerinecekler.
Ömer Nasuhi Bilmen : O kâfir olanlar, çok kere arzu edeceklerdir ki, keşke müslüman olmuş olsaydılar.
Ömer Öngüt : İnkâr edenler zaman zaman temenni edecekler: Keşke müslüman olaymışlar!
Şaban Piriş : Kafirler bir zaman gelir ki müslüman olmayı şiddetle isterler.
Suat Yıldırım : Bir zaman olur kâfirler, "Keşke vaktiyle Müslüman olmuş olsaydık!" diye çok hasret çekerler.
Süleyman Ateş : Bir zaman gelir ki nankörlük edenler, "Keşke müslüman olsaydılar" diye arzu ederler.
Tefhim-ul Kuran : O küfredenler müslüman olmayı nice kereler dileyecekler.
Ümit Şimşek : Gün gelir, kâfirler arzu eder ki, keşke vaktiyle Müslüman olsaydılar!
Yaşar Nuri Öztürk : O küfre batmış olanlar zaman zaman, keşke Müslüman olsaydılar diye derin bir özlem duyarlar.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 5.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 9899

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
50.475