NAHL-97

Anasayfa » NAHL Suresi » NAHL-97
share on facebook  tweet  share on google  print  

NAHL-97

"NAHL Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<16/NAHL-97>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُم بِأَحْسَنِ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ

Men amile sâlihan min zekerin ev unsâ ve huve mu’minun fe le nuhyiyennehu hayâten tayyibeh(tayyibeten), ve le necziyennehum ecrehum bi ahseni mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).

Mü'min olan kadın ve erkekten kim salih (nefsini tezkiye ve tasfiye edici) amel işlerse, o taktirde ona mutlaka tayyib (temiz, helâl) bir hayat yaşatırız. Ve onları, mutlaka yapmış oldukları amellerin ecirlerinden (bedellerinden), daha ahseni (güzeli) ile mükâfatlandıracağız.  
1. men : kim
2. amile sâlihan : salih amel (nefsi tezkiye edici amel)
3. min zekerin : erkek(ler)den
4. ev unsâ : veya kadın(lar)
5. ve huve : ve o
6. mu'minun : mü'min (kalbine îmân yazılmış olan)
7. fe le : o taktirde mutlaka
8. nuhyiyenne-hu : ona hayat veririz, yaşatırız
9. hayâten : hayat
10. tayyibeten : tayyib, temiz, güzel, helâl
11. ve le necziyenne-hum : ve mutlaka, ellbette onlara karşılığını vereceğiz, mükâfatlandıracağız
12. ecre-hum : onların ecrini, bedelini
13. bi ahseni : en ahseni ile, daha ahseni (güzeli) ile
14. mâ kânû ya'melûne : yapmış oldukları ameller (şeyler)

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allah ile hiçbir ilişkiniz olmamasına rağmen güzel bir amelde 1'e 10 alırsınız. 10 derecelik bir amelin karşılığı amel defterinize 100 derece olarak kaydedilir. Ama Allah'ın yoluna çıkmışsanız, Allahû Tealâ başlangıçta, 10'u 100'e çıkarır. Sonra ruh 2. 3. 4. 5. 6. 7. gök katlarında ise bu 100; 200, 300, 400, 500, 600 ve 700'e ulaşır. Onun için Allahû Tealâ burada "Onların bedelini daha ahseniyle öderiz." diyor. Her kat çıktıkça kişiye daha ahseni, daha ahseni, daha ahseni verilir. 1 derecelik bir sevaba, kazanılan 1 dereceye karşılık amel defterine 700 derece yazılır. Bir insanın cennete gidişi, kazandığı derecelerin kaybettiği derecelerden fazla olması ile mümkündür. Cehenneme girişi de tam tersiyle; kaybettiği derecelerin kazandığı derecelerden fazla olması ile mümkündür. Öyleyse ahsen dereceler, üst seviye dereceler kişiyi mutlaka Allah'ın daha üst, daha üst, daha üst cennetine alacağı için önemlidir.

Salih amel işlemeyenleri de Allahû Tealâ mükâfatlandırır. Her kazandıkları derecat onlara 10 kat olarak mutlak ödenir. Kim olursa olsun, ne kadar büyük günah işlerse işlesin, sevap işlediği taktirde mutlaka 1'e 10 alır.

6/EN'ÂM-160: Men câe bil haseneti fe lehu aşru emsâlihâ, ve men câe bis seyyieti fe lâ yuczâ illâ mislehâ ve hum lâ yuzlemûn(yuzlemûne).

Kim (Allah'ın huzuruna) bir hasene ile gelirse, artık onun on misli, onundur.Ve kim bir seyyie ile gelirse, o zaman onun mislinden başkası ile cezalandırılmaz. Ve onlar zulmolunmazlar.

Allahû Tealâ En'am-160'ta sevap işleyenler, günah işleyenler diye bir ayrım yapmamış. Ama Nahl-97'de nefsi ıslâh edici amel işleyenler (1'e 10 yerine) 1'e 100 almaya başlarlar. Kişi Allah'a ulaşmayı dileyerek, Allah'tan 12 tane ihsan almış, mürşidine ulaşmış, tâbî olmuştur. Tâbî olmadan evvelki noktaya kadar kişi, 1 derecesine karşılık 10 derece alırken tâbî olduğu an mükâfatın daha ahsenini alır ve bütün günahları sevaba çevrilir (bu noktaya kadar böyle bir mükâfatı yoktu kişinin).

Kişinin ruhu derhal vücudundan ayrılır, Sıratı Mustakîm'e ulaşır.

Ruh;

Birinci kata ulaştığı zaman kazandığı derece 100 kat,

İkinci kata ulaştığı zaman kazandığı derece 200 kat,

Üçüncü kata ulaştığı zaman kazandığı derece 300 kat,

Dördüncü kata ulaştığı zaman kazandığı derece 400 kat,

Beşinci kata ulaştığı zaman kazandığı derece 500 kat,

Altıncı kata ulaştığı zaman kazandığı derece 600 kat,

Yedinci kata ulaştığı zaman kazandığı derece 700 kat olur.

Allahû Tealâ kişinin yapmış olduğu amellerin bedellerini daha ahseniyle mükâfatlandırmıştır. Neticeleri karşılaştırın: 1'e 10 alırken 1'e 700 almaya başlamak. Allahû Tealâ kazanılan dereceleri 70 kat artırmıştır. Burada kişinin daha ahsen ücret alması, günahlarının sevaba çevrilmesi ve 1'e 10 alırken 1'e 100 almaya başlamasıdır. Daha ahsenini almaya başlaması kişinin nefsi ıslâh eden ameller (amilüssalihat) işlemesi şartına bağlıdır.

 

16/NAHL-97

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Mü'min olan kadın ve erkekten kim salih (nefsini tezkiye ve tasfiye edici) amel işlerse, o taktirde ona mutlaka tayyib (temiz, helâl) bir hayat yaşatırız. Ve onları, mutlaka yapmış oldukları amellerin ecirlerinden (bedellerinden), daha ahseni (güzeli) ile mükâfatlandıracağız.
Diyanet İşleri : Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.
Abdulbaki Gölpınarlı : Erkek olsun, kadın olsun, inanarak iyi işlerde bulunanı tertemiz bir yaşayışa mazhar ederiz ve mükâfâtını, yaptığı en güzel işlere karşılık olarak mutlaka vereceğiz.
Adem Uğur : Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz.
Ahmed Hulusi : İster erkek ister kadın olsun, kim iman ederek imanın gereği fiiller ortaya koyarsa elbette biz ona temiz-pak bir hayat yaşatırız. . . Onlara elbette yaptıklarının daha güzeliyle karşılıklarını veririz.
Ahmet Tekin : Mü’min olarak, gevşekliği bırakıp, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçiren, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayan, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye önayak olan, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyen erkek veya kadına, mutlaka güzel bir hayat yaşatırız. İşlemeye devam ettikleri amellerin en güzelini, en değerlisini ölçü alarak onları mükâfatlandırırız.
Ahmet Varol : Erkek ve kadından kim mü'min olarak bir iyilik yaparsa şüphesiz onu temiz bir hayatla yaşatacağız. Karşılıklarını da muhakkak yaptıklarının en güzeliyle vereceğiz.
Ali Bulaç : Erkek olsun, kadın olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.
Ali Fikri Yavuz : Erkekten ve dişiden, mümin olduğu halde, kim iyi amel işlerse, muhakkak onu güzel bir hayat ile yaşatacağız ve işlemekte oldukları amellerin daha güzeliyle mükâfatlarını elbette vereceğiz.
Bekir Sadak : Kadin, erkek, inanmis olarak kim iyi is islerse, ona hos bir hayat yasatacagiz. Ecirlerini yaptiklarindan daha guzeli ile odeyecegiz.
Celal Yıldırım : Erkek veya kadınlardan kim —mü'min olduğu halde— güzel yararlı amelde bulunursa, mutlaka biz ona hoş bir hayat yaşatırız ve mükâfatlarını da işlediklerinin daha güzeliyle karşılayıp değerlendiririz.
Diyanet İşleri (eski) : Kadın, erkek, inanmış olarak kim iyi iş işlerse, ona hoş bir hayat yaşatacağız. Ecirlerini yaptıklarından daha güzeli ile ödeyeceğiz.
Diyanet Vakfi : Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz.
Edip Yüksel : Erkek olsun, kadın olsun, her kim inançlı olarak iyi bir iş yaparsa ona bu dünyada güzel bir hayat bağışlarız ve yaptıkları iyi işlere karşılık ödüllerini de tam veririz.
Elmalılı Hamdi Yazır : Erkekten dişiden her kim mü'min olarak iyi bir amel işlerse muhakkak ona hoş bir hayat yaşatacağız ve yapmakta oldukları amellerin daha güzelile ecirlerini muhakkak vereceğiz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Erkekten, dişiden her kim mümin olarak iyi bir iş yaparsa, muhakkak ona hoş bir hayat yaşatacağız ve yapmakta oldukları işlerin daha güzeli ile mükafatlarını mutlaka vereceğiz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Erkekten ve dişiden, mümin olarak kim iyi amel işlerse muhakkak onu güzel bir hayat ile yaşatacağız ve yapmakta oldukları amellerin daha güzeliyle mükafatlarını elbette vereceğiz.
Fizilal-il Kuran : İman etmiş olan hangi erkek ya da kadın, eğer iyi amel işlerse, ona dünyada mutlu bir hayat yaşatırız, böylelerini ahirette de yaptıkları iyiliklerin en güzel karşılığı ile ödüllendiririz.
Gültekin Onan : Erkek olsun, kadın olsun, (bir) inançlı olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.
Hasan Basri Çantay : Gerek erkekden, gerek kadından kim, o mü'min olarak, iyi amel (ve hareket) de bulunursa hiç şübhesiz onu (dünyâda) çok güzel bir hayat ile yaşatırız ve (o gibilere) her halde yapageldiklerinin daha güzeliyle ecir veririz.
Hayrat Neşriyat : Erkek olsun, kadın olsun; kim mü’min olarak sâlih bir amel işlerse, artık ona elbette hoş bir hayat yaşatacağız! Ve muhakkak onlara (âhirette) mükâfâtlarını, yapmakta olduklarının daha güzeli ile vereceğiz!
İbni Kesir : Kadın olsun, erkek olsun; her kim, inanmış olarak iyi amel işlerse; ona hoş bir hayat yaşatacağız. Mükafatlarını yaptıklarından daha güzeli ile ödeyeceğiz.
Muhammed Esed : Erkek ya da kadın, inanmış olması yanında bir de dürüst ve erdemli davranan kimseye hiç şüphesiz arı duru, hoş bir hayat tattıracağız; ve yine şüphesiz böylelerini, yapageldikleri en güzel şey neyse ona göre ödüllendireceğiz.
Ömer Nasuhi Bilmen : Erkekten veya kadından her kim mü'min olduğu halde bir sâlih amelde bulunursa, elbette onu temiz bir hayat ile yaşatırız ve onları yapar oldukları amellerin daha güzeliyle muhakkak ki, mükâfaata erdireceğiz.
Ömer Öngüt : Kadın olsun erkek olsun, her kim mümin olarak sâlih amel işlerse, biz onu (dünyada) mutlaka çok güzel bir hayat ile yaşatırız. (Ahirette ise) mükâfatlarını yaptıklarının en güzeli ile ödeyeceğiz.
Şaban Piriş : Erkek ve kadınlardan her kim mümin olarak doğru olanı yaparsa, ona güzel bir hayat yaşatırız, ve onları yaptıklarının en iyisi ile ödüllendiririz.
Suat Yıldırım : Erkek olsun kadın olsun, kim mümin olarak güzel işler yaparsa, elbette ona güzel bir hayat yaşatacak ve onları işledikleri en güzel işleri esas alarak ödüllendirecek, kötülüklerini bağışlayacağız.
Süleyman Ateş : Erkek ve kadından her kim inanmış olarak iyi bir iş yaparsa, onu (dünyâda) hoş bir hayâtla yaşatırız, onların ücretini yaptıklarının en güzeliyle veririz.
Tefhim-ul Kuran : Erkek olsun, kadın olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.
Ümit Şimşek : Erkek olsun, kadın olsun, kim mü'min olarak güzel bir iş yaparsa, Biz ona huzurlu bir hayat yaşatır; yaptıklarının daha güzeliyle de ödüllerini veririz.
Yaşar Nuri Öztürk : Erkek yahut kadın, her kim inanmış olarak hayra ve barışa yönelik bir iş yaparsa, onu tertemiz bir hayatla yaşatırız. Ve böylelerinin ücretlerini, işleyip ürettiklerinin en güzelleriyle karşılarız.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 5.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127128

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
68.205