İSRÂ-18

Anasayfa » İSRÂ Suresi » İSRÂ-18
share on facebook  tweet  share on google  print  

İSRÂ-18

"İSRÂ Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<17/İSRÂ-18>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

مَّن كَانَ يُرِيدُ الْعَاجِلَةَ عَجَّلْنَا لَهُ فِيهَا مَا نَشَاء لِمَن نُّرِيدُ ثُمَّ جَعَلْنَا لَهُ جَهَنَّمَ يَصْلاهَا مَذْمُومًا مَّدْحُورًا

Men kâne yurîdul âcilete accelnâ lehu fîhâ mâ neşâu li men nurîdu summe cealnâ lehu cehennem(cehenneme), yaslâhâ mezmûmen medhûrâ(medhûren).

Kim acele (bu dünyada acil) olarak isterse, istediğimiz kimseye, dilediğimiz şeyi ona orada acele verdik. Sonra onu cehennem ehli kıldık. Zemmedilmiş (ayıplanmış) ve (rahmetten) kovulmuş olarak, ona (cehenneme) atılır.  
1. men : kim
2. kâne : oldu
3. yurîdu el âcilete : acil, acele olarak (bu dünyada) isterse
4. accelnâ : acele verdik
5. lehu : ona
6. fî-hâ : orada
7. mâ neşâu : dilediğimiz şeyi
8. li men nurîdu : istediğimiz kimseye
9. summe : sonra
10. cealnâ : kıldık
11. lehu : ona, onu
12. cehenneme : cehennem
13. yaslâ-hâ : ona maruz kalır (atılır)
14. mezmûmen : ayıplanmış, kınanmış, zemmedilmiş
15. medhûren : kovulmuş, uzaklaştırılmış olarak

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ, Kur'ân-ı Kerim'in birçok yerinde bu husustan bahsetmektedir.

Dünya hayatında, Allah'tan dünyaya ait geçim vasıtalarını isteyen iki grup insan vardır. Birincisi, Allahû Tealâ'ya: "Bana helâl ya da haram para ver. Ben çok para kazanmak istiyorum ve bu parayı da dilediğim gibi bana harcamayı nasip kıl." diyerek dua eder. Allahû Tealâ birçok âyette, kişinin bu dileğini acilen yerine getirdiğini; ancak onun bu dünyada nasibinin olmadığını buyurmaktadır. Bunlar bu dünyada da ahirette de kaybetmiş olanlardır.

2/BAKARA-200: Fe izâ kadaytum menâsikekum fezkurûllâhe ke zikrikum âbâekum ev eşedde zikrâ(zikren), fe minen nâsi men yekûlu rabbenâ âtinâ fîd dunyâ ve mâ lehu fîl ahirati min halâk(halâkın).

Böylece (hacca ait) ibadetlerinizi (ve kuralları) tamamladığınız zaman, artık atalarınızı zikrettiğiniz gibi, hatta daha kuvvetli bir zikirle Allah'ızikredin. Fakat insanlardan kim: “Rabbimiz bize dünyada ver.” derse, ahirette onun bir nasibi yoktur.

İkinci gruptaki kişi de: "Yarabbi bana helâl para ver; sonra da beni imtihan et. O parayı kimler için nasıl harcayacağımı bana emret ve emrine itaat etmiyorsam beni cezalandır. Bu parayla Senin emrettiğin herkese yardım etmek de istiyorum. Niyetimin halis olup olmadığını Sen, benden daha iyi bilirsin." diyerek gene para istemektedir. Allahû Tealâ, böyle diyen insanın da talebini gerçekleştirir. Ve o kişi, Allah'ın emrettiği insanlara veya yerlere Allah'ın verdiği parayı harcar. İşte bu kişilerin dünyada ve ahirette nasipleri vardır.

2/BAKARA-201: Ve minhum men yekûlu rabbenâ âtinâ fîd dunyâ haseneten ve fîl âhirati haseneten ve kınâ azâben nâr(nâri).

Ve onlardan (insanlardan) kim: “Rabbimiz bize dünyada hasene (güzellik ve iyilikler) ver ve ahirette de hasene (güzellik ve iyilikler) ver. Bizi ateşin azabından koru.” derse...

O, Allah'tır. Tükenmez hazineler O'nundur. O, dilediğine verir ama dikkat edilmelidir ki Allahû Tealâ, ne zaman Kur'ân-ı Kerim'de "dilediğine" kelimesini kullanmışsa, bunun gerçek mânâsının "hakedene" olduğu bilinmelidir. Allahû Tealâ, hakedenin, hakettiği kadarını diler.

Kim Allah'a ulaşmayı dilerse, o, bunu haketmiştir, Allah da onu Kendisine ulaştırmayı diler ve mutlaka ulaştırır. Kim de Allah'a ulaşmayı dilemezse, Allah da onu Kendisine ulaştırmayı dilemez ve ulaştırmaz.

Allah'ın dalâlette bıraktığı insanları, Allah dalâlete düşürmez. Herkes doğuştan dalâlettedir. Allahû Tealâ, kişinin dileğine göre değerlendirir ve dileğine göre verir. Dalâlette bıraktıkları, sadece, hidayete ulaşmayı dilemeyenlerdir. "Allah dilediğini dalâlette bırakır." sözü bunu ifade eder.

Bu âyet-i kerimede de Allahû Tealâ, kim dünya hayatının meyvelerini isterse, dünya için o paraları dilediği gibi haram veya helâl yerlerde harcamayı dilerse ve ahireti dilemezse, o kişiye bunu verdiğini ve sonra onu cehennem ehli kıldığını söylemektedir.

Haram, cehennem ehli içindir. O insanlar Allah'a ulaşmayı dilememişlerse Allah onlar üzerine Rahîm esmasıyla tecelli etmez. Gözlerindeki hicab-ı mesture, kulaklarındaki vakra ve kalplerindeki ekinnet alınmaz. O kişi Allah'ın rahmetinden kovulmuş olarak cehenneme girecektir. Rahmet onlara tecelli etseydi, o zaman onlar Allah'a ulaşmayı dileyenler olacaklardı ve mutlaka Allah'ın cennetine gireceklerdi.

 

17/İSRÂ-18

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Kim acele (bu dünyada acil) olarak isterse, istediğimiz kimseye, dilediğimiz şeyi ona orada acele verdik. Sonra onu cehennem ehli kıldık. Zemmedilmiş (ayıplanmış) ve (rahmetten) kovulmuş olarak, ona (cehenneme) atılır.
Diyanet İşleri : Kim bu geçici dünyayı isterse orada ona, (evet) dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar hemen veririz. Sonra da cehennemi ona mekân yaparız. O, buraya kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak girer.
Abdulbaki Gölpınarlı : Kim, şu hemencecik, pek tez geçen dünyâyı dilerse biz de dilediğimize, dilediğimiz şeyi hemencecik veririz orada, sonra biz, cehennemi de onun için halkettik, oraya kınanmış, kovulmuş bir halde girer.
Adem Uğur : Her kim bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız.
Ahmed Hulusi : Kim önündeki dünyayı isterse, dilemişsek, dünyada ona istediğini veririz. Sonra onun için cehennemi mekân kılarız; aşağılanmış ve uzaklaştırılmış olarak ona yerleşir.
Ahmet Tekin : Kim, dünya hayatının günlük geçici kazancını isterse, istediğimize, sünnetimizin, düzenimizin yasaları içinde, irademizin tecellisine uygun olan kadarını dünyada âcilen veririz. Sonra da, ona cehennemi hazırlarız. Kınanmış ve rahmetimizden kovulmuş olarak oraya yaslanır.
Ahmet Varol : Kim bu çabucak geçeni (dünyayı) isterse, orada istediğimiz kimseye, dilediğimizi çabucak veririz. Sonra ona cehennemi nasip ederiz. Oraya kınanmış, (rahmetten) kovulmuş olarak ulaşır.
Ali Bulaç : Kim çarçabuk olanı (geçici dünya arzularını) isterse, orada istediğimiz kimseye dilediğimizi çabuklaştırırız, sonra ona cehennemi (yurt) kılarız; ona, kınanmış ve kovulmuş olarak gider.
Ali Fikri Yavuz : Kim ameli ile dünya menfaatını isterse, dilediğimiz kimseye istediğimiz şeyi, dünyada peşin veririz; sonra da onu cehennem’e koyarız; kötülenmiş ve rahmetten koğulmuş bir halde ona ulaşır.
Bekir Sadak : Dunyayi isteyene istedigimiz kimseye diledigimiz kadar hemen veririz. Sonra ona cehennemi hazirlariz; yerilmis ve kovulmus olarak oraya girer.
Celal Yıldırım : Kim acele (ve peşin bir dünya hayatı) istiyorsa, biz Dünya'da dilediğimizi istediğimize acele olarak veririz. Sonra da Cehennem'i ona ayırırız ; yerilmiş ve kovulmuş olarak oraya varıp girer.
Diyanet İşleri (eski) : Dünyayı isteyene istediğimiz kimseye dilediğimiz kadar hemen veririz. Sonra ona cehennemi hazırlarız; yerilmiş ve kovulmuş olarak oraya girer.
Diyanet Vakfi : Her kim bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız.
Edip Yüksel : Kim bu geçici dünyayı isterse, orada istediğimize dilediğimiz kadar veririz. Ancak daha sonra onu, kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme mahkum ederiz.
Elmalılı Hamdi Yazır : Her kim peşin istiyorsa ona Dünyada peşin veririz, dilediğimiz kadar istediğimize, sonra da ona Cehennemi tahsıs ederiz, mezmun, matrud bir halde ona yaslanır
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Her kim peşin isterse, ona, dünyada istediğimiz kimseye dilediğimiz kadar peşin veririz; sonra da ona cehennemi tahsis ederiz; kınanmış kovulmuş olarak ona yaslanır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Her kim peşin isterse, dünyada ona, istediğimiz kimseye, dilediğimiz kadarını peşin veririz. Sonra ona cehennemi hazırlarız; kınanmış ve (rahmetimizden) kovulmuş olarak oraya girer.
Fizilal-il Kuran : Kim geçici dünyanın mutluluğunu isterse dilediğimiz kimselere orada dilediğimiz kadar geçici nimet veririz. Fakat sonra onu cehenneme yollarız, horlanmış ve Allah'ın rahmetinden kovulmuş olarak oraya girer.
Gültekin Onan : Kim çarçabuk olanı (geçici dünya arzularını) isterse, orada istediğimiz kimseye dilediğimizi çabuklaştırırız, sonra ona cehennemi (yurt) kılarız; ona, kınanmış ve kovulmuş olarak gider.
Hasan Basri Çantay : Kim bu çarçabuk geçen (dünyâyı) dilerse biz de burada ona, (evet) kimi dilersek ona, dileyeceğimiz şey'i çarçabuk veririz. Sonra da onu cehenneme sokarız. O, buraya kınanmış ve (rahmetimizden) koğulmuş olarak ulaşır.
Hayrat Neşriyat : Kim çabuk geçen (bu dünyay)ı isterse, (artık) orada istediğimiz şeyi kimin için dilersek, kendisine çabucak veririz; sonra ona Cehennemi tahsîs ederiz; kınanmış ve kovulmuş olarak oraya girer.
İbni Kesir : Kim geçici dünyayı isterse; onun için orada dilediğimiz kadar, dilediğimiz kimseye hemen veririz. Sonra onun için cehennemi hazırlarız. Kötülenmiş ve koğulmuş olarak oraya girer.
Muhammed Esed : Kim ki, bu geçici hayatın (hazları) peşinde koşmak isterse, bu istediğinden dilediğimiz kadar, gerekli gördüğümüz kimseye hemen veririz; ama sonra onun payını cehennem kılarız ki oraya kınanmış ve kovulmuş olarak katlanmak zorunda kalacaktır!
Ömer Nasuhi Bilmen : Her kim bu çabuk geçeni (bu dünya varlığını) dilerse onun için burada dilediğimiz miktarı çarçabuk veririz, dilediğimize. Sonra ona Cehennemi tahsis kılmış oluruz. Oraya kınanmış, kovulmuş bir halde yaslanır.
Ömer Öngüt : Kim bu çarçabuk geçen dünyayı isterse, biz de burada ona, evet kimi dilersek ona, dilediğimiz kadar hemen veririz. Sonra da ona cehennemi hazırlarız. Kınanmış ve rahmetimizden kovulmuş olarak oraya girer.
Şaban Piriş : Kim, çarçabuk olanı/dünyayı isterse, burada dilediğimize acele isteğini veririz. Sonra ona cehennemi hazırladık. Yerilmiş ve koğulmuş olarak oraya girecektir.
Suat Yıldırım : Kim şu peşin dünya zevkini isterse, Biz de dilediğimiz kimse hakkında ve dilediğimiz miktarda, o dünya zevkini ona veririz. Ama sonra ona cehennemi mekân kılarız,O da yerilmiş ve kovulmuş olarak oraya atılır.
Süleyman Ateş : Kim bu aceleci(dünyâ)yı isterse, orada ona, (evet) istediğimiz kimseye hemen çabucak dilediğimiz kadar veririz; ama sonra yerini cehennem yaparız! Kınanmış ve kovulmuş olarak oraya girer.
Tefhim-ul Kuran : Kim çarçabuk olanı (geçici dünya arzularını) isterse, orada istediğimiz kimseye dilediğimizi çabuklaştırırız, sonra da ona cehennemi (yurt) kılarız; ona, kınanmış ve kovulmuş olarak gider.
Ümit Şimşek : Kim bu peşin dünyayı isterse, Biz dilediğimiz kadarını dilediğimiz kimseye bu dünyada peşin olarak verir, sonra Cehennemi ona mekân yaparız. O da kınanmış ve kovulmuş olarak oraya girer.
Yaşar Nuri Öztürk : Peşin isteyene dünyada peşin veririz: Dilediğimize dilediğimiz kadar. Sonra da ona cehennemi veririz; yaslanır ona, kınanmış ve kovulmuş olarak.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 5.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110111

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
60.653