KEHF-42

Anasayfa » KEHF Suresi » KEHF-42
share on facebook  tweet  share on google  print  

KEHF-42

"KEHF Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<18/KEHF-42>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَأُحِيطَ بِثَمَرِهِ فَأَصْبَحَ يُقَلِّبُ كَفَّيْهِ عَلَى مَا أَنفَقَ فِيهَا وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَى عُرُوشِهَا وَيَقُولُ يَا لَيْتَنِي لَمْ أُشْرِكْ بِرَبِّي أَحَدًا

Ve uhîta bi semerihî fe asbeha yukallibu keffeyhi alâ mâ enfeka fîhâ ve hiye hâviyetun alâ urûşihâ ve yekûlu yâ leytenî lem uşrik bi rabbî ehadâ(ehaden).

Onun (o kimsenin) ürünleri ihata edildi (mahvedildi). Ve çardakları, (bahçenin) üzerine yıkılmış haldeydi. Orada sarfettiği (emek ve para) için ellerini (avuçlarını) ovuşturuyor ve “Keşke ben, Rabbime (hiç)bir şeyle şirk koşmasaydım.” diyor(du).  

 

1. ve uhîta : ve ihata edildi (kuşatılıp, mahvedildi)
2. bi semeri-hi : onun ürünleri
3. fe asbeha : böylece oldu
4. yukallibu : çevirir, ovuşturur
5. keffey-hi : avuçlarını (ellerini)
6. alâ : üzerine, ...e
7. mâ enfeka : harcadığı, sarfettiği şeyler (emek, para)
8. fî-hâ : orada
9. ve hiye : ve o
10. hâviyetun alâ : üzerine yıkılmış, çökmüş halde
11. urûşi-hâ : onun çardakları
12. ve yekûlu : ve diyor
13. yâ leyte-ni : keşke ben
14. lem uşrik : şirk koşmam
15. bi rabbî : Rabbime
16. ehaden : bir kimse, bir şey

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Burada Allahû Tealâ'nın herkese vermek istediği bir ders vardır. Kehf Suresinin 35 ve 36. âyetlerinde kişinin bahçenin mahvolacağını asla düşünmemesi, kıyâmetin kopacağına ihtimal vermemesi ve o bahçeyi sadece kendisinin husule getirdiğini düşünmesi, Allah'a şirk koşmak yani Allah'ın yerine kendisini koymak demektir. Çünkü insanoğluna düşen şey, sadece tohumu ekmek ya da bağa çubuğu dikmektir. Meyveleri veren ve geri kalan herşeyi yapan; bütün kâinatı, bütün zerresiyle kontrol altında tutan Allah'ın sünnetullahıdır. Kişi kendi standartlarını iyi bilip, Allah'ın gerçekleri üzerinden hareket ederek kendisini ait olduğu yere koymak mecburiyetindedir. Bütün insanlar, netice itibariyle sadece birer yaratık, mahlûktur. İnsanlar bunun bi lincinde olmak mecburiyetindedir.

18/KEHF-42

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Onun (o kimsenin) ürünleri ihata edildi (mahvedildi). Ve çardakları, (bahçenin) üzerine yıkılmış haldeydi. Orada sarfettiği (emek ve para) için ellerini (avuçlarını) ovuşturuyor ve “Keşke ben, Rabbime (hiç)bir şeyle şirk koşmasaydım.” diyor(du).
Diyanet İşleri : Derken bütün serveti helâk edildi. (Yıkılmış) çardakları üzerine çökmüş hâldeki bağına yaptığı harcamalar karşısında ellerini oğuşturuyor ve şöyle diyordu: “Keşke Rabbime hiçbir kimseyi ortak koşmasaydım..”
Abdulbaki Gölpınarlı : Derken serveti mahvoldu da çardakları çökmüş, yerle bir olmuş bağında ellerini uğuşturarak keşke Rabbime hiçbir varlığı eş, ortak olarak tanımasaydım demeye başladı.
Adem Uğur : Derken onun serveti kuşatılıp yok edildi. Böylece, bağı uğruna yaptığı masraflardan ötürü ellerini oğuşturup kaldı. Bağın çardakları yere çökmüştü. "Ah, diyordu, keşke ben Rabbime hiçbir ortak koşmamış olsaydım!"
Ahmed Hulusi : Derken onun serveti kuşatılıp yok edildi! Sonunda, çardakları üzerine yıkılıp kalmış bağına yaptığı harcamaları dolayısıyla, (hüsranla) ellerini ovuşturarak şöyle diyordu: "Keşke Rabbime (hiç) bir şeyi ortak koşmasaydım. "
Ahmet Tekin : Derken onun serveti yok edildi. Böylece bağı uğruna yaptığı masraflardan dolayı ellerini ovuşturarak sabahı sabah etti. Bağın çardakları yere çökmüştü.
'Ah, keşke ben ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Rabbime hiçbir ortak koşmamış olsaydım.' diyordu.
Ahmet Varol : Derken ürünleri kuşatıldı ve onun için harcadıklarına (içi giderek) avuçlarını oğuşturmaya başladı. (Bağın) çardakları yıkılmış durumdaydı. Kendisi de: 'Keşke Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım' diyordu.
Ali Bulaç : (Derken) Onun ürünleri (afetlerle) kuşatılıverdi. Artık o, uğrunda harcadıklarına karşı avuçlarını (esefle) oğuşturuyordu. O (bağın) çardakları yıkılmış durumdaydı, kendisi de şöyle diyordu: "Keşke Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım."
Ali Fikri Yavuz : Nihayet o kâfirin bütün serveti helâk edildi. Bunun üzerine bağına yaptığı masrafa karşı, avuçlarını oğuşturmaya durdu. Bağ, çardakları üzerine yıkılmış kalmıştı. “Ah ne olaydım! Rabbime hiç bir ortak koşmamış olaydım.” diyordu.
Bekir Sadak : Nitekim, urunleri yok edildi; bagin altust olmus cardaklari karsisinda, sarfettigi emege ici yanarak ellerini ogusturup «Keski Rabbime kimseyi ortak kosmasaydim» diyordu.
Celal Yıldırım : Beklenen oldu, meyvesini (felâket) her taraftan çevirdi. Sabahlayıp durumu görünce, ona harcadığına karşı ellerini oğuşturarak (hayıflanıyordu).! Bahçesi ise, çardakları çökmüş bir görünümdeydi. Ah keşke Rabbıma hiçbir şeyi ortak koşmasaydım ! diyordu.
Diyanet İşleri (eski) : Nitekim, ürünleri yok edildi; bağın altüst olmuş çardakları karşısında, sarfettiği emeğe içi yanarak ellerini oğuşturup 'Keşke Rabbime kimseyi ortak koşmasaydım' diyordu.
Diyanet Vakfi : Derken onun serveti kuşatılıp yok edildi. Böylece, bağı uğruna yaptığı masraflardan ötürü ellerini oğuşturup kaldı. Bağın çardakları yere çökmüştü. «Ah, diyordu, keşke ben Rabbime hiçbir ortak koşmamış olsaydım!»
Edip Yüksel : Derken, ürünü yok edildi. Çardakları üzerine yığılmış olan bağına verdiği emekten ötürü matem tutmaya ve 'Keşke Rabbime ortak koşmasaydım,' demeye başladı.
Elmalılı Hamdi Yazır : Derken bütün serveti istîlâ ediliverdi, bunun üzerine ona yaptığı masraflara karşı avuçlarını oğuşturup kaldı, o, çardakları üzerine çökmüş kalmıştı, ah, diyordu, nolaydım rabbıma hiç bir şerik koşmamış olaydım
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Derken bütün serveti istilaya uğradı. Bunun üzerine bağına yaptığı masraflara karşı ellerini oğuşturmaya başladı. Bağ, çardakları üzerine çökmüş kalmıştı; «Ah! Keşke Rabbime hiçbir ortak koşmamış olsaydım!» diyordu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Derken serveti yok edildi. Bunun üzerine bağına yaptığı masraflara karşı ellerini oğuşturmaya başladı. Bağ, çardakları üzerine yıkılmış kalmıştı, «Ah Keşke Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmasaydım» diyordu.
Fizilal-il Kuran : Derken bahçesinin tüm ürünü ansızın yok oluverdi. Yerle bir olan üzüm kütüklerinin yıkıntıları karşısında yapmış olduğu masrafların iç yanıklığı ile vahlanmaya ve elleri ile dizlerini döverek «Keşke Rabb'ime hiç kimseyi ortak koşmasaydım» demeye koyuldu.
Gültekin Onan : (Derken) Onun ürünleri (afetlerle) kuşatılıverdi. Artık o, uğrunda harcadıklarına karşı avuçlarını (esefle) oğuşturuyordu (yukallibu). O (bağın) çardakları yıkılmış durumdaydı, kendisi de şöyle diyordu: "Keşke rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım."
Hasan Basri Çantay : (Nihayet) onun bütün serveti istilâya uğratıldı, (bağı) uğrunda harcadıklarına karşı avuçlarını uğuşdurakaldı! (o bağın) çardakları yere çökmüşdü. Diyordu ki: «Nolaydım, Rabbime hiçbir (şey'i) ortak tutmayaydım»!
Hayrat Neşriyat : Derken (bütün) geliri (helâk ile) kuşatıldı; bunun üzerine oraya harcadıklarına karşı(yanarak) avuçlarını ovuşturmaya başladı; artık orası çardakları üzerine çökmüş bulunan(harâb olmuş) bir hâlde idi ve (o): 'Keşke Rabbime kimseyi ortak koşmasaydım!' diyordu.
İbni Kesir : Nitekim ürünleri yok edildi. Sarfettiği emeğe içi yanarak avuçlarını oğuşturuyordu. Çardakları hep yere düşmüştü. Ve diyordu ki: Ne olaydım, Rabbıma hiç kimseyi ortak koşmasaydım.
Muhammed Esed : Ve (gerçekten de böyle oldu:) ürünlerle dolup taşan bahçeleri çepeçevre tarümar edildi; ve o (bahçenin) tarümar olmuş çitleri, çardakları karşısında, boşa giden emeğine yanarak ellerini oğuştura oğuştura: "Ah, n'olurdu, Rabbimden başkasına tanrısal nitelikler yakıştırmamış olsaydım!" demekten başka söyleyecek bir şey bulamadı.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve meyvesini (servetini) helâk kapladı. Artık ona sarfettiği şeylerden dolayı iki avucunu ovuşturmaya başladı. O (bağ) ise çardakları üzerine çökmüş idi ve diyordu ki: «Ne olurdu ben Rabbime bir ferdi şerik koşmamış olsaydım!»
Ömer Öngüt : Derken o kâfirin bütün serveti kuşatılıp yok edildi. Bunun üzerine, bağı uğruna yaptığı masraf karşısında ellerini oğuşturmaya başladı. Bağın çardakları yere çökmüştü. “Ah! Keşke ben Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmamış olsaydım!” diyordu.
Şaban Piriş : Bir sabah kalktığında ürünleri yok edilmiş, çardakları ise çökmüştü: -Keşke Rabbime kimseyi ortak koşmasaydım, diyerek; ona sarfettiği emeğe avuçlarını ovuşturuyordu.
Suat Yıldırım : Çok geçmeden, bütün serveti kül oldu... Sahibi bu halini görünce, bağın çökmüş çardakları karşısında, yaptığı masraflarına, harcadığı emeklere acıyıp avuçlarını oğuştura kaldı! "Ah!" diyordu, "n’olaydım, Rabbime ibadette hiçbir şeyi ortak yapmamış olaydım!"
Süleyman Ateş : Derken (o inkârcı kişinin) ürünü yok edildi, çardakları üzerine yıkılmış durumda olan(bağ)ın karşısında ona harcadıklarına acıyarak ellerini uğuşturmağa başladı: "Âh nolaydı, ben Rabbime kimseyi ortak koşmamış olaydım!" diyordu.
Tefhim-ul Kuran : (Derken) Onun ürünleri (afetlerle) kuşatılıverdi. Artık o, uğrunda harcadıklarına karşı avuçlarını (esefle) evirip çeviriyordu. O (bağın) çardakları yıkılmış durumdaydı, kendisi de şöyle diyordu: «Keşke Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım.»
Ümit Şimşek : Nitekim onun bütün ürünü birgün felâkete uğrayıverdi. O ise, bağının alt üst olmuş çardakları karşısında, harcadığı paraya ve emeğe yanarak ellerini birbirine vuruyor, 'Ne olurdu, Rabbime kimseyi ortak koşmasaydım!' deyip duruyordu.
Yaşar Nuri Öztürk : Derken bütün ürününe el kondu. Bağ sahibi, çardakları üzerine çökmüş bulunan bağ için harcadıklarına vahlanarak avuçlarını ovuşturuyor ve şöyle diyordu: "Ne olurdu, Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım!"
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 5.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109110

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
51.940