YÂSÎN-9

Anasayfa » YÂSÎN Suresi » YÂSÎN-9
share on facebook  tweet  share on google  print  

YÂSÎN-9

"YÂSÎN Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<36/YÂSÎN-9>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَجَعَلْنَا مِن بَيْنِ أَيْدِيهِمْ سَدًّا وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَدًّا فَأَغْشَيْنَاهُمْ فَهُمْ لاَ يُبْصِرُونَ

Ve cealnâ min beyni eydîhim sedden ve min halfihim sedden fe agşeynâhum fe hum lâ yubsırûn(yubsırûne).

Ve onların önlerine ve arkalarına set kılarak (çekerek) böylece onları perdeledik. Artık onlar görmezler. 
1. ve cealnâ : kıldık, yaptık
2. min beyni eydî-him : onların elleri arasından, önlerinden
3. sedden : bir sed
4. ve min halfi-him : ve onların arkalarından
5. sedden : bir sed
6. fe agşeynâ-hum : böylece, artık onları perdeledik, örttük, kuşattık
7. fe hum lâ yubsırûne : böylece, artık onlar görmezler

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Önlerinde ve arkalarından bir set olan yani hem gözleri hicab-ı mesture çekildiği için kör hem de görme hassaları gışavet adlı perdeyle örtülü oldukları için kör insanlardan bahsedilmektedir. İşitme hassaları ve kalpleri mühürlü. Kulaklarında vakra, kalplerinde de ekinnet, gözlerinin üzerinde hicabı mesture var. Bu sebeple onlar ne görebilirler, ne işitebilirler ne de idrak edebilirler. Bu insanlar hem Bakara Suresinin 6. ve 7. âyetlerinde hem de İsra Suresinin 45. ve 46. âyetlerinde anlatılmaktadır:

2/BAKARA-6: İnnellezîne keferû sevâun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum lâ yu’minûn(yu’minûne).

Onlar muhakkak ki kâfirdirler. Onları ikaz etsen de etmesen de onlar için eşittir (birdir), mü'min olmazlar.

2/BAKARA-7: Hatemallâhu alâ kulûbihim ve alâ sem’ıhim, ve alâ ebsârihim gışâveh(gışâvetun), ve lehum azâbun azîm(azîmun).

Allah onların kalplerinin üzerini ve işitme (sem'î) hassasının üzerini mühürledi ve görme (basar) hassasının üzerine gışavet (perde) çekti. Onlar için azîm (büyük) azap vardır.

17/İSRÂ-45: Ve izâ kara’tel kur’âne cealnâ beyneke ve beynellezîne lâ yu’minûne bil âhıreti hicâben mestûrâ(mestûren).

Sen Kur'ân'ı kıraat ettiğin (okuduğun) zaman, seninle ahirete (ölmeden evvel Allah'a ulaşmaya ve kıyâmet gününe) inanmayanlar arasına hicab-ı mesture kıldık (gözlerinin üzerine, seni peygamber olarak görmelerini engelleyen bir perde koyduk).

17/İSRÂ-46: Ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakran), ve izâ zekerte rabbeke fîl kur’âni vahdehu vellev alâ edbârihim nufûrâ(nufûren).

O'nu (Kur'ân'ı), fıkıh (idrak) etmelerine karşı, (fıkıh edemesinler diye) kalplerinin üzerine ekinnet ve onların kulaklarına vakra (işitme engeli) kıldık. Ve sen, Kur'ân'da Rabbinin tekliğini zikrettiğin zaman nefretle arkalarına döndüler.

 

36/YÂSÎN-9

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve onların önlerine ve arkalarına set kılarak (çekerek) böylece onları perdeledik. Artık onlar görmezler.
Diyanet İşleri : Biz, onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler.
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve önlerine bir set çektik, arkalarına bir set ve gözlerini bağladık da bu yüzden onlar, görmezler.
Adem Uğur : Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çektik de onları kapattık, artık göremezler.
Ahmed Hulusi : Onların önlerinden bir set (geleceği göremezler) ve arkalarından bir set (geçmişlerinden ders almazlar) oluşturduk da böylece onları bürüdük. . . Artık onlar görmezler.
Ahmet Tekin : Önlerinden, sağlarından, sollarından ve arkalarından setler çektik. Onları sardık. Artık, baksalar da göremezler.
Ahmet Varol : Onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çektik. Böylece onları örtüverdik. Artık görmezler.
Ali Bulaç : Biz önlerinde bir sed, arkalarında bir sed çektik. Böylelikle onları örtüverdik, artık görmezler.
Ali Fikri Yavuz : Biz onların önlerine (ahiret işlerine) bir engel, arkalarına (dünya işlerine) bir engel çekip kendilerini sarmışız da artık onlar (hakkı) göndermezler.
Bekir Sadak : Onlerine ve arkalarina sed cekmisizdir. Gozlerini perdeledigimizden artik goremezler.
Celal Yıldırım : Önlerine de, arkalarına da bir sed koyduk, gözlerini de bir perdeyle örtüverdik, artık onlar görmezler.
Diyanet İşleri (eski) : Önlerine ve arkalarına sed çekmişizdir. Gözlerini perdelediğimizden artık göremezler.
Diyanet Vakfi : Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çektik de onları kapattık, artık göremezler.
Edip Yüksel : Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çekerek onları perdeledik; artık göremezler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Hem önlerinden bir sedd ve arkalarından bir sedd çekmişiz, kendilerini sarmışızdır da baksalar da görmezler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Hem önlerinden bir set, hem arkalarından bir set çekmişiz ve kendilerini sarmışızdır; artık baksalar da görmezler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Hem önlerinden bir sed, arkalarından bir sed çekmişiz, kendilerini sarmışızdır. Baksalar da görmezler.
Fizilal-il Kuran : Önlerine ve arkalarına set çektik. Gözlerini perdelediğimizden artık göremezler.
Gültekin Onan : Biz önlerinde bir sed, arkalarında bir sed çektik. Böylelikle onları örtüverdik, artık görmezler.
Hasan Basri Çantay : Biz hem önlerinden bir sed, hem arkalarından bir sed çektik. Böylece onları sarıverdik. Artık görmezler.
Hayrat Neşriyat : (İsyanlarındaki ısrarları yüzünden) önlerinden bir sed, arkalarından da bir sed çektik de onları(n gözlerini) perdeledik; artık onlar görmezler.
İbni Kesir : Önlerinden bir sed ve arkalarından da bir sed çekmişizdir. Gözlerini perdelemişizdir. Bu yüzden artık göremezler.
Muhammed Esed : önlerine ve arkalarına setler çektik ve göremesinler diye üzerlerine perdeler geçirdik:
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve Biz onların önlerinde bir sed ve arkalarında bir sed vücuda getirdik, öylece onları sarıverdik. Artık onlar göremezler.
Ömer Öngüt : Biz onların önlerine bir sed, arkalarına bir sed çektik. Gözlerini de bir perdeyle örtüverdik, artık görmezler.
Şaban Piriş : Önlerine bir set, arkalarına da bir set çekerek onları bürüdük de artık göremezler.
Suat Yıldırım : Hem önlerinden hem arkalarından bir set yaparak, öylesine çepeçevre sardık ki, artık hiç göremezler onlar...
Süleyman Ateş : Önlerinden bir sed ve arkalarından bir sed çektik de onları kapattık; artık görmezler.
Tefhim-ul Kuran : Biz onların önlerinde bir sed, arkalarında da bir sed çektik. Böylelikle onları örtüverdik, artık görmezler.
Ümit Şimşek : Önlerine bir sed, arkalarına bir sed çekip onları öyle bir kuşattık ki, birşey görecek halleri yoktur.
Yaşar Nuri Öztürk : Önlerine bir set, arkalarına da başka bir set çektik. Böylece onları kuşatıp sardık; artık onlar görmezler.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 7.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 8283

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
44.409