MU'MİN-3

Anasayfa » MU'MİN Suresi » MU'MİN-3
share on facebook  tweet  share on google  print  

MU'MİN-3

"MU'MİN Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<40/MU'MİN-3>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

غَافِرِ الذَّنبِ وَقَابِلِ التَّوْبِ شَدِيدِ الْعِقَابِ ذِي الطَّوْلِ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ إِلَيْهِ الْمَصِيرُ

Gâfiriz zenbi ve kâbilit tevbi şedîdil ikâbi zît tavli, lâ ilâhe illâ huve, ileyhil masîr(masîru).

(O ki) günahları mağfiret eden, tövbeleri kabul eden, cezası şiddetli olan, ihsan, fazl ve kerem sahibi olandır. O’ndan başka İlâh yoktur. Dönüş, O’nadır. 
1. gâfiri : mağfiret eden
2. ez zenbi : günah
3. ve kâbili et tevbi : ve tövbeyi kabul eden
4. şedîdi el ikâbi : cezası şiddetli
5. zî et tavli : ihsan, fazl ve kerem sahibi
6. lâ ilâhe : ilâh yoktur
7. illâ : den başka
8. hûve : o
9. ileyhi : ona
10. el masîru : dönüş

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ burada bir defa daha, ruhun Allah'a dönüşünden bahsediyor. Ve ölmeden evvel ruhun Allah'a ulaştırılması 12 defa farz kılınmıştır.

Fatır Suresinin 18. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ nefsin tezkiyesinden bahsediyor:

35/FÂTIR-18: Ve lâ tezirû vâziretun vizre uhrâ, ve in ted’u muskaletun ilâ himlihâ lâ yuhmel minhu şey’un ve lev kâne zâ kurbâ, innemâ tunzirullezîne yahşevne rabbehum bil gaybi ve ekâmûs salâh(salâte), ve men tezekkâ fe innemâ yetezekkâ li nefsih(nefsihî), ve ilâllâhil masîr(masîru).

Ve yük taşıyan birisi (bir günahkâr) başka birinin yükünü (günahını) yüklenmez. Eğer ağır yüklü kimse, onu (günahlarını) yüklenmeye (başkasını) çağırsa bile ondan hiçbir şey yükletilmez, onun yakını olsa dahi. Sen ancak gaybte Rabbine huşû duyanları ve namazı ikame edenleri uyarırsın. Ve kim tezkiye olursa (nefsini tezkiye ederse), o taktirde bunu sadece kendi nefsi için yapar. Ve dönüş (varış) Allah'adır (Nefs tezkiyesi ile ruh Allah'a döner, ulaşır).

Kıyâmet gününde fizik vücutlar İndi İlâhi'ye ulaşacaklar. İndi İlâhi'de hesap görülecek, ondan sonra da cennete veya cehenneme sevkedilecekler. Ama ruhun Allah'a dönüşüyle fizik vücudun Allah'a dönüşü arasında bir büyük farklılık vardır. Ruh Allah'a, Allah'ın Zat'ında yok olmak üzere döner. Çünkü ruh Allah'a ait olan bir vücuttur. İnsana Allah tarafından üfürülmüştür.

32/SECDE-9: Summe sevvâhu ve nefeha fîhi min rûhihî ve ceale lekumus sem’a vel ebsâre vel ef’ideh(efidete), kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne).

Sonra (Allah), onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve sizler için sem'î (işitme hassası), basar (görme hassası) ve fuad (idrak etme hassası) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz.

Ve emanet olarak verilen ruhu 12 âyetiyle Allah'a mutlaka iade etmeyi Allahû Tealâ, farz kılıyor. Nisa-58'de diyor ki:

4/NİSÂ-58: İnnallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynen nâsi en tahkumû bil adl(adli), innallâhe niımmâ yeızukum bih(bihî), innallâhe kâne semîan basîrâ(basîran).

Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi ve insanlar arasında hakemlik yaptığınız zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki Allah, onunla (bununla) size ne güzel öğüt veriyor. Ve muhakkak ki Allah, en iyi işiten ve en iyi görendir.

Allah'a ulaşmayı dilemek ve ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi Allah'a teslim etmek; yani bütün teslimler Zumer-54'te yer alıyor:

39/ZUMER-54: Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarûne).

Ve Rabbinize (Allah'a) yönelin (ruhunuzu Allah'a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O'na (Allah'a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah'a teslim edin). (Yoksa) sonra yardım olunmazsınız.

En'am-152'de Allahû Tealâ diyor ki.

6/EN'ÂM-152: Ve lâ takrebû mâlel yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eşuddeh(eşuddehu), ve evfûl keyle vel mîzâne bil kıst(kıstı), lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve izâ kultum fa’dilû ve lev kâne zâ kurbâ, ve bi ahdillâhi evfû, zâlikum vassâkum bihî leallekum tezekkerûn(tezekkerûne).

Yetimin malına, o en kuvvetli çağına gelinceye kadar, en güzel şekliyle olmadıkça yaklaşmayın. Ölçü ve tartıyı adaletle yerine getirin. Kimseyi gücünün dışında (bir şey ile) sorumlu tutmayız. Söylediğiniz zaman, yakınınız olsa bile, artık adaletle söyleyin. Allah'ın ahdini yerine getirin (ifa edin). Böylece tezekkür edersiniz diye, (Allah) işte böyle, size onunla vasiyet (emir) etti.

Üç âyet-i kerimede Allah'a dört tane teslimin yapılması gerektiğini söylüyor. Ama sadece Allah'a ulaşmayı dilemek; yani Allah'a yönelmek de tek başına farz kılınmıştır. Allahû Tealâ Rum Suresinin 31 ve 32. âyet-i kerimelerinde diyor ki:

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).

O'na (Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.

30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyeâ(şiyean), kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).

(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.

Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerin oluşturduğu bütün fırkalar, fırkalara ayrılmışları oluşturmaktadırlar.

Burada Allahû Tealâ'ya ruhun ölmeden evvel mutlaka ulaştırılması ve bütün vücutları da teslim etmek açık ve kesin bir şekilde emrolunmaktadır. İşte Muzzemmil Suresinin 8. âyet-i kerimesi:

73/MUZZEMMİL-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).

Ve Rabbinin İsmi'ni zikret ve herşeyden kesilerek O'na ulaş.

Ruhun dönüşü Allah'ın Zat'ınadır. ruh, Zat'ta yok olur. Ama fizik vücudun dönüşü Allah'ın İndi İlâhisi'nedir. Orada, herkes kendi hayat filmini görerek, Mahkeme-i Kübra'da hesaba çekilir. Mahkeme-i Kübra, hakimi, savcısı, avukatı, davalısı, davacısı olmayan bir mahkemedir. Orada herkes kendi hayat filminin başında üç boyutlu olarak, boşlukta kendi hayatını seyreder ve her saniye kazandığı ve kaybettiği dereceleri görür. Sonuç bellidir. Kimin kaybettiği dereceler fazlaysa o kişinin gideceği yer cehennemdir. Diğerlerininse cennettir.

Öyleyse fizik vücutlar Allah'ın huzuruna giderler. Allah'ın Zat'ında yok olmazlar ama ruh Allah'ın zat'ına kişi ölünce ulaşır ve Allah'ın zat'ında yok olur.

 

40/MU'MİN-3

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : (O ki) günahları mağfiret eden, tövbeleri kabul eden, cezası şiddetli olan, ihsan, fazl ve kerem sahibi olandır. O'ndan başka İlâh yoktur. Dönüş, O'nadır.
Diyanet İşleri : (2-3) Bu kitabın indirilmesi, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen, günahı bağışlayan, tövbeyi kabul eden, azabı ağır olan, lütuf sahibi Allah tarafındandır. O’ndan başka ilâh yoktur. Dönüş ancak O’nadır.
Abdulbaki Gölpınarlı : Odur suçları örten ve tövbeleri kabûl eden ve azâbı şiddetli olan ve kullarına nîmetler ihsân eden; yoktur ondan başka tapacak ve dönüp varılacak yer, onun tapısıdır ancak.
Adem Uğur : O, günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, azabı çetin, lütuf sahibi Allah'tandır ki. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur, dönüş ancak O'nadır.
Ahmed Hulusi : Ğâfir'iz Zenb (suçları bağışlayıcı), Kabilit Tevb (tövbeyi - hakikatine dönmeyi kabul edici), Şediyd ül 'Ikab (suçları acımasız şiddetle cezalandıran) ve Züt Tavl'dır (lütfu ihsanı bol olan). . . Tanrı yok, sadece "HÛ"! O'nadır dönüş.
Ahmet Tekin : Kur’ân, günahları bağışlayan, tevbeleri, günah işlemekten vazgeçip kendisine itaate yönelişleri kabul eden, suça, günaha, isyana, inkâra denk, âdil cezalandırma gücüne, sonsuz lütuf ve kereme sahip Allah tarafından indirilmiştir. Hak ilâh yalnızca O’dur. Sonuçta, yalnız O’nun huzuruna varıp hesap vereceksiniz.
Ahmet Varol : Günâhı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, cezası şiddetli olan ve lütuf sahibi (Allah tarafından). O'ndan başka ilâh yoktur. Dönüş O'nadır.
Ali Bulaç : Günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, cezası pek şiddetli olan ve lütuf sahibi (Allah'tan). O'ndan başka ilah yoktur. Dönüş O'nadır.
Ali Fikri Yavuz : O günah bağışlayan, tevbe kabul eden, azabı şiddetli olan ihsan sahibi Allah’dandır ki, O’ndan başka hiç bir ilâh yoktur; dönüş ancak O’nadır.
Bekir Sadak : O, gunahi bagislayan, tevbeyi kabul eden, cezasi siddetli, lutfu bol olandir. O'ndan baska tanri yoktur, donus O'nadir.
Celal Yıldırım : Günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, cezası şiddetli, lütuf ve ihsanı geniş ve bol olandır. O'ndan başka Tanrı yoktur. Varış O'nadır.
Diyanet İşleri (eski) : O, günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, cezası şiddetli, lütfu bol olandır. O'ndan başka tanrı yoktur, dönüş O'nadır.
Diyanet Vakfi : (2-3) Bu Kitap mutlak galip, hakkıyla bilen, günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, azabı çetin, lütuf sahibi Allah tarafından indirilmiştir. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur, dönüş ancak O'nadır.
Edip Yüksel : Günahları Bağışlayan, Tevbeyi Kabul Eden, Cezası Şiddetli, Sonsuz Güç Sahibi... O'ndan başka tanrı yoktur. Dönüş O'nadır
Elmalılı Hamdi Yazır : O günah bağışlayıcı ve tevbe kabul edici ıkabı şiddetli, fadıl sahibi Allahdandır ki ondan başka tapılacak yok, hem onadır dönüm
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O günahkarları bağışlayan, tevbeyi kabul eden, cezalandırması şiddetli, bol lütuf sahibi Allah'tan ki, O'ndan başka tapılacak yoktur. Dönüş de O'nadır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : O, günah bağışlayıcı, tevbe kabul edici, azabı şiddetli, kerem sahibi Allah'tandır ki O'ndan başka ilâh yoktur. Hem dönüş O'nadır.
Fizilal-il Kuran : O günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, cezası şiddetli, lütfu bol olandır. O'ndan başka ilah yoktur. Dönüş O'nadır.
Gültekin Onan : Günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden cezası pek şiddetli olan ve lütuf sahibi (Tanrı'dan). O'ndan başka tanrı yoktur. Dönüş O'nadır.
Hasan Basri Çantay : (2-3) (Bu) kitabın indirilmesi; O mutlak gaalib, O (her şey'i) hakkıyle bilen, (mü'minlerin) günâhı (nı) yarlığayan, tevbesini kabul eden, (kâfirler ve muhaalifler için) azâbı çetin, (ariflere) fazl (-u kerem) saahibi olan Allahdandır. Ondan başka hiçbir Tanrı yokdur. Dönüş ancak Onadır.
Hayrat Neşriyat : (2-3) (Bu) Kitâb’ın (Kur’ân’ın) indirilişi, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Alîm(hakkıyla bilen), günahı bağışlayan, tevbeyi kabûl eden, azâbı pek şiddetli ve çok lütuf sâhibi olan Allah tarafındandır. O’ndan başka ilâh yoktur. Dönüş ancak O’nadır.
İbni Kesir : Günahları bağışlayan, tevbeyi kabul eden, cezası şiddetli, lutfu bol olandır. O'ndan başka ilah yoktur, dönüş O'nadır.
Muhammed Esed : Günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, intikamı çetin, lütfu sınırsız olan (Allah'tan). Ondan başka ilah yoktur, varış O'nadır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Günahı örten ve tevbeyi kabul eden, azabı şiddetli olan, geniş ihsan sahibi bulunan Allah cânibindendir. O'ndan başka ilâh yoktur. Dönüş ancak O'nadır.
Ömer Öngüt : O; günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, cezası şiddetli, lütfu bol olandır. O'ndan başka ilâh yoktur. Dönüş yalnız O'nadır.
Şaban Piriş : Günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azabı şiddetli ve bol lütuf sahibidir. Ondan başka ilah yoktur, dönüş O’nadır.
Suat Yıldırım : O, aynı zamanda günahları bağışlar, tövbeleri kabul buyurur, ama cezalandırması da çetin olup, lütuf ve ihsanı pek geniştir. Ondan başka tanrı yoktur. Dönüş yalnız O’na olacaktır.
Süleyman Ateş : Günâhı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, azâbı çetin olan, lutuf sâhibi (Allâh tarafından). O'ndan başka tanrı yoktur, dönüş O'nadır.
Tefhim-ul Kuran : Günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, cezası pek şiddetli olan ve lütuf sahibi (Allah'tan). O'ndan başka ilah yoktur. Dönüş O'nadır.
Ümit Şimşek : O günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, cezası şiddetli ve lütfu bol olandır. Ondan başta tanrı yoktur. Dönüş ancak Onadır.
Yaşar Nuri Öztürk : Ğafir'dir, günahı affedendir. Tövbeyi kabul eden, azabı çetin, lütfu bol olandır O. İlah yoktur O'ndan gayrı. Yalnız O'nadır varış ve dönüş.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 7.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 8485

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
38.598