ZUHRÛF-86

Anasayfa » ZUHRÛF Suresi » ZUHRÛF-86
share on facebook  tweet  share on google  print  

ZUHRÛF-86

"ZUHRÛF Suresi" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

<<<<<43/ZUHRÛF-86>>>>>

Bismillâhirrahmânirrahîm

وَلَا يَمْلِكُ الَّذِينَ يَدْعُونَ مِن دُونِهِ الشَّفَاعَةَ إِلَّا مَن شَهِدَ بِالْحَقِّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ

Ve lâ yemlikullezîne yed’ûne min dûnihiş şefâate illâ men şehide bil hakkı ve hum ya’lemûn(ya’lemûne).

Ve onların, O’ndan (Allah’tan) başka taptıkları şeyler şefaate malik değildir. Hakk’a şahit olanlar hariç ve onlar (Hakk’ı) bilirler. 
1. ve lâ yemliku : ve malik değildir, gücü yetmez
2. ellezîne : onlar
3. yed'ûne : dua ederler, taparlar
4. min dûni-hi : ondan başka
5. eş şefâate : şefaat
6. illâ : den başka, hariç
7. men : kimse
8. şehide : şahit oldu
9. bi el hakki : hakka
10. ve hum : ve onlar
11. ya'lemune : bilirler

AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm

Allahû Tealâ, bu âyet-i kerimede devrin imamlarından bahsetmektedir. Sadece devrin imamları ve arşı tutan melekler için Hakk'ı görmek ve şefaat için talepte bulunmak söz konusudur. Ama arşı tutan melekler de şefaat edemezler. Şefaat sadece Devrin İmamı'na aittir.

40/MU'MİN-7: Ellezîne yahmilûnel arşa ve men havlehu yusebbihûne bi hamdi rabbihim ve yu’minûne bihî ve yestagfirûne lillezîne âmenû, rabbenâ vesi’te kulle şey’in rahmeten ve ilmen fagfir lillezîne tâbû vettebeû sebîleke vekıhim azâbel cahîm(cahîmi).

Arşı tutan melekler ve onun etrafındaki kişi (devrin imamı), Rab'lerini hamd ile tesbih ederler ve O'na îmân ederler. Ve âmenû olanlar için (Allah'tan) mağfiret dilerler: "Rabbimiz, Sen herşeyi rahmetle (rahmetinle) ve ilimle (ilminle) kuşattın. Böylece (mürşidin önünde) tövbe edenleri ve senin yoluna (Sıratı Mustakîm'e) tâbî olanları mağfiret et (günahlarını sevaba çevir). Onları cehennem azabından koru!”

Allahû Tealâ'nın yoluna giren kişi Allah'a ulaşmayı dilediği an mü'min olmuştur. Arşı tutan melekler de onların etrafındaki devrin İmamı da Hakk'ı görüyor ve Hakk'a şahit oluyorlar ve Hakk'la beraber O'nun katında oldukları için arşı tutan melekler şefaat talebine, devrin İmamı ise şefaate muktedir oluyor.

 

43/ZUHRÛF-86

Bismillâhirrahmânirrahîm

İmam İskender Ali Mihr : Ve onların, O'ndan (Allah'tan) başka taptıkları şeyler şefaate malik değildir. Hakk'a şahit olanlar hariç ve onlar (Hakk'ı) bilirler.
Diyanet İşleri : O’nu bırakıp taptıkları şeyler şefaat edemezler. Ancak bilerek hakka şâhitlik edenler şefaat edebilirler.
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve ondan başkalarına tapanlar, şefâate nâil olmazlar, ancak gerçeğe tanık olanlar müstesnâ ve onlar, gerçeği bilirler de.
Adem Uğur : Allah'ı bırakıp da taptıkları putlar, şefâat edemezler. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler bunun dışındadır.
Ahmed Hulusi : O'nun dûnunda olarak yöneldikleri şefaate sahip olamazlar; ancak bilerek Hak olarak şahit olanlar müstesna!
Ahmet Tekin : Onların, Allah’ı bırakıp kulları durumundakilerden yalvardıkları, şefaat hakkına sahip değildir. Ancak bilerek, hakkı, Kur’ân’ı, İslâm’ı bayraklaştıranlar, örnek önderler, örnek mü’minler şefaat edebilir.
Ahmet Varol : O'ndan başka taptıkları şefaat yetkisine sahip değildirler. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler müstesna.
Ali Bulaç : O'nun dışında taptıkları şefaatte bulunmaya malik değildirler; ancak kendileri bilerek hakka şahidlik edenler başka.
Ali Fikri Yavuz : O’ndan başka ibadet edib durdukları şeyler (putlar), şefaat da edemezler; ancak Hak’ka şehadet eden (dili ve kalbi ile “Lâ ilâhe illAllah diyen”) kimseler müstesna... onlar (Allah’ın Rableri olduğunu gerçek olarak) bilirler.
Bekir Sadak : Allah'i birakip yalvardiklari seyler, sefaat edemezler. Ancak hakki bilip ona sahidlik edenler bunun disindadir.
Celal Yıldırım : Allah'tan başkasına duâ edip yalvaranlar, yalvardıkları şeyin şefaatine eremezler. Ancak bilerek hakk ile (hakk adına) şehâdet edenler müstesna...
Diyanet İşleri (eski) : Allah'ı bırakıp yalvardıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hakkı bilip ona şahidlik edenler bunun dışındadır.
Diyanet Vakfi : Allah'ı bırakıp da taptıkları putlar, şefâat edemezler. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler bunun dışındadır.
Edip Yüksel : Onların O'nun dışında çağırdıkları şefaat edemezler. Ancak bilerek gerçeğe tanıklık edenler hariç
Elmalılı Hamdi Yazır : Ondan başka yalvarıp durdukları şeyler şefaat de edemezler ancak bilerek hakka şehadet eden kimseler müstesnâ
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O'ndan başka yalvarıp durdukları şeyler şefaat de edemezler; ancak bilerek gerçeğe şahitlik eden kimseler başka !
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onların Allah'ı bırakıp da tapdıkları putlar şefaat hakkına sahip değillerdir. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler şefâat edebilir.
Fizilal-il Kuran : Allah'tan başka tanrı diye yalvardıkları şeyler, şefaat gücüne ve yetkisine sahip değillerdir. Ancak bilerek Hakka şahidlik edenler bunun dışındadır.
Gültekin Onan : O'nun dışında taptıkları şefaatte bulunmaya malik değildirler; ancak kendileri bilerek hakka şahidlik edenler başka.
Hasan Basri Çantay : Allâhı bırakıb da tapar oldukları (putlar hiçbir kimseye) şefaat etmek (salâhiyyetine) mâlik değildir. Hakka, bizzat (kalbleriyle) bilerek şehâdet edenler müstesna.
Hayrat Neşriyat : O’nu bırakıp da (kendisine) yalvarageldikleri şeyler, şefâate sâhib değillerdir; ancak(yakinen) bilerek (ve îmân ederek) hakka şâhidlik edenler müstesnâ.
İbni Kesir : O'ndan başka tapındıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hak ile şehadet edenler bunun dışındadır ve onlar bilirler.
Muhammed Esed : Bazılarının Allah'tan başka sığınıp yalvardıkları bu (varlık)lar, (hayatlarında) hakikate şahitlik yapmış ve (Allah'ın tek ve benzersiz olduğunun) farkına varmış olanlar dışında (Hesap Günü) hiç kimseye şefaat etme gücüne sahip değiller.
Ömer Nasuhi Bilmen : O'ndan başka ibadet eder oldukları şeyler, şefaat etmeğe malik değildirler. Ancak o bilir oldukları halde Hakk'a şehâdet edenler müstesnâ.
Ömer Öngüt : Allah'ı bırakıp da taptıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak bilerek hak ile şâhitlik edenler bunun dışındadır.
Şaban Piriş : Bilerek hakka şahitlik edenler dışında, Allah’tan başka dua ettiklerinin, şefaat güçleri yoktur.
Suat Yıldırım : Müşriklerin O’ndan başka yalvardıkları sahte tanrıların şefaat yetkileri yoktur. Ancak bilerek hak ve gerçeğe şahitlik edenler bunu yapabileceklerdir.
Süleyman Ateş : O'ndan başka (tanrı diye) yalvardıkları şeyler şefâ'at (yetkisin)e sâhip değillerdir. Ancak bilerek hakka şâhidlik edenler (bildiklerini doğru anlatanlar) bunun dışındadır.
Tefhim-ul Kuran : O'nun dışında tapmakta oldukları şefaatte bulunmağa malik değildirler; ancak kendileri bilerek hakka şahidlik edenler başka.
Ümit Şimşek : Onların Allah'tan başka yakardıkları şeyler ise şefaat yetkisine sahip değillerdir-ancak bilerek hakka şahitlik edenler müstesna.
Yaşar Nuri Öztürk : O'nun berisinden yakardıkları, şefaate sahip olamaz! Hakka tanık olanlar müstesna. Onlar, ilimden nasiplenmekteler.
Kaynak : İmam İskender Ali Mihr
Tür : Diğer Tarih : 7.11.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]

1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 87, 8889

Sure Adına Göre Sırala

 

 

 

 

Sayfa Ziyaret Sayacı
36.558