İmam İskender Ali Mihr | : | Ve: “Eğer siz, (sözünüzde) sadıksanız, bu (azap) vaadiniz ne zaman?” derler. |
Diyanet İşleri | : | “Eğer doğru söyleyenler iseniz, bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?” diyorlar. |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Ve derler ki: Bu vait, ne vakit yerine gelecek doğru söylüyorsanız. |
Adem Uğur | : | Doğru sözlü iseniz (söyleyin), bu tehdit hani ne zaman (gerçekleşecek)? derler. |
Ahmed Hulusi | : | Derler ki: "Eğer sözünüzde sadıksanız, bu tehdidiniz ne zaman (gerçekleşecek)?" |
Ahmet Tekin | : | 'Eğer doğruysanız, bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?' diyorlar. |
Ahmet Varol | : | Diyorlar ki: 'Eğer doğru söyleyenlerseniz bu vaad ne zamandır?' |
Ali Bulaç | : | Derler ki: "Eğer doğru söylüyorsanız, şu tehdit (ettiğiniz azab) ne zamanmış?" |
Ali Fikri Yavuz | : | (Ey Rasûlüm, Mekke kâfirleri sana) diyorlar ki: “- Eğer doğru söylüyorsanız, (azabın vukuuna dair bize haber verdiğin) bu vaad ne zaman (gerçekleşmiş olacak)?” |
Bekir Sadak | : | «Dogru sozlu iseniz bildirin bu azap sozu ne zamandir?» derler. |
Celal Yıldırım | : | (İnkarcı maddeciler) derler ki: Eğer doğru kimseler iseniz bu vaad (azâb tehdidi) ne zaman ? |
Diyanet İşleri (eski) | : | 'Doğru sözlü iseniz bildirin bu azap sözü ne zamandır?' derler. |
Diyanet Vakfi | : | «Doğru sözlü iseniz (söyleyin), bu tehdit hani ne zaman (gerçekleşecek)?» derler. |
Edip Yüksel | : | 'Doğru iseniz, bu söz ne zaman gerçekleşecek?' derler. |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Böyle iken diyorlar ki: Ne zaman bu va'd? Eğer sadıksanız? |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Böyle iken diyorlar ki: «Ne zaman (gerçekleşecek) bu tehdit? Eğer doğru söyleyenlerseniz?» |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | (Onlar): «Doğru iseniz bu tehdit ne zaman olacak?» diyorlar |
Fizilal-il Kuran | : | «Doğru sözlü iseniz söyleyin, bu tehdit hani ne zaman gerçekleşecek?» derler. |
Gültekin Onan | : | Derler ki: "Eğer doğru söylüyorsanız, şu tehdit (ettiğiniz azab) ne zamanmış?" |
Hasan Basri Çantay | : | (Kâfirler, mü'minlere istihza ile) «Eğer siz doğru söyleyenlerseniz şu va'din (tehdîdin tehakkuku) ne zaman?» derler. |
Hayrat Neşriyat | : | Hâlbuki (onlar:) 'Eğer (iddiânızda) doğru kimseler iseniz, bu va'd (edilen kıyâmet ve haşir) ne zaman?' diyorlar. |
İbni Kesir | : | Derler ki: Doğru sözlüler iseniz, bildirin ne zamandır bu vaad? |
Muhammed Esed | : | Ama onlar (yalnızca şunu) soruyorlar: "Bu vaad ne zaman gerçekleşecek? (Buna cevap verin, ey inananlar,) eğer doğru sözlü insanlar iseniz!" |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | Ve derler ki: «Şu vaadedilen, ne zamandır, eğer sâdıklar oldu iseniz?» |
Ömer Öngüt | : | Onlar: "Eğer doğru sözlü iseniz bu vaad ne zaman gerçekleşecek?" derler. |
Şaban Piriş | : | - Bu vaat ne zaman gerçekleşecek, eğer doğru söylüyorsanız? derler. |
Suat Yıldırım | : | Ama onlar yalnızca şunu soruyorlar: "Eğer iddianızda tutarlı iseniz, bu vaad yani inanmadığımız takdirde geleceğini bildirip tehdid ettiğin azap ne zaman?" |
Süleyman Ateş | : | "Doğru (söylüyor) iseniz bu tehdid (ettiğiniz azâb) ne zaman gelecek?" diyorlar. |
Tefhim-ul Kuran | : | Derler ki: «Eğer siz doğru sözlüler iseniz, şu tehdit (ettiğiniz azab) ne zamanmış?» |
Ümit Şimşek | : | Bir de diyorlar ki: 'Doğru söylüyorsanız, vaad ettiğiniz şey ne zaman?' |
Yaşar Nuri Öztürk | : | Derler ki: "Eğer doğru sözlülerseniz, bu vaat de zaman?" |