İmam İskender Ali Mihr | : | Ve gerçekten biz, (meleklerin sözlerini) dinlemek için orada oturma yerlerine otururduk. Fakat şimdi, kim dinlemek isterse, onu gözleyen (izleyen) bir şihap (ateş şulesi) bulur. |
Diyanet İşleri | : | “Hâlbuki biz, (daha önce) göğün bazı yerlerinde gayb haberlerini dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinlemeye kalkacak olursa, kendini gözetleyen yakıcı bir ışık bulur.” |
Abdulbaki Gölpınarlı | : | Ve gerçekten de biz, orada, bir söz duymak için bâzı yerlere otururduk, fakat şimdi kim, dinlemeye kalkışsa kendisini gözetliyen bir şihap buluyor. |
Adem Uğur | : | Halbuki, (daha önce) biz onun bazı kısımlarında (haber) dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk; fakat şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor. |
Ahmed Hulusi | : | "Biz anlamak için ondan mekân edinip oturuyorduk. Şimdi ise kim dinlese kendisi için gözetleyen tahrip edici ışın bulur!" |
Ahmet Tekin | : | 'Halbuki daha önce, biz göğün bazı bölgelerinde, haber dinlemek için oturacak yerler bulup oturuyorduk. Fakat şimdi, kim bilgi hırsızlığı yapmak isterse, kendisini gözetleyen kor halinde düşen gök cisimleriyle, alevlerle karşılaşıyor.' |
Ahmet Varol | : | Oysa biz (daha önce, gayb haberlerini) dinlemek için orada bazı oturacak yerlere otururduk. Ama şimdi kim dinleyecek olursa kendisini izleyen parlak bir ateş(i karşısında) buluyor. |
Ali Bulaç | : | "Oysa gerçekte biz, dinlemek için onun oturma yerlerinde otururduk. Ama şimdi kim dinleyecek olsa, (hemen) kendisini izleyen bir şihab bulur." |
Ali Fikri Yavuz | : | Halbuki biz (Peygamberin gönderilmesinden önce) haber dinlemek için göğün bazı (bekçilerden boş) yerlerine otururduk; fakat şimdi, kim dinleyecek olursa, kendisini gözetleyen bir şihap (yakıcı bir yıldız) buluyor. |
Bekir Sadak | : | «Dogrusu biz, gogun dinleyebilecegimiz bir yerinde otururduk; ama simdi kim dinleyecek olsa, kendisini gozleyen bir ates buluyor.» |
Celal Yıldırım | : | Ve biz doğrusu orada dinlemeye uygun oturulacak yerlerde oturduk. Ama şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir şihab bulur. |
Diyanet İşleri (eski) | : | 'Doğrusu biz, göğün dinleyebileceğimiz bir yerinde otururduk; ama şimdi kim dinleyecek olsa, kendisini gözleyen bir ateş (ışın) buluyor.' |
Diyanet Vakfi | : | Halbuki, (daha önce) biz onun bazı kısımlarında (haber) dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk; fakat şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor. |
Edip Yüksel | : | 'Biz orada casusluk için otururduk. Ancak şimdi her kim dinlemek isterse kendisini gözleyen bir ateş topu bulur.' |
Elmalılı Hamdi Yazır | : | Ve doğrusu biz ondan dinlemek için bazı mevkı'lere otururduk fakat şimdi her kim dinliyecek olursa onun için gözeten bir şihab buluyor. |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Doğrusu biz dinlemek için onun bazı mevkilerinde otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa, kendisini gözetleyen bir alev buluyor. |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | «Doğrusu biz göğün bazı mevkilerinde dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendini gözetleyen parlak bir alev buluyor.» |
Fizilal-il Kuran | : | Daha önce göğün elverişli dinleme yerlerinde pusuya yatardık. Fakat şimdi hangimiz oranın seslerini işitmeye çalışsa kendisini bekleyen göktaşları ile karşılaşır. |
Gültekin Onan | : | Oysa gerçekte biz, dinlemek için onun oturma yerlerinde otururduk. Ama şimdi kim dinleyecek olsa, hemen kendisini izleyen bir şihab bulur." |
Hasan Basri Çantay | : | «Halbuki hakıykaten biz (bundan evvel haber) dinlemek için onun ba'zı kısımlarında oturacak yerler (bulub) oturuyorduk. Fakat şimdi kim dinleyecek olursa kendisini gözetib duran bir şihab (karşısında) bulunuyor». |
Hayrat Neşriyat | : | 'Hâlbuki şübhesiz biz, (peygamberin gönderilmesinden önce) ondan oturulacak yerlerde (semâvât ehlini) dinlemek için otururduk. Fakat şimdi kim dinlemeye kalksa,(karşısında) kendisini (helâk etmek üzere) gözetleyen bir alev buluyor!' |
İbni Kesir | : | Doğrusu biz; göğün dinlenebileceği bir yerinde oturmuştuk; ama şimdi kim onu dinleyecek olursa, kendisini gözetleyen bir alev buluyor. |
Muhammed Esed | : | halbuki onu(n gizlediği her sırrı) dinleyebileceğimiz (uygun) yerlere kurulmuştuk ve şimdi (veya başka zaman) onu dinlemeye çalışan herkes (aynı şekilde) kendisini bekleyen bir alev ile karşılaşacaktır! |
Ömer Nasuhi Bilmen | : | «Ve hakikaten biz dinlemek için ondan oturulacak yerlerde oturuyorduk. Fakat şimdi kim dinleyecek olursa onun için bir gözetici şihap buluyor.» |
Ömer Öngüt | : | "Biz bundan evvel, haber işitmek için göğün dinleyebileceğimiz bir yerinde otururduk. Artık şimdi kim dinleyecek olsa, kendisini gözetleyen bir alev bulunuyor. " |
Şaban Piriş | : | Oysa, orada bizim dinlemek için oturma yerlerimiz vardı. Şimdi kim dinlemek istese onu gözeten bir alev yakalıyor. |
Suat Yıldırım | : | "Önceleri biz göğün bazı yerlerinde oturup dinleme merkezleri edinirdik. Ama şimdi kim dinlemeye kalkışırsa, derhal kendini gözetleyip izleyen bir alevle karşılaşıyor. |
Süleyman Ateş | : | Ve biz onun dinlemeğe mahsus olan oturma yerlerinde oturur (gayb haberlerini dinlemeğe çalışır)dık. Artık şimdi kim dinlemek istese, kendisini gözetleyen bir ışın bulur. |
Tefhim-ul Kuran | : | «Oysa gerçekten biz, dinlemek için onun oturma yerlerinde otururduk. Ama şimdi kim dinleyecek olsa, (hemen) kendisini izleyen bir şihab bulur. |
Ümit Şimşek | : | 'Önceden, haber dinlemek için orada oturacak yerler bulup otururduk. Şimdi kim birşey dinlemeye kalksa, kendisini gözetleyen bir alev bulur. |
Yaşar Nuri Öztürk | : | "Biz eskiden, onun, dinlemek için oturulan yerlerinde otururduk. Ama şu anda kim dinlemeye kalksa kendisini gözetleyen bir alev/ışık bulur." |