<<<<<90/BELED-11>>>>> Bismillâhirrahmânirrahîm فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَ Fe lâktehamel akabete. Fakat o akabeyi (sarp yokuşu) aşmadı. 1. | fe | : fakat | 2. | lâ ıktehame | : katlanmadı, geçmedi, aşmadı | 3. | el akabete | : akabe, sarp yokuş, dik yokuş, zor iş | AÇIKLAMA
Bismillâhirrahmânirrahîm Fakat insan sarp yokuş olan hidayet yolunu aşmaya kalkışmadı, teşebbüs etmedi. Hidayet yolu Allah'a ulaşmayı dilemekle başlar. Kişi 1. kat cenneti hakeder. 14. basamakta Allah onu mürşidine ulaştırır ve tâbî olur. 2. kat cenneti hakeder. Allah onun ruhunu 21. basamakta Kendisine ulaştırır ve 3. kat cenneti hakeder. Günde 2 veya 3 saat zikir yapmaktadır. Fizik vücudun teslimi bundan sonra gelen teslimdir. Günde 18 saat zikir gerektirir. Bunun için dik yokuştur. Ruhu Allah'a Allah ulaştırır. Fizik vücudu kişi kendi gayretiyle Allah'a teslim etmek zorundadır. Şeytan bütün gücüyle bu teslimi engellemeye ve kişiyi dalâlete düşürmeye çalışır. Bu sebeple de fizik vücut teslimi dik yokuştur.
2/BAKARA-256: Lâ ikrâhe fîd dîni kad tebeyyener ruşdu minel gayy(gayyi), fe men yekfur bit tâgûti ve yu’min billâhi fe kadistemseke bil urvetil vuskâ, lenfisâme lehâ, vallâhu semîun alîm(alîmun). Dînde zorlama yoktur. irşad yolu (hidayet yolu, Allah'a ulaştıran yol), gayy yolundan (dalâlet yolundan, şeytana, cehenneme ulaştıran yoldan) açıkça (ayrılıp) ortaya çıkmıştır. Artık kim tagutu (şeytanı ve şeytana ulaştıran yolu) inkâr edip de Allah'a îmân ederse (mü'min olur, Allah'a ulaştıran yolu tercih ederse), böylece o, (Allah'tan) kopması mümkün olmayan urvetul vuskaya (sağlam bir kulba, mürşidin eline) tutunmuştur. Allah Sem'î'dir, Alîm'dir.
2/BAKARA-257: Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilen nûr(nûri), vellezîne keferû evliyâuhumut tâgûtu yuhricûnehum minen nûri ilâz zulumât(zulumâti), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne). Allah, âmenû olanların (Allah'a ulaşmayı dileyenlerin) dostudur, onları (onların nefslerinin kalplerini) zulmetten nura çıkarır. Ve kâfirlerin dostları taguttur (onlar, şeytanı dost edinirler, şeytan kimseye dost olmaz), onları (onların nefslerinin kalplerini) nurdan zulmete çıkarırlar. İşte onlar, ateş ehlidir. Onlar, orada ebedî kalacak olanlardır. 90/BELED-11 Bismillâhirrahmânirrahîm İmam İskender Ali Mihr | : | Fakat o akabeyi (sarp yokuşu) aşmadı. | Diyanet İşleri | : | Fakat o, sarp yokuşa atılmadı. | Abdulbaki Gölpınarlı | : | Derken dayanmadı o yokuşa. | Adem Uğur | : | Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. | Ahmed Hulusi | : | El Akabe'ye (o sarp yokuşa) tırmanmayı göze alamadı (insan)! | Ahmet Tekin | : | Fakat o, hayır işleyerek, kötülükleri terk ederek zor şeylere göğüs geremedi, sarp yokuşta, zorlu yolda yürüyemedi. | Ahmet Varol | : | Fakat o sarp yokuşu aşmaya girişmedi. | Ali Bulaç | : | Ancak o, sarp yokuşa göğüs germedi. | Ali Fikri Yavuz | : | Fakat o, çetin işe atılmadı, (kendisine verilen bunca nimetlere şükretmedi). | Bekir Sadak | : | Ama o, zor gecidi asmaya girisemedi. | Celal Yıldırım | : | Ama o sarp geçidi geçmeye katlanmadı. | Diyanet İşleri (eski) | : | Ama o, zor geçidi aşmaya girişemedi. | Diyanet Vakfi | : | (11-16) Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuş nedir bilir misin? Köle azat etmek veya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut aç açık bir yoksulu doyurmaktır. | Edip Yüksel | : | Ne var ki zor yola katlanamadı. | Elmalılı Hamdi Yazır | : | Fakat o göğüs veremedi o (akabeye) sarp yokuşa | Elmalılı (sadeleştirilmiş) | : | Fakat o sarp yokuşa göğüs veremedi. | Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) | : | Fakat o, o sarp yokuşa göğüs veremedi. | Fizilal-il Kuran | : | Fakat o zor geçidi aşmaya girişmedi. | Gültekin Onan | : | Ancak o, sarp yokuşa göğüs germedi. | Hasan Basri Çantay | : | Fakat o, sarp yokuşa saldıramadı. | Hayrat Neşriyat | : | Fakat (o), sarp yokuşu aşamadı. | İbni Kesir | : | Ama o, sarp yokuşu aşmaya girişemedi. | Muhammed Esed | : | Ama o, sarp yokuşa tırmanmayı denemedi... | Ömer Nasuhi Bilmen | : | (10-12) Ve Biz ona iki de tepe yolu gösterdik. Fakat o, o sarp yokuşu geçemedi. O sarp yokuşun ne olduğunu sana ne şey bildirdi? | Ömer Öngüt | : | Fakat o, sarp geçidi geçmeye katlanamadı. | Şaban Piriş | : | O zor geçidi aşamadı. | Suat Yıldırım | : | Fakat o sarp yokuşu aşmaya çalışmadı. (Böyle yaparak verilen nimetlerin şükrünü eda etmedi.) | Süleyman Ateş | : | Fakat o, sarp yokuşa atılamadı. | Tefhim-ul Kuran | : | Ancak o, sarp yokuşa göğüs germedi. | Ümit Şimşek | : | Fakat o sarp yokuşu aşamadı. | Yaşar Nuri Öztürk | : | Akabeye, sarp yokuşa atılamadı o. |
|