Kütahya Osmanlı Kültürünü Yayma ve Yaşatma Derneği okyay derneği

Müminler Kardeştir - Fitnelere Kanmayalım - okyaydernegi

Anasayfa » Tasavvuf Konuları » Müminler Kardeştir - Fitnelere Kanmayalım - okyaydernegi
share on facebook  tweet  share on google  print  

Müminler Kardeştir - Fitnelere Kanmayalım - okyaydernegi

"Tasavvuf Konuları" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar
Müminler

Müminler Kardeştir

Fitnelere Kanmayalım

Çağımız İslam toplumlarının hali ne olacak. Hemen hepsi birbirine düşman. Gayri Müslimler ile yardımlaşılıyor. Onlar ile ittifak yapılıyor. İslam ülkelerine gelince zorluk çıkarılıyor. Dünyanın en zengin topraklarında sefiller yaşanıyor. Geçmiş dönemlerde de böyle durumlar olmuş. Ancak, günümüzde düşmanlık maalesef zirve yapmış durumda. Bu kardeşlerin arasını bulmak, kör döğüşü durdurmak isteyen bir kurum yok. Birleşmiş milletler ve güvenlik konseyi gibi uluslar arası kurumlar, batılı gayri Müslimlerin kontrolu altında, onlar da ateşe körükle geliyor. İslam ülkelerinin birliği istenmiyor. Düşmanlıklar körükleniyor.

Örnek vermek gerekirse, Hz. Peygamberimizin soydaşları olan Arapların hepsi, birbirini çekemiyor. Körfez ülkeleri birleşip, Katar’a cephe aldılar. Suudi Arabistan liderliğinde, bir grup Arap Ülkesi, Yemen ile savaşıyor. Suriye devleti kendi halkı ile kavgalı, varil bombaları ile onları imha ediyor. Irak halkı, Sunni, alevi ve Kürtler olmak üzere üç gruba ayrılmış durumda. Her grup kendi hakimiyeti, için diğer gruplar aleyhine dış güçler ile işbirliği yapıyor. Libya’da halk, zenginlik içinde, fakirlik yaşıyor.  Aynı itikat sahibi insanlar birbirlerini kırıyor. Arap ülkelerine örnek olması gereken, Mısır demokrasiyi katletti. Emperyalistlerin isteği ile halkın seçtiği Cumhurbaşkanı ile taraflarlarını zulmediyor. Afganistan ile Pakistan’ın başı dertten kurtulmuyor. Bu ülkelerin halkları zulümden kurtulmak için yurtlarını terk edip, kendilerini denize atıyor. Batıya sığınmak için hayatlarını tehlikeye atıyorlar. Onlar da, bu mazlumları almamak için yaptıkları zülüm ve aşağılamalar, bizi kahrediyor.

Demokrasi ile yönetilen iki İslam ülkesi olan, Türkiye ve İran batının hedefi durumunda. ABD, fanatik Irkçı İsrail’i korumak için İslam ülkelerini baskı altında tutmak istiyor. İsrail’in Filistin halkını açıkça ezmesine karşı,  batı ve uluslar arası kuruluşlar kör ve sağır. Bu yetmezmiş gibi fanatik Yahudilere yardım ediliyor. Birleşmiş Milletler ve Güvenlik konseyinin kararları uygulanamıyor. Buna karşılık, ABD’nin İslam ülkelerine tek taraflı olarak uyguladığı yaptırımlar titizlikle takip edilip, karşı çıkanlar cezalandırılıyor. Dünyanın çivisi çıkmış. Uluslar arası adalet mekanizmaları Müslümanlar aleyhine işliyor. Buna dur diyecek bir makam da maalesef bulunmuyor.

Bu zülme karşı sadece Türkiye ve Cumhurbaşkanımız karşı çıkıyor. Uluslar arası kurumların adaletsizliklerini dile getirip, diğer ülkelere duyurmak istiyor. Bu yüzden de Türkiye istenmiyor. Cumhurbaşkanımızın bu isyanı İslam ülkelerine karşı baskının artmasına sebep olduğunu düşünüyorum. Altmış beş yıldır içinde olduğumuz NOTA ittifakında bile artık istenmiyoruz. Batının bu çirkin yüzü demokrasi maskesi ile kapatıldığı için teşhiş edilememiş. Günümüzde Türk düşmanı olan tüm ülke ve örgütler açıkça destekleniyor. Ülkemizin çevresi bölücü örgütler ile çevrilmek isteniyor. Bu ihaneti gören devletimiz, şer çemberi kırmak için harekete geçmek üzere hazırlık yapıyor. Gene İslam kanı dökülecek. Sömürgeciler Müslümanları böyle birbirine kırdırıyor. Kafir ve münafıkların bu açık fitne ve tahriklerini, Erdoğan düşmanlığı sebebi ile göremeyen gafillerimizi anlamak mümkün değil. İslam dünyası yok edilmek isteniyor. Siyaset zamanı değil. Allah, bizi 1400 sene önce uyarmış.

9/TEVBE-47: Lev harecû fîkum mâ zâdûkum illâ habâlen ve lâ evdaû hılâlekum yebgûnekumul fitneh(fitnete), ve fîkum semmâûne lehum, vallâhu alîmun biz zâlimîn (zâlimîne).

“Eğer sizin aranızda (savaşa) çıksalardı, size kötülüğü arttırmalarından başka bir şey yapmazlardı. Sizin içinizde fitne çıkmasını isterler ve mutlaka sizin aranızda gayret gösterirler. Sizin aranızda onları dinleyecek olanlar var ve Allah zalimleri bilendir.”

9/TEVBE-48: Lekadibtegûl fîtnete min kablu ve kallebû lekel umûre hattâ câel hakku ve zahere emrullâhi ve hum kârihûn (kârihûne).

“Andolsun ki; daha önce de fitne çıkarmak istediler ve hak gelinceye kadar sana (birtakım) işler çevirdiler. Ve onlar, kârihûn (kerih görenler) olmalarına rağmen (istememelerine rağmen) Allah'ın emri zahir oldu (açığa çıktı, belli oldu).”

9/TEVBE-50: İn tusıbke hasenetun tesu'hum, ve in tusıbke musîbetun yekûlû kad ehaznâ emrenâ min kablu ve yetevellev ve hum ferihûn(ferihûne).

“Eğer sana bir hasene isabet ederse (bu), onları üzer ve eğer sana bir musîbet isabet ederse: “Biz daha önce tedbirimizi almıştık.” derler ve sevinerek dönüp giderler.”

Yukarıdaki ayetler çok açık, Kafir ve münafıkların daima Müslümanların aleyhine faaliyet gösterdikleri bildiriliyor. Buna rağmen düşmanlıkta israr ediliyor. Ancak, Müslüman halkların çoğunluğu, kardeşler arasında düşmanlıklara karşı olduklarını biliyorum. Onun için Kürt halkı bölücü örgüte karşıdır. Onun için ezilen Suriye halkı Türk hükümetine destek veriyor. Türk hükümetinin operasyonlarında sağladığı başarının temelinde bu destek var. Mısır ve Suriye diktatörleri Türk hükümetini batıya şikâyet ediyor.

Batı ülkeleri birbirlerini kollayıp, gözetiyor. ABD, Fanatik İsrail için tüm dünyayı karşısına alıyor. Avrupa Birliği Yunanistan’ın 500 Milyar Avro’dan fazla borcunu bir kalemde siliverdi. Şimdi Ukrayna, Rusya’dan kurtarılmaya çalışılıyor. AB. nin 60 senedir kapıda beklettiği, Türkiye’nin Bulgaristan ve Kosova kadar değeri yok. Müslüman ülkelerden kaçan göçmenleri ülkelerine sokmamak için her türlü rezillik yapılıyor. Buna karşılık eski demir perde ülkelerinden kaçanlar baş tacı ediliyor. Savaştan kaçan mazlum Müslümanları sadece Türkiye kabul ediyor.

49/HUCURÂT-9: Ve in tâifetâni minel mû’mînînektetelû fe aslihû beyne humâ, fe in begat ihdâhumâ alel uhrâ fe kâtilûlletî tebgî hattâ tefîe ilâ emrillâh(emrillâhi), fe in fâet fe aslihû beynehumâ bil adli ve aksitû, innallâhe yuhıbbul muksitîn (muksitîne).

“Ve eğer mü'minlerden iki grup savaşırlarsa, o zaman ikisinin arasını düzeltin. Fakat, eğer ikisinden biri diğerine saldırırsa, o taktirde saldıran grupla Allah'ın emrine dönünceye kadar savaşın. Bundan sonra eğer dönerse, böylece ikisinin arasını adaletle düzeltin, (onlara) adil davranın (diğerine zulmetmeyin). Muhakkak ki Allah, adaletle davrananları sever.”

49/HUCURÂT-10: İnnemel mû’minûne ihvetun fe aslihû beyne ehaveykum vettekûllâhe leallekum turhamûn (turhamûne).

“Mü'minler ancak kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Ve Allah'a karşı takva sahibi olun. Umulur ki, böylece siz rahmet olunursunuz.”

Yukarıdaki ayetlerde görüldüğü gibi, Allah müminlerin kardeş olduklarını, birbirleri ile anlaşamamaları hainde aralarının düzeltilmesini emrediyor. Taraflardan birinin düşmanlıkta israr etmesi durumunda, onunla mücadele edilmesi emrediliyor. Buna rağmen düşmanlıkta israr ediliyor. Bu gün altmıştan fazla İslam ülkesi var. Yedi Milyar dünya nüfusunun 1.5 Milyarı Müslüman. Gayri Müslim ülkelerdeki Müslümanları da sayarsak bu nüfus iki milyara yaklaşır. Güvenlik konseyinde hiçbir temsilcimiz yok. Müslümanlar sahipsiz.

Elli Yedi İslam ülkesinin meydana getirdiği İslam İşbirliği (İİT) teşkilatının uluslar arasında, hiçbir fonksiyonu yok. Körfez ülkeleri işbirliği teşkilatı da petrol gelirlerinden başka düşüncesi yok. İslam halkları eziliyormuş. Suriye’de Irak’ta soy kırım yapılıyormuş, kimsenin umurunda değil. Bu ilgisizlikten Türkiye’nin haricinde şikayet eden yok. Pakistan’ın elini kolunu kırdılar. Şimdi Türkiye ve İran üzerinde duruluyor. Bu ülkeler de sindirildiği taktirde Müslümanlığın yasaklanması, Kur’ânın toplattırılması dahi gündeme gelebilir. Müslümanlar hâlâ uyuyor.

Bu zilletin tek sebebi İslam’ın yaşanmaması, kur’ânın terk edilmesidir. Bu toplumlarda İslam’ın adı var. Kendisi yok. Kur’ân terk edilmiş, emaniye el yazması kitaplarla amel ediliyor. Kur’âna sarılıp Hz. Peygamber dönemindeki gibi İslam’ı yaşamak isteyenler dinde aşırıya gitmekle suçlanıyor. Teslim dininde teslimler unutulmuş. İslam’ın teslim dini olduğunu bilip, Allah’a yönelenlere şüphe ile bakılıyor. İslam yaşanmadığı için Allah’ın yardımı alınamıyor. Dünyanın en zengin yer altı kaynaklarına sahip Müslümanların, zenginlikleri çalınıyor. İran gibi zenginliklerine sahip çıkanlar, yaptırımlar ile dize getiriliyor. Bu zilletten kurtulmanın tek yolu Müslümanların silkinip, kendilerine gelmeleri, Allah’a yönelip, kur’âna sarılmaları ile mümkündür.

3/ÂLİ İMRÂN-139: Ve lâ tehinû ve lâ tahzenû ve entumul a’levne in kuntum mu’minîn(mu’minîne).

“Ve gevşemeyin ve mahzun olmayın! Eğer mü'min iseniz, üstün olan sizsiniz.”

3/ÂLİ İMRÂN-160: İn yansurkumullâhu fe lâ gâlibe lekum, ve in yahzulkum fe menzellezî yansurukum min ba’dih(ba’dihi), ve alâllâhi fel yetevekkelil mu’minûn (mu’minûne).

“Eğer Allah size yardım ederse, o zaman sizi yenecek yoktur. Ve eğer sizi yardımsız (yüz üstü) bırakırsa, ondan sonra size kim yardım eder. Öyleyse mü'minler, Allah'a tevekkül etsinler (Allah'a güvensinler).”

9/TEVBE-51: Kul len yusîbenâ illâ mâ keteballâhu lenâ, huve mevlânâ, ve alâllâhi fel yetevekkelil mu’minûn (mu’minûne).

De ki: “Allah'ın bize yazdığı şeyden başkası, bize asla isabet etmez. O, bizim Mevlâ'mızdır.” Ve artık mü'minler, Allah'a tevekkül etsinler.

Yukarıdaki ayetlerde açıklandığı gibi, Bir topluma Allah yardım ederse onu yenecek yoktur. Allah’ın yardımının alınmasının tek şartı mümin olmaktır. “Eğer Mü’min iseniz.” Deniliyor. Demek ki, Müslüman ana ve babadan doğmuş olmak Müslüman olmak için yeterli değil. Atalarımız gibi kur’ân hükümlerinin hayatımıza tatbik edilmesi gerekiyor. Allah’a yönelip, onun emir ve yasaklarına teslim olmak gerekiyor. O zaman Allah’ın yardımı geliyor. 

39/ZUMER-54: Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn (tunsarûne).

“Ve Rabbinize (Allah'a) yönelin (ruhunuzu Allah'a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O'na (Allah'a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah'a teslim edin). (Yoksa) sonra yardım olunmazsınız.”

Allah’a yönelip, özgür irademiz ile ona teslim olmayı dilediğimiz taktirde hak (gerçek) mümin oluyoruz. (Enfal-4) Ancak, O zaman Allah’ın yardımı geliyor. Bu yardım sayesinde, Allah dostlarına sevgi ile yaklaşıp, onların rehberliğinde teslimler yaşanıyor. Nefsimiz afetlerinden arınıyor. Aynı oranda dünya mutluluğu yaşanıyor. Böylece, Ahiretimizi de kurtarıyoruz. Hidayet çağının bir nimeti olarak insanlarımızın bu zilleti görüp, Allah’a yönelip kurtuluşa ulaşmaları dilerim. Bu vesile ile okuyucularımızın yeni yılını kutlar. Yeni yılın İslam toplumlarının uyanışına sebep olmasını dilerim.

lutfitumturk@hotmail.com                                                                                 Lütfi TÜMTÜRK

Kaynak : Lütfi TÜMTÜRK
Tür : Diğer Tarih : 31.12.2018
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]
Sayfa Ziyaret Sayacı
31.679