Kütahya Osmanlı Kültürünü Yayma ve Yaşatma Derneği okyay derneği

Gerçek Bayramlara Ulaşmak-İnananların Tevhidi ile Mümkündür

Anasayfa » Tasavvuf Konuları » Gerçek Bayramlara Ulaşmak-İnananların Tevhidi ile Mümkündür
share on facebook  tweet  share on google  print  

Gerçek Bayramlara Ulaşmak-İnananların Tevhidi ile Mümkündür

"Tasavvuf Konuları" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar
Gerçek

Gerçek Bayramlara Ulaşmak.

İnananların Tevhidi ile Mümkündür.

İslam dünyası karmaşa içinde yaşamaya devam ediyor. Suriye halkları birçok parçalara bölünmüş. Merkezi yönetimin elinde küçük bir toprak parçası kalmasına rağmen, taviz vererek ülkesine yerleştirdiği Rus kuvvetlerinin desteği ile halkını bombalamaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler ve Dünya devletleri, Güvenlik konseyi üyelerinin sömürge paylaşımı ve denge politikaları yüzünden bir şey yapamıyor. Arap, Kürt, Türkmen halkları sekiz yıllardır çadırlarla çile dolduruyor.

Afganistan, Pakistan, Somali topraklarından kaçan kaçana, binlercesinin Akdenize boğulmasına rağmen, Yüz binler batı sınırlarını zorluyor. Türkiye haricindeki tüm devletler kapılarını kapattı. Garip kaçkınlar göçmen kampı ve sınır kapılarında imkânlarının son kırıntıları ile beraber onurlarını ve sağlıklarını kaybediyor. Yaklaşık on senedir İslam dünyasının yaşadığı bu çile ne zaman bitecek.!

Ülkemizin misafir ettiği mülteci sayısı dört milyonu aştı. Tüm şehirlerde başkaların yardımı ve ucuz iş gücü hizmetlerinde çalışarak hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Kalifiye elemanların ücretlerinin düşmesine sebep olmaları, kültürel farklılıklar yüzünden Türk toplumu içinde de, sıkıntı olmaya başladılar. Hükümetimiz durumun farkında, göçmenleri ülkelerinde istihdam etmeye gayret ediyor. Bunun için Suriye sınırında 30-35 Klm. lik bir güvenli bölge oluşturmaya çalışıyor. Fakat emperyalist devletleri ikna edemiyor.

Türk ve Arap halklarını parçalamak ve sömürmek için çeşitli entrikalar düzenleyen, ABD, Rus ve Avrupa devletleri buna razı olmuyor. Bu halkları birbirine kırdırmak için ele geçirdikleri fırsatın düzelmesine asla fırsat vermeyeceklerdir. Demokrasi ve insan hakları havarisi kesilen batı, açıkça Suriye ve Mısır Diktatörleri ile teröristlere destek vererek masum halkların ezilmesine göz yumuyor. Demokrasi ve insan hakları ilkelerini kendi menfaatlerinin temini için kötüye kullanıyor.

Hür Dünyanın başını çeken ABD, mazlumlarının sığınağı olan ülkemizi zor duruma düşürmek için elinden gelini ardına koymuyor. Halen bazı batı ülkelerinin silah stoklarında mevcut olan S-400 Füzelerini aldığımız bahanesi ile üretiminde ortağı olduğumuz, F-35 organizasyonundan bizi dışladığı gibi, parası ödenmiş uçaklarımızı da vermiyor. Bunlardan başka ülkemizi bölmek isteyen terör örgütlerini silahlandırıyor. Onları Suriye sınırına yerleştirerek, ülkemizi yıllarca uğraştıracak bir terör çemberi yaratmak istiyor.

Münbiç’in terörden temizlenmesi, teröristlerden hiç olmasa ağır silahların toplattırılması gibi sözlerinin hiç birini yerine getirmediler. Şimdi Suriye sınırında güvenli bölge oluşturulması planlamasını engellemeye çalışıyorlar. Bu konuda ABD ile ortak çalışmaların hiç birinden olumlu netice almak mümkün değildir. Çünkü ABD Türk milleti ve devletine düşmandır. Mazlum Filistin halkını ezen İsrail’e karşı olmamız ve Irak’ın işgaline Türk topraklarından girilmesine izin verilmemizin intikamı alınmak isteniyor.

Yetmez ABD, fanatik Yahudi devletinin güvenliği, büyümesi ve gelişmesi için yapamayacağı hiç bir pislik, ihanet yoktur. Çünkü ABD yönetimi, Yahudi lobilerinin kontrolü altınadır. Bu ülkenin tüm siyaset, ekonomi, medya, basın yayın organları Yahudi lobilerinin etkisi altındadır. ABD halkları bu lobilerin yönlendirmesi ile harekete geçer. Milli bir şuur yoktur. Çeşitli milletlere mensup halklar, bu lobilerin tesiri ile başkanını seçer. Mevcut başkan da, İsrail devletine güvenlik garantisi verdiği için seçildi.

İsrail şimdi de, ABD ve batının desteği ile doğu Akdeniz de, bir fitnenin peşinde, Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti kullanılarak, ülkemiz ve Kuzey Kıbrıs Türk devletinin hakları gasp edilmek isteniyor. Yunanistan ve Erdoğan düşmanı olan Mısır hükümeti de bu haksızlığa alet ediliyor. Eski Türk politikacılarının gafleti yüzünden Orta doğu, Balkanlar ve Trakya ve Egedeki zengin petrol haklarını kaybeden devletimiz, buradaki haklarımızı korumada kararlı durum sergiliyor. Bu mücadelede Rus devletinden başka yanımızda duran yok. Afganistan, Pakistan ve İran kendi problemleri sebebi ile başkasına destek olacak halleri yok.

Ruslar, Suriye diktatöründen aldıkları taviz nedeni ile kaypak bir politika izliyor. İdlib mutabakatına rağmen, Şam diktatörünün masumları bombalamasına mani olamıyor. Bu durum, İslam düşmanı batının da işine geliyor. Özetle Ülkemiz ve Müslümanların Allah’tan başka yardımcıları yok.  Onun için Müslümanlar için Allah’a yönelip, onun yardımını beklemekten başka çareleri görülmüyor. İslam dünyasının içinde yaşadığı bu zilletin, Allah’ın bir imtihanı olduğunu düşünüyorum. Yeter ki inananlar hatalarını anlayıp, Allah’a yönelsinler. Allah da kendisine yönelen kullarını yardımsız bırakmayacaktır.

5/MÂİDE-105: Yâ eyyuhellezîne âmenû aleykum enfusekum, lâ yadurrukum men dalle izehtedeytum ilâllâhi merciukum cemîân fe yunebbiukum bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).

“Ey âmenû olanlar! Nefsleriniz, üzerinizedir (nefsinizin sorumluluğu üzerinize borçtur). Siz hidayette iseniz, dalâletteki bir kimse size bir zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O zaman yapmış olduğunuz şeyleri size haber verecek.”

39/ZUMER-53: Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâh(rahmetillâhi), innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâ(cemîan), innehu huvel gafûrur rahîm (rahîmu).

“De ki: "Ey nefsleri üzerine israf yüklemiş (haddi aşmış) kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Muhakkak ki Allah, günahların hepsini mağfiret eder (sevaba çevirir). O, muhakkak ki O; Gafûr'dur (mağfiret eden), Rahîm'dir (rahmet nuru gönderen)."

10/YÛNUS-103: Summe nuneccî rusulenâ vellezîne âmenû kezâlik(kezâlike), hakkan aleynâ nuncil mu’minîn.

“Sonra Biz, resûllerimizi ve âmenû olan kimseleri böyle kurtarırız. Mü'minleri kurtarmamız üzerimize haktır.”

Yukarıdaki ayetlerde görüldüğü gibi üzerimize düşen, Hatalarımızdan tövbe edip, samimiyetle Allah’a yönelmek (ruhen ona ulaşmayı dilemek.) böylece onun yardımını hak etmemiz gerekiyor. İkinci ayette de, ne kadar günahkâr olsak da Allah’tan ümit kesmememiz gerektiği anlatılıyor. Son ayetimizde de Müminlerin içinde bulundukları felaketten kurtarılacağı müjdesi veriliyor. Buna rağmen bazı kişiler, İslam ve Kur’ânın çağımızda terk edildiğini için bu çilelerin yaşandığını, Allah’a yönelmeye yüzümüz mü var. Şeklinde düşünenler için aşağıdaki ayeti verelim.

2/BAKARA-186: Ve izâ seeleke ıbâdî annî fe innî karîb(karîbun) ucîbu da’veted dâi izâ deâni, fel yestecîbû lî vel yu’minû bî leallehum yerşudûn (yerşudûne).

“Ve kullarım sana, Benden sorduğu zaman, muhakkak ki Ben, (onlara) yakınım. Bana dua edilince, dua edenin duasına (davetine) icabet ederim. O halde onlar da Bana (Benim davetime) icabet etsinler ve Bana âmenû olsunlar (Bana ulaşmayı dilesinler). Umulur ki böylece onlar irşada ulaşırlar (irşad olurlar).”

Görüldüğü gibi Allah ben onlara yakınım. Yaşadıkları ortamı görüyorum, demek istiyor. Taleplerimizin yerine getirilmesinde bir şartı var. O da “Allah’ın davetine icabet etmek.” Yani Allah’a yönelip, diğer evliyalar gibi ona ulaşmayı dilemek. O zaman Allah’ın yardımını hak ediyoruz. Allah’ın yardımı geldiğinde problemler çözülüyor.

3/ÂLİ İMRÂN-139: Ve lâ tehinû ve lâ tahzenû ve entumul a’levne in kuntum mu’minîn (mu’minîne).

“Ve gevşemeyin ve mahzun olmayın! Eğer mü'min iseniz, üstün olan sizsiniz.”

ÂLİ İMRÂN-160: İn yansurkumullâhu fe lâ gâlibe lekum, ve in yahzulkum fe menzellezî yansurukum min ba’dih(ba’dihi), ve alâllâhi fel yetevekkelil mu’minûn (mu’minûne).

“Eğer Allah size yardım ederse, o zaman sizi yenecek yoktur. Ve eğer sizi yardımsız (yüz üstü) bırakırsa, ondan sonra size kim yardım eder. Öyleyse mü'minler, Allah'a tevekkül etsinler (Allah'a güvensinler).”

Görüldüğü gibi müminlere gevşeklik yakışmaz. Yeter ki biz birlik ve beraberlik içinde yardımlaşalım. Allah’ın öğretisine uygun olarak, Kur’âna sarılalım. Oradaki emir ve yasaklara uygun bir İslam toplumu oluşturalım. Müminler arası tevhidi meydana getirelim. O zaman Allah’ın yardımı gelecek. Müslümanlar, diğer toplumlar arasında onurlu yerini alacaktır. Bu düşünceler ile okuyucularımızın kurban Bayramlarını kutlar, yüce rabbimizin Müminleri gerçek bayramlara ulaştırmasını diler saygılar sunarım.

7 Ağustos 2019

lutfitumturk@hotmail.com.                                                                                               Lütfi TÜMTÜRK

 

 

 

Kaynak : Lütfi Tümtürk
Tür : Diğer Tarih : 8.08.2019
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]
Sayfa Ziyaret Sayacı
31.762