Gaybe İman Bazı dini kavramları incelemeye devam ediyoruz. Bu gün de pek çok ayette geçen “Gayb” kavramını inceleyelim. TDK. sözlüğünde bu kelime yok. Kur’ân sözlüğünde ise, “Gözle görülemeyen, bilinmeyen, İnsanlar tarafından idrak edilemeyen” olarak açıklanıyor. Arapça olmasına rağmen, Türkçe de bilinmeyen anlamında kullanılan bir kavram. Allahû Teâlâ’nın kullandığına göre, önemli, bilinmesi gereken bir kavram olduğu anlaşılıyor. Bu sebeple, konu ile ilgili ayetleri inceleyip, Rabbimizin bu kavram ile kullarına vermek istediği mesajı anlamaya çalışalım. 2/BAKARA-3: Ellezîne yu’minûne bil gaybi ve yukîmûnes salâte ve mimmâ razaknâhum yunfikûn. Onlar (takva sahipleridir) ki, gaybe (gaybte Allah'a) îmân ederler, namazlarını kılarlar ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infâk ederler (başkalarına verirler). 2/BAKARA-4: Vellezîne yu’minûne bi mâ unzile ileyke ve mâ unzile min kablik(kablike) ve bil âhireti hum yûkınûn (yûkınûne). Onlar (takva sahipleri) ki, sana indirilene ve senden önce indirilenlere (bütün semavî kitaplara) îmân ederler ve onlar ahirete yakîn hasıl ederler (yakîn seviyesinde kesin olarak inanırlar). Ayette görüldüğü gibi “Gaybe iman”ın takva sahiplerinin bir özelliği olduğu anlaşılıyor. Takva sahiplerinin tüm semavi kitaplara iman ettikleri gibi, namazlarını kılıp, Allah’ın verdiği rızıklardan infak ettikleri de görülüyor. Bu özellikleri ile Ahirete (Allah’a ulaşmaya) yakin olmaya çalıştıkları bildiriliyor. Bakara-4. Ayetin parantez içindeki açıklamasında, “Ahirete iman”a, Allah’a ruhen ulaşmaya yakin seviyesinde kesin olarak iman ettikleri bildiriliyor. Çağımızda, ahirete iman konusu, insanlarımız arasında, “ölümden sonraki hayata iman” olarak biliniyor. Bu hususu birkaç yazımızda açmaya çalışmıştık. Kısaca tekrar edelim. Arapça ahirete iman, Allah’a iman’ın sonrası, ötesi anlamındadır. Kur’ânda Allah’a ve ahirete iman çok geçer. Rabbimiz ahiret kelimesini dünya hayatının sonrası için kullandığı gibi, Allah’a imanın sonrası olan “Ruhen ona ulaşıp teslim olmak.” Anlamında da kullanmıştır. Yukarıdaki ayette de, dünya hayatında ruhen Allah’a ulaşmak ve ona teslim olmak anlamında kullanılmıştır. Bu hususu ilk defa duyan okuyucularımız şaşırabilir. Onları rahatlatalım. İslam teslim dinidir. Okuyucularımızın, konunun böyle dolaylı olarak anlatılmasının hikmeti nedir? Diye soranlar olabilir. Allah istediği gibi anlatır. Ona kimse bir şey diyemez. Bilemediğimiz bir hikmeti vardır. Kur’ân’da bu konunun çok açık olarak anlatıldığı (Yunus-7 ve Rad-21. Ayet gibi) ayetler de var. Şahsi kanaatimize göre rabbimiz kur’ânı Kerimi incelememizi, konunun somut olarak görülmeden, iman edilmesini murat etmiş olduğunu düşünüyorum. Gaybe imanın önemi buradan kaynaklanıyor. Ayrıca, olayı gönül gözü ile gören veliler olduğunu da biliyoruz. 9/TEVBE-78: E lem ya’lemû ennallâhe ya’lemu sırrehum ve necvâhum ve ennallâhe allamul guyûb (guyûbi). Allah'ın, onların sırlarını ve fısıldaşmalarını bildiğini bilmiyorlar mı? Ve muhakkak ki; Allah, gaybte olanları (gayb bilgilerini) çok iyi bilir. 11/HÛD-123: Ve lillâhi gaybus semâvâti vel ardı ve ileyhi yurceul emru kulluhu fa’budhu ve tevekkel aleyh(aleyhi), ve mâ rabbuke bi gâfilin ammâ ta’melûn(ta’melûne). Semaların (göklerin) ve arzın gaybı Allah'ındır. İşlerin hepsi O'na döndürülür. Öyleyse O'na kul olun ve tevekkül edin. Senin Rabbin, yaptığınız şeylerden gâfil (habersiz) değildir. Yukarıdaki ayetlerde Allah’ın tüm (gayb) gizli, sırları bildiği anlatılıyor. Ona tevekkül edip, kul olunması gerektiği bildiriliyor. Sevgili okuyucularım görünen bilenen şeyleri herkes iman eder. Ancak, açıkça görülmeyip bilinmeyen, etkileri ile hissedilen şeylere iman, görünen, bilinene imana göre daha kıymetlidir. Nitekim Aşağıdaki ayette, Gaybe iman edenlerin huşu sahibi oldukları, huşu sahiplerinin özellikleri veriliyor. 21/ENBİYÂ-49: Ellezîne yahşevne rabbehum bil gaybi ve hum mines sâati muşfikûn (muşfikûne). Onlar, gaybde (görmedikleri halde) Rab'lerine huşû duyarlar. Ve onlar, o saatten (kıyâmet saatinden) korkanlardır. 36/YÂSÎN-11: İnnemâ tunziru menittebeaz zikre ve haşiyer rahmâne bil gayb(gaybi), fe beşşirhu bi magfiretin ve ecrin kerîm (kerîmin). Sen sadece zikre tâbî olanı ve gaybte Rahmân'a huşû duyanı uyarırsın. Öyleyse onu mağfiret ile (günahların sevaba çevrilmesiyle) ve "kerim ecir" ile müjdele. Bu ayetlerde de, gaybe iman etmenin kıymeti vurgulanıyor. Onların “Rahmana huşu duyan” kişiler olduğu açıklanıyor. Onlar için mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi) ve kerim ecir, Allah’ın görülmesi gibi büyük mükâfatlar verileceğinin müjdelenmesi isteniyor. Bu konuda şu ayetleri de inceleyelim. 67/MULK-12: İnnellezîne yahşevne rabbehum bil gaybi lehum magfiretun ve ecrun kebîr(kebîrun). Muhakkak ki onlar, gaybda Rab'lerine huşû duyarlar. Onlar için mağfiret ve büyük ecir vardır. 9/TEVBE-105: Ve kuli’melû fe se yerallâhu amelekum ve resûluhu vel mu’minûn(mu’minûne), ve se tureddûne ilâ âlimil gaybi veş şehâdeti fe yunebbiukum bi mâ kuntum ta’melûn (ta’melûne). De ki: “(İstediğinizi) yapın. Allah ve O'nun Resûl'ü ve mü'minler sizin amellerinizi görecek. Gaybı (görünmeyeni) ve müşahade edileni (görüneni) bilene, döndürüleceksiniz. O zaman, sizin yapmış olduğunuz şeyleri size haber verecek.” Yukarıdaki, ayet’te de, gaybe iman edenlerin huşu sahibi oldukları ve onlar için büyük mükâfat olduğu açıklanıyor. Diğer ayette de, tüm insanların Allaha döndürülecekleri ve yaptıklarının kendilerine haber verileceği anlatılarak. Dünya sonrası, ahiret hayatımızda yapılacak muhasebeden bir sahne veriliyor. Okuyucularımızın bu olayları kimse bilmiyor. Bilenler var mıdır? Diyenler için, yaptığımız araştırmada şu ayetler ile karşılaştık. 72/CİNN-26: Âlimul gaybi fe lâ yuzhiru alâ gaybihî ehadâ(ehaden). O (Allah), gaybı bilendir. Fakat O, gaybını hiç kimseye izhar etmez (açıklamaz). 72/CİNN-27: İllâ menirtedâ min resûlin fe innehu yesluku min beyni yedeyhi ve min halfihî rasadâ. Resûllerden razı oldukları (tasarruf rızasına ulaşmış olanları) hariç! O taktirde, muhakkak ki O (Allah), onların önünden ve arkasından gözetenler sevkeder. Yukarıdaki ayette, Allah’ın bazı sırlarını rızaya ulaşan resulleri ile paylaştığı açıklanıyor. Bu ayetten rızaya ulaşan ve ulaşamayan resuller olduğu anlaşılıyor. Rızaya ulaşanların Allah’a daha yakin oldukları anlaşılıyor. Bu rızaya ulaşan resulleri önünden ve arkasından koruyucuları olduğu bildiriliyor. Bu ne büyük şeref, Onun için sözümüzün geçtiği arkadaşlarımıza, Allah dostlarına saygı ve hürmet göstermek gerektiğini söylüyoruz. Onlara saygı Allah’a saygıdır. Onlara kötü gözle bakmak, saygısız davranmak Allah’ın gazabına sebep olur. 57/HADÎD-25: Lekad erselnâ rusulenâ bil beyyinâti ve enzelnâ meahumul kitâbe vel mîzâne li yekûmen nâsu bil kıst(kıstı), ve enzelnel hadîde fîhi be’sun şedîdun ve menâfiu lin nâsi ve li ya’lemallâhu men yensuruhu ve rusulehu bil gayb(gaybi), innellâhe kavîyyun azîz(azîzun). Andolsun ki resûllerimizi beyyinelerle (açık delillerle, ispat vasıtaları ile) gönderdik. Ve onlar ile beraber kitabı ve mizanı indirdik ki insanlar arasında adaletle hükmetsinler diye. Ve içinde kuvvetli sertlik bulunan demiri indirdik. Ve onda insanlar için pek çok menfaatler (faydalar) vardır. Ve (bu), gaybda (görmeden) kendisine ve resûllerine yardım edecek olan kimseleri, Allah'ın bilmesi (belli etmesi) içindir. Muhakkak ki Allah; Kavî', (Güçlü), Azîz'dir. Yukarıdaki ayette, gaybe imanın sebebi (Hikmeti) açıklanıyor. Bu sebeple biz de, Allah’ın kitaplarına, Nebilerine inanıyoruz. Onların mücadelelerini okuduk, öğrendik. Nebilerin olmadığı devirlerde, varisi nebi olan resuller, Allah dostları, mürşitler var. Bunlar insanları Allah’a davet ediyor. İnananlar bu çağda da, Hacet namazı ile Allah’tan yardım istendiğinde, onun yardımı ile onlara ulaşmak mümkün. Onların rehberliğinde Nefis tezkiyesi yapılarak, Allah’a yakın olmanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu şekilde nefislerini tezkiye edenlerin, dünya saadetini yaşayıp, ahiretlerini de kurtardıklarına yakin seviyede inanıyoruz. Bu inancımız görmediğimiz, gaybe imandır. Okuyucularımızın da, imanlarını gözden geçirip, inançlarını tazelemelerini tavsiye diyoruz. 1.1.2021 lutfitumturk@hotmail.com Lütfi TÜMTÜRK
|