MİLLETİMİZE GEÇMİŞ OLSUN Felaketlerden dersler Çıkarmak. 6 Haziran 2023 Pazartesi günü Saat 4.17de son yılların en büyük felaketi olan iki büyük deprem yaşadık. Deprem merkezi Kahramanmaraş Pazarcık ilçesi başta olmak üzere, Hatay, Gaziantep, Malatya, Adıyaman, Urfa, Diyarbakır, Osmaniye, Malatya ve Adana çevresinde büyük yıkım meydana geldi. Çok canlar yandı. Ölü sayısı her gün yükseliyor. Büyük deprem felaketi olan 1939 Erzincan depremi (32.968) kaybımızı geçti. Halen toplam on ilimizdeki kaybımız 43 bin civarında, çok yaralımız var. Her gün sayı artıyor. Aynı gün saat 14.37 de, merkezi Elbistan olan ikinci deprem ile sarsıldık. Her ikisinin de şiddeti 7.7 ve 7.6 olarak açıklandı.18 günde üçü 6.8, 6.4 ve 5.8 ve 400 tanesi beşin,1000 tane dördün üzerinde olan yaklaşık 7000 artçı deprem meydan geldi. Bu bölge adeta beşik gibi sallanmaya devam ediyor. Depremin Suriye’de de çok hasar verdiği beş binden fazla ölen olduğu bildiriliyor. Allah devletimize ve Milletimize güç, kuvvet ve sabır versin. Yüz binden fazla bina yıkıldı. Kurtulanlar bu kış kıyamette, Çadır, konteynır, evlerde, otellerde, öğrenci yurtlarında çile dolduruyor. Devletimiz elinden geleni yapıyor. 500 Klm kare alanı etkileyen büyük felaketin mağduru çok fazla. Hükümetimiz diğer afetlerin hepsinde mağdurların yanında oldu. Mağdurların evlerini yaptırdı. Ancak, şimdi yüz binlerce evi olmayan vatandaşımız var. Bunların hepsine ev yapmak, mali imkân temin edilse bile yıllar sürer. Bu olay iç ve dış güçlerin yardımı ile başarılabilir. Sayın Cumhurbaşkanımız mağdurlardan bir yıl süre istedi. Yüz binlerce insanımıza TOKİ evi sözü de verildi. Bir kısmının kuraları bile çekildi. Bütün bunlar nasıl yapılacak. Bu arada seçim de var. 14 Mayısa üç ay kaldı. İktidar grubu propaganda çalışmalarına ara vermek zorunda kaldı. Muhalefet grubu afet çalışmalarını propaganda malzemesi yapıyor. Devletin afet hizmetlerini yönetemediği iddia ediliyor. Bazı medya grupları da provakatörlük yapıyor. Suriyeli mülteciler konusu kullanılıyor. Özellikle depremin ülkemizi cezalandırmak amacı ile yapıldığı iddiaları da var. Bu iddialara karşın, resmi ve bazı özel kurumlar ile hayırsever yurttaşlarımız yaraları sarabilmek, mağdur vatandaşlarımıza yardım edebilmek için çırpınıyor. Yardım kampanyaları düzenleniyor. Tüm şehirlerimizden yardım yağıyor. Özel işlerini tatil edip deprem bölgesine koşan insanlarımız pek çok. Büyük yıkıma rağmen her türlü ihtiyaçların fazlasıyla karşılandığını duymak herkesi mutlu ediyor. Milletimizin zor zamanlarda kenetlenme özelliğini biliyorum. Bu sefer yurt dışından da önemli destek geliyor. Suriyeli mültecilere sahip çıkmamız, Pandemi döneminde yapılan yardımlar. Boşa gitmemiş. Ülkemiz ve Cumhurbaşkanımızın muhalifleri bile afet çalışmalarına destek veriyor. Bu afete başka bir acıdan bakmak istiyorum. Daha önceki zamanlarda da deprem ve benzeri felaketler olmuştur. Ancak, pandeminin ilk çıktığı 2019 Kasım ayından bu yana yaşanmayan felaket kalmadı. Pandemi tüm dünyayı sarstı. ABD bir milyondan fazla insanını kaybetti. İlk iki senede dünyadaki tüm dengeler değişti. Ekonomiler alt üst oldu. 2022 yılında sel felaketleri, orman yangınları ve bu arada Elazığ ve İzmir depremi gibi felaketler yaşandı. Rusya - Ukrayna savaşı da çıktı. Halâ devam ediyor. Suriye ve kuzey Afrika göçmenlerine, Ukrayna’dan kaçanlar eklendi. Ukrayna savaşı enerji fiyatlarını yükseltti. Avrupa birliği gibi, yakıt ithal etmek zorunda olan ülkelerde büyük sıkıntı var. Ülkemizin ekonomisi de çok etkilendi. Dolar yükseldi. Gıda fiyatları tavan yaptı. Bütçeler sarsıldı. Felaket tellallarına rağmen, ülkemizde Avrupa gibi sıkıntı yaşanmadı. Şunu demek istiyorum. Pandemi’den bu yana belalar hiç eksik olmadı. Beyrut patlaması gibi ihmal odaklı felaketlerden çok, deprem, sel felaketleri ve yangınlar gibi doğal afetler daha çok oldu. 2019 dan bu yana felaketlerin artmasının bir sebebi olmalı diye düşünüyorum. Kainatın yaratıcısı olan Yüce Rabbimiz her şey bizim kontrolümüzde cereyan ediyor. Diyor. Deprem ve sel felaketleri gibi doğal afetlerin İnancımıza göre bir imtihan aracı olduğunu biliyoruz. Deprem gibi afetler genellikle bizim çevremizde cereyan ediyor. Ülkemiz ve milletimiz yıllardır Bölücü terör ile mücadele ediyor. Milli kaynaklarımızı bu yolda sarf ettiğimiz için, ekonomik olarak Avrupa’dan geri kaldık. Başkanlık sisteminde biraz toplanıyorduk, bu felaket geldi. Yeni hükümetlerin işi zor olacak. Çevremizdeki İslam ülkeleri, Petrol zenginliklerine rağmen, küresel güçlerin baskısı altında zenginliklerinden yeterince faydalanamıyor. Ülkelerindeki kargaşadan kurtulmak için yurtlarını terk ediyorlar. Batı ülkeleri de onları ülkelerine almamak için yapmadıkları rezillik kalmadı. Bu felaketlerin fiziki bir sebebi var. İnancımıza göre doğal afetler ilahi bir cezalandırma aracıdır. Bu afetler İslam ülkelerinin kaderimi, bunu anlamak için kutsal kitabımızdan birkaç ayeti inceleyelim. 28/KASAS-59: Ve mâ kâne rabbuke muhlikel kurâ hattâ yeb’ase fî ummihâ resûlen yetlû aleyhim âyâtinâ, ve mâ kunnâ muhlikîl kurâ illâ ve ehluhâ zâlimûn(zâlimûne). “Ve senin Rabbin, ülkelere, onların ana şehirlerine, onlara âyetlerimizi okuyan bir resûl göndermedikçe helâk edici olmadı. Ve Biz, onun halkı zalim olmadıkça (zulmetmedikçe) ülkeleri helâk edici olmadık.” Yukarıdaki ayete göre, Allah’ın nimetlerine şükredilmediği, Nebi olmayan Allah dostu veli resullere saygı gösterilmediği anlaşılıyor. Bu konuda FETÖ örgütü çok fena örnek oldu. İnsanlarımız Allah dostlarına yaklaşmaya çekiniyor. Allah dostları fetöcüler gibi menfaat peşinde değildir. Onların derdi, insanları Allah’a yaklaştırmak, hidayetlerine vesile olmaktır. Dünya ve ahiret mutluluğu Allah’a yakın olmaya (Takva derecesi) bağlıdır. Allah’tan uzaklaşmak felaket getirir. 7/A'RÂF-4: Ve kem min karyetin ehleknâhâ fe câehâ be’sunâ beyâten ev hum kâilûn. “Ülkelerden nicesini (kaç tanesini) helâk ettik. Artık azabımız onlara geceleyin veya onlar öğle uykusu uyurken geldi.” 7/A'RÂF-5: Fe mâ kâne da’vâhum iz câehum be’sunâ illâ en kâlû innâ kunnâ zâlimîn. Azabımız onlara geldiği zaman, onların duaları (yalvarmaları): “Muhakkak ki; biz zalimler olduk.” demekten başka bir şey olmadı. 2/BAKARA-155: Ve le nebluvennekum bi şey’in minel havfi vel cûi ve naksın minel emvâli vel enfusi ves semerât(semerâti), ve beşşiris sâbirîn (sâbirîne). Ve sizi mutlaka korku ve açlıktan ve mal, can ve ürün eksikliğinden imtihan ederiz. Ve sabredenleri müjdele. Yukarıdaki ilk ayet adeta son deprem vakitlerini veriyor. İkinci ayet, afet sebebinin zulüm olduğu bildiriliyor. Gerçekten İslam ülkeleri çoğunluğu, din kardeşleri ile sürtüşme halinde, gayrimüslim devletler ile dayanışma yapıyor. Mısır firavunu halkına zulmediyor. Batının Libya’daki kuklası ülkeye huzur gelmesini engelliyor. Uzak doğudaki Arakan Müslümanları ülkelerinden kovulmalarına İslam ülkeleri seyirci kalıyor. Kısaca Müslümanlar batının fitnesi yüzünden aralarında yardımlaşamıyor. Her yerde Müslümanlar eziliyor. Onun için Allah Müslümanları uyarıyor. Diye düşünüyorum. 18/KEHF-7: İnnâ cealnâ mâ alel ardı zîneten lehâ li nebluvehum eyyuhum ahsenu amelâ. Muhakkak ki Biz, yeryüzünde olan şeyleri, onların hangisi daha güzel amel edecek diye imtihan etmemiz için, ona (arza) ziynet kıldık. İslam ülkeleri silkinip kendine gelmeli, Allah dostlarına saygı gösterilip, onların izinden Allah’a yakın olmaya çalışılmalıdır. O zaman Allah’ın yardımı gelecek. Afetlerin son bulacağına inanıyorum. Bu kanaatime itiraz edenler olacaktır. Farklı düşüncelere saygılıyım. Ben böyle düşünüyorum. Allah’ın ayetlerinin de bu yönde olduğunu delili olarak okuyucularıma sunuyorum. Bu arada deprem felaketini siyasi propaganda malzemesi yapanları tekrar kınıyorum. Böyle felaketlerde kenetlenmek lazım. Yüz binlerce insanımız mağdur durumda. Onları tahrik edenler utanmalıdır. Türk düşmanlarının bile yardıma çalıştığı ortamda, Deprem çalışmalarını siyasi malzeme yaparak, insanlarımızın acısını istismar edenleri halkımız af etmeyecektir. 24.Şubat.2023 lutfitumturk@hotmail.com Lütfi TÜMTÜRK
|