Kütahya Osmanlı Kültürünü Yayma ve Yaşatma Derneği okyay derneği

Başkanlık ve Parlamenter sistemlerinin Eksi ve artıları

Anasayfa » Güncel Olayların Yorumları » Başkanlık ve Parlamenter sistemlerinin Eksi ve artıları
share on facebook  tweet  share on google  print  

Başkanlık ve Parlamenter sistemlerinin Eksi ve artıları

"Güncel Olayların Yorumları" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar

Başkanlık ve Parlamenter sistemlerinin

Eksi ve artıları

Ülkemiz, 600 yıllık Osmanlı imparatorluğun mirası üzerine 1923 yılında, milli devlet olarak kurulmuş, ilk yıllarda tek partili dönem yaşanmış, sonra çok partili demokratik hayata geçiş tecrübeleri ile çok çalkantılı bir siyasi dönemden geçilmiş. Doksan yıllık çok partili parlamenter sistem denemesinden sonra, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Anayasa referandumunda halkımızın %51,5 evet oyları ile başkanlık sistemi kabul edilmiştir.

Halen bu geçiş döneminin sancıları yaşanmaktadır. İktidar ve onu destekleyen Cumhur ittifakı partilerinin haricindeki, CHP ve onu destekleyen partilerin oluşturduğu Millet ittifakı Parlamenter istemini savunuyor. İktidar olduklarında, Parlamenter sisteme döneceklerini söylüyorlar. Demokratik ülkelerde her iki sistem de uygulanmaktadır. Her iki sistemin olumlu ve olumsuz yönleri olmakla birlikte, başta İngiltere olmak üzere bazı Avrupa devletleri geleneksel kralları ile beraber karışık bir demokrasi yaşanmaktadır. Bu sistemlerin hepsinin artı ve eksileri var. Bunların hepsini saymak, bir kitap oluşturur. Her iki sistemi de yaşayan bir ülkenin insanı olarak şikâyet edilen aksaklıkları işaret edip, tercihi okuyucularımıza bırakmak istiyorum.

Parlamenter sistemde halkımız politize olmuş, siyasi gruplara ayrılmıştı. Sık sık yapılan seçimler, insanımızı bıktırmış, köklü reform ve hizmetlerin yapılması engellemiş. Siyasi istikrarsızlık ülkemizin gelişmesini mani olmuştu. Başkanlık sisteminin diktatörlüğe yol açacağını savunanlar var. Ancak, demokrasi milletimizin iliklerine işlemiştir. Bu saatten sonra kimsenin diktatörlüğe hevesleneceğini sanmıyorum. AKP’nin yirmi seneden beri iktidarda kalması diktatörlük olarak niteleyen siyasiler var. Hâlbuki AKP altı genel seçimde de başarılı olmasının sebebi başkanlık sistemi sayesinde sağlanan istikrar döneminde yaptığı hizmetlerden kaynaklanmaktadır. 

Başkanlık sistemi ülkemizin siyasi hayatına istikrar getirmiş, köklü iç ve dış politikalarının uygulanmasına vesile olmuştur. 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünün engellenmesi, TSK ve Devlet kurumlarına çöreklenen FETÖ artıklarının temizlenmesi, demokratik hayatımıza huzur ve istikrar getirmiş. Bu olumsuz hareket, ülkemizde demokrasinin yerleşmesine, pekişmesine neden olmuştur. Şerden hayır doğmuştur. Diye düşünüyorum.

 

Muhalefet partilerinin başkanlık sisteminden şikâyet etmelerinin bir nedeni AKP’nin yirmi yıldan bu yana iktidar olmasından kaynaklanıyor. Bunun AKP’nin diktatörlüğü olarak görülüyor. Hâlbuki AKP hep demokratik seçimler ile iktidarını muhafaza etmiştir. Bir de Cumhurbaşkanının Partisinin başında, iç olaylarda muhaliflerine karşı aktif siyaset yapması, eski Cumhurbaşkanları gibi tarafsız (Objektif) olamaması yadırganıyor.

Eski Parlamenter sistemde Cumhurbaşkanı, tarafsızlığını korumak için olaylar karşısında tarafsız kalmaya çalışıyordu. Yeni sistemde Cumhurbaşkanı partili olduğu için aktif siyaset yapması doğaldır. Bunun yadırganmaması lazım. Fakat tarafsız Cumhurbaşkanına alışkın olan muhalefet, başkanlık sistemine uyum sağlayamadı. Hâlbuki kendileri Cumhurbaşkanlığını kazanmaları halinde aynı aktif siyasetten yararlanacaklar.

Eski parlamenter sistemde, derin anlaşmazlıklarda tarafsız Cumhurbaşkanı, siyasi taraflar arasında arabulucu rolü üslenirdi. Şimdi arabulucu kalmadı. Siyasette derin çatlaklıklar oluyor. Siyası partiler gruplara ayrıldı. Farklı siyasi görüşleri olan partiler bile birlik oluşturmaya başladılar. Bu durumun olumlu yönleri olmasına karşılık, iktidar ve muhalefetin düşman kardeşler haline gelmesi sakıncalar doğurabilir. Bu durumun bir şekilde düzeltilmesi, siyasilerin ülke menfaatlerinde birleşmeleri sağlanmalıdır.

Siyasi partiler ülkeye daha iyi hizmet getirmek için kurulur. Demokratik bir seçimden sonra iş başına gelen siyasi partilere düşündüğü hizmeti uygulama imkânı verilmeli, Milli menfaatlere zarar vermeyen, yararlı çalışmalarına saygı gösterilmelidir. Muhalefet partileri de yapılan hizmetlerin, sakıncaları ve geliştirilmesi için fikir üretmeleri, iktidar olduklarında bu hizmetleri daha öteye taşıyacakları konusunda seçmenlerini ikna etmeye çalışmalıdır.

Gelişmiş ülkelerde iktidar ile muhalif partiler arasında fazla bir görüş ayrılığı yoktur. Ülkenin kuruluş felsefesi, hedefleri Anayasa ile belirlenmiştir. Siyasi partiler bu temel yasalara uygun hizmetleri yapmak için kurulur. İktidarın başarılı hizmetleri ve milli menfaatlerde birleşilmesi dış güçlere karşı birlik ve beraberlik mesajı olur.

Milli menfaatlerde, farklı siyasi görüşleri paylaşan partiler bile birbirlerine destek olmalıdır. Bu konuda örnek vermek istiyorum. Kıbrıs Rum kesiminde Milliyetçi ve birbirine zıt görüşleri olan Komünist partiler iktidar oldu. Kıyamet kopmadı. Her iki parti de Kıbrıs’ın birliğini savunup, Rum hâkimiyetinden taviz vermediler.

Ülkemizde iktidar partisinin başardığı büyük hizmetler oldu. Bunların açılışlarına dış ülkelerden katılan ve tebrik mesajları verenler oldu. Bu başarıların hizmete giriş törenlerine bizim muhalif partilerden katılanlar olmuyor. Tebrik edenler varsa da, bunlar gizli yapılıyor. Ana muhalefet partisi yöneticilerinden biri, sizin başarılı hizmetlerinizi alkışlayamayız. Dediğini hatırlıyorum. Bunu bir dürüstlük örneği olarak görenler olabilir.

Ülkemizin düşmanları var. ABD Başkanı seçim atmosferinde yaptığı bir konuşmasında, siyasi ve diplomatik nezaketten uzak, açıkça ve utanmadan ülkemizde iktidarı değiştirmek için, muhalefet ile çalışacağını söyledi. Bunun üzerine halkımız iktidar ve muhalefetin tepkisini bekledi. Aynı müdahale başka bir ülkeye yapılsa kıyamet kopardı. Fakat, bu tepki gösterilemedi. Türk düşmanı, bu başkanın müdahalesinde sessiz kalanları halkımız oy verirken değerlendirecektir. Önceki ABD Başkanı da, ülkemize karşı ekonomik operasyon yaptığını söyleyerek tehdit etmişti. Böyle olaylarda birlik ve beraberliğimizin gösterilmesi lazım.

Demokrasinin yerleştiği batı ülkelerinde, iktidar ve muhalefet partileri seçim döneminde, uygulayacakları politika ve hizmetlerini seçmenlerine sayıp, halktan oy ister. Seçimden sonra, halkın tercihine saygı gösterip bir sonraki seçime kadar, kırıcı politika yapmazlar. Buna karşılık ülkemizde her an seçim varmış gibi, kırıcı ve yıpratıcı politika yapılıyor. Halkın tercihine saygı gösterilmiyor. Başarıların hepsi yolsuzluklar ile açıklanmaya çalışıyor. Bu yüzden halkımız politize oluyor. Aynı aileden farklı siyasi görüş sahipleri birbirlerini istemez oldu.

Cumhuriyetimizin ilk yıllarında, Rahmetli Atatürk’ün kurduğu halk fırkası 27. Yıl iktidar olmuş. Çok partili hayata geçildiğinde, ikinci seçimde iktidar yeni kurulan Demokrat Partiye teslim edilmiş. Halkın onayını alan bu hükümet, on sene sonra askeri darbe ile yıkılmış. Milletimiz sevdiği siyasilerin haksız olarak asılması üzerine, darbeden sorumlu gördüğü sosyal demokrat partileri hiçbir zaman af etmemiş ve iktidar yapmamıştır.

Başkanlık sisteminin ilk yıllarını yaşıyoruz. Bu sistemde iktidar olmak için, TBMM’nin çoğunluğunu kazanmaya gerek yok. Seçmeni ikna etmeyi başaran her aday başkan olabilir. Şunu söylemek istiyorum. 70 senedir iktidar olamayan sosyal demokratlar, iyi bir aday ile başkanlık sisteminde daha kolay iktidar olabilir. ABD temsilciler meclisinde azınlıkta kalan başkanlar olduğu gibi, bizde de olabilir. İktidar olmak için parlamenter sisteme geçmeye gerek yok. Hükümetlerin başarılı olması için istikrar şarttır. AKP istikrar sayesinde başarılı hizmetler yapabildi. Bilindiği gibi büyük devletlerin çoğu başkanlık sistemi ile idare ediliyor.

Başkanlık sistemi diktatörlüğe yol açabilir deniliyor. 15 Temmuz 2016 olayı ile ülkemizde demokrasi, tam olarak yerleşmiştir. Artık kimse diktatörlüğe heves edemez. Başkanlık sisteminde, bakanların meclis dışından olması ile yolsuzluk, kayırmacılık ve yozlaşma önleniyor. Bakanların, Başkandan başka kimseye sorumluluk ve minnet içinde olmamaları hizmetlerinde başarıyı getiriyor. Mevcut hükümetin Bakanlarına fazla itiraz yok. Siyasiler ile fazla yüz göz olmadıklarından hizmetlerini başarı ile sürdürüyorlar.

Tek problem Başkanın aktif siyaset yapması, muhaliflerinin itirazlarına cevap yetiştirmesi muhalifleri ile yüz göz olmasına sebep oluyor. Bu durum, Başkanın saygınlığına zarar veriyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın da sözünü esirgememesi siyasi sürtüşmelere sebep oluyor. Bu durum insanlarımızın politize olmasına, siyasilerimizin kırılmalarına gruplaşmalarına sebep oluyor. Bu durum Milletimizin birlik ve beraberliğine zarar veriyor.

Siyaset bir hizmet sanatıdır. Her siyasinin bir dönemi vardır. Bu dönemden sonra herkes vatandaştır. Her vatandaşımız bu ülkenin saygın bir bireyidir. Vatandaşlarımızın hepsi hukuken eşittir. Kimsenin birbirinden üstünlüğü yoktur. Onun için birlik ve beraberliğimiz muhafaza edilmelidir. Yetmiş iki milletin insanlarından oluşan ABD de bizdeki sürtüşme yaşanmıyor. Vatanımızın korunması ve devletimizin ilet ebet yaşaması, birlik ve beraberliğimizi sağlamamıza bağlıdır. 14 Mayıs Seçimlerinin hayırlara vesile olmasını diliyorum.

5 Mayıs 2023

lutfitumturk@hotmail.com                                                                                             Lütfi TÜMTÜRK

Kaynak : Lütfi TÜMTÜRK
Tür : Diğer Tarih : 7.05.2023
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]
Sayfa Ziyaret Sayacı
29.119