Türk ve İslam Düşmanlarının Fitnelerine karşı Birlik, Beraberlik ve Dayanışma Dünya’da 57 bağımsız İslam devleti var. Nüfusu kalabalık olan Endonezya, Pakistan, Nijerya, Bengaldeş, Mısır, Türkiye ve İran’ın nüfuslarının toplamı yaklaşık bir milyar civarında, Diğer elli bağımsız devlet de yaklaşık 500 bin Hindistan, Rusya ve Çin gibi gayri müslim ülkelerdeki Müslüman nüfusların ilavesi ile iki milyara yaklaşan bir İslam toplumları var. Yedi milyarlık dünya nüfusunun yaklaşık 1/3 ini meydana getiriyoruz. Bu kadar büyük bir sosyal toplum olan İslam devletlerinin dünya’da hukuklarını savunan etkili bir kurumları yok. Daha Önce İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) vardı. 14 Mart 2008 tarihinde adını değiştirdi. İslam İşbirliği teşkilatı (İİT) oldu. Ancak uluslar arasında her hangi bir etkinliği yok. Arapların kurduğu bir Arap birliği de var. Ancak onun da her hangi bir etkinliği yok. Hıristiyanların da iki milyardan fazla nüfusları var. Ancak uluslar arası ilişkilerde çok etkinler. Birleşmiş Millerler ve Güvenlik konseyi gibi uluslar arası kurumlar onlara çalışır. Güvenlik konseyinin veto yetkisine sahip beş üyesinden dördü Hıristiyan ülkelerinden. Sadece Çin bu iki din grubunun dışındadır. ABD’nin Petrol zenginliği sebebi Venezuela ile sürtüşmesi ve Rusya ile Ukrayna’nın menfaat çatışmalarını haricinde Hıristiyanların birbirleri ile önemli bir sürtüşmeleri yok. Buna karşılık İslam ülkeleri aynı Allah’a, aynı Peygambere, aynı Kitaba, inanmaları ve aynı kıbleye yönelmelerine rağmen çoğunluğu birbiri ile sürtüşmektedir. Sebep olarak aralarındaki küçük inanç ve farklılıkları bahane edilir. Dünya enerji kaynaklarının çoğu onların elindedir. Hıristiyanlar ile işbirliği yapılır. Müslümanlar birbirleri ile anlaşamaz. Birlik ve beraberlik (Tevhit), inananlar arasında dayanışma, zenginliklerin paylaşımı (zekat) Allah’ın emridir. Buna rağmen aralarında sağlam birlik ve beraberlik yoktur. İlimde fende geri kalmışlar. Hâlbuki El Cabir ve İbni Sina gibi âlimler, birçok sanat ve kültür adamları İslam toplumlarından çıkmıştır. Günümüzde İran, Suriye, Irak ve Yemende olduğu gibi Şiileri organize eder. Suudi Arabistan Vehabiliği yaymak peşindedir. Müslümanların % 15ini oluşturan bu devletler İslam toplumlarının birleşmelerine engel olur. HZ. Peygamberin küçük inanç farklılıklarının rahmet olduğu hususundaki hadisine rağmen birlik ve beraberlik sağlanamaz. Bu yüzden halen Suriye, Irak, Libya ve Yemende Müslümanlar birbiri ile savaşıyor. Afganistan ve Pakistan’daki huzursuzluğun temelinde de bu fitne ve bölücü terör var. ABD ve Avrupa, Müslümanları savaşarak değil, Müslüman terör örgütlerini donatarak gelişmelerini engelliyor. Yer altı zenginlikleri sömürülüyor. Birlik ve beraberliğin olduğu yerde kardeşlik, huzur, bolluk ve rahmet vardır. Dünya ve ahiret mutluluğu ancak Allah’ın kitabına sarılmak, birlik ve beraberlik içinde olmakla mümkündür. Hepimiz bir harfi bile değişmeyen Kur’âna inanıyoruz. Hz. Osman Cinayetinden beri bu fitne devam ediyor. Osmanlı 600 sene tüm inanç gruplarını bir arada yaşatmış. Türkiye Müslümanlar arasındaki fitneyi bitirmek için çok uğraşmış. Ancak, batı ülkeleri bu fitneyi sürekli kaşıyor. Kanatıyor. Müslümanları birbirine düşman ediyor. Bu konuda Allah şöyle diyor. 8/ENFÂL-46: Ve etîullâhe ve resûlehu ve lâ tenâzeû fe tefşelû ve tezhebe rîhukum vasbirû, innallâhe meas sâbirîn (sâbirîne). “Allah'a ve O'nun Resûl'üne itaat edin, niza etmeyin (anlaşmazlığa düşmeyin), yoksa zayıf düşersiniz ve kuvvetiniz (elinizden) gider. Sabredin. Muhakkak ki Allah, sabredenlerle beraberdir." Görüldüğü gibi Allah parçalanıp bölünmeyin diyor. Sonra kuvvetiniz elinizden gider. Diyor. İnsanlar birlik içinde hareket ettiğinde ortaya inanılmaz bir güç çıkar. Tek başına bir varlık, zayıftır, güçsüzdür. Ancak birden fazla varlık yan yana geldiğinde o varlığın sayısı miktarınca güç artar. İslam dini de dayanışmaya çok önem verir. İnsanlar birbirine daima muhtaçtır. Bu sebeple atalarımız tarih boyunca dayanışmaya önem vermişler. Türk hükümetleri, Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana demokratik halk yönetiminden yana tavır koymuş. Bu sebeple komünist ve sosyalist yönetimlere karşı kurulan uluslar arası askeri güvenlik teşkilatı olan NATO’ya üye olmuş. Bu hali ile ilimde fende diğer İslam ülkelerine örnek olmuştur. Hıristiyanlar politika manevralarını ve fitne usullerini iyi bildikleri için Uluslar arası kurumların yönetimini eline geçirip küçük devletleri sömürmeye başladılar. Ülkemizi kontrol edemeyince bölücü örgütlere destek vererek gelişmemizi engellemeye çalışıyorlar. Geçmişte düşmanları yurdumuzdan kovup tam bağımsız bir ülke haline geldiysek, bu, atalarımızın birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi sayesinde bu başarı sağlanmıştır. Düşmanların dört bir yandan saldırdığı o kötü zamanlarda Anadolu halkı Atatürk ve arkadaşlarının kumandasında birleşerek, ona Başkumandanlık yetkisi verildi. Böylece büyük bir güç haline gelerek nice zaferlere imza attılar. Bunun son örneği 15 Temmuz darbe girişimidir. TSK’ni kontrol ettiğini zanneden, batının uşağı komutanlar tarafından başlatılan darbe girişimini, sokaklara dökülen halkın birlik ve beraberliği önlemiştir. Bu darbe girişiminde başarılı olsalardı. Türkiye Suriye ve Irak’tan beter olurdu. Hamd olsun Allah milletimizi korudu. Büyüklerimizin duası ve halkımızın birlik ve beraberlik anlayışı sayesinde ülkemiz batının uşaklığından kurtuldu. Ancak, Türk düşmanları boş durmuyor. Bu gün, devletimiz ekonomik ve siyasi yönden baskı altındadır. NATO müttefiklerimiz olan ABD ve Avrupa devletleri ülkemizin gelişmesini istemiyor. Hükümetimizin, dış politika ve savunma sanayideki başarıları yüzünden, bölücü örgütler desteklenerek etrafımızda bir terör çemberi kurulmak isteniyor. Devletimizin buna izin vermemesi ve Rus-Ukrayna savaşı yüzünden bu gün daha ileriye gidilemiyor. Fanatik İsrail mazlum Filistin halkını açıkça Gazze topraklarından sürmek istiyor. Göstermelik Hamas saldırısı ABD ve İsrail!’in organize ettiği bir bahanedir. İki milyar nüfusu ile İslam ülkeleri bir şey yapamıyor. Filistin katliamını tüm dünya seyrediyor. İmam-ı Şafi Hazretlerini yetiştiren Gazze topraklarında yıkılmadık bina kalmadı. Halk çaresiz Mısır’a doğru çekiliyor. İsrail, Hamas ile savaşmıyor. Hamasın bitmesini istemez. Hamas’ın sayesinde diğer Filistin topraklarını da Müslümanlardan temizleyecek. İsrail Filistin’i bitirdikten sonraki ilk hedefi İran olacak. Şimdi Türk hükümetini kontrol edemediği için cesaret edemiyor. İran’ın nükleer güç sahibi olmasını izin vermeyecek. Günü geldiğinde mutlaka vuracak. Sıra, Müslümanların tek ümidi olan Türkiye’ye gelecektir. Ancak, Allah’ın buna izin vereceğini sanmıyorum. Müslümanların birbiri ile sürtüşüp, birlik beraberliklerini kaybettiği için Pandemi, Deprem, Sel felaketleri, söndürülemeyen orman yangınları ve İsrail’in zulmü gibi imtihanlar yaşanıyor. Müslümanlar hatalarını görüp tövbe etmeleri halinde, Allah’ın yardımı ile galip geleceklerdir. Zulüm ile kimsenin Abat olduğu görülmemiştir. Bu zulmün sorumluları ABD ve İsrail’dir. Öldürülen Filistinlilerin hesabını mutlaka verecekler. ABD destek verdiğine pişman olup, Dünya liderliğini kaybedecektir. İsrail’in Masum Filistinliler üzerinde uyguladığı soy kırım, ABD’nin açıkça zulmü desteklemesi, Konsey kararlarını veto ederek, zulmü haklı göstermesi gibi olaylar, halkların uyanışına sebep oldu. ABD her yerde tenkit ediliyor. Lahey İnsan hakları mahkemesi, Güney Afrika hükümetinin başvurusu üzerine İsrail hakkında soykırım davası açılmasına karar verdi. Tüm bu olaylar dünya dengelerinin değişmesine sebep olacağını gösteriyor. Allah bir şekilde bu zulmü durduracak. Halkların gerçekleri görüp Allah’a yönelmelerine sebep olacağını düşünüyorum. Yüce Rabbimiz yukarıdaki ayette, “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’ana) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin” Diye Müslümanları uyarıyor. Bu uyarının ardından, birlik ve beraberliğin ihmal edilmemesini hatırlatıyor. Tek bir Allah’a, aynı Peygambere ve aynı Kur’an’a inanan, aynı kıbleye yönelen Müslümanların, “Birlikte rahmet vardır” ilkesiyle birleşmeleri, asla bölünüp parçalanmamaları gerekir. 3/ÂLİ İMRÂN-103: Va’tasımû bihablillâhi cemîân ve lâ teferrekû, vezkurû ni’metallâhi aleykum iz kuntum a’dâen fe ellefe beyne kulûbikum fe asbahtum bi ni’metihî ihvânâ(ihvânen), ve kuntum alâ şefâ hufretin minen nâri fe enkazekum minhâ, kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî leallekum tehtedûn (tehtedûne). “Ve hepiniz, Allah'ın ipine sımsıkı tutunun, fırkalara ayrılmayın! Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki ni'metini hatırlayın; siz (birbirinize) düşman olmuştunuz. Sonra sizin kalplerinizin arasını birleştirdi, böylece O'nun (Allah'ın) nimeti ile kardeşler oldunuz. Ve siz ateşten bir çukurun kenarında iken sizi ondan kurtardı. İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklıyor. Umulur ki böylece siz hidayete erersiniz.” Uluslar arası terör devleti olan İsrail durmuyor. Küçük olmasına rağmen kontrol ettiği, ABD’ye güvenerek, BM ve GK gibi uluslar arası kurumları dinlemiyor. Eli kolu bağlı mazlum Gazze halkını öldürerek, sağ kalanları binlerce yıllık topraklarından kovuyor. Onlar da Müslüman ama Şu mübarek aylarda, çoluk çocuk kış kıyamette, sokaklarda yatıp, aç ve sefil bir şekilde sürünüyor. Bu durum yetmez mi, Müslümanlar ne zaman uyanacak. İman ettiğimiz Allah, zulme rıza gösteren, sessiz kalanlardan da hesap mutlaka soracaktır. 1 Şubat 2024 lutfitumturk@hotmail.com. Lütfi TÜMTÜRK
|